“Naci’nin bakışında tüm
yoksullar Filistinlidir. Tüm mazlumlar, ezilenler, kuşatılanlar, gelecek ve
devrim... Hepsi Filistinlidir.”
[Mahmud Derviş]
Yukarıdaki
resimde Hanzala’ya gösterilen ve “burada” denilen sınıf, altın bilezikli küçük
burjuvazidir. O altın bilezikle her yerde olabileceğini, her yerde
yaşayabileceğini düşünen işgalci bireydir. Bu işgalcilik, Osmanlıcılarda
görülene benzer bir yaklaşımla, Filistin’e uzanıyor. Oranın halkına, milletine
emir veriyor, “sen anlamazsın, bilemezsin, sen özne olamazsın, kurtuluşun
bende” diyor. “Filistin bizim toprağımız” diyen kibir, TKP’nin dövizinde de dil
buluyor. Oranın halkının, milletinin kolektif iradesine küfrediliyor. O irade
değersiz ve anlamsız bulunduğu için “Sınıf” denilen boş gösterene işaret
ediliyor.
Bu
TKP’linin ağzındaki “Sınıf”, altın bilezikli küçük burjuvaziye işaret ediyor.
Bu sınıf, Hanzala şahsında Filistin milletine “direnişinden vazgeç” emrini
iletiyor. Onu işgalci İsrail Komünist Partisi’nin liberalizmine ve Siyonist kontrgerillaya uygun kıvama
taşımaya çalışıyor. Tasfiyecilik, Filistin gündeminde güncelleniyor. İKP’nin
aynı Siyonist kurgunun, aynı yerleşimci-sömürgeci pratiğin, aynı devletin
parçası olduğu görülmüyor. Gerici Arap’a karşı ileri İsrail’in yanına
hizalanılıyor.
Aslında
bu sınıfçılar, işlerine geldiği yerde sınıfı anımsıyorlar. Milli Mücadele,
Cumhuriyet, Dersim Katliamı, Kürd’e zulüm, Gökdemir’in Hizmet’e hizmet için
yazdığı tarikat kitabı vs. gibi konuların sınıfsallığını nedense hiç
sorgulamıyorlar. Bu anlamda, yoldaşları Ayşe Hür gibi düşünüyorlar.[1]
Ama
aynı zamanda liberal kardeşleri Numan Kurtulmuş gibi konuşuyorlar. Kurtulmuş,
“devletin milleti, ülkesi olamayacağını” söylüyor. Devletin dininin olmadığı
koşullarda, bu zincirlerden, ağırlıklardan kurtulma muradı, devletin genişleme
eğilimiyle alakalı olmalı. Bu açıdan, Kurtulmuş, birey olarak devlet adına
konuşuyor, “devlet olarak birey”i savunanların yanına oturuyor. TKP, kitlelere
söylediği yalanı gizlemek için işte bu bireye “sınıf” diyor, ona Sınıf gömleği
giydiriyor. Altın bilezikliler adına konuşup onlar adına hareket ediyor.
TKP,
“emperyalizme teslim olup onların kurumlarını inşa etmezseniz, burnunuz boktan
kurtulmaz”dan gayrı bir şey söylemeyen Daron Acemoğlu’nun danışmanı olduğu
burjuva partisine o nedenle oy istiyor. Sol, NATO’ya bağlı bilim alanındaki
faaliyetlerinden ötürü Nobel alan Aziz Sancar’a[2] bu yüzden destek oluyor.
Orhan Pamuk’a o sebeple sarılıyor. Gerici millet ve dinden arınmış, yüce
bireyler, kollarındaki altın bilezikleri adına düşünüp hareket ediyorlar.
“Emperyalizme
ve Siyonizme karşı mücadele veren Filistinlilerin bayrağı olan”[3] Hanzala, o dövizi
taşıyan “besili ve şımarık çocuklar” gibi değil. Naci Ali’nin ifadesiyle, “tüm
mülteci kampı çocukları gibi yalınayak.” TKP gibi örgütler, o yoksulluğa
yönelik nefret. Öyle ki yoksulun parti içerisinde yükselmesi bile mümkün değil.
“Sınıfın
geldi, artık yüzünü dön” denilen Hanzala, “Sınıf”çı liberalizm adına
milletinden ve dininden soyutlanmaya, arındırılmaya çalışılıyor. Kolektif bir
varoluş değil de bireysel bir varlık olarak görülüyor. Bu görüşteki liberalizmi
sorgulamak gerekiyor.
O
karikatürün sahibi Naci Ali, Hanzala için “O beni yanlışa ve düzensizliğe
düşmekten koruyan bir ikon, o ne zaman vatanına dönerse on yaşından
itibaren büyümeye başlayacak, her şey o vakit normalleşecek” diyor.
İşte resimdeki TKP’li, o vatana ve o iradeye düşman olduğu için sınıf sopasını
sallıyor. Kürt’e sallarken ustalaştığı sopayı bu sefer Filistinliye karşı
kullanıyor. Oysa o sopa her sallandığında, bilekteki altın bilezik şıngırdıyor.
O altın bilezik, “emperyalistlere boyun eğ, vatanını özgürleştirme, mücadele
etme, benim liberal ‘sınıf siyaseti’me teslim ol” diyor.
O
vatan uğruna dövüşen bir devrimci olarak Leyla Halid, hatıratında devrime
destek için Filistin topraklarına gelen Alman devrimcilerinden bahsediyor.
Oradaki kan uyuşmazlığına değinen Halid, o yabancı gençlerin milliyetçiliğe
dair reddiyesini “Oysa milliyetçilik, sömürgeleştirilmiş, yok olmanın eşiğinde
olan bir halk olarak bizim değer verdiğimiz bir öğretiydi”[4] ifadesiyle
eleştiriyor. Milletin kavgasını vermek, varolan kavgaya devrimci manada iştirak
etmeyi anlatıyor.
Barış
Yıldırım da aynı liberalizmi her bulduğu fırsatta Kürd’e öneriyor.[5] Dinden ve
milletten sıyrılıp bireyin mücadelesini vermesini istediği Kürd’e Kürd’ün
politik mücadelesine küfredenlerin sayfalarında akıl veriyor. Bu açıdan, Numan
Kurtulmuş gibi “devletin (bireyin) dini milleti olmaz” buyuruyor. Bu tür laflar
ederken, 7 Ekim momentinde “ama Hamas gerici terörist!” sallantısı yaşadığı
gerçeğini gizliyor, yalan söylüyor.[6] Örneğin pandemi konusunda emperyalizmin
genel politikasına ajanlık yaptığı gerçeğini de gizliyor. Hep yalan söylüyor.
Kürt
burjuvazisi, “Türk egemenleriyle barışıp Kürt ve göçmen işçileri köle gibi
çalıştırarak KOBİ’lerini büyütmenin ve emperyalist dünyaya ihracat yapmanın
rüyasını görüyorlar” diyor, kendi müzik ve çevirmenlik pratiğiyle o ağalara
hizmet ettiği gerçeğini de gizliyor.
Naci
Ali, Hanzala’nın yüzünü ancak Filistinli mülteciler ülkelerine döndüklerinde ve
Araplar onurlarını yeniden kazandıklarında döneceğini söylüyor. Sırtı dönük,
elleri arkadan bağlı hâli, emperyalistlerin önerilerine yönelik reddiyeyi ifade
ediyor. Bugün sol, liberalizmlerine kılıf olarak ördükleri, onu gizlemek için
kullandıkları altı boş, “Sınıf” kavramıyla, Hanzala’yı emperyalizme ve altın
bilezikli bireylere teslim olmaya çağırıyor. Naci Ali’nin ifadesiyle, “çirkin
ve yoksul bir çocuk” olarak Hanzala, kirli görülen tüm silâhlarıyla bugün
dövüşmeye devam ediyor. Mesele, o kavgaya yoldaş olabilmektir.
Eren Balkır
17
Ekim 2024
Dipnotlar:
[1] Eren Balkır, “Nasr”, 29 Eylül 2024, İştiraki.
[2]
Eren Balkır, “İşçi ve Asker”, 19 Nisan 2018, İştiraki.
[3]
Osman Süreyya, “Naci Ali Karikatürleri ve Hanzala”, İştirakî Dergisi Sayı 3-4,
s. 219. İştiraki.
[4]
Leyla Halid, My People Shall Live: The Autobiography of a Revolutionary,
Yayına Hz.: George Hajjar, s. 61. Türkçesi: İştiraki.
[5]
Barış Yıldırım, “Sartre Olacağım Derken Malraux Olmak: Emperyalizm ve
Entelijansiya”, 14 Ekim 2024, Sendika.
[6]
Barış Yıldırım, “Büyük Kötülük, Küçük Kötülük”, 13 Ekim 2023, Sendika. “Gerici Hamas’ın ‘siviller’e
yönelik şiddetini kınayarak, birilerinin gözüne girmeye, birilerinin de
gözünden çıkmamaya çalışıyor. Tasfiye sürecine hizmet ediyor.” [Eren Balkır,
“Halt”, 30 Aralık 2023, İştiraki.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder