Halid Ahmed Zeki’nin Devrimci Mücadelesi
Giriş
Tarık
Ali’nin yerinde tespitiyle, Halid Ahmed Zeki’nin hikâyesi ve Irak’ın güneyinde
yürüttüğü gerilla savaşı, Irak ile ilgili bir dizi kitapta kendisine ancak
dipnotlarda yer bulabiliyor.[1] Selam Yusuf ise bu duruma dair şikâyetini şu
şekilde dile getiriyor: “Bataklıklarda yürütülen gerilla harekâtının tarihi,
hâlen daha belgelenmeyi bekliyor.”[2]
Bu olay, Arap
coğrafyası dışında pek bilinmiyor. Bilebildiğim kadarıyla, ilk kez Vijay
Praşad, bu olaya küresel ölçekte okunma imkânı bulan bir çalışmada değindi ve
onu Esmer Milletler isimli kitabında resmi komünist partisi çizgisine karşı
gelen ve başarısız olan Maoist isyancılar bağlamı içerisine yerleştirdi.[3]
Ben,
burada daha çok Zeki’nin hikâyesini önemli gören, onun gayreti karşısında etkilenip
büyülenen, hatıralarında ona özel bir yer açmış olan solculara odaklanıyorum.
Ahmed
Zeki konusunda iki film çekildi.[4] Bazı broşürler yayımlandı, onu anmak için
törenler düzenlendi, Arap, özellikle Iraklı yazarların kaleminden romanlarda ve
kişisel değerlendirmelerde, ayrıca birçok şiirde ondan bahsedildi.
Bu
makalede ben, Enzo Traverso ile bir sohbet gerçekleştiriyorum ve bu bağlamda
farklı tarihsel koşullarda Arap coğrafyasındaki solcu eğilimlerin Zeki’yi
anarken, bu anmalara yükledikleri anlamları ve anlamlardaki değişimleri tespit
etmeye çalışıyorum.
Arap
solcular nezdinde geçmişi hatırlamak, ilk başta kitleleri harekete geçiren,
ayağa kaldıran bir güç iken, zamanla hüsrana uğramış, efkârlı bir melankoliye
dönüşüyor.
Zeki’nin
Hayatı ve İntifada
Zeki’nin
hayatına dair birçok ayrıntıyı hâlen daha bilmiyoruz. Eldeki değerlendirmeler,
sayılar, tarihler ve ayrıntılar farklılık arz ediyor veya birbiriyle
çelişiyor. Bu yazı, sadece Zeki’nin anılması meselesine odaklandığı için, önemli
belgelere ulaşamadım. Burada sadece argümanımın anlaşılmasını sağlamak adına,
onun hayatının genel seyri aktarılacak. Zeki’ye ve İntifada’ya dair dağınık tüm
kaynakları toplayıp analiz eden, bu kaynaklardan bu sıra dışı ismin hayatına
dair ayrıntılı ve eksiksiz bir değerlendirmeye ulaşan, kapsamlı bir çalışma,
büyük bir görev olarak hâlen daha karşımızda duruyor. Gene de burada hayat
hikâyesinin genel hatlarını vermek mümkün.
Halid
Ahmed Zeki, 1935’te Bağdat’ta doğdu. İlkokulu 1948 yılında Ramadi şehrinde,
ortaokulu 1954 yılında Kut şehrinde tamamladı. İşinden dolayı sık sık farklı
şehirleri seyahat eden babası sulama müdürüydü. Halid de bu seyahatler
esnasında babasına eşlik ediyordu.[5] Böylelikle Zeki, ülkenin birçok şehrini
görme imkânı buldu. Bu ziyaretler sayesinde taşradaki yoksul köylülerle
tanıştı, onların çektikleri çilelerden, maruz kaldıkları kötü koşullardan epey
etkilendi. Mevcut durumu değiştirme arzusu, onun Irak Komünist Partisi’ne
katılmasına neden oldu.[6]
Ellilerin
ikinci yarısında okumak için Londra’ya gitti.[7] Burada ilişki kurduğu çevrenin
Britanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Arap ve Iraklı öğrencilerle güçlü
bağları mevcuttu. Bu çevre, ilgili süreçte geziler, gösteriler ve festivaller
örgütledi. Komünistlerin ve diğer solcu öğrencilerin hâkim olduğu bu çevre, epey
politikleşmişti.[8]
Zeki,
başka politik faaliyetler içerisinde de yer aldı. 1963 başlarında, Şubat 1963’teki
Baas darbesi ardından yürütülen anti-komünist terör harekâtı sonrası ünlü filozof
Bertrand Russell ile çalışmaya başladı.[9] Bu dönemde politik faaliyetler içine
girmiş olan Russell, bir dizi örgütü ve genci etrafında toplamış, nükleer silahsızlanmadan
Vietkong’u ve Küba’yı destekleme çalışmalarına varana dek birçok farklı konuyla
ilgili konferanslar, protesto eylemleri ve yayın faaliyetleri organize
etmişti.[10]
Russell’ın
grubunun en aktif üyelerinden olan Ralph Schoenman ve Christopher Farley, aynı
zamanda Zeki ile yakın ilişki içerisinde olan, onunla birlikte çalışma yürüten
isimlerdendi. Bu çevrenin içine girmesi ardından Zeki, 1963’te Baas idaresi
altındaki Irak’ta hapishanelerdeki tutsaklara destek çalışmalarına odaklandı. Zeki’nin
Russell ile kurduğu işbirliği, aynı yılın sonlarına doğru Baas iktidarının yıkılması
sonrasında da devam etti, zira zulüm, Abdüsselam Arif döneminde de devam
etti.[11]
Fakat
Irak, Zeki’nin tek ilgilendiği konu başlığı değildi, çünkü Kahtanü’l Mallak’ın
da dediği gibi, o, “özünde Iraklı, düşüncede beynelmilel olabilen bir isim”di.[12]
Ölümü ardından yayımlanan bir broşürde “İranlı bir öğrenci”, Zeki’nin Şah’ın
rejiminin tutsak ettiği insanların girdiği açlık grevi eylemine verdiği
destekten bahsederken, şu cümleyi kuruyordu: “O, enternasyonalist fikriyatı ve
hissiyatı ile Halid, tüm ezilen halkları kendi halkı belleyen, mazlum Üçüncü
Dünya’nın gerçek bir evladı idi.”[13]
Ayrıca
Zeki, Vietnam’daki savaşla da yakından ilgilendi. Küba’da Che Guevara’nın gerçekleştirdiği
isyan, onu epey büyüledi. Bu süreçte Üçüncü Dünya ülkelerinde süren, halkın
desteğini arkasına almış gerilla hareketlerinin emperyalizme ve kapitalizme
karşı sergilenecek sosyalist direnişin en doğru yolu olduğuna, bu hareketlerin
dünya devriminin öncü gücünü teşkil ettiklerine dair görüşe bağlandı.
1961
yılında Kongo cumhurbaşkanı Patrice Lumumba’nın ölümüne dair haberlerin
ulaşması ardından, Lahor’da gerçekleştirdikleri eylemlerden bahseden Tarik Ali, altmışlarda
Londra’da kafayı kendisi gibi Kongo halkının kaderine takmış biriyle tanıştığı
için mutlu olduğunu dile getiriyor. Bu isim, Zeki’den başkası değildi.
Ocak
1965’te Zeki ve Schoenman, Kongo’daki durumla ilgili bir makale kaleme
aldı.[15] On dokuzuncu yüzyıldan itibaren ülkenin tarihini ele alan, özellikle
Batı’nın ırkçılığı, sömürgeciliği ve emperyalizmi üzerinde duran makalede
yazarlar, ülkenin bağımsız olduğu 1960 yılından itibaren işleyen süreci ele alıyor,
bilhassa Doğu Kongo’daki Lumumbacı gerilla hareketinin yürüttüğü savaşa ve çatışmalar
konusunda Batı’nın yürüttüğü propagandanın yalanlarını açığa çıkarmaya odaklanıyorlardı.
Bu
makalede, Belçika ve ABD’den gelen eski ve yeni sömürgecilerin işgaline, modern
uçaklarına, roketlerine ve fosfor bombalarına karşı ellerindeki sınırlı silâhlarla
direnen isyancıların “kahramanlığı” övülmekteydi. Birçok yerinde, ülkedeki
durumdan bahsedilirken, “ikinci Vietnam” ifadesine başvuruluyordu.[17] İlginç
olan şu ki aynı ülke, Che Guevara’nın da yüreğini harladı. Che birkaç ay sonra,
1965 baharında mücadeleye destek vermek için gizlice Kongo’ya geldi.[18] Ama tüm
dünya genelinde halkların uğruna mücadele verdikleri farklı politik davaları
dert edinse de, Farley’nin ifadesiyle, “Zeki’nin aklı fikri başka yerdeydi. O,
vatanına dönmeyi planlıyordu.”[19]
IKP
İçinde Bölünme ve Bataklıklarda Verilen Silâhlı Mücadele
Onca
yıl maruz kaldıkları baskı ve zulümden yılmış, süreç içerisinde iyice zayıflamış
olan IKP liderleri, Ağustos 1964’te “Ağustos Çizgisi” dedikleri hattı
benimsediler. Sovyetler’in etkisiyle parti liderleri, kapitalist olmayan
kalkınma yoluna girdiğini, nesnel planda devrimci politikalar uyguladığını,
dolayısıyla desteklenmesi gerektiğini iddia ettikleri “devrimci demokratik”
Arif rejimi ile işbirliği kurdular.
Bu
tercihe karşı çıkan devrimci muhalefet, yanlış ve maceracı bir strateji olarak
görülüp, mahkûm edildi.[20] Gelgelelim, kısa süre içerisinde parti içerisinde bu
Ağustos Çizgisi’ne itiraz eden güçlü bir muhalefet hareketi ortaya çıktı. 1964
sonrası gelişme kaydeden ve 1967’de zirvesine ulaşan bu süreç, partinin
bölünmesine, içte yaşanan kavgalara, hatta parti içi darbelere sebep oldu. Böylelikle
IKP, içinden çıkamayacağı bir duruma sürüklendi. Bazı hizipler, hükümete
karşı silâhlı ayaklanma gerçekleştirilmesi fikrini öne sürdüler. Burada amaç,
sadece iktidarı ele geçirmek değil, partiyi kötürüm bırakan iç kargaşanın ve
hizipçiliğin sebep olduğu durumdan kurtulup, hareketi yeni bir hedef etrafında, yeniden birleştirmekti.[21]
Bu
yeni hedefse, esasen ordu içerisinde IKP’nin etkisi altında bulunan
unsurların gerçekleştireceği askerî darbe olarak tasavvur ediliyordu. Ta
başından beri Ağustos Çizgisi’ne karşı çıkmış olan Zeki, 1966 sonlarında Irak’a
döndü, ülkeye gizlice giren Zeki[22] tüm gücüyle süren tartışmalara dâhil oldu.
Parti
içerisinde dolaşıma sokulan bir bildirisinde, askerî darbe fikrini sert bir
dille eleştiren Zeki, güç kullanılması fikrini savunuyordu ve bu gücün Üçüncü
Dünya’da görülen diğer silâhlı mücadele örneklerinden öğrenildiği biçimiyle
tatbik edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ona göre, kapitalist devlette ordu, doğası gereği gerici bir güçtü, dolayısıyla o, devrimci eylem aracı olarak
kullanılamazdı. Bunun yerine Zeki, komünist davanın zafere ancak halkın
desteğini arkasına almış gerilla savaşı biçimi alan uzun soluklu silâhlı halk
savaşı görüşünü savunuyordu.[23]
Fakat
bu görüş, 1967’de parti içerisinde süren kavgalarda baskın görüş hâline
gelemedi, dolayısıyla, Zeki kendisini destekleyen grupla o planladığı gerilla
savaşını başlatmaya karar verdi. Ayaklanmanın başlayacağı ortam olarak Irak’ın
güneyindeki bataklıkları seçtiler. Buralar, merkezî hükümetin kolayca
erişemediği, hareket hâlindeki adacıklardan ve denetlenmesi, geçilmesi güç olan
su yollarından oluşan bir alandı. Ayrıca bu bölgede Ma’dan denilen, Şii Araplar
ikamet etmekteydi. Bu insanlar, Irak toplumunun en yoksul kesimini teşkil ediyorlardı.
Devrimciler, bu halkın kendilerine katılacaklarını umdular.
İlk
başta örgüt, faaliyetlerine orduya küçük darbelerin indirileceği saldırılarla
başlamak istedi. Burada amaç, yoksul köylülerin örgüte katılmalarını ve onu
desteklemelerini sağlamaktı. Ayrıca ayaklanmanın bu şekilde büyüyeceğini, en
nihayetinde tüm Irak’a yayılacağını düşünüyorlardı. Zeki, Che Guevara gibi
okuduğu ve hayran kaldığı isimlerden görüp kabul ettiği görüş uyarınca, devrimin
şehirlerde değil, merkeze uzak köylerde başlaması gerektiğini düşünüyordu.[24]
Bir
polis karakoluna düzenlenen ilk başarılı saldırının ardından kopan fırtına
içerisinde örgüt yolunu kaybetti. O köylüler, kitlesel hâlde harekete destek
sunmadılar. En sonunda ordu, örgüte helikopterlerle ve amfibi araçlarla saldırı
düzenledi. 3 Haziran günü yaşanan çatışmalarda Zeki ve iki yoldaşı öldürüldü. Diğerleri
tutsak düştü ve sonrasında afla hapisten çıktı.[25] Bu olaylardan birkaç hafta
sonra Baas, iktidarı yeniden ele geçirdi ve o dizginleri bir daha bırakmadı.
Philipp Winkler
[Kaynak:
The Arab Lefts: Histories and Legacies, 1950s-1970s, Yayına Hazırlayan:
Laure Guirguis, Edinburgh University Press, 2020, s. 207-212.]
Dipnotlar:
[1] Tariq Ali, Bush in Babylon. The Recolonisation of Iraq, (Londra:
Verso, 2004), s. 100.
[2]
Salaam Yousif, “Le Déclin de l’Intelligentsia de Gauche en Irak”, Revue des
Mondes Musulmans et de la Méditerranée. L’Irak en Perspective 117–18
(2007):, s. 67–8.
[3]
Vijay Prashad, The Darker Nations: A Possible History of the Global South,
Önsöz: Boutros Boutros-Ghali (Londra: Verso, 2013). s. 161.
[4]
İlk film, “Fetaü’l Irak: Halid Ahmed Zeki”. Suphi Hazali ve Kahtan Habibü’
Mallak tarafından Zeki’yi anmak için çekilen bu on beş dakikalık filmde Zeki’nin
kardeşi Gazi ve arkadaşı Kahtan Habibü’l Mallah ile söyleşilere yer veriliyor.
Diğer filmse Iraklı yönetmen Tevfik Tamimi’nin çektiği “Cifaraü’l Irak” [Irak’ın
Guevara’sı]. Bu 46 dakikalık, kapsamlı araştırmanın ürünü olan belgesel, bugüne
dek bilinmeyen belgelere ve şahitliklere yer veriyor. Yazının yazıldığı dönemde
bu belgesel postprodüksiyon aşamasında bulunuyordu. Film, (Tevfik Tamimi’yle Mayıs,
Haziran ve Ekim 2018’de gerçekleştirilen kişisel yazışmalardan elde edilen
bilgiye göre) Iraklı medya şirketi Asiacell tarafından perdeye taşınacak. Zeki
ile alakalı belgeleri tarayıp bana gönderdiği, onunla alakalı bilgilere bana
temin ettiği için Tevfik Tamimi’ye burada teşekkür etmek isterim.
[5]
Zaki, ‘Khalid Ahmad Zaki’, s. 1.
[6]
A.g.e.
[7]
Al-Mallak, Shadharat min tarikh jamʿiyyat
al-talaba al-ʿiraqiyyin fi al-mamlaka
al-muttahida [“İngiltere’deki Iraklı Öğrenci Cemaatinin
Tarihinden Parçalar”] (Bağdat: Dar al-Mallak li al-Funun wa al-Adab wa
al-Nashr, 2013). s. 197.
[8]
“Awraq Anis Ajiba”, Shadharat içinde, özellikle s. 13–14.
[9]
Christ Farley, “On Khalid”, The Death of an Iraqi Revolutionary. Khalid A.
Zaki. A Martyr of Armed Struggle in the Countryside of Southern Iraq içinde
(Londra: n.p., 1969). s. 4 ve Zaki, “Khalid Ahmad Zaki”, s. 2.
[10]
Russell’ın politik faaliyetleri konusunda bkz.: Ray Monk, Bertrand Russell.
The Ghost of Madness 1921–1970 (Londra: Vintage, 2001), s. 454–79.
[11]
Tareq Y. Ismael, The Rise and Fall of the Communist Party of Iraq (Cambridge:
Cambridge University Press, 2008). s. 127–8.
[12]
Al-Mallak, “Kalima”, s. 7.
[13]
Iranian Student, “Khalid’s Internationalism”, The Death of an Iraqi
Revolutionary. Khalid A. Zaki. A Martyr of Armed Struggle in the Countryside of
Southern Iraq içinde (Londra: n.p., 1969): s. 3.
[14]
Tariq Ali, a.g.e., 90.
[15]
Ralph Schoenman ve Khalid Zaki, “Death and Pillage in the Congo”, Africa and
the World Sayı 4 (Ocak 1965), s. 21-47.
[16]
A.g.e., s. 43.
[17]
A.g.e., s. 32–3, 35.
[18]
Monk Ray, a.g.e., s. 465.
[19]
Christ Farley, “On Khalid”, s. 4.
[20]
Johan Franzén, Red Star over Iraq. Iraqi Communism before Saddam (New
York: Columbia University Press, 2011). s. 142–61; Tareq Ismael, Rise and
Fall, s. 118–25; Hanna Batatu, The Old Social Classes and the
Revolutionary Movements of Iraq. A Study of Iraq’s Old Landed and Commercial
Classes and of its Communists, Ba’thists, and Free Officers (Londra: Saqi
Books, 2004), s. 1.035–40.
[21]
Franzén, Red Star, s. 161–8, özellikle s. 164–5.
[22]
Hayatına dair birçok ayrıntıda olduğu gibi Zeki’nin Irak’a dönüşü konusunda farklı
tarihler veriliyor. Fakat birçok kaynak Zeki’nin 1966 yılının sonlarında ülkeye
döndüğünü söylüyor.
[23]
Aktaran: Najm Mahmud, Al-sira’ fi al-hizb al-shuyu’i al-‘iraqi wa-qadayat
al-khilaf fi al-haraka al-shuyu’iyya al-‘alamiyya [“Irak Komünist Partisi
İçindeki Çatışma ve Uluslararası Komünist Hareket İçerisindeki Kopuş”] (Paris:
n.p., 1980), s. 106–8.
[24]
Tareq Ismael, Rise and Fall, s. 153–4; Johan Franzén, Red Star, s.
180–1.
[25] Yaşanan olaylarla ilgili değerlendirmeler şu çalışmalarda aktarılıyor: Johan Franzén, Red Star, s. 179–81; Hanna Batatu, Old Social Classes, s. 1098; Tareq Ismael, Rise and Fall, s. 149–54; Tariq Ali, Bush in Babylon, s. 91–3; “Intifadat al-ahwar al-musallaha fi al-ʿiraq” [“Gerilla Irak Bataklıklarında”], yayın yönetmeni: Qahtan Habib al-Mallak, Al-shahid khalid ahmad zaki. Batal intifadat al-ahwar – haziran 1968 içinde [“Haziran 1968’de Bataklıklarda Verilen Gerilla Mücadelesinin Kahramanı Şehit Halid Ahmed Zeki”] (Bağdat: Dar al-Mallak li al-Funun wa al-Adab wa al-Nashr, n.d.): s. 14–22; ve Salaam Yousif, “Le Déclin de l’Intelligentsia de Gauche en Irak”, Revue des Mondes Musulmans et de la Méditerranée. L’Irak en Perspective 117–18 (2007): s. 67–9.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder