Şubat Devrimi’nden farklı olarak Bolşevik
ayaklanma, farklı yerlerde farklı tepkilerle karşılaştı. Merkezî Rusya’nın dışındaki
bölgeler, kısa süre içerisinde Bolşevik karşıtı askerî güçlerin kontrolü altına
girdiler.
Örneğin Don Nehri boyunca Kazak
lideri General Kaledin, Don Cumhuriyeti’ni ilân etti ve emrindeki Bolşevik
karşıtı güçlerle güneye doğru ilerledi.
Bilhassa sanayi bölgesinin
merkezindeki birkaç şehirde Bolşeviklerden, sol SR’lardan ve Anarşistlerden oluşan
sol blok, Petrograd’dan gelen ayaklanma haberlerine hemen tepki gösterip,
yereldeki sovyet adına eldeki o ufak muhalif güçle birlikte iktidarı aldı. Fakat
bu şehirlerde sovyet iktidarını savunanların aklında bir Bolşevik diktatörlüğü
değil, tüm sosyalist yapıları içeren bir koalisyon hükümeti vardı.
Birçok bölgede sovyet iktidarı, ancak
yaşanan silâhlı çatışmaların ardından kurulabildi. Bir dizi şehirde o şehirlerdeki
sovyeti kontrol altında tutan sol sosyalist blok, şehir meclislerini yöneten
ılımlı sosyalistlerle ufak çaplı çatışmalar yaşadı. Çoğunlukla bu çatışmalar,
sovyet güçlerinin zaferiyle sonuçlandı.
Fakat öte yandan, Smolensk gibi
kimi şehirlerde, yeni sovyet güçleri iktidarı birkaç ay süreyle şehirdeki “eski”
geçici hükümet kurumlarıyla paylaşmak durumunda kaldılar. Harkov’da (Ukrayna) iktidar
mücadelesinden zaferle çıkan sol sosyalist blok, Lenin tüm sosyalist yapıları
içeren koalisyon hükümetini tanıyana dek mevcut otoriteyi tanımayı reddedeceğini
açıkladı.
Ukrayna’da, Baltık devletlerinde,
özellikle Finlandiya’da Bolşevikler ile muhalifleri arasında yaşanan çatışma,
esasen o genel politik mücadelelerden oluşan örgünün içindeki basit bir ilmekten
başka bir şey değildi. Bu tür yerlerde iktidar mücadelesi ile ulusal
bağımsızlık mücadelesi denilen mesele, hep iç içe ilerledi.
3 Kasım günü Kiev’deki Ukrayna
meclisi (Rada) Petrograd’daki Bolşevik hükümetini tanımayı reddetti ve Ukrayna’nın
bağımsız bir ülke olduğunu duyurdu. Ocak 1918’de Lenin’in başında olduğu
hükümet, Harkov’da bulunan ve Kiev’deki meclise karşı iktidar mücadelesi veren sol
sosyalist güçlere yardım etmeleri için kente asker gönderdi. Ardından Kiev’deki
meclis Bolşevik saldırısını kınayan “Dördüncü Genel Tebliğ”ini yayımladı ve Ukrayna’nın
Rusya’dan bağımsız olduğunu ilân etti.
İçerisinde Bolşevik liderlerin de
bulunduğu Moskova sovyeti, sovyet iktidarının tüm sosyalist yapıları içeren koalisyon
üzerine kurulu olmasını bekliyorlardı. Bu sebeple kentteki Bolşevikler, bir
ayaklanma için hazırlıklı değillerdi. Petrograd’da iktidarın alındığı haberleri
kente ulaşınca Moskova Sovyeti ağır aksak da olsa, Askerî Devrim Komitesi’ni örgütlemek
için çalışma yürüttü. Fakat kent meclisindeki ılımlı sosyalistler, hızla
harekete geçtiler ve sovyete nazaran daha örgütlü ve daha fazla silâha sahip
bir Kamu Güvenliği Komitesi meydana getirdiler. İki ekip arasındaki çatışmalar,
27 Ekim günü başladı. Kamu Güvenliği Komitesi, kente tümüyle hâkim oldu, ta ki Bolşeviklere
yardım etmek için Kızıl Muhafızlar ve başka şehirlerden gelen gönüllüler
Moskova’ya akın edene kadar. Sokak çatışmalarında yüzlerce insan öldü,
binlercesi yaralandı, her iki taraf da tutsakları öldürdü, başka türden
saldırılara imza attı. 2 Kasım günü zafer Bolşeviklerin oldu ve Moskova’da
sovyet idaresi tesis edildi.
Bolşevikler, Muhalifleri, Müttefikleri ve Kurucu Meclis
Seçimleri
Ta başından itibaren Lenin’in
hükümeti, sosyalist muhalefeti susturmak için uğraştı. Bu çalışma dâhilinde,
sosyalist liderler ve gazeteler, Kadetler’in yüzleştiği saldırılarla
yüzleştiler. 27 Ekim 1917 günü Lenin, “Basın Hürriyeti” isimli kararnamesini
yayınladı. Bu kararnameyle hükümete muhalif gazeteleri sansürleme yetkisi
verildi.
Merkez yürütme komitesindeki Menşevik
Enternasyonalistler ve sol SR’lar, hemen bu sansürü eleştirdiler ve sosyalist
muhaliflerin tutuklanmasına karşı çıktılar. Üst düzey birçok Bolşevik lider de
Lenin’in adımlarını eleştirdi ve tüm sosyalist yapıları içeren bir koalisyon
hükümetinin kurulması için müzakere yürütülmesini istedi. Fakat her iki taraf
da müzakereleri temelsiz bırakacak konumlarında ısrarcı oldular.[1]
2 Kasım gümü Bolşeviklerin
Moskova’da zafere ulaştığı haberini işitince, Lenin ve Trotskiy, müzakerenin
gereksiz olduğu sonucuna ulaştı. İki gün sonra, 4 Kasım günü, dört ılımlı Bolşevik,
merkez yürütme komitesinde Lenin ve Trotskiy ile girdikleri tartışma sonrası
bakanlık görevlerinden istifa etti. Diğer sosyalist partilerle yürütülen
müzakereler konusunda önemli bir yerde duran ılımlı isimlerin devre dışı
kalmaları, geniş kapsamlı bir sosyalist cephenin kurulması ihtimalini de ortadan
kaldırdı. Ama gene de Bolşevikler ve sol SR’lar arasındaki müzakere süreci
devam etti.
Sosyalist Devrimciler Partisi içerisindeki
yarık, savaşın başladığı 1914’ten itibaren zaten derinleşmişti, fakat asıl partinin
birliği ihtimali, sol SR’ların İkinci Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi içerisinde
kalmaya karar vermeleriyle birlikte ortadan kalktı. Menşevik liderler gibi SR
liderleri de Bolşevik idaresinin gayrimeşru olduğunu söylediler ve Lenin’in
açıkladığı kararnamelerin tek tek her bir maddesine karşı çıktılar.
Kasım ayının ortalarında sovyet
hükümetinin Almanya’yla ateşkesi müzakere ettiğine dair haberler SR
liderlerinin elini güçlendi. Sosyalist Devrimciler Partisi içerisindeki çatışma,
10-11 Kasım günü Petrograd’da düzenlenen Tüm Rusya Köylüleri Kongresi
oturumlarında daha belirginleşti. Merkezde ve sağda duran SR liderleri, köylü
kongresini Lenin hükümetine karşı muhalefeti harekete geçirmek için kullanmak
istediler. Sol SR liderleri ise kongreyi partiyi ele geçirmek, bir yandan da
ayrışmaya mani olmak için kullanmaya çalıştılar. Sol SR liderlerinin stratejisi,
partideki merkezcileri kazanmak, sağcıları kovmak üzerine kuruluydu. Merkezcilerin
kendileriyle işbirliğine gitmeyeceklerini görünce, sol SR hizbi taktik değiştirdi.
12 Kasım günü sol SR’lar, “eski”
köylü kongresinin otoriteden yoksun olduğunu söyledi. Ardından sol SR
delegeleri, “Olağanüstü” Köylü Kongresi adını verdikleri bir çalışma için
Bolşevik delegelerle toplantılar yapmaya başladılar. Devamında Bolşevikler ve
sol SR’lar, aynı sayıda köylü, asker ve işçi vekilini içeren bir Tüm Rusya Sovyetleri
Merkez Yürütme Komitesi oluşturulması konusunda anlaşmaya vardılar. Bu, esasen
sol SR’ların temsiliyet imkânını artıran bir adımdı.
15 Kasım günü sol SR’lar, merkez
yürütme komitesine girdiler. Dört gün sonra da Sol Sosyalist Devrimciler adında
yeni bir politik partiyi kurmak için ulusal kongre düzenlediler.
Sosyalist Devrimciler Partisi
bölündükçe, merkez sağ liderlik, umutlarını Bolşeviklerin Kurucu Meclis
içerisindeki hâkimiyetinin sona ermesi ihtimaline bağladı.
Kurucu Meclis seçimleri 12 Kasım
günü başladı. SR’lar, 36 milyon oyun 21 milyonunu alarak çoğunluğu ele geçirdiler.
Ukraynalı SR’larla birlikte kurucu meclis içerisinde en az 370 delegeye sahip
olma şansını elde ettiler. Bu rakam, Bolşevik delegelerin iki katından fazlaydı.
Bolşevikler, o seçimde aldığı 9 milyon oyla meclis içerisinde 170 koltuk elde
edebildi. Seçim, Sosyalist Devrimciler Partisi’ndeki resmi ayrışmadan önce
yapıldığı için, sol SR’lar, çok az şehirde ayrı listeyle seçime girebildiler. Neticede
de sadece 40 vekil elde edebildiler. Kadetler ve Menşevikler, yirmi-yirmi beş
civarı koltuğa sahip oldular. Azınlık partiler ve ufak partiler de benzer bir
sonuçla yüzleştiler.[2]
Kurucu meclis seçimleri, Lenin ve
hükümetini zor bir konuma soktu.[3] Bolşevikler, kurucu meclisin oluşmasını
geciktirdiği için geçici hükümete saldırdılar, devamında da meclisin sovyet
iktidarı tesis edilir edilmez toplanacağı sözünü verdiler. Fakat meclisteki
seçimle oluşmuş olan çoğunluğun, sadece Bolşeviklerden oluşan sovyet hükümetine
karşı çıkacağı herkesin malumuydu. Bolşevik liderler, kontrol edebilecekleri
yeni seçimin yapılması için seçime hile karıştığını söylemek gibi farklı
adımları atmayı tartıştılar.
Muhalefetse, meclisin en kısa
sürede toplanması için çalışma yürütmeye başladı. 17 Kasım günü Bolşeviklerin
henüz hapse atmadığı birkaç geçici hükümet mensubu bakan, kurucu meclisin 28 Kasım’da
Petrograd’daki Tauride Sarayı’nda açılacağını söyleyen bir “karar” aldı. Fakat Bolşevik
hükümeti, meclisin Petrograd’da yeter çoğunluğun sağlandığı koşullarda gerekli
sayıda delege bir araya gelene dek açılmayacağını duyurdu.
22 Kasım günü sağ ve ılımlı
sosyalistler, birlikte bir konferans düzenleyip, burada Bolşeviklerin niyetinin
kurucu meclisi kapatmak olduğunu söylediler. Ertesi gün bu sosyalistler, “Kurucu
Meclisi Savunma Birliği”ni kurduklarını açıkladılar ve seçimle meclise girmiş
delegelerin 28 Kasım günü bir araya gelmeleri çağrısında bulundular. Bu adım
üzerine Lenin, hızla söz konusu birliğin liderlerini tutuklattı. Halk
Komiserleri Konseyi, devamında Bolşevik Mihail Uritski’ye meclisin açılma
sürecini denetleme görevini verdi.
Uritski, daha işin başında, Petrograd’a
gelmeye başlayan Bolşevik karşıtı kurucu meclis delegelerine gözdağı vermek
için güç kullanacağını herkese hissettirdi. 28 Kasım günü Tauride Sarayı’na
gelen kırk elli delegeye Kızıl Muhafızlar ve sovyet yanlısı askerler saldırdı. Kurucu
meclisi açma imkânı bulamayan delegeler, gösteri tertiplediler ve Bolşevik
iktidarına karşı çıkan birçok örgütün desteğini aldılar. Bolşevik hükümeti,
bunun üzerine Kadet Partisi’ni karşı devrimci örgüt ilân etti ve birkaç
liderini tutukladı.
28 Kasım’da yaşanan olaylar,
Bolşevik yanlısı güçlerle kurucu meclis yanlısı göstericiler arasında yaşanacak
çatışmaların ilk örnekleriydi. Bu gösteriler, Aralık ayı boyunca devam etti ve
her geçen hafta daha da şiddetlendi.
Aralık ayının başında Lenin’in
hükümeti, Çeka olarak da bilinen, Olağanüstü Karşı-Devrimle ve Casuslukla
Mücadele Komisyonu adını taşıyan yeni güvenlik kurumunu kurdu. Meclis yanlısı
gösterileri karşı-devrimci eylemler olarak ele alan Çeka, bir dizi Menşevik’i
ve SR üyesini, aynı zamanda kimi liberal liderleri tutukladı.
Lenin hükümetinin aldığı her bir
yeni tedbir, o baskıcı niteliğiyle, merkez yürütme komitesindeki sol
sosyalistlerin tepki ve eleştirilerine maruz kalıyordu. Bu da Bolşevik liderler
için önemli bir sorundu, zira bu tür eleştiri ve tepkiler, sol SR’larla
ilişkileri çetrefilli bir hâle sokuyordu. Askerî Devrim Komitesi ve Çeka çalışması
için önemli olan sol SR’lar, Kadet liderlerinin tutuklanmasına onay verirken, diğer
sosyalist partilere yönelik baskıları öfkeyle karşılıyorlardı. Ama gene de
sovyet hükümetinin temel politikalarına destek sunan sol SR’lar, Bolşeviklerle
belirli hususlar konusunda sağladıkları uzlaşma zeminini muhafaza ediyorlardı. Örneğin
uzlaştıkları bir konu da mümkün olduğu ölçüde daha çok delegeyi çağırıp
seçtirerek, muhalefetin zayıflamasını sağlamak amacıyla kurucu meclisin açılışını
geciktirme kararı idi.
6 Aralık günü sovyet hükümeti,
meclisin şehre gelip kayıt yaptıran delege sayısının 400’ü aşması durumunda
açılabileceğine dair bir karar aldı. Bolşevikler ve sol SR’lar, kurucu meclis
açıldığı vakit sovyet iktidarına ve yeni hükümetin hazırladığı tüm kararnamelere
onay vermesi gerektiği konusunda uyarıda bulundular. Aksi takdirde meclis,
karşı-devrimci bir yapı olarak yaftalanacaktı. 12 Aralık günü, zorlukla
ilerleyen müzakerelere tanıklık eden haftaların ardından, Bolşevikler ve sol SR’lar,
sol SR’ların birkaç bakanlık alması konusunda uzlaşmaya vardılar.
Aralık ayının ortasından itibaren
Bolşevikler ve sol SR’lar, kurucu meclisin rolünü sovyet hükümetinin ve
politikalarının meşruluğunu teyit etmeyle sınırlı tuttular.[4] 22 Aralık günü
yapılan ve kurucu meclisin açılış tarihini 5 Ocak 1918 olarak belirleyen
Sovyetler Merkez Yürütme Komitesi oturumunda Bolşevikler ve sol SR sözcüleri,
meclisin seçimle belirlenmiş çoğunluğunun sovyet iktidarına düşman olduğunu
söylediler. Her iki kesimin de kabul ettiği üzere, sovyet hükümetiyle meclis
arasındaki çatışma kaçınılmazdı. Dolayısıyla meclisi dengelemek adına, Ocak
ayının başında Üçüncü Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi’nin toplanmasına karar
verildi.[5]
Bu esnada Kurucu Meclisi Savunma
Birliği, bir dizi gösteri düzenlemek için hazırlıklara başladı. Bazı kaynaklara
göre sağ SR’lara bağlı askerler de Bolşeviklerin meclise karşı harekete geçmesi
durumunda silâhlı ayaklanma başlatmayı planlıyordu. 5 Ocak 1918 günü sabahı
sovyet yanlısı askerler, kurucu meclisi destekleyen ufak çaplı bir dizi
gösteriyi hemen dağıttılar. Toplantıların ilk oturumu için aynı gün içerisinde
Tauride Sarayı’nda bir araya gelen delegeler, karşılarında meclisi “korumak”la
görevlendirilmiş, kara ve deniz kuvvetlerine bağlı onlarca silâhlı askeri buldu.
[Kaynak: Competing
Voices from the Russian Revolution, Yayına Hazırlayan: Michael C. Hickey,
Greenwood, 2011, s. 452-456.]
Dipnotlar:
[1] Merkez yürütme komitesi içerisindeki tartışmalar konusunda, bu oturumların
muhteşem çevirilerini içeren şu çalışmaya bakılabilir: Çeviren ve yayına
hazırlayan: John H. L. Keep, The Debate on Soviet Power: Minutes of the
All-Russian Central Executive Committee of Soviets, Second Convocation, October
1917–January 1918 (Oxford: Clarendon Press, 1979).
[2] Seçimler konusunda bkz.:
Oliver Radkey, The Election to the Russian Constituent Assembly Election of
1917 (Cambridge: Harvard University Press, 1989).
[3] Kurucu meclis seçimleri
konusunda en detaylı inceleme için bkz.: Alexander Rabinowitch, The
Bolsheviks in Power: The First Year of Soviet Rule in Petrograd (Bloomington:
Indiana University Press, 2007).
[4] Nikolai N. Smirnov, “The
Constituent Assembly”, Critical Companion to the Russian Revolution
1914–1921 içinde, yayına hazırlayan: Acton, Cherniaev ve Rosenberg
(Bloomington and Indianapolis: Indiana University Press, 1997), s. 329.
[5] Menşevik Enternasyonalist Nikolay Suhanov, bu türden argümanları korkakça ve iki yüzlü bulduğunu dile getiriyordu. Bunun yanında, merkez yürütme komitesi üyeleri içerisinde kurucu meclisi savunan isimler vardı. John H. L. Keep, The Debate on Soviet Power, s. 240–251.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder