Buranın liberal solcuları, halka, ezilene, işçiye
düşman oldular. Varolan bağlarından sorumsuzluğu haslet belleyip koptular. Bugün
Müslüman’a ve sağcıya göre tarif ettikleri solculuk, devletin ve sermayenin
solculuğudur.
Bu solculuk, halkla, ezilenle, işçiyle değil, egemenlerin diplomasisi, teknokrasisi ve siyaseti ile düşünüyor. O nedenle İsrail’i tanıyor. Devlet ve sermaye ile bakıyor dünyaya. Oradaki ilişkileri gözetiyor. İsrail’i tanımamanın getireceği sorunlarla uğraşmak istemiyor. Fonları dağıtanların kara listesine girmemek için uğraşıyor. Bu yüzden, gerçekteki FHKC’ye değil, hayalindeki bir imge olarak FHKC’ye sarılıyor.
Sol, imge ve imajlarla
düşünüyor. Onu seksenlerde reklâm şirketi sahibi veya metin yazarı olacakken örgüt
şefi olmuş kişiler yönetiyor.
Bu sol, burjuva aklını, imajını, ideolojisini düşünce ve eylemden söküp atmak için uğraşmış olan Marx ve Lenin’le mücadele ediyor.
Marx,
küçük burjuvanın kafasında imal ettiği putlara kılıç sallarken, bu sol, o
putlar önünde secdeye varmayı maharet sayıyor. Bugün sahada kanıyla teriyle
dövüşen FHKC’nin o puthanede kurban edilmesine izin verilmemeli.
Liberal solun güya destek verdiği FHKC, Balfour
Deklarasyonu ve Siyonist proje konusunda şunu söylüyor:
“Siyonist
proje ve onun yapıtaşları, yerleşimci, sömürgeci ve yayılmacı bir projedir. Bu
yok etme ve dışlama özelliklerini iki kaynaktan almaktadır. İlk kaynak,
yerleşimleri oluşturmakta problem yaşanan bölgelerde yerleşimci sömürgeci
Avrupa’nın egemenliğini kurma başarısıdır. Diğer kaynak da ırkçı soykırımcı
Siyonist hareketin ideolojisidir.”[1]
Liberal solculara göre FHKC “sağcı ve antisemitist”. Gerçekte
ise asıl antisemitist, İsrail denilen şer odağı.[2] Sol, Ortadoğu’ya CIA, NATO,
Pentagon ve AB kurullarının penceresinden baktığı için, İsrail’i tanımanın
zaruri olduğunu düşünüyor. İsrail’in emperyalizmin ileri karakol olmasıyla, bir
halkı yok etmesiyle, gerçekleştirdiği yağma ve gaspla, bölgedeki devrimci
dinamiklere karşı mücadelesiyle vs. hiç ilgilenmiyor. Sadece İsrail’in mavi
beyaz bayrağına atfedilen ve ezberletilen “ilericilik”le ilgileniyor. Solcular
burada Mahir’i anıyor, ama Elrom’u öldürdüğü için kurulan intikam timinde yer
alan Hiram Abas’la atış talimi yapıyorlar.
Tanıl Bora bu bağlamda konuşuyor.[3] O, sütten çıkmış
ak kaşık gördüğü kibbutzların yerleşimci, sömürgeci ve yayılmacı projenin
koçbaşları olduklarını gayet iyi biliyor. Bora, kendisine koltuk veren,
çanağını dolduranların emirlerini yerine getiriyor. Buna düşman olana da “anti-entelektüel”
veya “aydın düşmanı” diyor. “Aydın birey” olup burjuvaziden ve devletten koruma
talep ediyor.
Tanıl Bora, Avrupa egemenliğinin tesisinde
efendilerinin kendisine verdiği görevi ifa ediyor. O nedenle zevcesi, gerici
Kürd halkına feminizm anlatıyor. Fikren beslediği sol, yeryüzünde “yeni
beynelmilel kibbutzlar” inşa etme, fazla nüfusu arıtma, burjuvazi için hayatı
güvenlikli kılma çabası dâhilinde, dünya egemenlerine uşaklık ediyor.
Bu hasbara elemanları, elli yıldır, özellikle
Denizlerden ve Elrom’dan sonra, “İsrail sosyalist bir vahadır, savunulmalıdır”
dediler. Bugün de aynı şeyi söylüyorlar. Hamas’ı IŞİD’le bir tutup[4],
emperyalist-siyonist odaklardan çıkan “İslami terörizm” ezberine ve liberal
dile[5] sarılıyorlar. “AKP emretti Hamas’a saldırmasını” yalanını pazarlayarak,
emperyalistlerden yardım dileniyorlar. O nedenle, İslam ve Müslüman
düşmanlığıyla kasalarını doldurmaya çalışan, bir İran şahının bir kadın için
inşa ettiği mahalleye verilmiş Nazıabad isminin Nazi kelimesinden geldiğini,
“Nehirden Denize Özgür Filistin” sloganının Hamas’ın sloganı olduğunu
söyleyecek kadar cahil olan Nevşin Mengü gibi operasyon elemanlarının peşinden
gidiyorlar.
Mengüler, batıda Filistin’i ve Filistin’e dair ne
varsa her şeyi “terörist” ilân eden egemenlere hizmet ediyorlar. Ömer Taşpınar
gibi Fethullahçı isimler, efendilerinin beslediği yayın kuruluşlarında
İsrail’in hastane bombalamasını meşrulaştıracak laflar sarf ediyorlar.[6] (Ve
İsrail, bu meşruiyet zemininde, Taşpınar'ın bahsini ettiği hastaneyi
bombalıyor. Medyaskop, bu katil yardakçılarından akıl alıyor!)
Çünkü bugün o batı, o efendiler, Filistin’in sömürüye
ve zulme karşı mücadelesinin bozkırı tutuşturması ihtimalini görüyor.
Ezilen-sömürülen halk kitlelerinin Filistin’e yönelik ilgisinden ürküyor.
Filistin, ezilenler-sömürülenler adına direniyor, dövüşüyor. Bayrağında hangi
işaretin ve rengin bulunduğunun bir önemi bulunmuyor.
Bugün solun sahip çıktığı laik solcu Filistinliler,
gizliden kamplara İsrail askerini sokuyorlar. Oslo anlaşmasından beri, hatta
ondan da önce emperyalizmin ve siyonizmin önünde diz çökmüş olanlar, halkın
geliştirdiği direniş imkânlarını ezmek için uğraşıyorlar. Küçük burjuva,
kendisine mecbur kalınmasını istiyor. Başta ve sonda hep kendisinin olması için
uğraşıyor. Arada, o baş ve son arasında kan ve ter dökenleri tasfiye etmek için
çabalıyor. Küçük burjuvanın başka ülkelerdeki kardeşlerine olan desteğine aldanmamak
gerekiyor. Buradaki “dinci faşist hükümet”e karşı çıkan küçük burjuvalar,
İsrail’deki “dinci-faşist hükümet”e arka çıkıyorlar.
Baş ve son arasında dökülen ve küçük burjuvaların
değer vermediği o kan ve ter, bugün Hamas şahsında halklaşmış, kolektifleşmiş,
maddileşmiş, düşmanın üzerine hücum etmiştir. Mesele, küçük burjuva bir yerden
değil, ezilenler zaviyesinden ele alınmalıdır. Yarın Hamas teslim olsun, o da
gericidir. Ama asıl bugün “Hamas gericidir” diyen gericidir. Mücadeleyi geriye
çekmekte, düşmana uşaklık etmektedir. Mevkilere kul olanlara değil, mevzi
örenlere, o mevzileri ileri çekenlere bakılmalıdır.
Geçmişte de aynı şekilde, Hamas, Gazze’de iktidara
geldiğinde Fetih’le yaşadığı gerilimde solcular, Fetih’ten yana saf
tutmuşlardı.[7] Oysa Fetih, en basitinden, memurların maaşlarının ödenmemesini,
işten çıkartmaları vs. savunuyor, Hamas bu baskılara karşı koyuyor, memurları
savunuyor, işten çıkartmalara itiraz ediyor, nispeten halkçı bir yerde
duruyordu. Ama batı liberallerinin ağzındaki “popülizm” sakızını çiğnemeyi
seven sol, sınıfsal hassasiyetlerini, halkla kurduğu zayıf bağları, politik
akli melekelerini bir bir yitirdi. Halka, sınıfa ve politikaya küfretmeyi iş
edindi.
Bugün “Hamas da İsrail de bir” diyenler, siyonizme ve
emperyalizme hizmet ediyorlar. Hamas üzerinden AKP’ye, AKP üzerinden Hamas’a
vuranlar, hizmetleri gereği hareket ediyorlar. Çünkü AKP’nin Hamas’la ideolojik
ve politik bir alakası yok. Her sakallıyı “politik manada” Müslüman sanmamak
gerekiyor. AKP, hem seçim çalışması yapmak hem de Hamas’ın imlediği
ideolojik-politik imkânları ortadan kaldırıp direnişin etkilerini savuşturmak
için düzenliyor o mitingi.
Solcular, ezberlerle ve imgelerle hareket ediyor.
İdeolojiye fazla boğuluyor. Hamas’ın bu saldırıyla tecrit olacağını,
yalnızlaşacağını söylüyor. Oysa bir sosyal medya kullanıcısının ifadesiyle,
bugün Ebu Ubeyde “Ortadoğu’da hangi ülkede seçime girse kazanacak bir isim.”
Mısır’da, Lübnan’da ve daha birçok yerde direnişin simgeleri olarak politik
sözcüler ve liderler, kitlelerde yoğun bir destekle kucaklanıyorlar.
Hz. Ali, “Haydar-ı Kerrar” olarak anılıyor. Bu unvanı,
savaşta düşmanın üzerine tekrar tekrar saldırdığı, geri çekilmeyi hep yeniden
saldırmak için bir fırsat olarak gördüğü için alıyor. Filistin davası da
düşmanın üzerine fasılalarla da olsa tekrar tekrar yürüyor. Döne döne tekrar
vuruyor. O inattan, sebattan, onun şiddetinden feyz almak gerekiyor.
Devrim, engebeli, sarp ve dolambaçlı yollardan
ilerliyor. Düz yol sevdalıları, düz küçük burjuva yolu devrimci yol sananlarsa
karşı-devrimcileşiyorlar ya da teslim oluyorlar. İsrail’i tanımak,
karşı-devrimcilik ve teslimiyettir.
Bu son yürüyüşün kolektif adı ise Hamas ve
Mukavemet’tir. Nostaljiye, ucuz küçük burjuva siyasetine, liberallerin ezilenleri bölmeye dönük hamlelerine ve ideolojik
gevezeliklere değil, o somut maddi güce yoldaş olmayı bilmek gerekiyor.
Eren Balkır
4 Kasım 2023
Dipnotlar:
[1] Filistin’in Sesi, “FHKC’nin Balfour Deklarasyonu’nun Yıldönümüne Dair
Açıklaması”, 3 Kasım 2023, X.
[2] Eren Balkır, “Solun Antisemitizmi ve Şalom”, 16 Kasım
2018, İştiraki.
[3] Tanıl Bora, “Kibbutz”, 18 Ekim 2023, Birikim.
[4] Louis Allday, “Hamas IŞİD’den Beter”, 18 Ekim
2023, İştiraki.
[5] Ali Ebunima, “Hamas’a Dair Liberal Dil”, 10
Haziran 2021, İştiraki.
[6] Medyascope, “Gönül Tol ve Ömer Taşpınar”, 1 Kasım
2023, Youtube. Fethullahçı kanal üzerinden
Amerikan istihbaratına çalışan bu kadrolarla aynı şeyleri söyleyen solcuların
Filistin hassasiyeti yalandır.
[7] Eren Balkır, “Habâset”, 21 Haziran 2016, İştiraki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder