Proleter Partinin Belediye Seçimleri Beyannamesi
Belediye
meclisi seçimlerinin eli kulağında. İki küçük burjuva demokrat parti olarak
Narodnikler ve Menşevikler, gösterişli beyannamelerle çıktılar sahneye. Bu beyannameler,
Avrupa’da küçük mülk sahiplerinden oluşan, kolayca kandırılabilecek, eğitimsiz
seçmen kitlesini tavlama çabası içerisinde olan burjuva partilerinin seçim
beyannamelerinin birebir aynısı. Bu konuda Fransa’daki Radikal Sosyalist Parti’nin
seçim beyannamesine bakılabilir.[1]
Narodnikler
ve Menşevikler, tıpkı Avrupa’nın burjuva partileri gibi, kitleleri aldatmaya
yönelik ifadelere başvuruyor, bol bol vaatte bulunuyor, netlikten uzak
formüller dile getiriyor ve asıl meseleyi, yani bu vaatlerin uygulanıp uygulanamayacağını
tayin edecek fiili koşulları unutuyor veya bu koşullara dair tek laf etmiyor.
Bugün
söz konusu fiili koşulları şu şekilde sıralamak mümkün:
1.
Emperyalist savaş;
2.
Kapitalist hükümetin varlığı;
3.
“Kutsal kabul edilen kapitalist özel mülkiyet hakkı”na devrimci manada tecavüz
etmeden işçilerin ve tüm emek halk kitlelerinin koşullarını önemli ölçüde
geliştirebilmenin imkânsız oluşu;
4.
Eski yönetim organlarına ve mekanizmasına dokunmadan, bu iki partinin vaat
ettiği reformların gerçekleştirilmesinin imkânsız oluşu, ayrıca, bu koşullarda
kapitalistleri desteklemeye mecbur olan ve bu tür reformların önüne bin bir
engel çıkartacak polis gücünün varlığı.
Örneğin
Menşeviklerin beyannamesinde şunlar yazılı: “Savaş döneminde ev kiraları
kontrol altına alınacak”, “Gıda stokları halkın ihtiyacına sunulacak” (yani gıda
ürünleri dükkânlarda veya özel bireylerin elinde tutulacak), “Ortak dükkânlar,
fırınlar, kantinler ve mutfaklar organize edilecek.” Narodniklerin (Sosyalist
Devrimcilerin) beyannamesinde ise şu vaade yer verilmiş: “Hijyene ve sağlık önlemlerine
özel dikkat gösterilecek.”
Mükemmel
istekler, buna hiç şüphe yok. Ama asıl sıkıntı şu: bu talepler, emperyalist
savaşa destek verildiği, (kapitalistler için kârlı olan) kredilere destek
sunulduğu, kapitalist kârları koruyan kapitalist hükümet destek görmeye devam
ettiği, hükümet ve kapitalistler reformculara uyarı yapmasa bile (ki kapitalist
kârlar tehlikeye girdiği anda illaki uyarıda bulunacaklardır) her türden
reformu engellemeye, durdurmaya ve ortadan kaldırmaya mecbur olan polis
muhafaza edildiği sürece bu talepler yerine getirilemez.
Asıl
sıkıntı şu ki kapitalist hâkimiyetin o sert ve katı koşullarını unuttuğumuz
anda bu türden beyannameler, kapsamlı reformları içeren bu türden listeler, boş
sözden ibaret kalırlar, böylelikle, ya zararsız ve “içi boş temennilere” ya da
sıradan burjuva siyasetçilerin kitlelerin gözünü boyamasına benzer bir pratiğe dönüşürler.
Hakikatle
doğrudan, hiç sağa sola kaçmadan yüzleşmeyi bilmeliyiz. Onun üzerini örtmemeli,
hakikati, hiç lafı kıvırmadan, dosdoğru halka söyleyebilmeliyiz. Sınıf mücadelesini
halının altına süpürmemeli, o gösterişli, aldatıcı, kulağa hoş gelen “radikal”
reformlarla hakikat arasındaki ilişkileri net bir biçimde ortaya koyabilmeliyiz.
Petrogradlı
işçi yoldaşlar ve tüm yurttaşlar!
Narodniklerin
ve Menşeviklerin bahsini ettikleri tüm o önemli ve acilen uygulanması gereken
reformların uygulamaya konulabilmesi için bizim emperyalist savaşa ve savaş
kredilerine, kapitalist hükümete, “kapitalist kârların dokunulmazlığı” ilkesine
destek verme siyasetinden kurtulmamız gerekiyor. Bu reformların uygulanabilmesi
için, tıpkı bugün Kadetlerin (liberallerin) yaptığı gibi, polisin eski konumuna
ve gücüne sahip olmasına izin verilmemeli, onun yerine, halk milisleri
geçirilmelidir. Proletaryanın partisi, seçimlerde halka işte bunu söylemelidir.
Parti, Narodniklerin ve Menşeviklerin elindeki o küçük burjuva partilerinin
yüzüne tam da bu hakikati haykırmalıdır. Küçük burjuva partilerinin pratikleriyle
üzerini örttükleri proleter belediye seçimi beyannamesinin özü işte budur.
Bu
beyannamenin aktaracağı reformlar listesinin en başında o reformların
fiiliyatta gerçekleşmesi için gerekli temel koşul olarak şu üç önemli hususa
yer verilmelidir:
1.
İster savaş kredilerine destek verme isterse başka bir biçim altında olsun, emperyalist
savaşa destek verilmeyecek.
2.
Kapitalist hükümete destek verilmeyecek.
3.
Polis eski konumuna ve gücüne sahip olmayacak, onun yerine halk milisleri
kurulacak.
Bu
üç adım üzerinde durulmadığı, tüm belediye reformları bu üç adımın atılmasına
bağlı olduğu ortaya konulmadığı sürece, belediye programı kaçınılmaz olarak (en
iyi hâliyle) içi boş bir temenniden başka bir şey olmayacaktır.
Bu
noktada üçüncü adımı inceleyelim.
Tüm
burjuva cumhuriyetlerinde, üstelik en demokratik olanlarında bile polis (tıpkı
daimî ordu gibi) kitlelerin ezilmesinde kullanılan, krallık rejimini yeniden tesis
etme ihtimali bulunan ana araçtır. Polis, New York’ta da, Cenevre’de de, Paris’te
de “sıradan insanlar”ı karakolda dayaktan geçirir. Ya Amerika gibi ülkelerde
rüşvet aldığı için ya İsviçre’de olduğu gibi zenginlerin himayesinde ve
korumasında olduğu için ya da Fransa’da görüldüğü üzere, bu iki durumun
birlikte görülmesi sebebiyle, polis kapitalistlerden yana saf tutar. Yoksullara
şiddet uygulama konusunda eğitim almış profesyonel bir kast olarak polisler
halktan kopukturlar, ellerindeki yetkileri (ki aldıkları “bağışlar”dan hiç söz
etmiyorum bile) imtiyazları ve yüksek maaşlarıyla polis her yerde, demokratik
ya da değil, burjuvazinin iktidarda olduğu her türden cumhuriyette, her zaman
burjuvaziye sadakatle bağlı bir silâh, onun ana destekçisi ve koruyucu kalkanı
olarak iş görür. Polisin olduğu koşullarda emekçi kitleler lehine radikal
içeriğe sahip önemli hiçbir reform uygulamaya konulamaz. Bu, nesnel olarak
imkânsızdır.
Polis
gücü ve daimi ordu yerine kurulacak halk milisleri, emekçi halkın çıkarına olan
etkili belediye reformlarının uygulanabilmesinin önkoşuludur. Bu önkoşul
uygulama imkânına devrim döneminde kavuşur. Tüm belediye seçimi beyannamesinde
biz bu önkoşula yoğunlaşmalıyız, zira diğer iki önemli koşul, sadece belediye
yönetimleri değil, bir bütün olarak devlet konusunda atılacak adımlarla
ilgilidir.
Bu
halk milislerinin nasıl var kılınacağını bize deneyim gösterecek. Proleterlerin
ve yarı-proleterlerin bu milislerde askerlik yapmalarını sağlamak için
işverenlerin işçilerin askerde oldukları gün ve saatin ücretini eksiksiz
ödemeleri sağlanmalı. Bu, pratikte uygulanabilecek bir öneri. Önce işçi
milislerini büyük fabrikalarda çalışan işçilerden, yani milislerin işini en iyi
yapacak ve en iyi şekilde örgütlenecek işçilerden istifade ederek mi organize
etmeliyiz yoksa ilk planda, bu milis hizmetinde her yıl bir iki hafta askerlik
yapacak olan tüm yetişkin kadın ve erkeklere zorunlu askerlik hizmetini mi organize
etmeliyiz, şu an için üzerinde durmamız gereken, önemli bir mesele değil. Farklı
şehirlerde farklı usuller benimsenebilir, bunun bir zararı olmaz, hatta
deneyimin daha da zenginleşmesini sağlar, örgütlenme süreci pürüzsüz ilerler,
hayatın pratik ihtiyaçlarıyla örtüşür.
Halk
milisleri, kitlelerin demokrasi içi pratikler dâhilinde eğitilmesi demektir.
Halk
milisleri, halkın polisin olduğu koşullarda zenginler eliyle yönetilmesi değil,
halkın bizzat kurduğu yoksullar hükümetince yönetilmesi demektir.
Halk
milisleri, fabrikalar, konutlar, ürünlerin dağıtılması gibi alanlar üzerinde
kurulacak kontrolün kâğıtta kalmayıp gerçek olması demektir.
Halk
milisleri, dağıtımın ekmek kuyruğu olmadan, zenginlere tek bir imtiyaz
verilmeden gerçekleştirilmesidir.
Halk
milisleri, Narodniklerin ve Menşeviklerin de beyannamelerinde listeledikleri o
ciddiyet arz eden, radikal reformların içi boş dilekler olarak kalmaması
demektir.
Yoldaşlar,
Petrograd’ın emekçi kadın ve erkekleri!
Belediye
seçimlerinde oyunuzu kullanın. Yoksul halkın çıkarlarını koruyun. Emperyalist savaşa,
kapitalist hükümete destek veren siyasete, polisin eski konum ve gücüne
kavuşturulmasına dönük adımlara karşı çıkın, polisin yerine hiçbir şart ve
kayıt öne sürmeden halk milislerinin geçirilmesi önerisinden yana olun.
V. I. Lenin
18
Mayıs 1917
[Kaynak: Collected Works, Cilt 24, Progress Publishers, Moskova, İkinci Baskı 1974, s. 350-353.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder