Pages

11 Şubat 2022

Pandemi Vurguncuları, Ayağa Kalkın!


Tarih, her fırsatı değerlendiren, savaşı kâr ve dolandırıcılık için kullanan isimlerle dolu. Bu insanlar karşımıza, katliamı ve kargaşayı kâra tahvil eden istifçiler, silâh üreticileri ve kurnaz iş adamları olarak çıkıyor. Bu pandemi denilen muharebe sahası da krizden istifade edip kârına kâr eklemek isteyen yığınla üçkâğıtçıya tanıklık etti.

SARS-CoV-2'nin 2020'de tüm dünyada salgına sebep olduğu koşullarda, birilerinin epey para kazanacağına, bu türden bir ölümcül krizi kazanç kapısı olarak görenlerin çıkacağına dair işaretleri hikâyenin ta başında görmüştük. Siz dilediğiniz kadar Zoom zombileri olarak uzaktan çalışma pratiğine alışın. Varsa imkânınız, dilerseniz uzak bir diyardaki ikinci veya üçüncü evinize çekilme kararı alın. Bir yerlerde ter döken, gerekli hizmetleri temin eden, onca çileyi göğüsleyen emekçiler var nasılsa.

Hastalık ve umutsuzluk karşısında insanların derin toplumsal eşitsizliklerden muzdarip olduğu başka tarihsel dönemler de yaşandı. İtalya’nın en önemli yazarlarından Giovanni Boccaccio’nun kaleme aldığı, yüz ayrı masaldan oluşan Decameron bize veba ve yoğun ızdırabın yaşandığı yıllara dair genel bir bakış açısı sunuyor. Kara Ölüm olarak anılan veba salgını, 1347 ve 1351 yılları arasında Avrupa halklarının %40 ilâ %50’sinin ölümüne sebep oldu.

Boccaccio kitabında “ızdırap çekenlere acımak insan tabiatına uygun bir davranıştır” sözünü alıntılasa da kitaptaki rengârenk karakterler okura farklı şeyler düşündürtüyor. Zenginler, sahip oldukları servetin sunduğu imkân dâhilinde inzivaya çekilecek güzel yerler bulabiliyorlar. Kendi döneminde asli ve gerekli kabul edilen işlerde çalışan, o berbat işleri yapan insanlarsa vebaya yakalanıyor, zaman içerisinde de ölüyorlar.

Vergi Adaletinden Yana Amerikalılar ile Eşitsizlik Programı Politika Çalışmaları Enstitüsü’nün (IPS) Ekim 2021'de hazırladığı raporda tespit ettikleri biçimiyle, ABD’de milyarderlerin servetleri yüzde 70 oranında artarak 2,1 trilyon dolara çıkmış. Ayrıca ülkedeki milyarder sayısı da 614 iken 745 olmuş. Aynı dönem içerisinde daha az şanslı olan 89 milyon insan işini kaybetmiş, bunun 44,9 milyonu Kovid’le bağlantılıymış. Ayrıca 724.000 kişi Kovid sebebiyle vefat etmiş.

Bu denli büyük bir servet artışına sebep olan suçluları artık hepimiz tanıyoruz. Kapanma politikalarının uygulandığı, evde kal talimatının dayatıldığı dönemde internet pazarında yaşanan büyüme, Silikon Vadisi’ndeki ve diğer sektörlerdeki megalomanları epey zengin etti.

Aynı gelir diliminde olan bazı kişiler, hesaplarında gözlerinin sulanmasına neden olan artışlar karşısında parmağını kıpırdatma, ellerini ceplerine götürme gereği bile duymadılar. Vergi mükelleflerinden gelen yığınla paranın yanında bu kişilerin ellerindeki varlıkların değeri de hızla arttı. Avustralyalı milyarder Kerry Stokes bir yandan şirketlere yapılan yardımları kasasına koyarken işçilerin ücretlerine göz dikti ve onları dilediği gibi düşürdü. Pandeminin başında “artık cömertlik zamanı” laflarını kimse anımsamadı.

Aralık 2021'de, bir dizi sosyal bilimci tarafından yazılan Dünya Eşitsizlik Raporu, milyarderlerin dünyadaki toplam servet içerisindeki payının pandeminin başında yüzde 2 iken bir yıl sonra yüzde 3,5’e çıktığını tespit etti. Rapora göre “günümüz dünyasında eşitsizlikler, Batı emperyalizminin zirvede olduğu yirminci yüzyılın başlarındaki seviyeye çok yakın.”

Rapor ayrıca, bilhassa zengin ülkelerde hükümet desteğinin yoksullaşmanın acımasız kimi etkilerini ortadan kaldırdığını söylüyor. Raporun başyazarı Lucas Chancel, şunu söylüyor: “Zengin ülkelerde, hükümetin müdahalesi yoksullukta büyük bir artışı önledi. Salgın, sosyal devletlerin yoksullukla mücadeledeki önemini ortaya koydu.”

Oxfam [Oxford Açlık İçin Yardım Komitesi], Dünya Ekonomik Forumu olarak bilinen zengin çenebazların bir araya gelmesiyle aynı zamana denk gelen bir raporla eşitsizliğin hâlini anlatan çalışmaların yığıldığı raflara önemli bir katkıda bulundu. Oxfam bilmediğimiz bir şey söylemiyor ama raporu incelenmeyi hak ediyor. Rapor, bu acımasız ve katmanlı eşitsizlik dünyasının giderek büyüyeceğini ortaya koyuyor.

Rapor daha başta oldukça çarpıcı şeyler söylüyor. “Dünyanın en zengin 10 adamının serveti pandemi başladığından beri ikiye katlandı. Kovid-19 sebebiyle insanlığın %99'unun gelirleri daha da kötüleşti.”

Bu dönemde erkeklere sallayıp durmak kolay, ama bir yandan da zengin kadınları da görmek gerek. Örneğin Avustralya’nın en zengin isimlerinden olan Gina Rinehart’ı anmak gerekiyor. En anlayışsız isimlerden olan Rinehart’ın serveti 16 milyar dolardan 36 milyar dolara çıktı. İşi gücü toprağı eşelemek olan ama madencilikten gelen serveti genetik ustalığı ve çok çalışmasına borçlu olduğunu söyleyen biri için hiç de fena değil bu artış.

Sonuç olarak, 2755 milyarder, son iki yılda servetleri açısından önceki 14 en zenginin toplamından daha fazla para kazandı. Oxfam raporunda, “Bu, kayıtların tutulduğu günden beri milyarderlere ait toplam servette yaşanan en büyük yıllık artış” ifadesi yer alıyor. Kafayı komplolarla kırmış teorisyenlerin, bugünlerde Davos gibi şampanyaların su gibi aktığı yerlerde komploların tezgâhlandığı ve uygulamaya konulduğu ihtimali karşısında ellerini ovuşturmalarına hiç şaşmamalı.

Oxfam raporu, yapılacak tartışmaların niteliğini tayin edecek bir çalışma. Pandemi döneminde artan servet eşitsizliği ile ilgili diğer raporlarda olduğu gibi bu rapor da milyarderlerin gelirlerindeki artışı, borsa fiyatlarındaki baş döndürücü artışa, “düzenlenmemiş varlıklardaki patlama”ya, tekel gücünün daha yaygın olmasına, devam eden özelleştirme sürecine ve uygulanmakta olan düşük kurumlar vergisi oranlarına ve kolaylaştırıcı düzenlemelere bağlıyor. Oxfam raporu bu dönemde yerlerde sürünen işçi hakları ve ücretlerin yanı sıra “ırkçılığın silâh hâline getirilmesi”nden ve bu pratiğin oynadığı rolden de bahsediyor.

Bugünkü pandemi ile geçmişteki veba salgını arasında bir benzerlik daha var. Veba, feodal düzende kimi değişikliklere yol açacak ölçüde yıkıcı sonuçlar doğurdu. Zenginler o allı pullu, içi tıka basa yiyecek-içecek dolu inziva yerlerine koşmuş olsa da onlar hayatta kalma konusunda herhangi bir güvenceye sahip değillerdi. İçinde bulundukları koşullarda nüfus iyice azaldı ve bu gelişme değişimin zeminini teşkil etti. Köylülük bu süreçte cesaretlendi, bunun sonucunda da toplumsal ve ekonomik koşullara yönelik bir dizi itiraza ve isyana tanıklık edildi.

Jeff Bezos, Elon Musk ve Mark Zuckerberg gibiler, henüz bir köylü isyanının modern versiyonuna tanıklık etmiş değiller. Belki de artık bu tanıklığın vakti gelmiştir.

Binoy Kampmark
19 Ocak 2022
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder