Pages

25 Ekim 2024

Hanzala'nın Yüzünü Ne Zaman Göreceğiz?


Naci’nin bakışında tüm yoksullar Filistinlidir. Tüm mazlumlar, ezilenler, kuşatılanlar, gelecek ve devrim... Hepsi Filistinlidir.”

[Mahmud Derviş]

 

Yukarıdaki resimde Hanzala’ya gösterilen ve “burada” denilen sınıf, altın bilezikli küçük burjuvazidir. O altın bilezikle her yerde olabileceğini, her yerde yaşayabileceğini düşünen işgalci bireydir. Bu işgalcilik, Osmanlıcılarda görülene benzer bir yaklaşımla, Filistin’e uzanıyor. Oranın halkına, milletine emir veriyor, “sen anlamazsın, bilemezsin, sen özne olamazsın, kurtuluşun bende” diyor. “Filistin bizim toprağımız” diyen kibir, TKP’nin dövizinde de dil buluyor. Oranın halkının, milletinin kolektif iradesine küfrediliyor. O irade değersiz ve anlamsız bulunduğu için “Sınıf” denilen boş gösterene işaret ediliyor.

Bu TKP’linin ağzındaki “Sınıf”, altın bilezikli küçük burjuvaziye işaret ediyor. Bu sınıf, Hanzala şahsında Filistin milletine “direnişinden vazgeç” emrini iletiyor. Onu işgalci İsrail Komünist Partisi’nin liberalizmine ve Siyonist kontrgerillaya uygun kıvama taşımaya çalışıyor. Tasfiyecilik, Filistin gündeminde güncelleniyor. İKP’nin aynı Siyonist kurgunun, aynı yerleşimci-sömürgeci pratiğin, aynı devletin parçası olduğu görülmüyor. Gerici Arap’a karşı ileri İsrail’in yanına hizalanılıyor.

Aslında bu sınıfçılar, işlerine geldiği yerde sınıfı anımsıyorlar. Milli Mücadele, Cumhuriyet, Dersim Katliamı, Kürd’e zulüm, Gökdemir’in Hizmet’e hizmet için yazdığı tarikat kitabı vs. gibi konuların sınıfsallığını nedense hiç sorgulamıyorlar. Bu anlamda, yoldaşları Ayşe Hür gibi düşünüyorlar.[1]

Ama aynı zamanda liberal kardeşleri Numan Kurtulmuş gibi konuşuyorlar. Kurtulmuş, “devletin milleti, ülkesi olamayacağını” söylüyor. Devletin dininin olmadığı koşullarda, bu zincirlerden, ağırlıklardan kurtulma muradı, devletin genişleme eğilimiyle alakalı olmalı. Bu açıdan, Kurtulmuş, birey olarak devlet adına konuşuyor, “devlet olarak birey”i savunanların yanına oturuyor. TKP, kitlelere söylediği yalanı gizlemek için işte bu bireye “sınıf” diyor, ona Sınıf gömleği giydiriyor. Altın bilezikliler adına konuşup onlar adına hareket ediyor.

TKP, “emperyalizme teslim olup onların kurumlarını inşa etmezseniz, burnunuz boktan kurtulmaz”dan gayrı bir şey söylemeyen Daron Acemoğlu’nun danışmanı olduğu burjuva partisine o nedenle oy istiyor. Sol, NATO’ya bağlı bilim alanındaki faaliyetlerinden ötürü Nobel alan Aziz Sancar’a[2] bu yüzden destek oluyor. Orhan Pamuk’a o sebeple sarılıyor. Gerici millet ve dinden arınmış, yüce bireyler, kollarındaki altın bilezikleri adına düşünüp hareket ediyorlar.

“Emperyalizme ve Siyonizme karşı mücadele veren Filistinlilerin bayrağı olan”[3] Hanzala, o dövizi taşıyan “besili ve şımarık çocuklar” gibi değil. Naci Ali’nin ifadesiyle, “tüm mülteci kampı çocukları gibi yalınayak.” TKP gibi örgütler, o yoksulluğa yönelik nefret. Öyle ki yoksulun parti içerisinde yükselmesi bile mümkün değil.

“Sınıfın geldi, artık yüzünü dön” denilen Hanzala, “Sınıf”çı liberalizm adına milletinden ve dininden soyutlanmaya, arındırılmaya çalışılıyor. Kolektif bir varoluş değil de bireysel bir varlık olarak görülüyor. Bu görüşteki liberalizmi sorgulamak gerekiyor.

O karikatürün sahibi Naci Ali, Hanzala için “O beni yanlışa ve düzensizliğe düşmekten koruyan bir ikon, o ne zaman vatanına dönerse on yaşından itibaren büyümeye başlayacak, her şey o vakit normalleşecek” diyor. İşte resimdeki TKP’li, o vatana ve o iradeye düşman olduğu için sınıf sopasını sallıyor. Kürt’e sallarken ustalaştığı sopayı bu sefer Filistinliye karşı kullanıyor. Oysa o sopa her sallandığında, bilekteki altın bilezik şıngırdıyor. O altın bilezik, “emperyalistlere boyun eğ, vatanını özgürleştirme, mücadele etme, benim liberal ‘sınıf siyaseti’me teslim ol” diyor.

O vatan uğruna dövüşen bir devrimci olarak Leyla Halid, hatıratında devrime destek için Filistin topraklarına gelen Alman devrimcilerinden bahsediyor. Oradaki kan uyuşmazlığına değinen Halid, o yabancı gençlerin milliyetçiliğe dair reddiyesini “Oysa milliyetçilik, sömürgeleştirilmiş, yok olmanın eşiğinde olan bir halk olarak bizim değer verdiğimiz bir öğretiydi”[4] ifadesiyle eleştiriyor. Milletin kavgasını vermek, varolan kavgaya devrimci manada iştirak etmeyi anlatıyor.

Barış Yıldırım da aynı liberalizmi her bulduğu fırsatta Kürd’e öneriyor.[5] Dinden ve milletten sıyrılıp bireyin mücadelesini vermesini istediği Kürd’e Kürd’ün politik mücadelesine küfredenlerin sayfalarında akıl veriyor. Bu açıdan, Numan Kurtulmuş gibi “devletin (bireyin) dini milleti olmaz” buyuruyor. Bu tür laflar ederken, 7 Ekim momentinde “ama Hamas gerici terörist!” sallantısı yaşadığı gerçeğini gizliyor, yalan söylüyor.[6] Örneğin pandemi konusunda emperyalizmin genel politikasına ajanlık yaptığı gerçeğini de gizliyor. Hep yalan söylüyor.

Kürt burjuvazisi, “Türk egemenleriyle barışıp Kürt ve göçmen işçileri köle gibi çalıştırarak KOBİ’lerini büyütmenin ve emperyalist dünyaya ihracat yapmanın rüyasını görüyorlar” diyor, kendi müzik ve çevirmenlik pratiğiyle o ağalara hizmet ettiği gerçeğini de gizliyor.

Naci Ali, Hanzala’nın yüzünü ancak Filistinli mülteciler ülkelerine döndüklerinde ve Araplar onurlarını yeniden kazandıklarında döneceğini söylüyor. Sırtı dönük, elleri arkadan bağlı hâli, emperyalistlerin önerilerine yönelik reddiyeyi ifade ediyor. Bugün sol, liberalizmlerine kılıf olarak ördükleri, onu gizlemek için kullandıkları altı boş, “Sınıf” kavramıyla, Hanzala’yı emperyalizme ve altın bilezikli bireylere teslim olmaya çağırıyor. Naci Ali’nin ifadesiyle, “çirkin ve yoksul bir çocuk” olarak Hanzala, kirli görülen tüm silâhlarıyla bugün dövüşmeye devam ediyor. Mesele, o kavgaya yoldaş olabilmektir.

Eren Balkır
17 Ekim 2024

Dipnotlar:
[1] Eren Balkır, “Nasr”, 29 Eylül 2024, İştiraki.

[2] Eren Balkır, “İşçi ve Asker”, 19 Nisan 2018, İştiraki.

[3] Osman Süreyya, “Naci Ali Karikatürleri ve Hanzala”, İştirakî Dergisi Sayı 3-4, s. 219. İştiraki.

[4] Leyla Halid, My People Shall Live: The Autobiography of a Revolutionary, Yayına Hz.: George Hajjar, s. 61. Türkçesi: İştiraki.

[5] Barış Yıldırım, “Sartre Olacağım Derken Malraux Olmak: Emperyalizm ve Entelijansiya”, 14 Ekim 2024, Sendika.

[6] Barış Yıldırım, “Büyük Kötülük, Küçük Kötülük”, 13 Ekim 2023, Sendika. “Gerici Hamas’ın ‘siviller’e yönelik şiddetini kınayarak, birilerinin gözüne girmeye, birilerinin de gözünden çıkmamaya çalışıyor. Tasfiye sürecine hizmet ediyor.” [Eren Balkır, “Halt”, 30 Aralık 2023, İştiraki.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder