Pages

20 Kasım 2024

Kassam

Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye, Irak ve Filistin’de ortaya çıkanlara benzer biçimde 1930’da ama farklı bir ideolojiyle şekillenen yeni güçler arasında çeşitli militan gizli cemiyetler vardı. Siyonistlere ve Yahudilere karşı -müesses ayan, aileler ve partilerden, hatta Müslüman Yüksek Konseyi’nden farklı olarak- silahlı mücadele (cihat) propagandası yapan ve bu esnada, kaynaklar yorum yapılmasına elverdiği ölçüde, birbirinden bağımsız hareket eden kimi İslami-milliyetçi gruplar ün kazandı.[1] Ekim 1929’da Celile’nin Safed civarındaki dağlık kesiminde Ahmed Tafiş’in yönettiği, yaklaşık 25 üyesinin kendini mücahit olarak gördüğü, yani cihat yürütüp Yahudi yerleşimleriyle İngiliz hedeflerine saldıran “Yeşil El” (al-yad al-khadra) ortaya çıktı; daha 1931’de İngilizlerce tasfiye edildi. 1932' de aynı ismi taşıyan bir grup El Halil civarlarında faalmiş. İslami ismine rağmen kimi Hıristiyan üyesi de bulunan Kutsal Savaş Örgütü (munazzamat al-jihad al-muqqadas) 1931 yılının başlarında Musa Kazım Hüseyni'nin oğlu ve Müftü’nün çalışma arkadaşı Abdülkadir Hüseyni tarafından kuruldu; 1934 sonlarında yaklaşık 400 gence askeri eğitim vermiş ve hem 1936-1939 isyanında hem de 1947-1949 yıllarındaki çatışmalarda rol oynamıştı. 1935’te Genç Asiler (al-şabab altha'ir) cemiyeti Tülkarem ve Kalkilya civarlarında faaldi. Müftü’nün bu grupları, en azından gizliden gizliye; ne kadar desteklediği tartışmalıydı ve hâlâ da tartışmalıdır.[2] İngilizce literatürde “bands” (çeteler) olarak adlandırılan ve suç çağrışımı içeren bu gruplar, sosyal ve siyasi bir olgu olarak dikkate şayan olsalar da kendi dönemlerinde sadece yerel önemleri vardı.

Aynı zamanlarda, İslami reform hareketi Selefiyye’nin dikkate şayan temsilcisi İzzeddin Kassam’ın (1882?-1935) etrafında toplanan grup böyle değildi; eyleme ilk geçenlerden hatta daha fazlası yabancı işgale karşı cihada geçenlerden biriydi. İzzeddin Kassam, literatürde olağandışı bir ilgiyle karşılaşsa da ardında yazılar bırakmadığı ve mücadele arkadaşları ve çağdaşlarının verdiği bilgiler çelişik olduğu için hayatının önemli veçheleri muğlak, niyet ve eylemleriyle ilgili değerlendirmeler tartışmalıdır.[3] Bu tartışmalı durum, verilen bilgilerin on yılı aşkın bir fark arz ettiği doğum yılıyla başlar. Muhtemelen 1882’de kuzey Suriye’deki Lazkiye’nin Cebele köyünde bir kuran kursu öğretmeni ve Kadiri Tarikatı’ndan bir sufi şeyhinin oğlu olarak doğan İzzeddin Kassam, muhtemelen tanıştığı ünlü reformcu Muhammed Abduh ve öğrencisi Reşid Rıza’nın aynı dönemde etkili olduğu Kahire’deki Ezher Üniversitesi’nde sekiz yıl okudu.

Kimi yandaşlarının Kassam'ın onların öğrencisi olduğu iddiası her şeyden önce onu dini ve entelektüel olarak yüceltmeye hizmet etmiş olabilir. İster onların öğrencisi olsun olmasın, Kassam erkenden siyaseten bilinçli ve faal oldu: 1904 civarlarında imam ve kuran kursu öğretmeni olarak çalıştığı Cebele’ye döndü ve 1911/1912’de İtalya'nın daha sonraki Libya olan Trablusgarp’a saldırısına karşı seferberlik oluşturmaya çalıştı ve bunun sonucunda cihat ilan etti. Lazkiye, Ekim 1918’de Fransız birliklerince işgal edildikten sonra Suriye dağlarında Fransız işgaline karşı mücadele eden gerillaya katıldı. Bir Fransız askeri mahkemesince ölüme mahkûm edilip kimi yarenleriyle Beyrut üzerinden Filistin’e kaçtı ve burada Suriyeli ve Lübnanlı milliyetçilerin toplanma noktası Hayfa’da kabul gördü.

Daha 1905’ten beri Hicaz Demiryolu’nun idari merkezi olan Hayfa bu dönemlerde topraksız köylülerin ve kiracıların akınıyla sosyal ve şehir yapısının dokusu değişen, genişleyen bir sanayi ve liman kentiydi. 1930’lu yılların ortalarında liman modernleştirilen ve kuzey Irak'taki petrol sahalarından gelen boru hattı tamamlanan Hayfa’nın durumunu canlı bir tasvirle aktarır:

“Hayfa, Filistin’in en kuzeyde kalan, şarka en uzak, çöle en uzak şehridir. […] Hayfa, kendisini inşa ederek denizden dağların doruklarına uzanır. Aşağıda liman, Araplar, eski şehir merkezi, ticaret merkezi. Dağın yarısında Yahudi burjuva şehri. Dağda en varlıklıların oturduğu kent. Ovadaysa büyük oranda ufak evlerden müteşekkil bir yerleşke ve fabrika kentidir. […]

Hayfa sınır, Avrupa, dünya siyaseti, işçi yerleşimi, zengin villaların meskeni, petrol ve çimento fabrikası, muazzam sosyalist deney Kvuzah’ın (Kibbutz'un bir biçimi, -yn) mahali, gökdelen ve donanma üssüdür.”[4]

İzzeddin Kassam, orta sınıfın ve varlıklı üst sınıfın yeni Yahudi mahallelerinin yakınındaki eski Arap mahallesinde hızla öğretmen ve imam olarak dikiş tutturdu.[5] 1925’te yeni inşa edilen, Müslüman Yüksek Konseyi’ne en azından doğrudan tabi olmayan (herhalde bağımsızlık anlamına gelen ismi buradan geliyor) İstiklal Camii’nin imamı olarak atandı. Mayıs 1928’de, daha geniş toplumsal çevrelere girmesini sağlayan Genç Müslüman Erkekler Cemiyeti'nin kuruluşuna katıldı; 1934’te mahalli başkanlığına seçildi. 1930’da Hayfa şeriat mahkemesinde nikâh memuru (ma'dhun) atanması etki alanını Celile’nin taşra çevresine ve Cenin bölgesine genişletmesine olanak tanıdı.

Hasan Benna ve Mısır’daki Müslüman Kardeşler’de olduğu gibi Kassam ve yandaşlarında da reforme edilmiş bir İslam’la, mücadeleci bir milliyetçilik el ele vermişti. Benna için olduğu kadar Kassam için de bireysel yenilenmeyle bağlantılı icra edilen din reformu büyük önemdeydi, öyle ki bireysel dönüşümle müşterek davranışın iç içe geçecek ve birbirlerini karşılıklı olarak güçlendirecekti. Kassam cihadı, kendisinden önceki ve sonraki diğer Müslüman eylemciler gibi Allah’ın takdirinde dindar bir hayat (al-jihad fi sahil allah) yaşama çabası olarak kavradı, yani onu asla siyasi hatta askeri boyuta indirgemedi. Bu görüşüyse, şiddeti vaaz etmesini -ve fiiliyata geçirmesini- engellemedi: Filistin’deki tehlikeli durum karşısında silahlı mücadeleyi her Müslümanın bireysel farzı (fard al-'ain) ilan edip İslam davası için kendini feda eden şehit idealini duyurdu.[6] Kassam, gerçekten de “siyasal İslamı” savundu -ve bunu da yaşadı. Bir yanda Sufi özellikler diğer yanda da sadece sihir ve kabir kültüne değil Bahailerden Ahmedilere varana dek “sapkınlara” karşı koyan, yabancı ve “halka özgü” etkilerden arındırılarak reforme edilen bir İslam’a destek arasında bağlantı kurmak o dönemin İslami eylemciler arasında nadir değildi; Hasan Benna çok benzer şeyler düşünüyordu.

Reformcu vaazlarla sosyal angajmanı, hatta tabiri caizse sosyal hizmeti birleştirmek daha alışılagelmemiş bir konuydu. Bu hizmet, ağırlıklı olarak demiryolu işletmelerinde veya inşaatlarda çalışan yoksullaşmış köylülerden oluşan işçilere ve Hayfa’nın taşrasının iç bölgelerindeki Fellahlara yönelik faaliyetlerdi, zira 1930’lu yılların başlarında bir derin deniz limanı, bir boru hattı ve bir petrol rafinerisi kuruluyordu.

Kassam, camide ve okulda durmayıp kahvelere, kulüplere hatta kimi eleştirmenlerinin onu suçladığı üzere pek dürüst olmayan müşterileri bulunan pek tekinsiz müesseselere gitti. Mesajını anlaşılabilir bir biçimde aktarmayı bilmesi, toplumun meramlarını ve milli çabaları bilindik İslami dil ve simgelerle ifade etmesi görevinin başarısına katkı sağladı. Buna ilaveten, merkezi birer değer olan müminlik, mücadele ve bedel etrafında dönen, öğretiyle -bundan bahsedilebilirse eğer- yaşayış birlikteliğinin timsali olduğu için de yüksek bir inandırıcılığı vardı. Sufilerin çileciliğini (zühd) ve dini buyrukların eksiksiz yerine getirilmesini ve basit insanlar arasında basit bir yaşamı gerektiren katı bir ahlak anlayışı kendisine örnekti. Kassam’ın, ahlaki bir otoritesi olduğu aşikardı ama geleceğe dönük dindar bir umudu da vardı -bu da popülerliğine halel getirmemiş olsa gerek-, yani somurtkan bir aziz ve ahlak hocası değildi.

Kısacası Kassam, sadece dar anlamıyla siyasi bir etki göstermeyip dini dersler dışında örneğin akşam okulunda ve taşra kooperatiflerinde okuma yazma dersleri de verdi. Ama bu faaliyetlere koşut bir biçimde, önce vaazlarında silahlı cihadın gerekliliğine sık sık işaret ederek aktif direniş hazırlıklarına da başladı ve gizlice askeri eğitim verdiği ilk yandaşlarını dikkatlice topladı. Bu taraftar toplama faaliyetinin çıkış noktası olarak, kendisinden önce ve sonraki İslami eylemcilerin benzer bir biçimde yaptığı gibi camiyi kullandı. Silahlı mücadeleye dönük hazırlıklar muhtemelen 1925 yılına kadar geriye götürülebilir.

Kassam’ın esasen mesafeli ve bekleme hâlindeymiş gibi görünen Müftü’yle bağlantıları muğlak ve tartışmalıdır.[7] Elbette Kassam’ın ve adamlarının o günkü önemini abartmamak gerek, ayrıca “Kara El” (al-kaff al-aswad) gibi bir dizi başka militan gizli örgüt de faaldi. Farklı faaliyetleri ve görüngüleri tek kişide toplama eğilimi -burada İzzeddin Kassam’a yüklenen bir tür Wilhelm-Tell etkisi- gözardı edilemez; ama ona karşı konulabilir. [Wilhelm Tell, 13. yüzyılda ve 14. yüzyılın başlarında yaşadığı iddia edilen İsviçreli bir kahramandır, kendi oğlunun kafasına konan bir elmayı okla vurmayı başarmıştır. -çn.]

1935’e kadar Kassam, hâlihazırda “Ya cihat, zafer ya şehadet" (hadha jihad, nasr au istişhad)" şiarıyla paramiliter bir eğitime katılan birkaç yüz gönüllü savaşçı (fedai) kazanmış görünüyor; tahminler 200-1000 arasında seyrediyor.[8] Sufi geleneklerini bilinçli bir biçimde izleyerek ilk taraftarları kendilerine “şeyh” deyip sakal bıraktı ama çok fazla göze batmamak için bundan vazgeçti. Aynı zamanda “Kassam kız kardeşleri” (refika el-Kassam) olarak erkeklerin silahlı mücadelesini destekleyen ufak bir kadın çevresi oluştu. Faaliyetlerinin ağırlığı Filistin’in kuzeyindeydi ama güya Gazze’ye kadar ülkenin başka kesimlerinde de münferit üyeler kazanılmış gibi. Kimileri daha 1929’dan sonra Yahudi yerleşimlerine ilk saldırıları gerçekleştirmiş olmalı ama grup (muhtemelen hâlihazırda ifşa edilme ve tutuklanma tehlikesinden sakınmak amacıyla) ancak Kasım 1935’in sonlarında isyan vaktinin geldiğine karar kıldı.[9]

Hayfa limanında Yahudi Yişuv’una giden silah ve mermilerin bulunduğu “Çimento Hadisesi’nin” ardından Kassam, Ekim 1935’in sonlarında 25 kişilik ufak bir grupla köylüleri mücadele için harekete geçirmek üzere Cenin civarlarına çekildi. Bundan önce mülklerini, bizzat Kassam evini, yarenleri en azından mobilyalarının bir kısmını ve eşlerinin takılarını silah ve mermi almak için satmışlardı. Bir İngiliz devriyesiyle yaşanan çarpışma esnasında 20 Kasım 1935’te Cenin’in batısında kalan Ya’büd köyü mevkiinde birçok silah arkadaşıyla birlikte hayatını kaybetti -inancı ve Filistin davası uğruna şehit olarak “şahitlik eden” ilk eylemcilerdendi. Muhtemelen kaçmaya çalışabilirdi ama kalmaya ve belki de ölmeye karar verdi. Kassam “kendini feda ettiği ölümüyle” doğrudan kült ve kahraman mertebesine erişti. Hayfa’daki cenazesi, özellikle kuzey Filistin halkının katıldığı büyük bir olaya dönüştü; Beledü’ş Şeyh’teki mezarı hızla hacıların uğrak noktası haline geldi.[10]

Şehadet eylemiyle doruk noktasına ulaşan eylemciliği, dini çevreleri aşarak hayranlık uyandıran ve taklit edilen bir yenilik, çekicilik ve şaşırtıcılık barındırıyordu. c Bizzat ardında yazılar bırakmamış olması mirasının üstlenilmesini bir o kadar kolaylaştırdı. Milliyetçi olduğu kadar İslami aktivistler, Fetih'ten Hamas’a kadar solcular ve sağcılar, “Filistin devriminin ilk komutanı” olarak Kassam”a atıfta bulundular. Kassam, Filistinli ayanın, hatta Müftü’nün de aksine, ölümünün çok ötesinde bir örnek ve ilham kaynağı hâline geldi.

Gudrun Krämer
Çeviri: Suphi Nejat Ağırnaslı

[Kaynak: Filistin Tarihi: Osmanlı Fethinden İsrail Devleti’nin Kuruluşuna, Verita Yayıncılık Şubat 2017, s. 291-296.]

Dipnotlar:
[1] Bundan sonrası için bkz. Porath, Yehoshua 1977: The Palestinian Arab National Movement: From Riots to Rebellion. Londra, 1977, s. 130 vd.; Lachman, Shai 1982: Arab Rebellion and Terrorism in Palestine 1929-39: The Case of Sheih Izz al-Din al-Qassamand his Movement, Elie Kedourie/Sylvia G. Haim (Hg.): Zionism and Arabism in Palestine and Israel. Londra: 56 vd.; Kupferschmindt, Uri M.: The Supren Muslim·Council: Islam under the British Mandate for Palestine. Leiden 1987, s. 253-254.

[2] Lachman (1982, s. 57-59) bunu, başkaca kısıtlamalara gitmeden öne sürer; Porath (1977, s. 118 ve 132) Hacı Emin’in, 1934 ortalarında İngilizlere karşı silahlı direnişin henüz vaktinin gelmediğini düşündüğü beyanlarını alıntılar ama Abdülkadir ve başka yeraltı örgütlerini el altından desteklediğini varsayar.

[3] Bundan sonrasının dayanakları için bkz. Schleifer, S. Abdullah 1979: “The Life and Thought of Izz-id-Din al-Qassam”, The Islamic Quarterly 23: 61-81; Nafi, Basheer 1997: “Shaykh 'Izz al-Din al-Qassam: A Reformist and a Rebel Leader”, Journal of lslamic Studies 8: 185-215; Salih, Muhsin Muhammad 1989: Al-tayyar al-islami fi filastin wa-atharuhu fi harakat al-jihad, 1917-1948. 2. Aufl., Kuwait, s. 229- 317; Lachman, 1982, s. 59 vd.; Porath, 1977, s. 132-139.

[4] Tergit, Gabriele 1996: im Schnellzug nach Haifa, hg. von Jens Brüning. Berlin, s. 53-55. Sayfa 55 ile başlayıp sayfa 53 ile bitirerek alıntıların yerlerini değiştirdim.

[5] Salih, 1989, s. 246 vd.; İstiklal Camii için bkz.: Seikaly, Mayıs 1998: Hayfa. Transformation of an Arab Society, 1918-1939. Londra, New York, s. 191-192; genel olarak Hayfa için a.g.e., s. 219 vd. ve Gelvip., James L. 1998: Divided Loyalties. Nationalism and Mass Politics in Syria at the Close of Empire. Berkeley u.a. s. 19-20.

[6] Schleifer, 1979, s. 71 vd., 79; Kassam’ın silahlı cihada dönük faaliyetine büyük değer veren Salih (1989, s. 241-244, 265-274) alenen daha militandır. Mısır’daki Müslüman Kardeşler için bkz. Richard P. Mitchell, The Society of the Muslim Brothers, yeni baskı, Oxford vs., 1993.

[7] Salih, 1989, s. 250, 255-260; Porath, 1977, s. 137-138; başka bir biçimde Lachman, 1982, s. 74-n

[8] Bu konuda Salih, 1989, s. 265 vd.; Lachmann, 1982, s. 64-65, 77; Schleifer, 1979, s. 74; kadınlar için Swedenburg, Ted 1995: Memories of Revolt. the 1936-1939 rebellion and the Palestinian National Past. Minneapolis, Londra, s. 178, 184.

[9] Bundan sonrası için (farklı betimlemelerle) Salih, 1989, s. 309 vd.; Porath, 19n, s. 134 vd.; Schleifer, 1979, s. 61, 79; Lachman, 1982, s. 69-71.

[10] Salih, 1989, s. 310-324; Zu'aitir, Akram 1980: Al baraka al-wataniyya al-fılastiniyya, 1935-1939: yaumiyyat Akram Zu'aitir. Neirut, s. 27 vd.; Schleifer, 1979, s. 61, 78-79; Lachman, 1982, s. 72-74, 87; Porath, 1977, s. 137-138; şehadet için bkz. Suriye için Gelvin, 1998, s. 175-181.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder