5
Ocak 2023 günü yüzüne Netanyahu maskesi geçirmiş bir gösterici Kudüs’teki
yüksek mahkeme önünde aşırı Ortodoks Şas partisi lideri Arye Deri’nin yeni
sağlık bakanı olarak atanmasını protesto ediyor. Deri, geçen yıl vergi kaçırdığını
kabul etti, daha önce de rüşvet aldığı için hapis yatmıştı.
Yeni
İsrail hükümeti 29 Aralık’ta resmen yemin etmezden önce[1] öfkeli tepkilerle
yüzleşti. Bu tepkiler, sadece Filistinlilerden veya diğer Ortadoğu
hükümetlerinden gelmedi. İsrail’in batılı müttefikleri de bu hükümete
tepkilerini dile getirdiler.
2
Kasım gibi erken bir tarihte iki üst düzey ABD’li yetkili, Axios
sitesine, Biden yönetiminin “Yahudilerin üstün ırk olduğunu düşünen siyasetçi
Itamar Ben-Gvir’le ilişki kurmasının mümkün olmadığını” söyledi.[2]
ABD
hükümetinin asıl endişesi, İsrail’de bir mahkemenin 2007 yılında Gvir’i terörist
bir örgüte destek verme ve ırkçılığı teşvik etme suçuyla yargılayıp mahkûm
etmiş olması ile ilgiliydi.[3]
Kısa
süre önce ABD Dışişleri Bakanı Tony Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake
Sullivan, “ABD hükümetinin de Netanyahu hükümetindeki “diğer sağcı aşırıcıları”
boykot edebileceği imasında bulundu.[4]
Gelgelelim,
bir sonraki gün ABD’nin İsrail Büyükelçisi Tom Nides’in hükümeti tebrik eden
açıklamasında o yoğun endişelerden eser yoktu. Nides, “elde ettiği zafer
sonrası Netanyahu’yu tebrik etti ve ona iki ülke arasındaki kopmaz bağların daim
kılınması için birlikte çalışmaya can attığını” söyledi.[5]
Aslında
bu “kopmaz bağlar”, terörizm, aşırıcılık, faşizm ve işlenen suçlar konusunda
ABD kamuoyunda dile getirilen her türden endişeden daha güçlü.
Ben-Gvir,
Netanyahu hükümetinde hapis yatmış tek suçlu değil. Aşırı Ortodoks Şas partisi
lideri Arye Deri de 2022 başlarında vergi kaçakçılığı suçlamasıyla yargılandı,
ayrıca 2000 yılında içişleri bakanı iken rüşvet aldığı için hapis yattı.[6]
Bezalel
Smotriç, uzun yıllardır politik kişiliğine Filistinli düşmanı ırkçılığın yön
verdiği, tartışmalı diğer bir isim.
Ben-Gvir,
ulusal güvenlik bakanı; Deri, içişleri bakanı, Smotriç ise maliye bakanı
yapıldı.
Filistinliler[7]
ve Arap ülkeleri[8] öfkelerinde haklı, zira onlar, yeni kurulan hükümetin
bölgeye daha fazla şiddet ve karışıklık tohumu ekeceğini görüyorlar.
İsrail’in
başındaki bu kötü niyetli siyasetçiler karşısında Araplar, İsrail’in işgal
altındaki Filistin topraklarının belirli bölümlerini yasadışı bir biçimde ilhak
etme politikasının yeniden gündeme geleceğini, Mescid-i Aksa’ya yapılan
baskınlar türünden, Doğu Kudüs’te Filistinlilere yönelik tahriklerin önümüzdeki
süreçte katlanarak artacağını biliyorlar. Herkes, bu hükümetle birlikte, yasadışı
yerleşimlerin inşasına hız verilmesini, sahip oldukları alanın giderek daha da
genişletilmesini bekliyor.
Bu
korkular, hiç de temelsiz değil. Son yıllarda Netanyahu ve müttefiklerinin
alabildiğine ırkçı ve sert açıklamaları yanında, yeni hükümet, ayrıca Yahudi
halkının “İsrail ülkesinin tüm kısımlarında münhasır ve devredilemez haklara
sahip olduğunu”[9] söyledi ve yerleşimlerin alanını genişletmeyi vaat etti,
bunun yanında, Filistin devleti kurma vaadinden veya “barış süreci” içine girme
vaadinden uzak durduğunu ortaya koydu.
Bugüne
dek Filistinliler ve Arap müttefikleri, kurulan İsrail hükümetlerindeki
aşırıcılığı tespit etme konusunda hep uzlaşma içinde oldular. Peki ABD ve Batı,
son kurulan Netanyahu hükümetinin İsrail’i uzun bir dönem boyunca körü körüne
desteklemesinin bir sonucu olduğu gerçeğini neden görmüyor?
Mart
2019’da Politico sitesi Netanyahu’yu İsrail tarihinde kurulmuş en sağcı
hükümetin kurucusu olarak niteledi.[10] Bu, batı medyasının genelinde sayısız kez
karşılaştığımız bir fikir.
İsrail
medyası, ülkedeki ideolojik değişimi yıllar öncesinden görmüştü. Mayıs 2016’da İsrail’de
çıkan popüler gazete Maariv, İsrail hükümetini ülkedeki en sağcı ve en
aşırıcı hükümet olarak tarif etmişti.[11] Bu tarifin bir sebebi de aşırı sağcı
siyasetçi Avigdor Lieberman’ın savunma bakanı olmasıydı.
O
dönemde de batı konuyla ilgili endişelerini dile getirmiş, İsrail’in sözde
liberal demokrasisinin yok olması ihtimali karşısında uyarılarda bulunmuş,
İsrail’in barış sürecine ve iki devletli çözüme bağlı kalması gerektiğini
söylemişti. Bunların hiçbirisi olmadı. Aksine, hükümetteki o ürkütücü isimler,
birer muhafazakâr, orta yolcu, hatta liberal olarak etiketlendiler.
Bugün
de aynı şeyi oluyor. ABD, İsrail’in ürettiği aşırıcı siyasetle uzlaşma
konusunda istekli olduğunu ortaya koyuyor. 30 Aralık tarihli açıklamasında[12]
yeni İsrail hükümetini selamlayan Biden, İsrail’in aşırı sağcı siyasetinin
Ortadoğu’yu tehdit ettiğine dair hiçbir şey söylemedi, bunun yerine, bölgenin
İsrail’in karşısına çıkarttığı güçlüklerden ve tehditlerden dem burdu. Yani,
Ben-Gvir olsa da olmasa da ABD, İsrail’e kayıtsız şartsız sunduğu desteğine
devam edecek.
Eğer
tarih çıkartılması gereken bir dersse, o bize şunu öğretiyor: ileride açığa
çıkacak şiddet ve tanık olunulacak tahriklerden gene Filistinliler sorumlu tutulacak,
onlar suçlanacak. İsrail-ABD ilişkilerini, otomatikleşmiş bir tepki hâlini almış
olan bu İsrail yanlısı tutum tanımlıyor. Bu anlamda, kurulan İsrail hükümetlerinin
başında aşırıcıların mı yoksa sözde liberallerin mi olduğunun bir önemi yok.
İsrail, “Ortadoğu’daki yegâne demokrasi” olarak tarif edilen, gerçekle alakası
bulunmayan statüsünü, kendisi için tayin edilen o mertebeyi bir şekilde
muhafaza ediyor.
İsrail’in
sadece kendisine has olan, ırk temelli “demokrasi”sinin demokrasi olduğuna inanıyorsanız,
İsrail’de kurulan yeni hükümetin de önceki hükümetlerden daha az ya da daha çok
demokrat olmasını sorgulamak meşru hâle gelir.
Bugün
batıdaki resmi makamlar, yorumcular, hatta ABD’deki İsrail yanlısı Yahudi
liderler ve örgütler, yeni hükümetin kurulduğu süreçte İsrail’deki liberal
demokrasinin yüzleştiği tehlike konusunda uyarılarda bulunuyorlar.[13]
Bu
türden görüşler, İsrail’in 1948’de kurulduğu günden bugüne dek gerçek
demokrasiyle yönetildiğini kabul edip, tartışmalara yol açan Ulus-Devlet Kanunu’nu[14]
yürürlüğe koyduktan sonra bile demokrasinin hüküm sürdüğünü söylemek, bu
anlamda, ülkedeki Yahudi olmayanların haklarını ayaklar altına aldığı gerçeğini
inkâr etmek suretiyle, esasen gerçeklerin üzerini dolaylı olarak, ama hiç de
zekice olmayan bir biçimde örtmeye çalışıyorlar.
Demek
ki kısa bir süre sonra bu yeni aşırılıkçı ve sağcı hükümet de temize
çıkartılacak. Bu hükümet de İsrail’in aynı anda hem Yahudi hem de demokrat
olmak arasında denge kurduğunun kanıtı olarak sunulacak.
Netanyahu-Lieberman
anlaşması sonrası aşırı sağcılığın yükselişe geçişiyle ilgili uyarıların hızla
ortadan kalktığı, nihayetinde silinip gittiği 2016 yılında da aynı hikâye
anlatılmıştı. O birlik hükümetini boykot etmek yerine ABD hükümeti, Eylül 2016’a
İsrail’e toplam değeri 38 milyar doları bulan, o güne dek verilen en büyük
askeri yardımı içeren paketi bu ülkeye göndermişti.[15]
Gerçekte
ise ne İsrail’in kendisine dair tanımında, ne de Filistinlilere yönelik
yaklaşımlarında bir değişiklik yaşandı. Bu gerçeği görmüyorsanız, son 75 yıllık
süreçte işgal altındaki Filistin’de İsrail’in uyguladığı ırkçı, şiddete dayalı,
sömürgeci politikaları zımnen onaylıyorsunuz demektir.
Remzi Barud
6
Ocak 2023
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Rob Picheta vd., “Benjamin Netanyahu sworn in as leader of Israel’s likely
most right-wing government ever”, 29 Aralık 2022, CNN.
[2]
Barak Ravid, “U.S. unlikely to work with Jewish supremacist expected to be made
Israeli minister”, 2 Kasım 2022, Axios.
[3]
Etgar Lefkovits, “Ben-Gvir convicted of inciting to racism”, 25 Haziran 2007, Jpost.
[4]
Barak Ravid, a.g.m.
[5]
Amy Spiro, “US envoy congratulates Netanyahu on win, says he will enjoy
‘working together’”, 3 Kasım 2022, TOI.
[6]
Raoul Wootliff, “Aryeh Deri admits to tax offenses”, 23 Aralık 2021, TOI.
[7]
Michael Horovitz, “Palestinians urge world to ‘reject any dealings’ with new
Netanyahu government”, 30 Aralık 2022, TOI.
[8]
Zeena Saifi, “ordan king warns of ‘red lines’ in Jerusalem as Netanyahu returns
to office”, 28 Aralık 2022, CNN.
[9]
Tovah Lazaroff, “Israel's new gov't pledges to promote West Bank annexation
policies”, 28 Aralık 2022, Jpost.
[10]
Yardena Schwartz, “Netanyahu’s Trumpy Reelection Bid Divides America’s Jewish
Community”, 25 Mart 2019, Politico.
[11]
Emily Harris, “Here's Why Israel's New Defense Minister Is So Controversial”,
25 Mayıs 2016, NPR.
[12]
“Statement from President Joe Biden on the New Government of the State of
Israel”, 29 Aralık 2022, Embassy.
[13]
Barak Ravid, a.g.m.
[14]
“Israel's Jewish Nation-State Law”, 20 Aralık 2020, Adalah.
[15]
Matt Spetalnick, “U.S., Israel sign $38 billion military aid package”, 14 Eylül
2016, Reuters.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder