Pages

11 Kasım 2022

Kurucu Meclis


Kurucu meclis, saat 16’da açıldı. Mecliste yer alan 400’ün üzerinde vekilin yarısından fazlası Sosyalist Devrimci (SR) idi.[1] Ayrıca meclis açılışını izlemek için bilet almış 400 kişi de salondaki yerini aldı.

Toplantı, kavgayla başladı. Merkez yürütme komitesi başkanı Bolşevik Yakov Sverdlov salona geç geldi. SR’lar, toplantıyı onsuz başlatmak istediler. Bunun üzerine Sverdlov, hızla platforma çıktı ve kurucu meclisin sovyet hükümeti adına açıldığını söyledi. Sverdlov, açılış konuşmasının başında, sovyet cumhuriyetinde iktidarın işçi, asker ve köylü vekilleri sovyetlerini temel aldığını, bu anlamda, Rusya’nın artık bir sovyet cumhuriyeti olduğunu söyledi, ardından da meclisten Emekçi ve Sömürülen Halkların Hakları Beyannamesi’ne onay vermesini istedi. Bu beyannameye onay vermekse, Lenin hükümetinin Finlandiya’nın bağımsızlığını tanıyan kararnamesi dâhil tüm önemli kararnamelerini ve politikalarını desteklemek anlamına geliyordu. Sverdlov’un konuşmasından kısa bir süre sonra toplantıdaki çoğunluk, yaptığı oylamada Sverdlov’u değil, uzun zamandır SR hareketine liderlik eden Viktor Çernov’u meclis başkanı seçti.

Çernov’un seçilmesi, o gece Bolşeviklerle çoğunluk arasında cereyan eden çatışmaların ilkini ifade ediyordu. Çernov, o uzun, konudan konuya atlayan açılış konuşmasını okurken, Bolşevik delegeler, sürekli kendisine sataşıp sözünü kestiler. Hatta kimi değerlendirmelere göre, koridordaki askerler konuşma sırasında içki içip sarhoş oldular.

Çernov, konuşmasında kurucu meclisin yüzleşeceği görevleri sıraladı ve Lenin’in hükümetinin değilse de meclisin ülkede demokratik otoriteyi tesis edeceğini söyledi. Bolşevikler, bir kez daha Sverdlov’un önceden okuduğu, sovyet hükümetinin otoritesini tanıyan Emekçi ve Sömürülen Halkların Hakları Beyannamesi’ni onaylayacak kararın meclisten çıkmasını talep ettiler. Çoğunluk, Bolşeviklerin önerdiği kararın tartışılmamasına oybirliğiyle karar verdi ve bunun yerine, SR’ların önerdiği, yeni hükümetin oluşturulmasına ilişkin tartışmayı ve barış ile toprak reformu meselelerinin tartışılmasını temel alan gündemi benimsedi. Bolşevikler ve sol SR’lar mola talep ettiler.

Molanın ardından Bolşevikler, toplantıdan ayrılacaklarını, kurucu meclisin Haklar Beyannamesi’ni reddederek karşı-devrimci bir yapı olduğunu ortaya koyduğunu söylediler. Onlara göre sovyet hükümeti, meclisi lağv etmeliydi.

Her ne kadar tüm Bolşevik heyeti, tepkisini ortaya koyup salondan çıksa da sol SR’lar, kalıp barış ve toprak reformu ile ilgili tartışmalara dâhil oldular. Ama saat 4 civarı sol SR’ların lideri Vladimir Karelin, toprak reformu tartışmasında söz istedi. Platforma çıkan Karelin, meclisteki çoğunluğu eleştirdi ve kendi heyetinin toplantıyı terk edeceğini, sovyet hükümetiyle çalışmayı sürdüreceklerini duyurdu. Çernov, toprak reformu tartışmasına devam etmek için uğraşsa da birkaç dakika içerisinde toplantı salonunu koruyan, zaman geçtikçe tehditkâr bir hâl alan askerler, yorulduklarını söylediler ve oturumu sonlandırdılar. 6 Ocak günü delegeler salona geldiklerinde, kapıların kilitli olduğunu gördüler. Muhafızlar, kimseyi binaya almadı. Merkez yürütme komitesi, kurucu meclisin lağv edildiğine ilişkin bir karar aldı.

Kurucu meclisin dağılması ardından Bolşevikler, artık sadece sovyet iktidarının düşmanı değil, ayrıca halkın düşmanı olarak da tanımladıkları tüm muhalif örgütlere karşı baskıcı tedbirlerin uygulanması istediler. Kullanılan bu dil, 6 Ocak 1918’de Baltık Filosu’ndan bir grup bahriyelinin Petrograd’daki Marinski Hastanesi’nde tedavi gören, o sırada mahkûm olan Kadet liderleri Andrey Şingarev ve Fedor Kokoşkin’i öldürmesinde karşılık buldu. İşlenen cinayetin ardından sadece bir kişi yakalanıp mahkûm edildi. Stefan Basov ismindeki bu şahıs, sonrasında cinayetleri “aç karnını doyuracağımız iki burjuva boğaz eksildi” diye meşrulaştırdı.[2]

Bolşeviklerin koalisyondaki ortakları sol SR’lar, Şingarev ve Kokoşkin’in öldürülmesini zulüm olarak değerlendirdiler ve devrimci disiplinin tesis edilmesini istediler. Gene de sol SR’lar, karşı-devrimci kabul edilen kişilere yönelik baskıcı adımları onaylamayı sürdürdüler. Aralarındaki gerilime rağmen iki parti, 1918 baharına dek sovyet hükümetinde ve Çeka’da birlikte çalışmaya devam ettiler. Aralarındaki bağ ise Almanya ile imzalanan barış anlaşması ile birlikte koptu.

Kurucu meclisin hikâyesi, her ne kadar 1917 devrimine değil, iç savaş bağlamına denk düşse de tümüyle 6 Ocak 1918 olaylarıyla birlikte sona erdi. Sovyet hükümetinin meclisi lağv etme kararından birkaç gün sonra meclisin SR, Trudovik ve Kadet partisi üyeleri, Petrograd’daki bir lisede gizlice bir araya geldiler. Ardından Kiev’e giden vekiller, burada Ocak ayının ortalarında kent Bolşevik güçlerin eline geçene dek toplantılar düzenlediler. Haziran 1918’de SR’ların öncülük ettiği “Komuç” olarak bilinen Kurucu Meclis Üyeleri Komitesi, Volga Nehri kıyısındaki Samara kentinde bir araya geldi ve Rusya’nın meşru hükümeti olduğunu ilân etti. Bolşevikler, Avusturya-Macaristan ve Almanya’ya karşı gönüllü olarak savaşmış olan, Rusya’da tutsak bulunan Çek ve Slovak savaş esirlerinden oluşmuş Çek Lejyonu denilen güç eliyle Samara kentinden kovulmuşlardı. Sovyet hükümeti, Mart 1918’de Almanya ile barış anlaşması (Brest-Litovsk Anlaşması) imzaladı, ama gene de Almanya’yla savaşmış olan bu Çek Lejyonu’nun Sibirya’dan güvenle geçmesine ve oradan askerlerin gemiyle Fransa’ya gitmesine izin verdi.

Mayıs 1918’de Sovyet yetkilileri Çek Lejyonu’nun silâhsızlandırılmasını istediler. Fakat bu askerler, isyan edip Rusya’nın elinde bulunan, tüm Volga bölgesini kesip Pasifik sahilindeki Vladivostok’a uzanan demiryolu ağını ele geçirdiler. Komuç hükümeti, Samara’da iktidarı ele geçirmek için bu durumdan istifade etti. Haziran-Ağustos arası dönemde Komuç, Batı Sibirya’ya kadar uzanan bölgeyi ele geçirdi. 1918 güzünde ise halk desteğini yitirdi. Ayrıca Kızıl Ordu karşısında bir dizi askerî yenilgi yaşadı. Kasım 1918’de SR hükümeti başını Amiral Aleksandır Kolçak’ın çektiği sağcı darbeyle yıkıldı. Kolçak, böylece kurucu meclisin iktidar olma iddiasına son darbeyi indirmiş oldu.

Devrim Biter İç Savaş Başlar

Tarihçiler, Rus Devrimi’nin ne zaman bitip, iç savaşın ne zaman başladığı konusunda uzlaşamıyorlar. Konuyu çalışmış kimi araştırmacılara göre, Bolşeviklerin 25 Ekim’de iktidarı ele geçirmesiyle iç savaş süreci başladı. Bazı isimler, iç savaşın Aralık 1917’de sovyet yanlısı “kızıl” güçlerle Ukrayna ve Don Nehri bölgesindeki General Aleksev’in Gönüllü Ordu’sunu da içeren Beyaz Ordular arasındaki çatışmalarla birlikte başladı. Bazı tarihçiler, savaşın Çek Lejyonu’nun Mayıs 1918’de gerçekleştirdiği isyan ile başladığını söylerken, bazıları da sol SR’ların Temmuz 1918’de gerçekleştirdikleri bir dizi başarısız ayaklanma ile başladığını iddia ediyorlar.

5-6 Ocak 1918, Rusya’daki krizin sürekliliği ve iç savaş arasında uzanan devrimci aşamanın dönüm noktasını teşkil ediyor. Kurucu meclisi lağv etmek suretiyle Bolşevikler, seçim yoluyla iktidardan uzaklaştırılmalarına izin vermeyeceklerini ortaya koydular.[3] O noktadan sonra Menşeviklerin 1918 baharında birçok şehirde kazandığı seçim zaferlerinde görüldüğü üzere, ne vakit muhalif sosyalist partiler, şehirlerdeki sovyetlerde yapılan seçimlerde çoğunluğu elde etseler, Lenin’in hükümeti, o kurumları lağv etti ve yerlerine geçici “devrim komiteleri” kurdu. Ardından hükümet, Şubat 1918’den itibaren Bolşeviklerin üstlendiği ad olan Komünist Partisi’nin zaferini güvence altına alacak şekilde ayarlanmış yeni seçimler gerçekleştirdi.

Rus Devrimi’ne karışıklık, kriz, abartılı bir dil ve şiddet yüklü huzursuzluk koşulları damga vurduğu için Mart-Aralık 1917 arası dönem, bir yandan da yurttaşların siyasete yoğun bir biçimde katılımına tanıklık etti. Sıradan halk, devrim sayesinde yeni Rusya’ya dair ümitlerini ve düşlerini dile dökme imkânı buldu. Halk, arzularını ortaya koyacak, onları gerçekleştirecek bir dizi farklı grup ve örgüt meydana getirdi.

Devrimi tanımlamaya ve hedeflerini biçimlendirmeye çalışan büyük politik partiler içerisinde sosyalistler, kendilerini halkın sınıf temelli arzularının savunucusu, liberallerse Rus devletinin çıkarlarının savunucusu olarak konumlandırdılar. Mart-Ekim arası dönemde toplanan ve geçici hükümeti temsil eden isimlerin hiçbirisi seçim yoluyla belirlenmiş kişiler değillerdi. Bu siyasetçiler, halkçı politikayla bağlantılı olarak gündeme gelip sonrasında sahneden indiler.

Ocak 1918’de kurucu meclisin dağıtılması, siyasetin veya politik tartışmanın sona erdiği anlamına gelmiyordu. İç savaş dönemi de kavga için edilmiş sözler konusunda hiç kıtlık çekmedi, lakin bu kavga, Rus Devrimi’ne genel niteliğini veren açık ve barışçıl politik rekabetin sonunu getirdi.

[Kaynak: Competing Voices from the Russian Revolution, Yayına Hazırlayan: Michael C. Hickey, Greenwood, 2011, s. 456-459.]

Dipnotlar:
[1] Seçim çağrıları, delegelerin yetkilerine ilişkin ihtilaflar ve delege sayıları konusunda verilen farklı rakamlar sebebiyle, 5 Ocak günü yapılan toplantıya her partiden kaç delegenin katıldığını tam olarak belirleyemiyoruz. Birçok kaynakta şu rakamlar veriliyor: SR’lar 237; Bolşevikler 110–120; Sol SR’lar 30–35; Menşevikler 16–20; Kadetler 16–20; Trudovik Halkın Sosyalistleri 2; diğer partiler, hizipler ve örgütler 80.

[2] Orlando Figes, A People’s Tragedy, 1894–1924 (New York: Viking, 1997), s. 536.

[3] Bkz.: Rex Wade, The Russian Revolution, 1917, s. 286.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder