Eldeki
kanıtlar, Tude (Kitle) partisinin Sovyet devleti eliyle kurulduğunu ortaya
koyuyor. Bu kuruluşta Kızıl Ordu’nun da dâhli var. Dolayısıyla, partinin İran’ı
işgal altında tutan Müttefik Kuvvetler’in gidişi sonrası Rıza Şah’ın serbest
bıraktığı ilerici unsurlar eliyle, bağımsız bir çalışma sonucu kurulduğu
tezinin gerçekte bir karşılığı yok. Ama bu değerlendirmelerin yanında, partinin,
ülkenin kaderinde belirleyici olmasa da önemli bir rol oynayacak ilerici bir
politik partiye öncülük etmek isteyen bir dizi politik tutsağın hakiki
arzularını ustalıkla yansıtıp kullandığını söylemek gerekiyor.
Eldeki
belgeler, Sovyetler’in Tude’yi ta başından itibaren, kendi ulusal çıkarları
doğrultusunda kullandığını ortaya koyuyor. S. M. İskenderi ile kurulan ilk
temastan, Dimitrov ve Stalin liderliğindeki Komintern’in parti programına onay
verdiği güne dek uzanan süreci incelediğimizde, Tude’ye Sovyetler’in yön
verdiğini, bu noktada onun çıkarlarına hizmet ettiğini görüyoruz.
Partinin
kuruluşunda başvurulan usul ve yöntem, esasında partinin İran’ın ulusal
politikası içerisinde savunacağı siyaseti, genişleme imkânları ve nihai kaderi
konusunda çok şey söylüyor.
Dolayısıyla,
ülke Rıza Şah diktatörlüğü altında yirmi yıl boyunca inim inim inlemiş olmasına
rağmen, parti, kurulduğu dönemden sonra beklenen ölçüde büyümüyor. 1941-1942’de
Hitler’in ordusu Sovyet topraklarında ilerliyor, ama Ocak 1943’teki Stalingrad
zaferi sonrası geriliyor.[1]
Bu
süreçte komünist oyun yazarı Nuşin gibi isimler, komünistlerin İran’a dönmesini
istiyorlar, ama bu isimler dönmüyorlar, bazıları idam ediliyor, tasfiye
sürecinden kurtulanlar, içişleri bakanlığına bağlı kamplarda yaşamaya devam
ediyorlar. Bu tasfiyenin sebebinin, Dimitrov’un Stalin’in ilettiği biçimiyle, “sekter
bir dizi komünist”in dağılan İKP içinden çıkıp Sovyetler’i İran toplumunda, böylesine
önemli bir dönemde yalnızlaştırmasından korkulması. Ama asıl sebebi, başka bir
yerde, Sovyetler’in rehberliğine rağmen IKP’nin yirmi yıl boyunca takip ettiği
bağımsız hatta aramak gerekiyor.
Aslında
şurası açık: Hitler gibi oldukça tehlikeli olan bir düşmana karşı verilen
ölüm-kalım mücadelesinde Batılı güçlerle ittifak kuran Sovyetler, bu gerçeklik
karşısında, böylesine önemli bir momentte, İran’da geçmişte Sovyetler’in
siyaseti için önemli olmuş olan komünistlere zaten hassas olan politik sahayı
teslim etmek istemiyor. Gerçekte varolan komünist cennetin meyvelerinin tadına varmış
önemli bir dizi komünistin Sovyetler’in çıkarlarını uzun vadede tehdit etmesi istenmiyor.
Esasen
çocukça bir yaklaşım içerisinde olan, Sovyetler’le işbirliğine giden Tude’nin
genç liderleri yanında Dr. Taki Arani’in öğrencileri[2] 1937’de tutuklanıp
hapse atılıyor. İran’da politik baskıların sürdüğü koşullarda İKP’nin
tarihinden de Sovyet deneyiminden de bihaber olan bu insanlar, gerçeği göremiyorlar,
dolayısıyla, diktatörlükten ve sömürgeci kapitalizmden kurtulma sevdasıyla
yürüdükleri yolda tuzağa düşüyorlar.
Sonrasında
Tude liderleri, (1944 güzünde Kaftradze’nin başında olduğu heyet aracılığıyla) Sovyetler’in
İran’ın petrol konusunda taviz vermesini istemesi[3] üzerine büyük bir güçlükle
yüzleşiyorlar. Bu talep neticesinde Tude, halktaki desteğini riske atma
pahasına, İran’daki gerici güçlere değil, yurtsever ve demokrat bir isim olan başbakan
Muhammed Musaddık’ın önerisine karşı çıkıyor.
Parti,
Azerbaycan ve Kürd özerk bölge hükümetlerinin kuruluşu konusunda da (1945-1946)
büyük bir hata yapıyor. Bu hata neticesinde halk, partiyi Sovyetler’in genişlemeci
politikasının İran’daki uzantısı olarak görmeye başlıyor.[4] 1948’de
muhaliflere yönelik demokratik olmayan tutum sebebiyle yaşanan ayrışma da kamuoyunda
oluşmuş olan imajı düzeltmiyor.[5]
Şubat
1949’da şahın hayatın kastedeceği[6] bahanesiyle kapatılan Tude, gücünü petrolü
millileştirme hareketinin ortaya çıktığı güne kadar korumayı biliyor. O dönemde
parti, önemli bir güçlükle yüzleşiyor. Musaddık’ın yüzyılın başından beri
İngilizlerin elinde olan İran’daki petrol endüstrisini millileştirmeyi öngören
milli demokratik hareketine karşı çıkıyor. Millileştirme politikasına yönelik
bu sert itirazı ve Musaddık’ı “Amerika’nın piyonu” olarak nitelemesi, esasen
Sovyetler’in önerileri ve telkinleri neticesinde gündeme geliyor. Sovyetler’in
İran’daki çıkarlarıyla birlikte ele alınmaya başlanan parti, bu hamlesiyle büyük
bir bedel ödüyor. O günden sonra eski Tude üyesi aydınlar da dâhil birçok
İranlı, partiyi 1953’teki İngiliz-Amerikan darbesinin başarısına katkı sunmakla
suçluyor.[7]
Genel
kanaatin aksine, parti ve askeri kanadı, 1953 darbesi sonrası CIA desteğiyle
kurulan askeri hükümetin saldırısı sonucu değil, önde gelen kadrolarının ve
üyelerinin Musaddık’a yönelik muhalefet üzerinden partiyi sürükledikleri öğreti
ve program temelli kriz sebebiyle yok oluyor. Bu kriz neticesinde ülke
içerisinde kısmen yeraltında, kısmen de sürgündeki liderleri üzerinden Moskova’da
dingin bir hâlde yaşamını sürdüren partiye güven ortadan kalkıyor.[8] Şah’a
bağlı istihbarat kuruluşu, SAVAK’a sadece Musaddık’ın yurtsever ve demokratik
itirazı üzerinden dağılmış olan teşkilâta ait parçaları ezmek kalıyor.
Parti
lider kadrosu, 1957 yılında Hruşçev döneminde yeniden toparlanıyor. Partinin dördüncü
genel kurulunda liderler özeleştiri veriyorlar.[9] Ama bu hamle, partinin
imajını düzeltmiyor, eski kadrolardaki eleştirileri ortadan kaldırmıyor. Hatta Çin
yanlılarının hamlesiyle 1964 yılında parti yeniden bölünüyor.
Söz
konusu süreçte Tude, yetmişlerde ülke içerisinde faal olan gerilla örgütlerine
karşı yürütülen mücadelede belirli bir rol üstleniyor. Aynı dönemde şahın
yaptığı reformlara genel sekreter İraç İskenderi üzerinden destek sunuluyor. Buna
paralel olarak, Sovyetler’in Tahran’la ilişkileri gelişme kaydediyor. Sonrasında
genel sekreter İskenderi, görevden alınıyor, devrimin arifesinde, Ocak 1979’da
yerine Nureddin Kiyanuri getiriliyor.[10] Kiyanuri döneminde Humeyni’ye destek
veriliyor.[11] Liderleri Sovyet devletinin ve partisinin hep arkasında duruyor.
Tüm
bunlar, Tude’nin Sovyetler’in İran’daki çıkarlarına tümüyle teslim olduğunun
kanıtı olarak alınabilir. Çelişkili bir biçimde, partinin ömrü, Sovyetler’in
çöküşüyle değil, 1985 Mayıs’ı öncesinde İraç İskenderi’nin ölümü sonrası partiden
ayrılmaya zorlanan ve demokratik ideallere hâlen daha bağlı olan kesimden
kalanların partiden ayrılmasıyla sona eriyor.
Hüsrev Şakiri
[Kaynak:
Cahiers du Monde russe, Sayı 40/3, Temmuz-Eylül 1999, s. 523-526.
Dipnotlar:
[1] Semenov, 1944’te düzenlenen ilk kongresinde Tude’nin üye sayısının 25.000
olduğunu söylüyor (N. N. Semionoff, Trente-cinquième anniversaire du Parti
Toudeh d.Iran, s. 2). Ama bu, sayı abartılı. Öte yandan partinin üye sayısı
Sovyetler’in Stalingrad’da elde ettiği zaferi takip eden yıl içerisinde birkaç kat
artıyor. Savaşın sona ermesiyle üyesi sayısı hızla artıyor. 1944 yazında düzenlenen
ilk kongresine katılan bir delegenin aktardığına göre, partinin toplam üyesinin
yüzde sekseni eski işçi üyelerden, yüzde yirmisi yeni üyelerden oluşuyor. 26
Ağustos 1944 tarihli İngiliz Büyükelçiliği Raporu, Dışişleri Bakanlığı (FO)s,
371/40187.
[2]
Arani (1902-1940) eğitim gördüğü Berlin’de Marksizmle tanıştı, Will Münzenberg gibi
Alman komünist hareketinin liderleriyle tanışma imkânı buldu, sonra 1929
yılında İran’a döndü ve 1934’te bağımsız Marksist eleştiri dergisi Dünya’yı
çıkartmaya başladı. 1935’te bir Komintern ajanıyla kurduğu temas sonrası gizli
çalışma yürüten aydın çevresi eski İKP’nin dağılması sonrası Komintern
tarafından kurulmakta olan yeni İKP’ye dâhil oldu. Bu yeni örgütü polis tespit
etti. İki Komintern ajanı tutuklandı. Bunlar başında Arani’nin bulunduğu, yeni
bir komünist örgütün var olduğunu söylediler. Arani ve arkadaşları yargılandı
ve muhtelif hapis cezalarına çarptırıldılar. Bir tek Arani maruz kaldığı kötü
koşullar sebebiyle hapisteyken vefat etti. Arani’nin hayatı ve faaliyetleri ile
ilgili bir inceleme için bkz.: Yayına Hz.: C. Chaqueri, Historical
documents: The workers., social-democratic and communist movement in Iran,
1905-1985, 23 Cilt, Floransa . Tahran (Farsça) [mikrofilm baskısı: The
University of Chicago, J. Regenstein Library]. (1969-1994, Cilt. I) “Introduction”
Cilt 14 ve 15); aynı yazar, The tragedy of Iranian dissident Communists, 1926-1938
(yakında yayımlanacak). Arani’nin Tude’nin kurucusu olduğuna dair tüm
iddialar ve tespitler yanlış, çünkü Arani hapiste 3 Şubat 1940’ta öldü, oysa
parti yaklaşık iki yıl sonra, Aralık 1941’de kuruldu. Parti’yi Arani’nin
kurduğunu söyleyen bir çalışma için bkz.: Yayına Hz.: J. Droz, Histoire
générale du socialisme, 3: De 1919 à 1945 (Paris: PUF, 1977): s. 635-638.
[3]
Sovyetler’in talebi ile ilgili bir değerlendirme için, Dr. Musaddık’ın da
müdahil olduğu 14. Meclis’teki (1944-1946) tartışmalara bakılabilir: Yayına
Hz.: H. Kay Ostovan, Siasat-e movazeneh-ye manfi, 2 Cilt (Tahran, 1948
), I: s. 156-234.
[4]
Konuyla ilgili olarak bkz.: L. L.Estrange Fawcett, Iran and the Cold War,
The Azerbaijan crisis of 1946 (Cambridge, 1992); Ayrıca bu makalenin
yazarının eleştirisi için bkz.: MESA Bulletin, s. 1 (Temmuz 1993).
[5]
1948’deki ayrışma için bkz.: J. Al-e Ahmad, Dar khedmat va khianat-e
roshanfekran (Tehran, 1997) s. 420 ve
devamı.
[6]
Pehlevi rejimi 1949’da şahın hayatına kastedildiğini iddia etti, bu iddianın
ardından, Tude yasaklandı, üyelerine baskı uygulanmaya başlandı, ayrıca anayasa
şahın otokratik yetkilerini artırmak amacıyla, demokratik olmayan koşullarda
tadil edildi. Bu mesele yakından incelendiğinde, arşiv belgeleri üzerinden
ayrıntılı bir soruşturmaya tabi tutulduğunda suikast iddiasının yalan olduğu
görülüyor. Bu yalanı şahın sarayı yayıyor, amacı ise şahın yeniden otokratik
gücüne kavuşmasını sağlamak. Bkz.: C. Chaqueri, The Shah’s first coup
d.état, 1949 (yakında yayımlanacak).
[7]
Bkz.: B. Amirkhosrowi, 1996, Nazari az daroun be Hezb-e Tudeh-ye Iran, Tahran.
[8]
Bkz.: Yayına Hz.: C. Chaqueri, Karnameh-ye Mosaddeq va Hezb-e Tudeh, 2 Cilt,
Floransa. (1978-1981).
[9]
Bkz.: C. Chaqueri, Yayına Hz.: Historical documents: The workers.,
social-democratic and communist movement in Iran, 1905-1985, 23 Cilt,
Floransa . Tahran (Farsça) [mikrofilm baskısı: The University of Chicago, J.
Regenstein Library]. (1969-1994, Cilt. I).
[10]
Bkz.: C. Chaqueri, “Iraj Eskandary and the Tudeh Party of Iran”, Central
Asian Survey, 7, 4., 1988: s. 113-115).
[11] I. Eskandary, “U turns of Iran.s Tudeh Party: What Eskandary told the CPSU in 1981” Central Asian Survey, s. 1 (1988).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder