Pages

29 Temmuz 2022

Aparat

Sol, devletin ve sermayenin ABD, İngiltere ve Almanya ile ilişkisinde basit bir aparat olmanın ötesine geçemez. Bu ülkelerle kurulan ekonomik ve ideolojik ilişkinin sınırlarını asla aşamaz. Orada dönen çarkların işleyişine bağımlı olduğunun farkındadır. Çark başağı ezmiştir, çekici de kıracaktır. Aslolan çarktır. O, solun putudur.

Devlet ve sermaye, kentlerin kenar mahallelerini dönüşüme sokar, nezihleştirme sürecini başlatır, önden TKP ve Halkevleri gibi yapıları sürer, oraya yerleşecek insanların dişlerine uygun kıvama getirilmesini ister. Semtevleri, ancak devletin izniyle açılabilen birer emlâk danışmanlık bürosu ve kültür ofisidir.

Halkevleri, kent merkezinde veganlık yapar, ama gider, taşrada kurban derisi toplar. Bu örgütler, halka sürekli yalan söylemeye mecburdurlar. Varlık gerekçeleri, tümüyle yanlış olan bir temenniye dayanmaktadır. O gerekçe, “Bir gün ABD, İngiltere ve Almanya olur muyuz?” hayaliyle yaşayanlara masallar anlatmaktan ibarettir.

Sol, ABD, İngiltere ve Almanya’nın içteki kalelerini asla bombalayamaz. O işgalle mücadelenin içinde pişmediği için, her rüzgârda dağılan kumdan kaleler inşa etmekle yetinir.

Bu örgütler, bir yandan “nerede Türk Hava Kurumu’nun uçakları” diye ağlar, bir yandan da kurumun asıl ekmek kapısı olan kurban derilerine göz koyar. Aslolan, şeflerin geçinmesi, dünyalıklarını biriktirmesidir.

Bir yandan devletin tasfiye sürecine timsah gözyaşı döken bu örgütler, bir yandan da bu tasfiye sürecine ortak olacak birer STK gibi çalışma yürütürler. Bu STK’lar, yoksulun et yeme imkânlarına yönelik saldırıya omuz vermeye mecburdurlar. ABD, İngiltere ve Almanya’dan akan paralara mahkûmdurlar.

* * *

Ellilerde Demokrat Parti karşıtı liberaller, Forum dergisinde bir araya gelirler. Ecevit, bu dergide Sovyetler ve komünizm karşıtı yazılar kaleme alır. Güvenlik ve hürriyetin dengelenmesini önerir. Sovyet karşıtı önlemleri haklı görür. Onun kafasındaki CHP, Avrupa sosyal demokrat partilerine değil, Amerikan Demokrat Parti’sine yakındır.

“Güvenlik, Hürriyet ve Kültür” başlıklı yazısında, zamanında “komünist” olmuş solcu aydınların bu yanlıştan dönebilecekleri bir manevra alanı açılmasını talep eder.[1] Sopaya karşı havucu önerir. Sonra o havucun renginde CHP taşeronu örgütler kurulur. O sopayı da havucu da eleştirmeyi bilmiş Kıvılcımlı’nın adını kullananlar, CHP avukatlık bürosu olarak çalışmayı içlerine sindirirler.

Sonrasında başbakan olan Ecevit, gerekli manevra alanını oluşturmak ve komünizm tehdidini savuşturmak adına, genel af ilân eder. O afla çıkan isimlerin her biri, bu alana uygun örgüt kurar. Genel af, Demirel’in demir yumruğuna geçirilmiş kadife eldivenden başka bir şey değildir.[2] Devletin ve sermayenin attığı bu çentiğin izi, diğer izler gibi hâlen daha silinememiştir.

* * *

Son pandemi sürecinde sol örgütlerin gösterdikleri tepkiler, olguları ve gerçekleri anlama, analiz etme yöntemleri gösteriyor ki hepsi, Amerika, İngiltere ve Almanya’daki sol burjuva partileri esas ölçüt kabul ediyor. Trump, Johnson, Merkel gibi isimler üzerinden halka yönelik oluşan güvensizlik, soldaki halk düşmanlığı geleneğini hâkim kılıyor. Herkes, Ecevit’teki liberalizme geriliyor. Bugün bu sosyalistlerin, Nevşin Mengü gibi isimleri taşlamasının bir önemi yok. Hepsinin liberal oldukları görüldü.

Çıta ve ölçüt olarak belirledikleri yer, Amerika, İngiltere ve Almanya. Oradaki sol, sosyalist ve komünist örgütlerin ağızlarından çıkanlara bakıyorlar. Bu ülkelerdeki siyaseti buraya taşıyorlar. Tek yaptıkları, tercüme. Kavramları, sloganları ve programları, ithal. Başka bir işlevleri yok.

Ama bu örgütler, o Amerika, İngiltere ve Almanya gibi yerlerde sol, sosyalist ve komünist örgütlerin ne tür badirelerden geçtiklerini, nerelerde düştüklerini, nerelerde doğrulduklarını, elde ettikleri mevzileri dikkate almıyorlar. Bu üç gücün emperyalist olduğu üzerinde asla durulmuyor. Çünkü aslında o ülkelerdeki sol örgüt ve partiler de emperyalizm bağlamında anlam ve değer kazanıyor. Bu ülkeye geçmişte Maoizm, ancak Avrupa ve Amerika kampüslerinden gelebiliyor.

Bu zeminde yalandan ve yavan bir antiemperyalizm edebiyatına sarılıp, fukara gençler kandırılmaya, oyalanmaya çalışılıyor. Hepsi, önerdikleri siyasetleriyle ve ideolojileriyle, o emperyalizmi önsel olarak kabul ediyorlar, içselleştiriyorlar. Sol örgütler, “Avrupa geridir, Asya ileridir”[3] diyen Lenin’in fikri ve eylemi tohumlanmasın, gelişmesin diye varlar. Varlıklarını kime ve neye borçlu olduklarını çok iyi biliyorlar.

Lenin’in sözünü ettiği, emperyalizmin yağmasından dökülen kırıntıların peşine düşmüş küçük burjuvaziye öykünüyorlar.[4] O küçük burjuvazi gibi devletin ve sermayenin askeri olmayı tercih ediyorlar. Bu açıdan, Birinci Dünya Savaşı’nda devletlerin hazırladıkları savaş kredilerine onay ve destek veren sosyalistlerle pandemi süresince egemenlerin tedbirlerine ve hamlelerine onay ve destek veren sosyalistlerin mayası, aynı teknede karılmıştır.

* * *

Pandemi süreci, politika dışı ve teknik bir işlem olarak ele alınmıştır. Devlet ve sermaye, bunun böyle görülmesini istemiş, sol örgütler de herkese başlatılan pandemi sürecinin politika dışı ve teknik-bilimsel bir işlem olduğu yalanını yutturma işini üstlenmişlerdir. Oysa süreç, gayet politiktir, gayet egemenlerin sınıfsal aklı ve sınıfsal bilim silâhı uyarınca işlemektedir. Sosyalist hareketse yukarıdaki tvitte konuşan Demokrat Partili avukatın sözünden başka bir şey söylememiş, onunla kol kola girmiştir.

Küçük burjuvazinin işi, her olgu ve olayı sınıf dışına kaçırmaktır. Sınıfsız yurttaşlık, sınıfsız doğa, sınıfsız toplumsal cinsiyet, sınıfsız bilim ve sınıfsız bireylik, kaçıp sığındığı yerlerdir. Bunlar, burjuvazinin açtığı, dönüşüm ve teslimiyet için gerekli olan, manevra alanlarıdır. O manevra alanlarında tek siyaset, bireyi sabit kılıp, geri kitlelerin ve koşulların o sabitin düzeyine gelmesini beklemek, kıpırtılara alkış tutmaktır.

Eren Balkır
29 Temmuz 2022

Dipnotlar:
[1] Aktaran: Yunus Emre, Toplumsal Tarih, Sayı. 290, s. 83.

[2] Eren Balkır, “Sadak ve Eldiven”, 11 Şubat 2017, İştiraki.

[3] V. I. Lenin, “Geri Avrupa, İleri Asya”, 18 Mayıs 1913, İştiraki.

[4] V. I. Lenin, “İkinci Enternasyonal’in Çöküşü III”, Haziran 1915, İştiraki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder