İngilizler
Gilan’ı terk ettiler. Cengeli gerillaları, Enzeli kentine girdiler.
Halkın
çiçeklerle ve “Çok Yaşa Küçük Han! Çok Yaşa Enzeli”[1] sloganlarıyla karşıladığı
Cengeli lideri, hemen miting hazırlıklarına girişti. 5 Haziran’da Yeşil Meydan’da
yapılacak mitingde Küçük Han ve yaveri, aynı zamanda Reşt temsilcisi İhsan, konuşma
yaptı. Konuşmasında İhsan, hareketin üs olarak kullandığı Fumen ormanlarında dile
getirdiği sözü yineledi:
“Ordusu işçi ve
köylülerden oluşan Rus Bolşevikleriyle el ele verip Tahran’a, ortak
düşmanımızın üzerine yürüyeceğiz. Ve zafer bizim olacak.”
G.
Yağikyan’ın aktardığına göre, İran’ın antik çağlardaki şanlı günlerinden,
anayasacılardan, Nasreddin Şah’ı öldürenin o “salih amel”inden, Birinci Dünya
Savaşı’nda İranlı jandarma subaylarının sergiledikleri cesaretten söz eden İhsan,
bir yandan da İran’da “komünist” ilkeler uyarınca gerçekleştiğine inanılan,
İslam öncesi Mazdeki isyanına da değindi. Bu hatırlattığı konu sebebiyle
düşmanları, halkı onu “Mazdekçi veya Bahayi” olarak etiketleyip galeyana
getirmeye çalıştılar.[2]
Küçük
Han, kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasında verdikleri destekten ötürü halkı
selamladı ve İran devriminin başladığını duyurdu.[3] Kaynaklarda aktarıldığı
kadarıyla, konuşmasında şunları söyledi:
“Rusya, insanların başını
döndüren bir ışık yaktı, ilk başta bu ışık, gözümüzü öylesine kör etti ki ona
sırtımızı dönmek zorunda kaldık. Ama sonra bu güçlü ışığın büyüklüğünü anladık.
Bu fener sönerse, İran halkı, gidip o feneri yakacak imkâna sahip değil. Bu sebeple
İran halkı, Sovyet Rusya ile ittifak kurmak için elinden gelen her şeyi yapmalı.
Rus Bolşevikleriyle kurduğumuz güçlü ittifakın nişanesi olarak Sovyet Rusya
temsilcilerini kucaklıyorum.”[4]
Küçük
Han, konuşmasını Lenin ve Trotskiy’nin uzun yaşamasına dair dileğini ileterek
bitirdi.[5]
Mitingde
konuşan diğer bir önemli isimse Amiral Raskolnikov’un Cengelilerin yanında
bıraktığı Sovyet güçlerinin komutanı Kozanov’du. Kozanov, konuşmasında işçi ve
köylülerden oluşan Sovyet Ordusu’nun “İranlı devrimcilerle ve Doğulu
devrimcilerle işbirliği kurmaya hazır olduğunu, İngilizleri İran, Mezopotamya’dan
(Irak’tan) ve Hindistan’dan söküp atmak için gerekli her türden fedakârlığı
yapacaklarını söyledi:
“Doğu’nun emekçi kitleleri,
İngilizleri, şahı, kapitalistleri, toprak ağalarını ve despotları yok edip
özgür olmak istiyorlarsa, Yoldaş Küçük Han’ın, Asya devriminin liderinin
etrafında toplaşmalılar. Rusya’daki Sovyet hükümeti adına biz, ülkedeki
kapitalistler ve zalimler yok edilene dek İran’dan ayrılmamaya söz veriyoruz.”[6]
Yağikyan,
o dönem Küçük Han’ın yanında yer alan ve konuşmaları Farsçaya tercüme eden,
Volga bölgesinden gelen ve aslen Alman olan Gauck’un Kozanov’un konuşmasının
radikal içeriğini bir miktar hafiflettiğini söylüyor. Çeviri esnasında Gauck, “Doğu’nun
emekçi kitleleri” ifadesi yerine “Dünya Müslümanları”; “yerli ve yabancı
kapitalistler” yerine “Avrupalı kapitalistler” ifadesini kullanıyor.[7]
Aynı
günlerde Küçük Han, “Cengeli Fedailerinde Dil Bulan, İran’ın Ezilen Milletinin
Çağrısı” isimli bir uzun bir manifesto kaleme aldı.[8] Peygamberlerin ve
filozofların insanlığı meşru insan hakları konusunda aydınlatma misyonlarından,
bu misyonun geçmişte ve bugünde sosyalistlere geçtiğinden söz eden manifesto,
devamında dünyayı kendi zevklerine ve şehvetlerine göre doyasıya yaşayabilmek
adına insanlığa hükmeden krallara, vezirlere ve diğer yöneticilere
saldırıyordu. İran’ın kendi yöneticileri, İngilizler ve komşusu Çar tarafından
uğradığı zulmün tarihini hatırlatan manifesto, düşmanları yollarına taş koysa
bile, anayasa temelli hükümet kurmak için çaba sarfetmiş insanlara övgüler
diziyordu. Zalim çarlık rejimini yıkıp Sovyet Cumhuriyeti’ni kurduğu için o
yiğit Rus devrimcilerini öven metin[9], bir yandan da 1919 anlaşmasını dayatmaya
çalışan İngilizlere ve onların tuzağına düşen, baştaki Kaçar Hanedanı Ahmed’e saldırıyordu.
İran’ın
içindeki ve dışındaki düşmanlara karşı beş buçuk yıldır mücadele eden Cengeli
hareketine mensup özgürlük savaşçılarından bahseden manifesto, “işçi sınıfını”
rahata kavuşturacak olan o zafere ulaşana dek mücadeleyi sürdürme sözü
veriyordu.
“Onları yok etmek için her
türden çabayı ortaya koymuş olmasına rağmen, Müntekim olan Yüce Allah’ın inayetiyle
Rusya’nın adalet peşinde koşan kahramanları (yani Bolşevikler), sosyalizm
fikrini yayma ve dünyayı zulümden ve adaletsizlikten kurtarma imkânı buldular. Bugün
sosyalizmin adaletle ilgili ilkelerini benimsemiş olan, milliyetçi ve özgürlük
savaşçısı bir güç olarak Cengeliler, İranlıları ve diğer tüm ezilen halkları
kurtarmak için devrim yoluna revan oldular. Cengelilerin kurdukları İran Kızıl
Devrim Komitesi, adalet ve kardeşlik ilkeleri uyarınca yürüttüğü çalışmaları
sadece İran’da değil, ırkına bakmaksızın, tüm dünya halkları arasında yürütecektir.
Komite, tüm işçi ve köylülere şu hedefler doğrultusunda hareket edeceğini duyurmuştur:
1. Krallık ilga edilip
Sovyet Cumhuriyeti kurulacak[10];
2. İran’da yaşayan
herkesin canı ve malı korunacak;
3. İran hükümetlerinin ecnebi
güçlerle imza ettikleri tüm anlaşmalar feshedilecek;
4. Bu ilkeler tüm
halklarla paylaşılacak, ayrıca İslamî ilkeler korunacak.”[11]
Aynı
gün İran Kızıl Devrim Komitesi, İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti geçici
hükümeti üyelerini halka duyurdu. Mirza Küçük Han, başbakan ve savaş bakanı; M.
S. Vakaeri içişleri bakanı; Ağa Nasrullah Rıza iletişim (PTT) bakanı; Seyyid
Cafer (soyadı ya Muhsini ya da Pişevari olacak) dışişleri bakanı[12] Hacı M. J.
Kangavari eğitim ve evkaf bakanı; Mirza M. A. Pirbazari maliye bakanı; Mirza M.
A. Gilak bayındırlık bakanı; Muhammed Ağa Rıza adalet bakanı; Mirza A Fahrayi ise
ticaret bakanı olacaktı.[13] Cengeliler de Sovyet Rusya’da olduğu gibi “bakan”
yerine “komiser” ifadesini kullanıyorlardı.
İran
Kızıl Ordusu genelkurmay heyeti ise şu isimlerden oluşuyordu: aynı zamanda silahlı
kuvvetler komutanı olan İhsan, Muinur Rüaya ve kısa süre önce Cengelilerin
safına geçmiş olan üst düzey Kazak subayı Albay Fethi Alihan Sakkafi.[14]
İran
Kızıl Devrim Komitesi, o dönemde krallığın ilga edildiği ve bir cumhuriyetin
kurulduğu konusunda Tahran’daki ABD ve Fransız elçiliklerini bilgilendirmek
amacıyla bir dizi nota kaleme aldı. Ecnebi hükümetlerle, bilhassa Britanya ile
imza edilmiş tüm anlaşmaların feshedildiği, yakında Tahran’da yeni bir rejimin
tesis edileceği, Reşt’te cumhuriyetçi bir hükümetin kurulduğu duyuruldu.
Fransızların ve Amerikalıların 1919 tarihli anlaşmaya karşı olduklarını bilen
ve bu karşıtlığa bel bağlayan komite, ecnebi güçleri, Tahran hükümetine veya
onu koruyan İngilizlere politik destek vermemeleri konusunda önceden uyardı.[15]
Devrimci
rejime uluslararası planda destek sağlamak için yurtdışına başka mesajlar
gönderildi. “Dünya sosyalistlerine” hitaben kaleme aldığı bildiride komite, “İran’da
kapitalist ülkelerin tek bir askeri kalmayana dek kızıl askerlerin mücadelesinin
süreceğini” söylüyordu. Milletler Cemiyeti’nin İran’ın içişlerine karışmaya
yönelik adımlarını ağır bir dille eleştiren ve bu girişimlere karşı çıkan
komiteye göre, İran’ın kaderine sadece İranlılar karar vermeliydi. Bildirinin sonunda
dünya işçilerine seslenen komite, onların İngiliz kuvvetlerinin İran’ı
çizmeleriyle çiğnemesine ve halkını sömürmesine izin vermemesini istiyordu.[16]
Bu çağrıya uluslararası planda herhangi bir örgütün cevap verip vermediğini,
enternasyonalist bir örgütün çağrıyı cevaplayıp cevaplamadığını bugün için
bilmiyoruz.
Cengeliler,
aynı zamanda Sovyet liderlerine de iki telgraf gönderdiler. Lenin’e gönderilen
ilk telgrafta şu türden coşkulu ifadelere yer verilmekteydi:
“Sosyalizm düşmanlarına
karşı elde ettiğiniz o muhteşem başarı sebebiyle sizi ve yoldaşlarınızı
selamlarız. İranlı devrimciler olarak biz de uzun zamandır aynı umudu besliyoruz,
kötülüğe karşı mücadele ediyoruz, İngiliz ve İranlı zalimlerden nefret ediyoruz.
Bugün tüm dünyanın huzurunda ilân ettiğimiz İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin
kuruluşunu gerçekleştirdik, uzun zamandır beklediğimiz, bize mutluluk verecek o
adımı attık. İran toprağında birçok suçlu olduğu gerçeğini sizin
dikkatinize sunmayı bir görev biliyoruz: bu suçlular, İranlı zalimler, İngiliz
tüccarlar ve İngiliz askerlerinin destekledikleri diplomatlardır. İran halkının
düşmanı olan bu kişiler, ülkede kaldığı sürece ülke genelinde adil sistemimizi
inşa etme çabalarımıza mani olacaklardır. İnsanlık ve tüm ulusların eşitliği
adına İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, sizden ve Üçüncü Enternasyonal’e
mensup tüm sosyalistlerden, bizim kurtuluş mücadelemize ve İranlı, İngiliz, tüm
zalimlerin boyunduruğundan kurtulmak için çaba harcayan tüm zayıf ve ezilen
milletlerin mücadelesine yardım etmenizi istiyoruz. Aramızda tesis edilen,
kardeşlik üzerine kurulu birlik ve ittifak üzerinden özgür Rus milletinden İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin istikrara kavuşması için zaruri olan
yardımı bekliyoruz. Kapitalizmin boyunduruğundan kurtulan tüm milletlerin kardeşlik
temeli üzerine kurulu birlik içerisinde bir araya gelmesi gerektiğini bilen
kişiler olarak bizler, sizden bu birliğe yüzlerce yıldır boynunda asılı bulunan
boyunduruktan kurtulmuş olan İran milletini de almanızı, böylelikle kutsal
devrimimizin gerçekleşmesini sağlamanızı rica ediyoruz.”
“İran Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” sıfatıyla imzaladığı bu mektubun
sonunda Küçük Han, “Üçüncü Enternasyonal’in kurduğu o ideal sistemin tüm
dünyaya hâkim olacağına tüm kalbiyle inandığını” söylüyordu.[17] Elimizde,
Lenin’in bu mesaja verdiği cevapla ilgili bir kayıt bulunmuyor.[18]
İkinci
mesaj ise Trotskiy’ye gönderildi. Orada şunlar söylenmekteydi:
“İran Halk Komiserleri
Konseyi’nin aldığı kararla örgütlenen İran Cumhuriyeti Devrimci Savaş Konseyi,
Kızıl Ordu’ya ve Kızıl Donanma’ya en içten selamlarını gönderir. Onca çekilen
zorluğa ve her türden yokluğa rağmen, kendi ülkemizin içinde beynelmilel
kapitalizme uşaklık ederek yaşayan karşı-devrim güçlerini ezmeyi bildik. Emekçi
halkın iradesiyle İran, halkını köleleştirenleri yok etmek amacıyla kendi Kızıl
Ordu’sunu kurmaya başlayan bir Sovyet iktidarını örgütlemeyi başardı.”
Altında
Küçük Han’ın, İhsan’ın ve Muzafferzade’nin imzalarının bulunduğu bu mesaj da “Rusya’daki
ve İran’daki kızıl orduların arasında tesis edilen birliğin ve dünya
emekçilerini birleştiren Üçüncü Enternasyonal’in uzun yaşamasına dair dileklerle
sona ermekteydi.[19]
Hüsrev Şakiri
[Kaynak:
Birth of the Travma: The Soviet Socialist Republic of Iran, 1920-1921,
University of Pittsburgh Press, 1995, s. 193-196.]
Dipnotlar:
[1] Ehsan, “Memoirs,” 3. Bölüm (RMI, s. 723).
[2]
Yaghikian, Showravi va Jonbesh-i Jangal, s. 61-62. Bahayi ailesine
mensup olan İhsan, Cengeli Hareketi’ne karşı olan bağnaz Müslüman çevrelerin
kolaylıkla hedef aldığı bir isimdi.
[3]
A.g.e.; Fahrayi (Sardar, s. 245) mitingin Reşt’in beş kilometre
dışında 3 Haziran günü yapıldığını söylüyor. Ama bu doğru olamaz, çünkü resmi duyuruyu
içeren belgelerin üzerinde 5 Haziran 1920 tarihi var.
[4]
Kheifets, Sovetskaia Rossiia i SopredeVnye Strany, s. 243; Ayrıca Rosta’nın
13 Haziran 1920 tarihli mesajına bakılabilir: FO 371/4917.
[5]
Yaghikian, Showravi va Jonbesh-i Jangal, s. 63.
[6]
A.g.e., s. 58-59; Sabouri, Negahi az Daroun, s. 156.
[7]
Yaghikian, Showravi va Jonbesh-i Jangal, s. 59.
[8]
Kuchek Khan, “Cry of the Oppressed Nation of Iran Voiced by the Fa- da’is of
Jangal,” a.g.e., s. 78-86; Jangali, s. 141-47; Sardar, s.
246-50.
[9]
Raskolnikov, Lenin’e gönderdiği bir telgrafta onu Küçük Han’ın halka yaptığı
konuşma ve Sovyet Rusya’ya yönelik yaklaşımı konusunda bilgilendiriyor. Bkz.: M.
I. Trush, Vneshnepoliticheskaia DeiateVnost VI. Lenina, 1917-1920 (Moskova,
1963), s. 245.
[10]
Sovyet kaynakları ve birçok Batılı kaynak bu cumhuriyeti “Gilan (veya Geylan)
Cumhuriyeti” olarak anıyor ve Küçük Han’ı ayrılıkçı siyaset gütmekle suçluyor.
Bunun gerçekleri çarpıtan bir yaklaşım olduğunu görmek gerekiyor. Bilâkis o
dönemde tüm Cengeliler ne yapıyorlarsa İran adına yaptıklarını söylüyorlar.
Bkz.: Revue du Monde Musulman 42 (1922): s. 89; G. Lenczowski, Russia
and the West in Iran, 1918-1948 (Ithaca, 1949), s. 57. M. R Pahlavi, Mission
for My Country (Londra, 1960), s. 113-14; ve resmi tarihçilerden biri olan
E. Safai’nin çalışması: Zamineh-ha-yi Koudeta-yi 1229 (Tahran, 1974), p.
219). Safai kitabında bu cumhuriyetten bahsederken “Gilan Sovyet Cumhuriyeti”
ifadesini kullanıyor.
[11]
Manifestonun altında İran Kızıl Devrim Komitesi’nin imzası var. Özgün manifesto
için bkz.: Seda- yi Teheran, yeniden yayımlandığı yer: Hist. Doc., 13:110-11;
ayrıca bkz.: Kheifets, Sovetskaia Rossiia i SopredeVnye Strany s. 243. Serdar
isimli eserin 263’üncü sayfasında yayımlanan metnin altında ise “İran Kızıl
Devrim Cemiyeti” ibaresine rastlanılıyor.
[12]
Birçok Batılı akademisyenden farklı olarak Fahrayi (Sardar, s. 251-52) ve
Yağikyan (Showravi va Jonbesh-i Jangal, s. 92) bu Cafer isimli şahsın İKP’nin
en önemli liderlerinden biri olan Pişevari (Mir Cafer Cevadzade) olmadığını,
İran dışişleri bakanlığında görevli Cafer Muhsini olduğunu söylüyor. Bu doğru
olabilir, zira komünist kaynaklarında da Pişevari’nin ilk İran Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti’nde yer aldığına dair bir ifadeye rastlanmıyor; Verdiği mülâkatta (Soviet
Russia, 23 Ekim 1920, p. 395) Raskolnikov, Küçük Han hükümetinde İKP’ye
en yakın ismin İhsan olduğunu söylüyor.
[13]
Bu hükümetin geçmişi konusunda bkz.: Yaghikian, Showravi va Jonbesh-i Jangal,
s. 91-94.
[14]
Hist. Doc., 13:120-21; Sardar, s. 251-53. Komite, başka bakanlıklar için
de isimler belirliyor. Bu çalışmanın en önemli yönü ise önemli mevkilere
danışman olarak belirli Rus Bolşevik isimlerin getirilmesi: Müstear adı Feridun
olan Tronin Politika Bürosu’nda, Kert Askeri Mahkeme’de, Kukov ise Güvenlik
Bürosu’nda görevlendiriliyor (Yaghikian, Showravi va Jonbesh-i Jangal, s.
94-95).
[15]
Hist Doc., 13:111-12; RMI, s. 727-28; FO 416/66, s. 145; 19 Haziran 1920
tarihli mektup, Archives du MAEF, Asie, Serie E, Perse, 1919-1929, doss. 34, s.
26; “Millet adına bir cumhuriyetin kurulduğuyla ilgili telgrafların metinleri
bu kaynaklarda yer alıyor.
[16]
Hist Doc., 13:114.
[17]
Vurgu yazara ait; Metin şu çalışmada yer alıyor: Ehsan, “Memoirs,” 3. Bölüm (RMI,
s. 724-25); Farsça metinse şu kaynakta yer alıyor: Hist Doc., 3:354-55;
telegram to Lenin signed “Comite Revolutionnaire Rouge de Perse.”
[18]
Karşı taraftaki sessizlik esasen gayet anlamlı, çünkü nispeten bu Küçük Han’ın
telgrafından daha az önemli olan bir gelişme dâhilinde İranlı işçiler Lenin’e
üzerine resminin işlendiği bir halı gönderiyorlar, bunun üzerine Lenin yardımcılarına
teşekkür mektubu yazılması talimatı veriyor! V. I. Lenin, “A Note to Yenukidze,
Letter for Persian Artisans,” 1 Eylül 1921, Collected Works, 45:276, 668: “Değerli
yoldaşlar: İranlı ustalardan gelen hediyeyi aldığımı teyit ederim ve onlara tüm
kalbimle şükranlarımı ve en iyi dileklerimi sunarım.”
[19] Trotskiy’ye gönderilen telgraf, Soviet Russia, 4 Eylül 1920, s. 243. Lenin’in aksine Trotskiy cevap kaleme aldı ve bu cevabında İran Kızıl Ordusu’nun kurulması karşısında duyduğu sevinci dile getirdi, devamında da “Devrimci Savaş Konseyi’nizin rehberliğinde İran’ın özgürlük, bağımsızlık ve kardeşçe yaşama hakkını elde edeceğine tüm kalbimle inandığımı belirtmek isterim” dedi. Trotskiy telgrafında ayrıca iki devrimci ordu arasında kurulan kardeşlik bağlarının daha da büyüyüp güçleneceğini, bu gelişmenin tüm ülkelerin emekçi kitlelerinin avantajına olduğunu söyledi. Almanca metin için bkz.: Kommunismus 23 (1920); yeniden yayımlandığı yer: RMI, s. 1497-1500.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder