Pages

08 Aralık 2021

Birinci İntifada


Filistin halkının büyük ayaklanmasının, İntifada’nın 35. yıldönümü. Aralık 1987’deki intifada üzerinden Samidun Filistinli Tutsaklar Dayanışma Ağı, bugüne dek süren mücadelenin, direnişin ve devrimin canlı hatırasını ve mirasını diri tutuyor, onurlandırıyor, yüceltiyor.

Gazze’deki Cibaliye mülteci kampında İsrail işgal ordusuna ait bir askerî cemseden açılan ateş sonucu dört Filistinli işçinin öldürülmesi sonrası Filistinliler, 8 Aralık 1987 günü sokaklara döküldüler. Halk, kendi hareketini meydana getirdi, kolektiflerini ve kurumlarını oluşturdu, Ayaklanmanın Birleşik Ulusal Liderliği’ne ait mesajlar üzerinden birleşti, İsrail’i boykot etti ve halk mücadelesiyle kolektif direnişin tüm unsurlarını pratiğe döktü. İntifada sürecine öncülük etme noktasında kadınlar, gençler ve işçiler kritik bir rol oynadılar, her köyde, kasabada ve şehirde sömürgeciliğe karşı direnişten neşet edecek devrimci toplum için ortaya konulacak tüm çalışmaları yürütmek adına komiteler örgütlediler.

İntifada, sadece Filistin’deki Filistinlileri değil, sürgündeki ve diasporadaki Filistinlileri de birleştirdi. Birçok yönden İntifada, Lübnan kamplarındaki kuşatmayı kırdı, dünya genelinde Filistinli toplulukların örgütlenmesi sürecini tetikledi, aynı zamanda Filistinlilerle dayanışma çalışmalarının örgütlenmesine dönük adımların hızla artmasını sağladı.

Doğal olarak İntifada, büyük bir baskı ile karşılaştı: insanlar, toplu hâlde hapse atıldılar, ağır işkencelerden ve sorgu süreçlerinden geçtiler, Rabin’in o herkesçe bilinen “kemik kırma” politikasına maruz kaldılar. İşgal güçleri, İntifada süresince yüz binlerce Filistinliyi gözaltına aldı, hapse attı, 120.000’den fazla insan yaralandı, yüzlercesi katledildi. Filistinli tutsaklar, direnişlerine ve başkaldırılarına demir parmaklıklar ardında devam ettiler, bağrından birçok parlak genç örgütçüyü çıkartacak olan “devrim okulları”nı kurdular, bu okulların temellerini sağlamlaştırdılar.

İntifada, Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku devletlerinin yıkılışından, tek kutuplu dünyaya hâkim olan ABD emperyalizminin yol açtığı tehdide, oradan birinci Irak Savaşı’na ve Arapların özyönetim pratiklerine yönelik saldırılara dek birçok uluslararası gelişmeye rağmen devam etti. Maalesef bu süreçte İntifada, birilerinin malı hâline geldi. Filistin halkının fedakârlıkları ve başarıları, ABD emperyalizmi ile gerici Arap rejimleriyle ittifak hâlinde olan Filistinli yönetici sınıf tarafından gasp edildi. Bu süreçte yüzler önce Madrid Konferansı’na sonra da Oslo Anlaşması sürecine çevrildi. Böylelikle Filistin halkının devrimci arzuları, Siyonist sömürgeciliğin yanı başında basit bir özyönetim projesine dönüştürülmeye çalışıldı.

Oslo Anlaşması, İntifada’ya son vermiş gibi görünse de Filistinlilerin devrimci vizyonuna halel getiremedi. İntifada, bugün Filistin mücadelesinin neden alternatif bir yola, topyekûn kurtuluş ve geri dönüş vizyonu ile uyumlu bir yola ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Zira bugün Filistin davası, bir kez daha tasfiye edilmeye çalışılıyor.

İntifada’nın sunduğu vizyon, hiçbir vakit mağlup olmadı, engellenemedi, ezilemedi. Bu vizyon, onlarca yıldır olduğu gibi her bir ayaklanmada yaşamaya devam ediyor. Filistin’de, mülteci kamplarında, sürgünde ve diasporada, dünyanın her bir şehrinde, her adalet mücadelesinde Filistin bayrağı, devrim umudu, devrim arzusu ve özgür bir gelecek vizyonu olarak, bir çiçek misali karşımıza çıkıyor.

Hâlen daha devam eden İntifada’nın 35. yıldönümünde, özgürlük için dövüşen, kendisini feda eden insanlar huzurunda Samidoun Filistinli Tutsaklar Dayanışma Ağı, nehirden denize tüm ülke kurtulana, geri dönüş gerçekleşene dek mücadeleyi sürdüreceğine söz veriyor.

Samidoun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder