Derleyenler:
Paola Evans, Kim Healey, Peter Kornbluh,
Ramón Cruz ve Hannah Elinson
3
Ekim 1965: Halka yaptığı bir konuşmada Fidel Castro, Che’nin Nisan’da
kaleme aldığı “Veda” mektubunu okudu. Mektupta Che, Küba hükümeti dâhilinde
üstlendiği tüm görevlerden istifa ettiğini söylüyordu. Che’nin halka okunsun
diye kaleme almadığı mektupta, şunlar söylenmekteydi: “Beni Küba devrimine
bağlayan görevlerimin bir kısmını yerine getirdim. […] Sana, yoldaşlarıma,
artık benim halkım olan Küba halkına elveda diyorum.” [CIA İstihbarat Raporu, “Castro
ve Komünizm: Küba Devrimi Değerlendirmesi” 9 Mayıs 1966]
18
Ekim 1965: CIA’in hazırladığı bir istihbarat raporunda,
Che’nin Küba hükümetinden kopuş sürecinin 1964 yılı başlarında başladığı iddia
ediliyor. Rapora göre, 1963 yılının sonunda “Guevara’nın yürüttüğü, devrimin
ilk yıllarında yürürlüğe konulan hızlı sanayileşme ve merkezîleşme planı, ekonomiyi Castro’nun iktidara geldiği günden beri görülmüş en düşük seviyeye
çekiyor.” Temmuz 1964’te “bakanlar kurulu içerisinde iki atama
gerçekleştiriliyor. Ekonomi politikası üzerinden süren iktidar mücadelesinin
bir yansıması olan bu atamaların ardından Guevara dışlanıyor.” Diğer bir
çelişki de Che’nin Küba Devrimi’ni Latin Amerika ve Afrika ülkelerine ihraç
etmek istemesi üzerinden açığa çıkıyor. Bu öneriye karşı diğer Kübalı liderler,
“esas olarak dikkatlerini devrimin iç sorunlarına veriyorlar.” Aralık 1964’te
Guevara, üç ay sürecek bir yolculuğa çıkıyor ve bu yolculuk esnasında ABD’yi,
Afrika’yı ve Çin’i ziyaret ediyor. CIA raporuna göre, döndüğünde, ekonomi ve
dış ilişkiler sahasında önerdiği politikaların rafa kaldırıldığını görüyor,
bunun üzerine, dünyanın başka yerlerinde devrimci mücadele yürütmek için
ülkeden ayrılıyor. [CIA İstihbarat Raporu, “Che Guevara’nın İstifası ve Küba
Devriminin Değişen Yüzü”, 18 Ekim 1965]
1966
Sonbaharı: Che Guevara Bolivya’ya geliyor. Bir kaynak, onun Eylül ayının
ikinci haftasında, bir başka kaynaksa Kasım ayının ilk haftasında ülkeye giriş
yaptığını söylüyor. Sahte Uruguay pasaportuyla ülkeye gelen Che’nin amacı,
buradaki gerilla hareketini örgütleyip ona liderlik etmek. Bu ülkeyi devrimin
üssü olarak seçmesinin farklı sebepleri var. İlk sebebi, ülkenin bölge ülkeleri
içerisinde ABD’nin güvenlikle ilgili çıkarları açısından nispeten düşük bir
önceliğe sahip olması ve kısa vadede tehdit teşkil etmemesi. Che, yankilerin bu
ülkedeki faaliyetleri dert etmeyeceği düşüncesinde. İkinci sebep, Bolivya’daki
toplumsal koşullar. Yoksulluk düzeyi ile birlikte ülkenin devrimci ideolojiye
açık olduğu düşünülüyor. Üçüncü ve son sebepse, gerillanın başarılı olması
durumunda Bolivya’nın devrimin kolaylıkla yayılmasına imkân sağlayacak bir
konumda olması ve bu bağlamda, beş ülkeye sınırı bulunması.[1]
1967
Baharı: Mart-Ağustos arası dönemde Che ve gerilla birliği, toplamda
yirmi bin kadar askerden oluşan Bolivya Silâhlı Kuvvetleri’ne birçok saldırı
gerçekleştiriyor. Altı ay boyunca 30 Bolivya askeri ölürken, gerilla
birliğinden sadece bir kişi ölüyor.[2]
28
Nisan 1967: Bolivya Silâhlı Kuvvetleri’nden General Ovando
ile ABD Kara Kuvvetleri arasında Bolivya ordusu içerisinde yer alan İkinci Özel
Kuvvetler Taburu konusunda bir mutabakat tutanağı imzalanıyor. Bu tutanakta
“ABD-Bolivya Silâhlı Kuvvetleri arasında ilgili birliğin harekete geçirilmesi,
organizasyonu ve eğitimi konusunda girilecek işbirliğinin şartları
belirleniyor.”
11
Mayıs 1967: Başkan Lyndon B. Johnson’ın danışmanı Walt
Rostow, başkana “her ne kadar daha fazla kanıta ihtiyaç olsa da, Che
Guevara’nın hayatta olduğuna ve Güney Amerika’da faaliyet yürüttüğüne dair ilk
güvenilir raporun kendisine ulaştığına ilişkin bir mesaj gönderiyor. [Rostow, 11
Mayıs 1967]
Haziran
1967: Aslen Kübalı olan CIA ajanı Félix Rodríguez’i Larry S. isminde
bir CIA görevlisi telefonla arıyor ve kendisine Güney Amerika’da çalışmasını
öneriyor. İlgili görevli, Rodríguez’in gayri nizami harp, kontrgerilla
operasyonları ve muhaberat sahasındaki yeteneklerinden faydalanmak
istediklerini söylüyor. Bahsi edilen görevse Che Guevara ile gerilla birliğinin
takibi ve yakalanması konusunda Bolivyalılara yardım edilmesi. Yanına “Eduardo
González” isminde biri verilen CIA ajanı “Félix Ramos Medina” takma ismiyle
çalışmalarına başlıyor.[3]
26-30
Haziran 1967: Sovyetler Birliği Başbakanı Aleksey Kosigin,
Castro ile görüşmek amacıyla Küba’yı ziyaret ediyor. CIA raporuna göre, bu
seyahatin asıl amacı Castro’yu Ortadoğu krizi konusunda bilgilendirmek. […]
Seyahatin ikinci ama aynı şekilde önemli olan diğer bir sebebi de Castro ile Küba’nın
Latin Amerika’da yürüttüğü devrimci faaliyetleri tartışmak.” Sovyetler Birliği
Başbakanı, bu görüşmede Che’nin Bolivya’ya gönderilmesini eleştiriyor ve
Castro’yu “gerilla faaliyetlerine sunduğu yardım ve SSCB’nin desteklediği
‘meşru’ Latin Amerikalı komünist partilerle kavga içine giren, ‘sosyalist’ veya
‘komünist olduklarını iddia eden hükümet karşıtı muhtelif örgütlere destek
sağlamak üzerinden komünizm davasına zarar vermek”le suçluyor. Başbakana
verdiği cevapta Castro, “her Latin Amerikalının kendi ülkesinin kurtuluşuna
katkı sunma hakkına destek vereceğini söylüyor. [CIA İstihbarat Raporu, 17 Ekim
1967]
2
Ağustos 1967: Rodríguez ve González, Bolivya’nın başkenti La
Paz’a geliyorlar. Burada CIA ajanı Jim ve Bolivya göçmen bürosundan bir subayla
bir araya geliyor. O dönemde Bolivya İstasyon şefi John Tilton; süreç
içerisinde kaçınılmaz olarak CIA’in kurduğu görev gücüne aslen Kübalı olan,
Gustavo Villoldo isimli bir başka CIA ajanı dâhil oluyor.[4]
31
Ağustos 1967: Bolivya ordusu, gerillalara karşı yürüttüğü
mücadelede ilk zaferini elde ediyor. Birliğin üçte birini yok ediyor. Paco
olarak da bilinen José Castillo Chávez ele geçiriliyor. Gerillalar geri
çekilmek zorunda kalıyorlar. Che’nin sağlığı kötüleşmeye başlıyor.[5]
3
Eylül 1967: Félix Rodríguez, Paco’yu sorgulamak amacıyla,
Binbaşı Arnaldo Saucedo ile birlikte Santa Cruz’dan Vallegrande’ye gidiyor.[6]
15
Eylül 1967: Bolivya hükümeti uçaklardan attırdığı
bildirilerde Che’nin başına 4.200 dolar ödül koyduğunu duyuruyor. [New York
Times, 16 Eylül 1967]
18
Eylül 1967: Bolivya’nın güneydoğusundaki ormanlarda bulunan
gerillalara erzak sağlayan bir komünist örgütün on beş üyesi tutuklanıyor.
[NYT, 19 Eylül 1967]
22
Eylül 1967: Che’ye bağlı gerillalar Alto Seco köyüne
geliyorlar. Bolivyalı gerilla Inti Peredo, gerilla hareketinin hedefleri
konusunda köylülere bir konuşma yapıyor. Örgüt, yüklü miktarda gıda ürünü satın
aldıktan sonra köyden ayrılıyor.[7]
Jon
Lee Anderson’ın değerlendirmesine göre Che, köydeki ileri gelen isimlerin
gerillayı ihbar ettiğini öğrenince alışveriş yapılan bakkala parasını vermiyor.[8]
22
Eylül 1967: Bolivya Dışişleri Bakanı Guevara Arze, ülkedeki
gerilla operasyonlarına Che’nin önderlik ettiğini ispatlamak amacıyla, Amerikan
Devletleri Teşkilâtı’na elindeki kanıtları sunuyor. Ele geçirilmiş olan ve el yazısı
kıyaslamasını, parmak izlerini ve fotoğrafları içeren belgelere göre, gerilla
birliği içerisinde Kübalı, Perulu, Arjantinli ve Bolivyalı savaşçılar var. Bolivyalıların
alkışlarla karşıladığı sunumunun sonunda dışişleri bakanı şunu söylüyor:
“Kimsenin ülkemizi bizden çalmasına izin vermeyeceğiz. Ülkemizi kimse hiçbir
vakit çalamayacak.” [NYT, 23 Eylül 1967]
24
Eylül 1967: Che ve birliği, yorgun ve bitap bir hâlde, Alto
Seco köyünün yakınlarındaki Loma Larga çiftliğine varıyor. Buradaki köylülerin
biri hariç hepsi kaçıyor.[9]
26
Eylül 1967: Gerillalar, La Higuera köyüne geliyorlar ve köyde
kimsenin olmadığını fark ediyorlar. Daha önceden gerillaların bölgede oldukları
konusunda uyarılan köylüler, muhtemelen gerillaları ihbar ediyorlar. Köyde
kalan kişilerse gerillalara insanların büyük bir kısmının yakındaki Jahue
kasabasına bir kutlama için gittiklerini söylüyorlar.[10]
Saat
13:00: Jahue’ye gitmek için köyden ayrılırken isyancılar, yolun
olduğu taraftan silâh sesleri duyuyorlar ve köyde kalıp kendilerini
savunuyorlar. Çatışmada üç gerilla öldürülüyor: Che’nin en önemli adamlarından,
Bolivyalı gerilla Roberto (Coco) Peredo; Kübalı olduğu düşünülen “Antonio” ve
muhtemelen Bolivyalı olan “Julio”. Che adamlarına köyden ayrılıp Rio Grande’ye
gitmelerini emrediyor. Ordu ve Bariento hükümeti, bu çatışmanın büyük bir
zaferle neticelendiğini düşünüyor. Günlüklerinde Che, La Higuera’nın hücredeki
önemli isimlerin kaybına sebep olduğunu söylüyor.[11]
“Yüzbaşı
Ramos” kod adını kullanan CIA ajanı Félix Rodríguez, Albay Zenteno’nun başında
bulunduğu Özel Kuvvetler taburunu La Esperanza’dan Vallegrande’ye kaydırmasını
istiyor. Rodríguez, öncü komutanlardan Antonio’nun ölümünü Che’nin yakınlarda
olduğunun delili olarak yorumluyor. Albay Zenteno ise taburun henüz eğitimini
tamamlamadığını, eğitimleri tamamlanır tamamlanmaz, en kısa sürede askerleri
göndereceğini söylüyor. Che’nin bir sonraki hamlesini bildiğine kani olan Rodríguez,
İkinci Özel Kuvvetler taburunu çatışma bölgesine göndermesi yönünde Zenteno’ya
baskı yapıyor.[12]
26-27
Eylül 1967: La Higuera’daki çatışmaların ardından Özel
Kuvvetler Taburu, gerilla gücünün sızmasına mani olmak amacıyla, San Antonio
nehri boyunca konuşlanıyor. Bu esnada askerler, “Gamba” olarak bilinen, sağlık
durumu ve üstü başı kötü bir hâlde olan gerillayı ele geçiriyorlar. Askerler,
bu gelişme karşısında moralleniyorlar, zira gerillaların sanıldığı kadar güçlü
olmadıklarını anlıyorlar. “Gamba” örgütten ayrıldığını, “Ramón”la (Guevara)
temas kurma ümidiyle yola koyulduğunu söylüyor.[13]
29
Eylül 1967: Albay Zenteno nihayet ikna oluyor ve askerleri
Vallegrande’ye gönderiyor. ABD Özel Kuvvetler subayı Binbaşı Shelton’ın
eğittiği bu 650 askerin yanına gidiyor.[14]
30
Eylül 1967: Che ve gerilla birliği, Büyük Nehir’in
güneyindeki Valle Serrano’da bulunan sık ormanlarla kaplı kanyonun içinde
ordunun tuzağına düşüyor. [NYT 1 Ekim 1967]
7
Ekim 1967: Che’nin günlüğünde gerilla hareketinin başladığı
günü müteakip 11 aylık bir döneme ilişkin notlar yer alıyor. Gerillalar, keçi
otlatan yaşlı bir kadına rastlıyorlar. Bölgede asker olup olmadığını soruyorlar,
ama kendisinden güvenilir bir bilgi alamıyorlar. Kendilerini ihbar edeceğinden
korkan gerillalar, kadına sessiz kalması için 50 pezo veriyorlar. Che
günlüğünde, kadının sessiz kalması konusunda pek ümidi olmadığını söylüyor.[15]
Akşam: Che ve
adamları, Quebrada del Yuro’daki bir koyakta saklanıyorlar.[16]
8
Ekim 1967: Askerler, Churro Koyağı’nda 17 gerilladan oluşan
bir birliğin bulunduğu bilgisini alıyorlar. Bölgeye giriş yapan askerler, altı
ilâ sekiz kişilik bir grupla karşılaşıyorlar, yaşanan çatışmada iki Kübalı
gerilla Antonio ve Orturo öldürülüyor. “Ramon” (Guevara) ve “Willy” havan
toplarının bulunduğu kısma doğru kaçmaya çalışıyorlar, burada Guevara
baldırının alt kısmından yaralanıyor.[17]
8
Ekim 1967: Köylü bir kadın, askerlere San Antonio nehri
boyunca uzanan bölgenin yakınındaki Yuro deresinin bir yakasında sesler
işittiğini söylüyor. Bu kadının daha önce gerillaların rastladığı kadın olup
olmadığı bilinmiyor.[18]
Sabah
saatlerinde Bolivya ordusuna mensup özel kuvvetler gerillanın girdiği bölgeye
konuşlandırılıyorlar. Gerilla, Quebrada del Yuro’da iken askerlerde aynı koyak
içerisinde pozisyon alıyorlar.[19]
Saat
12:00 Civarı: General Prado’nun başında bulunduğu bölük
içerisinde yer alan ve ABD Özel Kuvvetleri’nden eğitim alan bir birlik
gerillalarla çatışma içine giriyor. İki asker öldürülüyor, birçoğu yaralanıyor.[20]
Saat
13:30: Che’nin girdiği son çatışma, Quebrada del Yuro’da başlıyor. İsyancı
birliğine Bolivyalı madenci Simon Cuba (Willy) Sarabia liderlik ediyor. Onun
arkasında duran Che’nin bacağına birkaç kurşun isabet ediyor. Sarabia, Che’yi
kaldırıp ateş hattından uzaklaştırmaya çalışıyor. Tekrar ateş ediliyor, bu
sefer Che’nin beresine bir kurşun isabet ediyor. Sarabia, Che’yi ona kurşun
gelmesin diye yere oturtuyor. Che’den on metre uzakta bulunan, onu kuşatmış
olan askerler kurşun yağdırıyorlar. Che cevap vermeye çalışıyor, ama tek
koluyla silâhını kaldıramayacak duruma geliyor. Bu sefer sağ bacağından
vuruluyor, silâhı elinden düşüyor, sağ önkoluna kurşun isabet ediyor.
Askerlerin yaklaştığını gören Che, “ateş etmeyin! Ben Che Guevara’yım. Sizin
için ölü değil canlı hâlim kıymetli” diye bağırıyor. Çatışma, saat 15:30 civarı
sona eriyor. Che tutsak düşüyor.[21]
Başka
kaynaklarsa Sarabia’nın canlı ele geçirildiğini, saat 16 civarı Che ile
birlikte Yüzbaşı Prado’nun karşısına çıkartıldığını iddia ediyorlar. Yüzbaşı
Prado, telsiz operatörüne Vallegrande’deki merkeze Che’nin ele geçirildiği
bilgisini geçmesini emrediyor. Şifreli olarak gönderilen mesajda “Merhaba
Saturno, Baba bizimle” deniliyor. “Saturno”, Sekizinci Tümen komutanı Albay
Joaquin Zenteno’yu, “Baba” ise Che’yi ifade ediyor. Gelen mesaja inanmayan
Albay Zenteno, Yüzbaşı Prado’dan mesajı teyit etmesini istiyor. Gelen teyit
üzerine karargâhtaki subaylar epey mutlu oluyorlar. Zenteno telsizle Prado’ya
Che’yi ve diğer tutsakları La Higuera’ya göndermesini söylüyor.[22]
Vallegrande’de
Félix Rodríguez’e telsizle bir mesaj iletiliyor: “Baba yorgun”. “Baba” derken
Che kastediliyor, “yorgun” da “yaralı” veya “yakalandı” anlamında
kullanılıyor.[23]
Dört
asker, Che’yi battaniye ile yedi kilometre uzaktaki La Higuera’ya taşıyorlar.
Sarabia arkada, elleri bağlı bir biçimde yürümek zorunda kalıyor. Grup, La
Higuera’ya karanlık çökünce varıyorlar. Che ve Sarabia, bir okulun içindeki bir
odaya konuluyor. Gece vakti beş gerilla daha getiriliyor.[24]
Ordunun
hazırladığı resmi raporlarda yanlış bir ifadeye yer verilerek, Che’nin
güneydoğu Bolivya’da yaşanan bir çatışmada öldürüldüğü söyleniyor. Bazı resmi
raporlar, Che’nin öldürüldüğü bilgisini teyit ederek, cesedinin Bolivya
ordusunun elinde bulunduğunu söylüyor. Ancak bu rapor, yüksek komuta kademesi
tarafından teyit edilmiyor. [NYT 10 Ekim 1967]
9
Ekim 1967: Walt Rostow, başkana Che Guevara’nın Bolivyalılar
tarafından yakalandığına dair bilgiyi içeren bir rapor gönderiyor. Operasyona katılan
Bolivya birliğinin ABD tarafından eğitildiğini söylüyor.[25]
9
Ekim 1967 Sabah 6:15: Félix Rodríguez, Albay Zenteno Anaya ile birlikte
La Higuera’ya helikopterle geliyor. Rodríguez, yanında taşınabilir bir sahra telsizi
ve kamera getiriyor. Okuldaki ortamı sessizce izliyor ve gördüklerini kaydediyor.
Kendi ifadesiyle “ürkütücü olan” durum dâhilinde Che’nin elleri arkadan bağlı,
ayakları bir araya getirilmiş hâlde, kir içerisindeki bir yerde tutulduğunu
görüyor. Arkadaşlarının cesetleri yanında duruyor. Saçları keçeye dönmüş olan,
üstü başı paramparça bir hâlde bulunan Che, “bir çöp gibi” bir köşeye atılmış. Üzerinde
sağlam kalan tek şey ayakkabılarındaki deri. Verdiği röportajların birinde Rodríguez
şunu söylüyor: “Oraya ilk vardığımda karmaşık duygulara kapıldım. Karşımda duran
adam birçok yurttaşımı öldürmüştü. Gene de onu gördüğümde, o bakışlarını gördüğümde
onun için çok üzüldüm.”[26]
Rodríguez
telsizini ayarlıyor ve Langley’deki karargâha iletilmesi kaydıyla, Peru veya
Brezilya’daki CIA istasyonuna şifreli bir mesaj gönderiyor. Rodríguez, aynı
zamanda Che’nin günlüğünü ve ele geçirilen diğer belgelerin fotoğraflarını
çekiyor. Sonra Rodríguez, bir süre Che ile konuşuyor ve onun fotoğraflarını çekiyor.
Bugün o çekilen fotoğraflar CIA’in elinde bulunuyor.[27]
Sabah
Saat 10: Bolivyalı subaylar, Che’yi ne yapacakları sorusuyla
yüzleşiyorlar. Onu mahkeme huzuruna çıkartma ihtimali hemen gündemden düşüyor,
zira bu durumda dünyanın dikkatinin Che ve Küba’ya çevrileceğine, onlara
yönelik sempatinin artacağına kanaat getiriliyor. Neticede Che’nin derhâl
öldürülmesine karar veriliyor. Subaylar, resmi raporlara Che’nin çatışma sırasında
aldığı yaralar sebebiyle öldüğü bilgisinin geçmesi önerisini kabul ediyorlar. Vallegrande’deki
komuta merkezi Félix Rodríguez’i arayıp, 500 ve 600 kodlu operasyonların
uygulanmasını emrediyor. 500 Che’yi, 600 ise onun öldürülmesi emrini ifade
ediyor. Rodríguez, emir konusunda Albay Zenteno’yu bilgilendiriyor, ama ABD
hükümetinin kendisine Che’yi ne pahasına olursa olsun hayatta tutulması
talimatını ilettiğini söylüyor. CIA ve ABD hükümeti, Che’yi alıp sorgu için Panama’ya
götürmek için helikopterler ve uçaklar ayarlıyor. Ancak Albay Zenteno, emirlere
uymak zorunda olduğunu söyleyince, Rodríguez, “varsın tarih kendi yolunda aksın”
diyor ve tüm sürecin sorumluluğunu Bolivyalılara bırakıyor.[28]
Rodríguez,
bir öğretmen gelip kendisine Che’nin ölümüyle ilgili haberi radyodan
dinlediğini söyleyince, Bolivyalıları artık daha fazla oyalayamayacağını
anlıyor. Bunun üzerine okula girip Che’ye Bolivyalı komutanların emirlerini
aktarıyor. Che, bunun üzerine “Anlıyorum. Belki de böylesi daha iyi. Zaten hiç
canlı ele geçirilmemeliydim” diyor. Che, Rodríguez’den eşine ve Fidel’e mesajını
iletmesini istiyor. Ardından kucaklaşıyorlar, Rodríguez odadan çıkıyor.[29]
Bir
kaynağa göre, La Higuera’daki üst düzey subaylar astsubaylara emri yerine
getirmeleri talimatını veriyorlar, hatta Che’yi kimin öldüreceğini belirlemek
için kısa çöp çekiliyor. Öğleden önce, kısa çöpü çeken Astsubay Çavuş Jaime
Terán, okula gidip Che’yi öldürüyor. Terán odaya geldiğinde, duvara sırtını
dayamış hâlde oturan Che, kendisinden ayağa kalkana dek biraz beklemesini
istiyor. Terán korkuya kapılıyor ve kaçıyor. Albay Selich ve Albay Zenteno,
kendisinin tekrar odaya girmesini emrediyor. Hâlen daha titremekte olan adam
okula dönüyor, Che’nin yüzüne bakmadan, göğsüne ve yan tarafına ateş ediyor.
Che’ye ateş etmek isteyen başka askerler odaya doluşup onu vuruyorlar.[30]
Félix
Rodríguez’in dediğine göre, astsubay çavuştan ateş etmesini kendisi istemiş.
Teğmen Pérez’den aldığı M-2 marka karabina tüfekle ateş etmiş. Rodríguez’e göre,
Che Bolivya saatiyle 13:10’da vuruluyor.[31]
Jon
Lee Anderson ise değerlendirmesinde Astsubay Çavuş Terán’ın Che’yi vurma
konusunda gönüllü olduğunu söylüyor. Che’nin son sözleri “beni öldürmek için
geldiğini biliyorum. Vur beni, burada sadece bir insanı öldürmüş olacaksın”
oluyor. Terán, Che’yi kollarından, bacaklarından, ardından göğsünden vuruyor,
ciğerleri bunun üzerine kanla doluyor.[32]
9
Ekim 1967: Sabahın erken saatlerinde birliğe Guevara’yı ve
diğer tutsakları öldürme talimatı iletiliyor. Teğmen Pérez, Che’ye öldürülmeden
önce bir şey isteyip istemediğini soruyor. Guevara ise boş mideyle ölmek istemediğini
söylüyor. Pérez “materyalist” olup olmadığını sorunca Guevara da “belki
öyleyimdir” cevabını veriyor. Che’yi vuracak olan Terán odaya girdiğinde, Guevara
elleri bağlı bir şekilde ayakta duruyor ve “ne için geldiğini biliyorum, ben
hazırım” diyor. Terán kendisine oturmasını söylüyor ve bir süreliğine odadan
ayrılıyor. Terán dışarıdayken, diğer bir odaya Huacka ismindeki astsubay çavuş
giriyor ve bu odada bulunan Willy’yi vuruyor. Terán geri dönünce, Guevara ayağa
kalkıyor, oturmayacağını, ayakta kalacağını söylüyor. Bunun üzerine Terán öfkeleniyor
ve Guevara’ya oturmasını söylüyor. En sonunda Guevara, “şunu bil ki burada
sadece bir insanı öldürüyorsun” diyor. Terán, elindeki M-2 marka karabina tüfeğini
ateşleyip Che’yi öldürüyor.[33]
Akşama
Doğru: Üst düzey subaylar ve CIA ajanı Félix Rodríguez, bindikleri helikopterle
La Higuera’dan ayrılıp Vallegrande’deki karargâha gidiyorlar. İner inmez
Rodríguez, helikopteri hemen terk ediyor, zira Castro’nun adamlarının CIA
ajanlarını aradığını biliyor. Yüzünü Bolivya ordusu askerlerinin taktığı keple
kapatan ajanı civardaki kimse fark etmiyor.[34]
Che’nin
naaşı helikopterle Vallegrande’ye götürülüyor, ardından parmak izleri alınıp
mumyalanıyor. [NYT 11 Ekim 1967]
Bolivya
Genel Kurmay Başkanı General Ovando, Che’nin ölmeden önce “ben Che Guevara’yım
ve başaramadım” dediğini söylüyor.[35]
10
Ekim 1967: W.G. Bowdler, Walt Rostow’a “8 Ekim’deki çatışmalarda ölü ya
da yaralı ele geçirilen kişiler arasında Che’nin olup olmadığını bilmediğini”
söyleyen bir not iletiyor. Kanaatlerine göre, bu çatışmadan tek bir gerilla bile
sağ kurtulmuyor. 9 Ekim günü ise iki gerillanın yaralı ele geçirildiğini,
bunlardan birinin muhtemelen Che olduğunu söylüyor.[36]
10
Ekim 1967: Malta Şövalyeleri Hastanesi’nde çalışan Moisés Abraham
Baptista ve José Martínez Cazo ismindeki iki doktor, Che Guevara’nın ölüm
belgesini hazırlayıp imzalıyor. Belgede denildiğine göre, Che 9 Ekim günü saat
17:30’da hastaneye getirilmiş, yaklaşık kırk yaşında olan Ernesto Guevara Lynch’in
ölüm sebebi, göğüs kafesine, kollarına ve bacaklarına isabet eden kurşunlar.”
Aynı gün hazırlanan otopsi raporu, Che’nin bedeninde birden fazla kurşun yarasının
bulunduğunu tespit ediyor. Otopsi raporu da ölüm sebebinin “göğüs kafesindeki
yaralar ve sonrasında yaşanan kan kaybı” olduğunu söylüyor.[37]
10
Ekim 1967: General Ovando, Che’nin bir gün önce saat 13:30’da öldüğünü
duyuruyor. Bu açıklamadan, Che’nin Quebrada del Yuro’daki çatışmadan yirmi iki
saat sonra öldürüldüğü anlaşılıyor. Bu anlamda, generalin ifadesi, Albay
Zenteno’nun ifadesiyle çelişiyor. Sonrasında generalin açıklamasına destek
sunmak adına Albay Zenteno sözlerini değiştiriyor.[38]
New
York Times’ın haberine göre, Bolivya ordusu kaynaklı raporlar, Che’nin 8
Ekim Pazar günü gerçekleşen çatışmalarda öldürüldüğünü teyit ediyorlar. General
Ovando, Che’nin ölmeden önce kimliğini doğruladığını, gerilla harekâtının yanlışlığını
kabul ettiğini söylüyor. [NYT 10 Ekim 1967]
Che’nin
babası Ernesto Guevara, öldüğünü kabul etmiyor ve öldürüldüğüne dair elde bir
kanıt olmadığını söylüyor. [NYT 11 Ekim 1967]
11
Ekim 1967: General Ovando, Che’nin naaşının Vallegrande bölgesine
defnedildiğini iddia ediyor.[39]
11
Ekim 1967: ABD başkanı Lyndon Johnson, Walt W. Rostow imzalı bir rapor
alıyor: “Bu sabah Che Guevara’nın öldüğü konusunda yüzde 99 emin olduk.” Raporda
CIA’in Che’nin canlı ele geçirildiğini, kısa bir sorgu sonrası General Ovando’nun
ölüm emrini verdiğini söylediğinden bahsediliyor.[40]
11
Ekim 1967: Walt Rostow, başkana gönderdiği raporda Che’nin öldüğünden
yüzde 99 oranında emin olduklarını söylüyor. Açıklamasına göre, Guevara’nın
ölümü önemli sonuçlara yol açıyor: “Saldırgan ve romantik devrimciliğin öldüğüne
işaret eden bu gelişme, Latin Amerika bağlamında ileride gerilla olmak isteyen
insanların cesaretini kıracaktır. Yeni yeni uç veren isyancı pratikleriyle
yüzleşen ülkelere sunduğumuz, ‘önleyici tıp’ desteğinin ne kadar sağlam ve
güçlü bir destek olduğu görülmüştür. Che’yi köşeye sıkıştırıp ele geçiren
İkinci Özel Kuvvetler Taburu, Haziran-Eylül arası dönemde bizim Yeşil Bereliler’imiz
tarafından eğitilmiştir.”[41]
12
Ekim 1967: Che’nin kardeşi Roberto, Che’nin naaşını alıp
Arjantin’e götürmek istiyor. Bunun için Bolivya’ya gelen Roberto’ya General
Ovando cesedin yakıldığını söylüyor.[42]
13
Ekim 1967: Walt Rostow, başkana bir not gönderiyor ve eldeki
istihbari bilgilerin Che’nin ölümü üzerindeki şüpheleri tümüyle ortadan
kaldırdığını söylüyor.[43]
14
Ekim 1967: Üçüncü ekte “Bolivya hükümetinin isteği üzerine Arjantin
polisinden üç memurun La Paz’daki karargâhı ziyaret edip, Che’nin el yazısını
ve parmak izlerini tanımlama konusunda görevlilere yardım ettiğinden söz
ediliyor. “Bu memurlara formaldehit denilen sıvı içerisinde bulunan iki kesik
elin bulunduğu metal bir kutu veriliyor. Uzmanlar, parmak izlerini Guevara’nın Arjantin’de
3.524.272 sayılı kimlik kaydındaki parmak izleriyle kıyaslıyor ve parmak
izlerinin aynı olduklarını tespit ediyorlar.”[44]
14
Ekim 1967: Venezuela Merkez Üniversitesi öğrencileri, ABD’nin
Che’nin ölümüyle sonuçlanan operasyonlara dâhlinden ötürü bu ülkeyi protesto
ediyorlar. ABD’li bir şirketin binası, bir ABD’li yurttaşın evi ve ABD
Büyükelçiliği gibi yerlerde gösteriler düzenleniyor.
15
Ekim 1967: Bolivya Cumhurbaşkanı Barrientos, Che’nin
küllerinin Vallegrande bölgesinde gizli bir yere defnedildiğini iddia
ediyor.[45]
16
Ekim 1967: Bolivya Silâhlı Kuvvetleri, Che’nin ölümüyle ilgili ekler
içeren bir bildiri yayınlıyor. 9 Ekim günü yüksek komutanlığın açıkladığı
belgeleri temel alan bildiri, La Higuera’da ordu ile Che komutasında hareket
eden “kızıl” grup arasında yaşanan, Che dâhil başka isimlerin ölümüyle
neticelenen çatışmalar ele alınıyor. Raporda, Che’nin aldığı yaralara bağlı
olarak, 8 Ekim Pazar günü saat akşam 8 civarı öldüğünden bahsediliyor. Cesedini
teşhis etmek amacıyla Arjantin’den teknik yardım alınıyor. ABD’nin Bolivya
büyükelçisi Henderson, şu yorumu yapıyor: “Ölüm belgesinin de otopsi raporunun
da ölüm saatini vermediği söyleniyor. Burada maksat, Bolivya ordusundan gelen
konuyla ilgili farklı açıklamalar arasındaki uyuşmazlığı gizlemek. Zira bazı
kaynaklar, Che’nin çatışma esnasında veya çatışmadan kısa bir süre sonra öldüğünü
söylerken, bazı kaynaklar, onun en az yirmi dört saat hayatta kaldığını iddia
ediyor.” Elçi devamında, ilk gelen raporların Che ele geçirildiğinde ufak
yaraları bulunduğunu, ama sonraki açıklamalarda ve otopsi raporunda birden
fazla kurşunun isabet ettiğini söylediğini aktarıyor. Preséncia
gazetesinde çıkan yoruma katıldığını söyleyen elçi, “önümüzdeki günlerde bu
açıklamalar yeni polemiklere konu olacaktır” diyor.[46]
18
Ekim 1967: ABD Bolivya elçisi, ABD dışişleri bakanlığına Che Guevara’nın
ölümünü resmi olarak teyit eden bir mektup gönderiyor.
18
Ekim 1967: CIA’in hazırladığı bir raporda Che’nin yenilgisine
sebep olan yanlışlar üzerinde duruluyor: “Che’nin ölümü ve Bolivya’da
gerillaların yaşadığı yenilgi, olumsuz bir dizi faktörün ve yapılan muazzam yanlışların
birer neticesidir. […] Che’nin Bolivya’daki gerilla mücadelesinin içerisindeki varlığı
onun ve diğer liderlerin kurulan pusudan kurtarılmasına dair tüm ümitleri suya
düşürmüş, neticede bu insanlar, ölüme veya kaçak hayatına mahkûm edilmişlerdir.”
Gerillaların köylülere bağımlı olması da CIA’ye göre bir hatadır. Raporda dile
getirilen diğer yanlış da Che’nin Bolivya Komünist Partisi’ne fazla güvenmesidir.
Oysa bu nispeten yeni kurulmuş olan parti deneyimsizdir, güçlü bir liderlikten
yoksundur, sonrasında da Troçkist ve Çin yanlısı hizipler üzerinden bölünmüş
durumdadır. Son olarak rapor, Bolivya ordusunun elde ettiği zaferin esasen
askerin eylemlerinin değil, Kastroculuğun yanlışlarının bir sonucu olduğundan
söz etmektedir.[47]
18
Ekim 1967: Fidel Castro, Havana’daki Devrim Meydanı’nda düzenlenen, bir
milyon insanın katıldığı cenaze töreninde bir konuşma yapıyor. Castro, Che’nin
ömrü boyunca emperyalizme karşı mücadele verdiğini, ideallerinin gelecekte
kavga verecek devrimci kuşaklar için ilham kaynağı olacağını söylüyor. “Che’nin
askeri düzeyde elde ettiği sıra dışı başarılar sebebiyle onun hayatı tarihin
şanlı bir sayfasını teşkil etmektedir. Ondaki erdemler, Che’yi gerilla savaşında
bir sanatçı hâline getirmiştir.” Castro konuşmasında ayrıca Che’nin
katillerinin onun ömrünü adadığı sanatın ve ondaki zekânın ölmediğini görünce
hayal kırıklığına uğrayacağını söylüyor.[48]
19
Ekim 1967: İstihbarat ve Araştırma Dairesi Küba uzmanı Thomas
L. Hughes, dışişleri bakanı Dean Rusk’a bir rapor gönderiyor. Hughes, bu
raporda Che’nin ölümünün Castro’nun ileriye dönük politik stratejilerini
etkileyeceğini söylüyor. Neticede Che’nin “kahramanca ölüme giden, model
alınacak bir devrimci olarak görülüp övgülere mazhar olacağından” bahseden
Hughes, onun bilhassa Latin Amerika gençliği içerisinde önemli bir etkiye yol
açacağını söylüyor. Hughes, Castro’nun bu durumu ABD emperyalizmi, Yeşil
Bereliler ve CIA’den oluşan düşman kampına karşı yürüttüğü kavgasını
meşrulaştırmak için kullanacağını iddia ediyor. Che’nin ölümünün yol açacağı
bir diğer sonuçsa Castro’nun devrimi diğer Latin Amerika ülkelerine ihraç
etmeye dair beklentilerini bir kez daha gözden geçirmek zorunda kalacak olması.
Uzman, “bazı Latin Amerikalı solcular her türden ayaklanmanın yerli kaynaklara
dayanması gerektiğini, devrim için gerekli şartları ancak yereldeki partilerin
bilebileceğini söyleyeceklerdir” diyor.[49]
8
Kasım 1967: CIA, Küba’nın Che’nin ölümünün intikamını almak için
Cumhurbaşkanı Barrientos’a veya General Ovando’ya suikast düzenlemekle tehdit
ettiğini bildiriyor.[50]
1
Temmuz 1995: Bolivyalı general Mario Vargas Salinas, Che’nin
hayat hikâyesini kaleme alan Jon Lee Anderson’la yaptığı röportajda “gece vakti
yapılan defin işlemine katıldığını, Che’nin ve diğer yoldaşlarının naaşlarının
Orta Bolivya’da bulunan Vallegrande isimli dağlık bir arazide bulunan kasabanın
dışındaki üzeri toprak kaplı bir uçak pistinin yakında açılan toplu mezara
gömüldüğünü” söylüyor. Sonrasında, New York Times’da çıkan makalesinde
Anderson, Guevara’nın naaşından kalanların bulunup tespit edilmesi için iki yıl
harcandığı tespitinde bulunuyor.
5
Temmuz 1997: Che Guevara’nın hayat hikâyesini kaleme alan Jon
Lee Anderson, New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, Che’nin
naaşından kalanlar mezardan çıkartıp kesin bir biçimde kimlik tespiti yapılmasa
bile iki uzmanın Vallegrande’de Che’nin naaşını bulduklarından yüzde yüz emin
olduklarını dile getiriyor. İskelet içerisinde ellerinin bulunmuyor oluşu, en
ikna edici kanıt olarak görülüyor. [NYT 5 Temmuz 1997]
13
Temmuz 1997: Castro ve diğer Kübalı yetkililerin katıldığı,
Havana’da düzenlenen törende Che’nin naaşı Küba’ya iade ediliyor. [NYT 14
Temmuz 1997)
17
Ekim 1997: Castro ve binlerce Kübalının katıldığı törende Che
Guevara, Küba’nın Santa CIara şehrine yeniden defnediliyor. [NYT, 18 Ekim 1997]
Dipnotlar:
[1] Richard Harris, Death of a Revolutionary: Che Guevara’s Last Mission,
W. W. Norton and Company Inc., 1970, s. 60, 73; Ricardo Rojo, My Friend Che,
The Dial Press Inc.,1968, s. 193-194; Félix Rodríguez, Shadow Warrior,
Simon and Schuster Inc., 1989, s. 157, 198.]
[2]
Daniel James, Che Guevara: A Biography, Stein and Day, 1970, s. 250; New
York Times, 16 Eylül 1967.
[3]
Félix Rodríguez, Shadow Warrior, s. 148.
[4]
Rodríguez, a.g.e., s. 162.
[5]
James, a.g.e., s. 250, 269.
[6]
Rodríguez, a.g.e., s. 167.
[7]
Harris, a.g.e., s. 123.
[8]
Jon Lee Anderson, Che Guevara: A Revolutionary Life, Grove Press, 1997,
s. 785.
[9]
Harris, a.g.e., s. 123.
[10]
Harris, a.g.e., s. 123.
[11]
Harris, a.g.e., s. 123, 124; NYT 28 Eylül 1967.
[12]
Rodríguez, Shadow Warrior, s. 184.
[13]
Savunma Bakanlığı İstihbarat Raporu, 28 Kasım 1967.
[14]
Rodríguez, a.g.e., s. 184.
[15]
Harris, a.g.e., 126; CIA Weekly Review, “The Che Guevara Diary,” 15 Ekim
1967.
[16]
Harris, a.g.e., s. 126.
[17]
Savunma Bakanlığı İstihbarat Raporu, 28 Kasım 1967.
[18]
Ricardo Rojo, a.g.e., s. 218.
[19]
Harris, a.g.e., s. 126.
[20]
Harris, a.g.e., s. 127.
[21]
Rojo, a.g.e., s. 219; Daniel James, a.g.e., s. 14.
[22]
Harris, a.g.e., s. 127.
[23]
Rodríguez, a.g.e., s. 185.
[24]
Harris, a.g.e., 127.
[25]
Walt Rostow, Beyaz Saray’a Rapor, 9 Ekim 1967. PDF.
[26]
Rodríguez, BBC Documentary, “Executive Action”, 1992.
[27]
Anderson, a.g.e., s. 793; Rodríguez, Shadow Warrior, s. 193.
[28]
Anderson, a.g.e., s. 795; Harris, a.g.e., s. 128, 129; Rodríguez,
a.g.e., s. 193; Rodríguez, BBC Documentary.
[29]
Rodríguez, BBC Documentary; Anderson, a.g.e., s. 796.
[30]
Harris, a.g.e., s. 129.
[31]
Rodríguez, BBC Documentary.
[32]
Anderson, a.g.e., s. 796.
[33]
Savunma Bakanlığı İstihbarat Raporu, 28 Kasım 1967.
[34]
Rodríguez, a.g.e., s. 12; Harris, a.g.e., s. 130.
[35]
Daniel James, a.g.e., 8.
[36]
William Bowdler, Beyaz Saray’a Rapor, 10 Ekim 1967. PDF.
[37]
ABD La Paz Elçiliği, Mektup, 18 Ekim 1967.
[38]
James, a.g.e., s. 15.
[39]
James, a.g.e., s. 19.
[40]
Rostow, “Death of Che Guevara”, 11 Ekim 1967.
[41]
Rostow 11 Ekim 1967.
[42]
Anderson, a.g.e., s. 799.
[43]
Rostow 13 Ekim 1967.
[44]
ABD La Paz Elçiliği, Mektup, 18 Ekim 1967.
[45]
Harris, a.g.e., s. 130.
[46]
ABD La Paz Elçiliği, Mektup, 18 Ekim 1967.
[47]
“Ernesto ‘Che’ Guevara Serna’nın Ölümü Üzerine Yorumlar”, 18 Ekim 1967.
[48]
Anderson, a.g.e., s. 798; Castro's Eulogy, 18 Ekim 1967.
[49]
İstihbarat ve Araştırma Dairesi Raporu, “Guevara’nın Ölümünün Latin Amerika
İçin Anlamı”, 19 Ekim 1997.
[50] CIA raporu, 8 Kasım 1967.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder