Pages

02 Ağustos 2022

Terzi Fikri İBB’de İşe Girse

Fatsa yüzünden nasıl ÖDP parti kongresinde dayak yemenin eşiğine geldiğimi anlatayım size.

Fatsa ve Fikri Sönmez, Türkiye Sosyalist Hareketi’nin en güzel sayfalarından biridir. Biz, onlara olan borcumuzu, onları “nostaji”ye çevirerek değil, onları aşarak ödeyebiliriz.

ÖDP, 1999 yılında katıldığı ilk yerel seçimde üç belde ve bir ilçede belediye başkanlığını kazandı. O zamanlar parti içerisinde, özellikle bağımsızların olduğu bir gençlik grubu vardı. Biz, çok heyecanlandık. Arkadaşlarla oturduk, “kimse, yaz tatiline gitmeyecek” kararını aldık.

Özellikle tıp, öğretmenlik, mimarlık ve mühendislik okuyan arkadaşları iyiden iyiye ablukaya aldık. “Neler yapabiliriz?” sorusuna cevap bulmak adına tartıştık, mimariden tarıma, çocuklar için yaz kamplarına, her şeyi tasarlamaya başladık. Aklımızda da hep Fatsa vardı. Yıllar sonra yeniden Fatsa… Bundan daha iyi bir olanak olabilir miydi?

Ama partinin yetkili kurullarını aşamadık. O zamanki hâkim yapı, bu ilişkileri bizden sakladı. Öyle kalakaldık. Bendeki de ayrı saflık. Herkesin zaten bunu yapacağını, ama parti içi grup çekişmelerinden bizden sakınıldığını düşündüm. “Hele bir başlasın, biz de bir yolunu buluruz” dedim.

Hayır, ne giden var, ne kampanyaya destek olan, ne yaz okulunu dert edinen, ne de “şu beldemizin şu sorunu var, el atalım” deyip çağrıda bulunan var. İnanılmaz bir hayal kırıklığı yaşadık. Arkadaşlar, sırayla ya “bir şey olmayacak galiba, ben memlekete gidiyorum” dedi ya da “tatile gidiyorum. Dağıldık.

Yaz geçti, sonbahar geldi. Partinin büyük kongresi gelip çattı.

Kongrede yine Fatsa’yı anan sloganlar, Fikri Sönmez posterleri...

Kürsüye çıktım. Bunları anlattım. Belki de malum gruba söylenmeyecek en ağır ifadeyi söyledim: “Siz kim Fatsa kim, siz kim Fikri Sönmez kim? Fatsa’yı da Fikri Sönmez’i de biz yaşatacağız.”

Bunu der demez koşanlar oldu.

Bizim arkadaşlar da koştu, çember oluşturdular, dayak yememi önlediler. Sonra ne mi oldu? Ağılbaşı (Malatya-Engüzek) belde belediye başkanı çıktı (ki bahsini ettiğim hareketten, yani Devyolcu). Genç arkadaş güzelce söyledi, güzelce konuştu. “Ya partiden bir telefon bile gelmez mi? Bir düzine diş fırçası gönderseniz o da mı yok!” diye serzenişte bulundu. Sonra o beldelerde ve ilçelerde tek bir seçim bile kazanılamadı.

Özetle, tarihimiz, güzel tarihimiz, onurlu. Ama devrimcilerin işi, tarih okumak değil, tarihi yeniden yaratmak. Türkiye Sosyalist Hareketi’nin de seksen sonrası en ihtiyacı olan işlerinden birisi de yerel iktidarın nasıl olduğunu dosta düşmana göstermekti. Elde seksen sonrasından sadece Ovacık örneği var.

Bugün Terzi Fikri’yi o İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe girseydi, onu “hakkında Demirel’in tahkikatı varmış” deyip işten atacak olanlar anıyorlar. Soylu’ya teslim olanlar; Demirel’e, 12 Eylül’e teslim olmayanları anmasın artık. Onlar da rahat etsin, biz de rahat edelim.

Nazoryan Kapuvski
1 Ağustos 2022
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder