Pages

24 Mart 2024

Asıl Meseleyi Unuttular

Proleter Partinin Belediye Seçimleri Beyannamesi


Belediye meclisi seçimlerinin eli kulağında. İki küçük burjuva demokrat parti olarak Narodnikler ve Menşevikler, gösterişli beyannamelerle çıktılar sahneye. Bu beyannameler, Avrupa’da küçük mülk sahiplerinden oluşan, kolayca kandırılabilecek, eğitimsiz seçmen kitlesini tavlama çabası içerisinde olan burjuva partilerinin seçim beyannamelerinin birebir aynısı. Bu konuda Fransa’daki Radikal Sosyalist Parti’nin seçim beyannamesine bakılabilir.[1]

Narodnikler ve Menşevikler, tıpkı Avrupa’nın burjuva partileri gibi, kitleleri aldatmaya yönelik ifadelere başvuruyor, bol bol vaatte bulunuyor, netlikten uzak formüller dile getiriyor ve asıl meseleyi, yani bu vaatlerin uygulanıp uygulanamayacağını tayin edecek fiili koşulları unutuyor veya bu koşullara dair tek laf etmiyor.

Bugün söz konusu fiili koşulları şu şekilde sıralamak mümkün:

1. Emperyalist savaş;

2. Kapitalist hükümetin varlığı;

3. “Kutsal kabul edilen kapitalist özel mülkiyet hakkı”na devrimci manada tecavüz etmeden işçilerin ve tüm emek halk kitlelerinin koşullarını önemli ölçüde geliştirebilmenin imkânsız oluşu;

4. Eski yönetim organlarına ve mekanizmasına dokunmadan, bu iki partinin vaat ettiği reformların gerçekleştirilmesinin imkânsız oluşu, ayrıca, bu koşullarda kapitalistleri desteklemeye mecbur olan ve bu tür reformların önüne bin bir engel çıkartacak polis gücünün varlığı.

Örneğin Menşeviklerin beyannamesinde şunlar yazılı: “Savaş döneminde ev kiraları kontrol altına alınacak”, “Gıda stokları halkın ihtiyacına sunulacak” (yani gıda ürünleri dükkânlarda veya özel bireylerin elinde tutulacak), “Ortak dükkânlar, fırınlar, kantinler ve mutfaklar organize edilecek.” Narodniklerin (Sosyalist Devrimcilerin) beyannamesinde ise şu vaade yer verilmiş: “Hijyene ve sağlık önlemlerine özel dikkat gösterilecek.”

Mükemmel istekler, buna hiç şüphe yok. Ama asıl sıkıntı şu: bu talepler, emperyalist savaşa destek verildiği, (kapitalistler için kârlı olan) kredilere destek sunulduğu, kapitalist kârları koruyan kapitalist hükümet destek görmeye devam ettiği, hükümet ve kapitalistler reformculara uyarı yapmasa bile (ki kapitalist kârlar tehlikeye girdiği anda illaki uyarıda bulunacaklardır) her türden reformu engellemeye, durdurmaya ve ortadan kaldırmaya mecbur olan polis muhafaza edildiği sürece bu talepler yerine getirilemez.

Asıl sıkıntı şu ki kapitalist hâkimiyetin o sert ve katı koşullarını unuttuğumuz anda bu türden beyannameler, kapsamlı reformları içeren bu türden listeler, boş sözden ibaret kalırlar, böylelikle, ya zararsız ve “içi boş temennilere” ya da sıradan burjuva siyasetçilerin kitlelerin gözünü boyamasına benzer bir pratiğe dönüşürler.

Hakikatle doğrudan, hiç sağa sola kaçmadan yüzleşmeyi bilmeliyiz. Onun üzerini örtmemeli, hakikati, hiç lafı kıvırmadan, dosdoğru halka söyleyebilmeliyiz. Sınıf mücadelesini halının altına süpürmemeli, o gösterişli, aldatıcı, kulağa hoş gelen “radikal” reformlarla hakikat arasındaki ilişkileri net bir biçimde ortaya koyabilmeliyiz.

Petrogradlı işçi yoldaşlar ve tüm yurttaşlar!

Narodniklerin ve Menşeviklerin bahsini ettikleri tüm o önemli ve acilen uygulanması gereken reformların uygulamaya konulabilmesi için bizim emperyalist savaşa ve savaş kredilerine, kapitalist hükümete, “kapitalist kârların dokunulmazlığı” ilkesine destek verme siyasetinden kurtulmamız gerekiyor. Bu reformların uygulanabilmesi için, tıpkı bugün Kadetlerin (liberallerin) yaptığı gibi, polisin eski konumuna ve gücüne sahip olmasına izin verilmemeli, onun yerine, halk milisleri geçirilmelidir. Proletaryanın partisi, seçimlerde halka işte bunu söylemelidir. Parti, Narodniklerin ve Menşeviklerin elindeki o küçük burjuva partilerinin yüzüne tam da bu hakikati haykırmalıdır. Küçük burjuva partilerinin pratikleriyle üzerini örttükleri proleter belediye seçimi beyannamesinin özü işte budur.

Bu beyannamenin aktaracağı reformlar listesinin en başında o reformların fiiliyatta gerçekleşmesi için gerekli temel koşul olarak şu üç önemli hususa yer verilmelidir:

1. İster savaş kredilerine destek verme isterse başka bir biçim altında olsun, emperyalist savaşa destek verilmeyecek.

2. Kapitalist hükümete destek verilmeyecek.

3. Polis eski konumuna ve gücüne sahip olmayacak, onun yerine halk milisleri kurulacak.

Bu üç adım üzerinde durulmadığı, tüm belediye reformları bu üç adımın atılmasına bağlı olduğu ortaya konulmadığı sürece, belediye programı kaçınılmaz olarak (en iyi hâliyle) içi boş bir temenniden başka bir şey olmayacaktır.

Bu noktada üçüncü adımı inceleyelim.

Tüm burjuva cumhuriyetlerinde, üstelik en demokratik olanlarında bile polis (tıpkı daimî ordu gibi) kitlelerin ezilmesinde kullanılan, krallık rejimini yeniden tesis etme ihtimali bulunan ana araçtır. Polis, New York’ta da, Cenevre’de de, Paris’te de “sıradan insanlar”ı karakolda dayaktan geçirir. Ya Amerika gibi ülkelerde rüşvet aldığı için ya İsviçre’de olduğu gibi zenginlerin himayesinde ve korumasında olduğu için ya da Fransa’da görüldüğü üzere, bu iki durumun birlikte görülmesi sebebiyle, polis kapitalistlerden yana saf tutar. Yoksullara şiddet uygulama konusunda eğitim almış profesyonel bir kast olarak polisler halktan kopukturlar, ellerindeki yetkileri (ki aldıkları “bağışlar”dan hiç söz etmiyorum bile) imtiyazları ve yüksek maaşlarıyla polis her yerde, demokratik ya da değil, burjuvazinin iktidarda olduğu her türden cumhuriyette, her zaman burjuvaziye sadakatle bağlı bir silâh, onun ana destekçisi ve koruyucu kalkanı olarak iş görür. Polisin olduğu koşullarda emekçi kitleler lehine radikal içeriğe sahip önemli hiçbir reform uygulamaya konulamaz. Bu, nesnel olarak imkânsızdır.

Polis gücü ve daimi ordu yerine kurulacak halk milisleri, emekçi halkın çıkarına olan etkili belediye reformlarının uygulanabilmesinin önkoşuludur. Bu önkoşul uygulama imkânına devrim döneminde kavuşur. Tüm belediye seçimi beyannamesinde biz bu önkoşula yoğunlaşmalıyız, zira diğer iki önemli koşul, sadece belediye yönetimleri değil, bir bütün olarak devlet konusunda atılacak adımlarla ilgilidir.

Bu halk milislerinin nasıl var kılınacağını bize deneyim gösterecek. Proleterlerin ve yarı-proleterlerin bu milislerde askerlik yapmalarını sağlamak için işverenlerin işçilerin askerde oldukları gün ve saatin ücretini eksiksiz ödemeleri sağlanmalı. Bu, pratikte uygulanabilecek bir öneri. Önce işçi milislerini büyük fabrikalarda çalışan işçilerden, yani milislerin işini en iyi yapacak ve en iyi şekilde örgütlenecek işçilerden istifade ederek mi organize etmeliyiz yoksa ilk planda, bu milis hizmetinde her yıl bir iki hafta askerlik yapacak olan tüm yetişkin kadın ve erkeklere zorunlu askerlik hizmetini mi organize etmeliyiz, şu an için üzerinde durmamız gereken, önemli bir mesele değil. Farklı şehirlerde farklı usuller benimsenebilir, bunun bir zararı olmaz, hatta deneyimin daha da zenginleşmesini sağlar, örgütlenme süreci pürüzsüz ilerler, hayatın pratik ihtiyaçlarıyla örtüşür.

Halk milisleri, kitlelerin demokrasi içi pratikler dâhilinde eğitilmesi demektir.

Halk milisleri, halkın polisin olduğu koşullarda zenginler eliyle yönetilmesi değil, halkın bizzat kurduğu yoksullar hükümetince yönetilmesi demektir.

Halk milisleri, fabrikalar, konutlar, ürünlerin dağıtılması gibi alanlar üzerinde kurulacak kontrolün kâğıtta kalmayıp gerçek olması demektir.

Halk milisleri, dağıtımın ekmek kuyruğu olmadan, zenginlere tek bir imtiyaz verilmeden gerçekleştirilmesidir.

Halk milisleri, Narodniklerin ve Menşeviklerin de beyannamelerinde listeledikleri o ciddiyet arz eden, radikal reformların içi boş dilekler olarak kalmaması demektir.

Yoldaşlar, Petrograd’ın emekçi kadın ve erkekleri!

Belediye seçimlerinde oyunuzu kullanın. Yoksul halkın çıkarlarını koruyun. Emperyalist savaşa, kapitalist hükümete destek veren siyasete, polisin eski konum ve gücüne kavuşturulmasına dönük adımlara karşı çıkın, polisin yerine hiçbir şart ve kayıt öne sürmeden halk milislerinin geçirilmesi önerisinden yana olun.

V. I. Lenin
18 Mayıs 1917

[Kaynak: Collected Works, Cilt 24, Progress Publishers, Moskova, İkinci Baskı 1974, s. 350-353.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder