Troçkistler,
Filistinli ve İsrailli proleterleri uzlaştırmayı temel alan politik önerilerini
esasen sihirli bir çözüm yolu olarak dillendiriliyorlar. Filistin meselesi
konusunda önerilen bu çözüm yolu, alabildiğine saçma, aynı zamanda gerçeğe
gözünü kulağını kapatmış bir zihnin ürünü. Zira İsrailli bir işçi, hâlen daha
bir yerleşimcidir.
Yerleşimci
topluluklar içerisinde çelişkili sınıfsal ilişkiler mevcut olabilir, ama bu
ilişkiler, kendi sosyopolitik gerçekliği ve siyaset alanı dâhilinde var
olmaktadırlar. İster işçi olsun isterse burjuva, tüm bu insanlar, yerinden
yurdundan edilmiş Filistin halkının gözünde birer yerleşimcidirler.
Bu
insanlar, hep birlikte, Filistin toprağının çalınma sürecine ve o toprağın
yerlisi olan Filistin halkının kovulma işlemine katkıda bulunuyorlar. Filistin’in
kurtuluşu yolunda kimse yerleşim birimleri veya yerleşimci kurumlardan oluşan
muhtelif toplumsal katmanlar arasında herhangi bir ayrıma gidemez.
Yerleşimci
işçi sınıfı, içinde olduğu yerleşim biriminde ekonomik haklarından mahrum
kalmış olabilir, ama geniş planda bu işçiler, o toprağın yerlisi olan Filistinliler
karşısında toplumsal ve politik açıdan imtiyazlı bir konuma sahiptirler. Dolayısıyla
İsrailli işçiyle Filistinli işçiyi uzlaştırmaktan söz eden her türden laf,
saçmadır.
Yerleşimci
işçi sınıfı, Filistinlileri evlerinden topraklarından mahrum bırakan, onları
mülksüz kılan sömürgeci hukukunun koruması altındadır, tıpkı toplumsal yapılara
hâkim olan burjuvazi gibi. Yerleşimci yapının işlevleri söz konusu olduğunda, sınıfsal
farklılıklar bir biçimde ortadan kalkmaktadır.
Yerleşimci
birimleri, sözde ve eylemde doğası gereği yabancı düşmanı ve sağcı birer kurum
olarak işlemektedirler. Bu yerleşimler, Siyonist ideolojinin temelidirler.
Bütünsel
bir bakış açısından söylenebilir ki esasen ülkede “İsrail solu” diye bir şey
yoktur. Sağıyla soluyla tüm bu insanlar, aynı sömürgeci projeye katkıda
bulunmaktadırlar.
“İsrail”de
politik faaliyet yürütmek, Siyonist ideolojiye bağlı olmak demektir, çünkü “İsrail”,
tam da bu ideoloji ile birlikte inşa edilmiştir. Siyonizm, doğası gereği,
varlık düzleminde sağcı olduğundan, “emek Siyonizmi” terimi de birden hükmünü
yitirmektedir.
“Emek
Siyonizmi” elbette ki vardır, ama bu varlık, yerleşimcinin yürüttüğü siyasetin
o alabildiğine sığ sosyopolitik koşullarına mahkûmdur. “Emek Siyonizmi”,
yerleşimlerin sınırları ötesinde tecrübe edilen gerçeklikle zerre ilişkiye
sahip değildir.
@Aldanmarki
13
Aralık 2022
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder