Bugün
(9 Kasım 2023) New York Times gazetesinde antisemitizmle ilgili bir
makale yayımlandı. Ben, bu sorumluluk nedir bilmeyen bir kişinin elinden çıkmış
olan makalenin gazetede yayımlanabilmiş olmasına hâlen daha inanamıyorum.
Makale,
Siyonizm yanlısı öğrencileri takdim ediyor. Bir öğrencinin dilinden özet hâlde
döküldüğü biçimiyle, yazının tezi şu: “Bugünlerde üniversite kampüslerine hâkim
olan ruh hâli, Filistin yanlılığı değil, antisemitizm.”[1]
İsrail’in
aşırı sağcı politikalarına yönelik eleştiriyi antisemitizm olarak yaftalayan
medya, benim yoğun olarak ilgilendiğim bir mesele, zira medya, bu tavrıyla:
1.
“Antisemitizm” kavramını ucuzlatıyor;
2.
“Antisemitizm” kavramı, yapılan dehşet verici zulümlerle kimse ilgilenmesin, herkes
kafasını başka yöne çevirsin diye, bir tür araca ve silâha dönüştürülüyor.
New
York Times’da çıkan makale, ilerici Yahudi öğrencilerin ve Filistin
yanlısı göstericilerin, Siyonistlerin “inandığı” biçimiyle antisemitik olan Filistin
davasının zorlamasıyla insanları yanlış yöne sevk etmek adına, “akademinin özel
serasında ürettiği jargon”u benimsediklerini iddia ediyor ve şu türden örnekler
sıralıyor:
“Direniş hareketlerine
atıfta bulunuluyor, Filistin yanlısı dava ‘sömürgecilik karşıtı’ bir dava
olarak görülüyor. Güney Afrika’daki kurumsallaşmış ırkçılığın makes bulduğu
İsrail’in ‘ırk ayrımcısı’ bir rejim olduğu söyleniyor. Kızılderililerin toprak
haklarından bahsedilerek, Gazze’nin bir tür hapishane olduğu üzerinde duruluyor
ve ‘Gazze, İsrail’in açık hava hapishanesidir’ deniliyor. Kullanılan her bir madde,
İsrail yanlısı öğrenciler ve eylemcilerin itirazına mazhar oluyor.”[2]
Bahsi
edilen maddeler tartışmalı olmadığı gibi antisemitik de değil. İşgal altındaki
Filistin, toprakları çalan ve yerleşimler kuran eli silâhlı aşırı sağcı
yerleşimcilerin baskılarıyla mücadele ediyor. Üstelik bu yasa dışı
yerleşimcilerin önemli bir kısmı Amerikalı.
Obama’dan
Biden’a, BM’den dışişleri bakanlığına birçok kişi ve kurum, bunun yanında,
neredeyse dünyadaki her ülke, bu yerleşimlerin yasa dışı olduğunu söyledi. Bir ailenin
evini çalan yerleşimciyi gösteren linkteki videoya bakılabilir.[3] Bu türden
olaylar Filistin’de binlerce kez yaşanıyor.
Uluslararası
hukukta, İsrail işgalinin ve hukuki haklarla ilgili iki sütunlu sistemin
(hareket kısıtlamaları, oylamalara getirilen sınırlamalar, toplu gözaltılar,
süresiz belirsiz tutuklamalar vs.) “Irk Ayrımcılığı” denilen meşru kavramın
zeminini teşkil ettiğine dair bir uzlaşma söz konusu.[4]
Eğer
bu uzlaşma antisemitikse, o vakit tüm uluslararası insan hakları örgütleri, BM,
hatta önde gelen Yahudi Holokost tarihçileri de antisemitik. Bu noktada yazar Ta-Nehisi
Coates’in kendisine yöneltilen “antisemitik” suçlamasına yönelik cevabına
bakılmalı.[5]
Gazze
başka türlü nasıl tarif edilebilir ki?
Yıllardır
abluka altında. Halkı, Amerikalıların kanıksadığı ve artık pek de üzerinde
durmadıkları, seyahat etmek, balık tutmak, dilediği şeyi yemek gibi temel
özgürlüklerden mahrum. Yıllardır İsrail, şehre girecek kalori miktarını bile
kontrol altında tutuyor!
ABD
ve dünyada yapılan büyük gösteriler yanında, yapılan kamuoyu anketleri de
giderek daha fazla sayıda insanın İsrail’in yasa dışı yerleşimlerine de
binlerce çocuğu katleden, hedef gözetmeden tüm şehri bombardımana tabi
tutmasına da karşı olduğunu teyit ediyor.
Bu
noktada insanların dikkatlerinin başka yöne çekilmesi gerekiyor.
Siyasetçilerle,
gazetecilerle ve akademisyenlerle yapılan sohbetlerin beni şu iki konuda paniğe
sürüklediğini belirtmeliyim:
1.
Bu insanlar antisemitizmi, İsrail’deki aşırı sağcı hükümetin politikalarına
yönelik eleştirileri kapsayacak şekilde tarif ediyorlar;
2.
Yaşanan kıyıma son verme konusunda kıllarını kıpırdatmıyor, ama antisemitizm
meselesine odaklanmayı tercih ediyorlar.
Bunu
bir strateji dâhilinde yaptıkları açık. Kafa karışıklığı yaratıyorlar ve
insanları İsrail’deki aşırı sağcı yerleşimci siyasetinin eleştirisini “antisemitik”
olarak gösterip insanları korkutmaya çalışıyorlar. Bu stratejinin amacı,
eleştirileri susturmak (bugün İsrail, Siyonizm karşıtı Yahudilerin evlerine
baskın düzenliyor, onları dayaktan geçiriyor, tutukluyor, sosyal medyayı
gözetim altında tutmayı öngören bir kanunu yürürlüğe koyuyor.)
İsrail’in
uluslararası hukuku ihlal ettiği eylemleri Amerikan kamuoyu görmesin diye
Cumhuriyet Partili stratejist Frank Luntz’a Siyonist örgütlerce hazırlatılan şu
2009 tarihli kılavuza bakabilirsiniz.[6] O dönem dillendirilen bu türden
stratejilerin bugün etkin bir biçimde uygulamaya koyuluyor oluşu gerçekten
ürkütücü.
Bugün
New York Times’da çıkan makale, maharetle yürütülen propaganda faaliyetinin
bir parçası. Makalede antisemitizmden şikâyet eden öğrencilere dair renkli
portreler ve saldırgan cümlelerden örnekler sıralanıyor. Ama öte yandan makale,
Siyonizm karşıtı ilerici Yahudilerden ve Filistinlilerden hiç bahsetmiyor.
Bugünkü
makale, dün gazetenin yayın yönetmenlerinin elinden çıkan “Kampüslerde Öğrenciler
Bu Şekilde Yaşayamazlar” başlıklı makalenin ardından yayımlandı. Dünkü makale,
ne İslam düşmanlığından ne de Siyonizm karşıtı Yahudi öğrencilere yönelik
saldırılardan bahsediyor, ama nedense şu türden ifadelere yer veriyordu:
“Bugünlerde Ortadoğu’daki
çatışma üzerinden yaşanan ayrışma, kendisini kolejlerde ve üniversitelerde Amerikan
toplumunun diğer kesimlerine kıyasla daha sert bir biçimde hissettiriyor. Öğrenciler
ve hocalar, çoğunlukla İsrail’i, Yahudileri, hatta Yahudi öğrencileri hedef
alan nefret dolu ifadelere başvuruyorlar.”[7]
Her
ne kadar bugün çıkan makale, İslam düşmanlığından ve Siyonizm karşıtı ilerici
Yahudi öğrencilere yönelik nefretten ve tehditlerden bahsediyor olsa da hiçbir
fotoğrafa veya özel bir örneğe yer vermiyor. Tek tarafın yaşadığı korkular,
somut ve her an gerçekleşmesi muhtemel şeylermiş gibi takdim edilirken, diğer
tarafın korkuları soyut ve varsayımsal şeylermiş gibi görülüyor.
Bu
yaklaşımın propagandaya giriş dersinde öğretilen bir yaklaşım olduğuna hiç şüphe
yok. Bir tarafın yüzleştiği şeyler tasvir edilip canlı örneklerle anlatılırken,
diğer tarafa aynı tavır sergilenmiyor, aynı özen gösterilmiyor. Bu yaklaşımın
amacının, okurun ilgili kesimle empati kurmasını sağlamak ve onu etkilemek olduğu
açık.
Makalenin
ta 53. paragrafına geldiğimizde önemli bir şeyi öğrenme imkânı buluyoruz:
kampüslerdeki antisemitizm vakalarına kıyasla İslam düşmanlığı ile ilgili
vakalar çok daha fazla takip ediliyormuş (takip sayısı yüzde 400 daha fazla
imiş!).
Makale,
Müslüman öğrencilerin ve Siyonizm karşıtı Yahudi öğrencilerle profesörlerin
yüzleştikleri tehlikelerden hiç bahsetmiyor. Bu öğrenciler ve hocalar, FBI soruşturmalarına
maruz kalıyorlar, okuldan veya işlerinden atılıyorlar, disiplin cezaları
alıyorlar. Hatta kısa süre önce bir öğrenci örgütü, gece namaz kıldı diye
yasaklandı!
Makale,
insanların Siyonizm karşıtlarına karşı önyargılı olmalarını sağlama amacına
hizmet etmekle kalmıyor, aynı zamanda kafa karışıklığını besliyor, neyin
antisemitik olduğunu tespit etme işini güçleştiriyor, insanların endişelenmelerine
neden oluyor, antisemitizmden bahsediyor, ama temel sebeplere hiç eğilmiyor.
Bu
New York Times’da çıkan makale türünden yazıların nefret döngüsünü
besleyen gaddar politikaların üzerini örttüğü için gerçekte mevcut durumu daha
da tehlikeli hâle soktuğunu izah etmesi için sözü İsrail’in en ünlü gazetecisi Gideon
Levi’ye bırakalım ve linkteki videosunu izleyelim.[8]
Bir
hususu daha eklemem lazım: Satır aralarını okuduğunuzda, makalenin Sarah Lawrence
Koleji’nde Yahudi öğrenciler arasındaki ayrışmayı yanlış ele aldığını
görürsünüz. O okuldaki tartışma, Yahudi öğrenciler arasındaki politik
anlaşmazlıkla ilgili, antisemitizmle değil.
Söz
konusu okuldaki olay konusunda olduğu gibi makale, esasen Siyonistlerin
yüzleşecekleri toplumsal sonuçlar için mızmızlanıyor. Okuldaki kimi Yahudi
öğrencilerin toprak gaspını, otoriterizmi, çocuk katliamlarını savunan ve
destekleyen kişilerle takılmak istememeleri gayet normal! Bu kişilerin
yalnızlaştırılması yobazlık olamaz.
İnsanlar,
akranları arasında kendilerinin sevilmemelerine neden olacak görüşlere
sahiplerse ve bu politik konumlarını dile döküyorlarsa veya o akranlarının
kendilerinin katı yürekli veya tarih konusunda cahil olduklarını düşünmelerine
sebep oluyorlarsa, bunda antisemitizm bulamayız.
Dile
dökülen siyasetin toplumsal sonuçlarını antisemitizm olarak yaftalayan makale,
her türden yobazlık konusunda endişeleri olan bizlere zerre hizmet etmiyor.
Gideon Levi de tam da bu sebeple, bu türden yazıların gerçekte kendisi gibi
birçok İsrailliye zarar verdiğini söylüyor.
Barış
ve eşitlikten yana olan Yahudi öğrencileri silikleştiren gazete ile ateşkesi destekleyen
Yahudilerin İsrail vatandaşlığından çıkartılması çağrısı yapan İsrailli
yetkililer yan yana duruyor. Sonuçta 87 yaşındaki Marione Ingram gibi bir
Yahudi Soykırımı’ndan kurtulmuş insanlar bile “antisemitik” oluveriyor.
“Anneme Gazze’de
yaşasaydım asla sessiz kalamayacağımı, arabuluculuk yapacağımı söyledim” diyen,
Yahudi Soykırımı’ndan kurtulmuş olan, 87 yaşındaki Marione Ingram, bugün Beyaz
Saray önünde Gazze’de ateşkes yapılması için düzenlenen eyleme katılıyor ve şunu
söylüyor: ‘Anneme verdiğim sözü tuttum.’ […]”[9]
Alec Karakatsanis
9
Kasım 2023
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Anemona Hartocollis ve Stephanie Saul, “After Antisemitic Attacks, Colleges
Debate What Kind of Speech is Out of Bounds”, 9 Kasım 2023, NYT.
[2]
A.g.m.
[3]
AJ+, “Israeli Settler Justifies Forcible Takeover”, 5 Mayıs 2021, Youtube.
[4]
“Israel’s Apartheid Against Palestinians 1 Şubat 2022, Amnesty.
[5]
“Ta-Nehisi Coates”, 3 Kasım 2023, X.
[6]
The Israel Project, “Global Language Dictionary”, Nisan 2009, Transcend.
[7]
Jesse Wegman, “How Are Students Expected to Live Like This on Campuses?”, 8
Kasım 2023, NYT.
[8]
“Gideon Levy”, 10 Nisan 2015, Youtube.
[9] “Holocaust Survivor”, 8 Kasım 2023, Democracynow.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder