Pages

21 Ağustos 2022

Faşizm Nedir?


Bugün size faşizm sorunu hakkında yazıyorum. İngiliz yoldaşlarla üç sorunu tartışacak olursanız iyi olur, çünkü bu şekilde sonuçlara ve kesin görüşlere ulaşabiliriz.

Faşizm Nedir? Kelimenin kaynağı İtalya’dır. Karşı-devrimci diktatörlüğün tüm biçimleri faşist miydi, değil miydi? Yani, İtalya’da faşizmin ortaya çıkışından önce de bu diktatörlük faşist miydi?

Komintern, bu hükümetten önce İspanya’nın başında olan hükümeti Primo de Rivera’nın liderliğinde hareket diktatörlüğü “faşist diktatörlük” olarak adlandırıyor. Bu, doğru mu değil mi? Biz, bunun yanlış olduğuna inanıyoruz.

İtalya’daki faşist hareket, tabandan gelen yeni liderlere sahip geniş kitlelerin kendiliğinden hareketiydi. Bu, köken olarak, büyük kapitalist güçler tarafından yönlendirilen ve finanse edilen plebyen bir harekettir. Hareket, küçük burjuvazinin, gecekondu proletaryasının ve hatta bir dereceye kadar proleter kitlelerin bağrından çıktı. Eski bir sosyalist olan Mussolini, bu hareketin doğurduğu, “kendi kendisini yaratmış” bir adamdır.

Primo de Rivera, bir aristokrattı. Yüksek askerî ve bürokratik mevkilerde görevlerde bulundu, örneğin Katalonya’nın baş valisi olarak görev yaptı. Hükümeti devlet ve askerî güçlerin yardımıyla devirdi. İspanya ve İtalya diktatörlükleri, diktatörlüğün tamamen farklı iki biçimidir. Aralarında ayrım yapmak gerekir. Mussolini, birçok eski askerî kurumu Faşist milislerle uzlaştırmakta büyük zorluk çekti. Bu sorun, Primo de Rivera için mevcut değildi.

Almanya’daki hareket, büyük ölçüde İtalya’daki harekete benziyor. Bu, liderlerinin büyük ölçüde sosyalist demagoji kullandığı bir kitle hareketidir. Söz konusu demagoji, kitle hareketinin yaratılması için zaruridir.

Gerçek kitle tabanı, küçük burjuvazidir. İtalya’da küçük burjuvazi, kasaba ve kentlerdeki küçük burjuvalar ve köylülerle birlikte geniş bir kitleyi teşkil eder. Aynı şekilde Almanya’da da faşizm için büyük bir kitle tabanı mevcut. İngiltere’de bu kitle tabanı nispeten küçüktür, çünkü proletarya, nüfusun ezici çoğunluğunu meydana getirmektedir: köylü ya da çiftçi tabakası yalnızca önemsiz bir kesimi teşkil etmektedir.

Yeni orta sınıfın, devletin görevlilerinin, özel idarecilerin vb. böyle bir temel oluşturabileceği söylenebilir ve bu, bir dereceye kadar doğrudur. Ancak bu, analiz edilmesi gereken yeni bir sorudur. Bu, bir varsayımdan ibarettir. Sadece ne olacağını analiz etmek gerekir. Faşist hareketin hangi unsurun bağrından çıkacağına dair bir öngörüde bulunmak şarttır. Ama bu da olayların kontrolü altında olan, onlara göre şekil alan bir bakış açısıdır. İngiltere’de faşist bir hareketin gelişmesinin ya da bir Mosley’nin ya da bir başkasının diktatör olmasının imkânsız olduğunu iddia etmiyorum. Bu, geleceğin meselesidir. Bu, çok zor bir olasılıktır.

Şimdi bundan yakın bir tehlike olarak söz etmek, bir öngörü değil, sadece bir kehanettir. Faşizm yönünde herhangi bir şeyi öngörebilmek için, o fikrin bir tanımına sahip olmak gerekir. Faşizm Nedir? Tabanı, şekli ve özellikleri nelerdir? Gelişimi nasıl gerçekleşecek?

Burada amacım, İngiliz yoldaşlara sorunun basit bir sorun olmadığını göstermektir. Bilimsel ve Marksist bir tarzda ilerlemek gerekmektedir.

Şimdi başka bir soru soralım. Doğal olarak, Sol Muhalefet’in hâlihazırda kitleden kopartılmış olan unsurlarıyla meşgul olmanız önemlidir, ancak Komünist Parti, Bağımsız İşçi Partisi ve İşçi Partisi’nde neler olup bittiğine yakından bakmak, bu partilere dikkat kesilmek de aynı ölçüde önemlidir. İlk sarsıntılar ya da deprem, evin duvarında çok büyük çatlaklar yaratmış olmalı, bu çatlaklarda Bolşevik-Leninistler, işçi hareketinin geniş bir kesimi arasında bir etkiye sahip olabilirler. Dikkatinizi sadece küçük bölümümüze değil, bu büyük organizmada olup biten her şeye yönlendirmeniz gerekiyor.

Bu mektup, biçim olarak kaba taslak kaleme alınmış bir metin. İçeriğini bile kontrol edebilmiş değilim, ama ben, sizin ifade edilen fikirlerin genel anlamını kavrayacağınıza inanıyorum…

Lev Trotskiy
15 Kasım 1931
Kadıköy
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder