Muhammed
Rıza Şeceryan [23 Eylül 1940-8 Ekim 2020] geleneksel İran müziği üstadı, İran
klasik müziği şarkıcısı ve bestekârıdır. İran’ın en büyük klasik müzik üstadı
olarak bilinmektedir. O, aynı zamanda hattat ve insanî yardım faaliyetlerinde
bulunan bir isimdir.
İran’ın
Meşhed kentinde dünyaya gelen Şeceryan, babasının destek ve yardımıyla, beş
yaşında şarkı söylemeye başladı. On iki yaşından itibaren Redif olarak bilinen
geleneksel klasik müzik repertuvarı ile ilgili dersler aldı. Şarkıcılık
kariyerine 1959 yılında Radyo Horasan’da başlayan Şeceryan, altmışlarda özel
şarkı söyleme tarzı ile öne çıktı. Ahmed İbadi, Abdullah Davami ve Nur Ali
Borumend gibi hocalardan ders aldı. Aynı zamanda Rıza Goli Mirza Zelli,
Feriborz Manuşehri, Kamerü’l Mülûk Veziri, İkbal Azer ve Tac İsfahani gibi
önceki kuşağa mensup şarkıcıların vokal tarzlarını öğrendi. Kendisinin de
aktardığı biçimiyle, efsanevi bir isim olan İranlı tar üstadı Celil Şahnaz,
müzikal gelişiminde önemli bir rol oynadı, hatta Şeceryan, şarkı söylerken çoğu
zaman onu taklit ettiğini söylüyor.
Şeceryan,
Perviz Meşkatyan, Muhammed Rıza Lütfi, Hüseyin Alizade ve Faramarz Peyvar gibi
isimlerle birlikte çalışmalar ortaya koydu. İcrası güç olan geleneksel Destgah
tarzında en yetenekli isim kabul edilmektedir. 1999’da UNESCO, Fransa’da
kendisine Picasso Ödülü, 2006’da ise UNESCO Mozart Madalyası vermiştir.
Mart
2016’da Şeceryan on beş yıldır böbrek kanseri tedavisi gördüğünü açıkladı.
Nevruz kutlaması ile ilgili videoda tıraş edilmiş saçlarıyla göründü.
Şeceryan,
İran geleneksel klasik müzik icrası konusunda ustalığı tartışma götürmeyecek
bir isimdir. Müzisyenler ve müzik severler onu milli hazine olarak
görmektedirler. Teknik açıdan şarkı icrası kusursuz, güçlü ve alabildiğine
duygu yüklüdür. İran müziğinde geleneksel şarkıların icrası en güç sanatsal
faaliyet sahası kabul edilir. Şeceryan, mükemmel bir şarkıcı ve en önemli ilham
kaynağıdır.
İran’ın
kuzeydoğusunda bulunan Meşhed kentinde 1940 yılında dünyaya gelen Muhammed Rıza
Şeceryan babasının yönlendirmesiyle beş yaşında şarkı söylemeye başladı. Birkaç
yıl sonra yeteneğini tüm Meşhed kenti öğrendi. Dindar bir ailede yetişmiş
olmasına karşın on iki yaşında dinî müzik dışında geleneksel müziği de
öğrenmeye başladı. İlk söylediği eser, Deştili Gamengiz Guşi’nin bir
şarkısıydı. Şeceryan ayrıca Horasan ve diğer bölgelerin türkülerini de öğrendi.
İlk başta kendi memleketi olan Horasan’ın türkülerine odaklandı. Ardından Redif
olarak adlandırılan geleneksel müzik repertuvarına hâkim oldu.
Üniversite
sonrası öğretmen olan Şeceryan, her türden geleneksel müzik biçimini öğrenme
imkânı buldu ve zamanla dinî müzikten uzaklaştı. Böylelikle Şeceryan’ın
sanatsal kariyeri önemli dönemeçlerden geçti. Tahran’a geldiği günlerde Ahmet
İbadi ile tanıştı. Setar üstadı olan İbadi bugün ailesinin temellerini attığı
müzik geleneğinin tek vârisidir. Merhum İsmail Mehrtaş’la tanışması sonrası
geleneksel şarkı icrası yeni nüanslar edindi, halk ezgilerini paylaşmaya
başlayan Şeceryan’ın sanatsal tekniği bu süreçte değişti.
Redif’in
farklı versiyonlarının nasıl icra edileceğini, Rıza Goli Mirza Zelli, Kamerü’l
Mülûk Veziri, İkbal Sultan Azer ve Tac İsfahani, Nur Ali Han Borumend ve
Tahirzade İsfahani gibi önemli isimlerden öğrendi. Geleneksel müziği daha iyi
anlamak ve icra edebilmek için Celil Ahbari’den santur dersleri aldı. 1960’ta
tekniğini geliştirmek için santur ustası Faramarz Peyvar’ın öğrencisi oldu, bu
sayede santurun sunduğu imkânları yorumuna ve icrasına aktarma konusunda
gerekli ustalığı edindi.
En
fazla ilham aldığı isim Gulam Hüseyin Benan’dı. Birkaç yıl boyunca onun şarkı
söyleme tarzını benimsedi. Hayatındaki en önemli gelişme ise üstad Abdullah Han
Davami ile tanışmasıdır. Bu isim sayesinde önceki yüzyılın büyük ustalarının
aktardığı birçok eski şarkıyı (tasnifleri) ve Redif’in hakiki hâlini öğrenme
imkânı buldu.
Şeceryan,
şarkıcılık kariyerine 1959 yılında Radyo Horasan’da başladı. Altmışlarda özel
şarkı söyleme tarzı sayesinde ünlendi. Tahran Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi gibi okullarda dersler verdi. İran müziği üzerine araştırmalar
yürüttü, ayrıca ulusal radyo televizyon kurumunda çalıştı. İran’da ve başka
ülkelerde konserler verdi. Dünya genelinde üne kavuşan Şeceryan, kendi
meslektaşları arasında önemli bir konuma sahip oldu.
O
muazzam müzik yeteneğinin yanı sıra Şeceryan, İran hat sanatı sahasında
yıllarca emek verdi. 1967’den itibaren başlayan hattatlığı, İbrahim Buzari ve
Hüseyin Mirhani isimli iki İranlı hattattan aldığı derslerle derinleşmiştir.
Bugün kendisine has tarzı ile başarılı bir hattat olarak görülmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder