“Genç Adam ve Fahişe” [Edvard Munch -1893]
Birkaç
ay önce Kanada Muhafazakâr Parti milletvekili Arnold Viersen, seks işi
savunucusu ve Yeni Demokrasi Partisi milletvekili Laurel Collins’e seks
işçiliğini kariyerinin bir parçası kılmayı hiç düşünüp düşünmediğini sordu, ama
sonrasında ondan özür dilemek zorunda kaldı. Bu soruya çok kızan Collins’e
destek veren senato üyeleri Viersen’a “yazıklar olsun sana!” diye bağırdılar.
Ardından Collins, kendi hesabından şu tweet’i yayınlandı:
“Arnold Viersen’ın benden
özür dilemesi, beni mutlu etti. Ama ben, onu tüm kadınlardan özür dilemeye
davet ediyorum. O, seks işini karalamak ve kriminalize etmek suretiyle seks
işçilerine yönelik şiddetin artmasına katkı sunuyor.”
Kanada
solunun diğer önde gelen üyeleri de Collins’in itirazına iştirak etti, bir
yandan da “seks işinin bir iş” olduğunu söylediler. Solun öfkesi haklı, ama o,
meseledeki tuhaflığı görmüyor. Kendilerinin veya sevdiklerinin seks işiyle
iştigal etmesi fikrine ilk elden olumsuz tepki geliştiren insanlar, solun seks
işçiliği ile ilgili konumunun belirli bir ferasete dayanmadığını, ayrıca onu
arzulayan bir tavra sahip olmadığını söylüyorlar. Buna karşın bugün sol, seks
işinin diğer her türden iş gibi ücretli emek olduğunu ısrarla dile getirme
noktasında liberal feministlerle, kapitalistlerle, pezevenklerle ve burjuva
akademisyenlerle kol kola yürüyor.
Peki
bu seks işi, gerçekten de diğer ücretli emek temelli işler gibi bir iş midir?
Kadın
ticaretine baktığımızda ve onu şiddet temeli üzerinden diğer işlerle
kıyasladığımızda fuhşun maddi anlamda farklılık arz ettiğini, bedene fiziken
zarar verdiğini görüyoruz. Seks işçileri arasında görülen şiddetin oranı, tüm ömürleri
boyunca işyerlerinde şiddet gören işçiler arasında yüzde 45 ilâ 75 arasında.
Birleşik
Krallık genelinde yapılmış bir çalışma, dışarıda, belirli bir mekâna bağlı olmadan
çalışan fahişelerin yüzde 81’inin, kapalı mekânda çalışanlarınsa yüzde 48’inin
müşterilerinden şiddet gördüğünü ortaya koyuyor. Bu şiddetin önemli bir kısmını
tecavüzler oluşturuyor. ABD’de fahişelerdeki ölüm oranı is kadınlardaki orandan
çok yüksek.
Buna
karşın seks işi savunucuları bunların, seks işçiliğinin suçlu gösterilmesinin
ve damgalanmasının bir sonucu olduğunu söylüyorlar. Bu kişiler, eldeki o
rahatsız edici rakamları seks işçiliğinin damgalanmamasının, çalışma haklarının
artırılmasının ve seks işçilerinin korunmasının bir zorunluluk olduğunun kanıtı
olarak yorumluyorlar.
Solcuların
önüne seks işinin bir iş olmadığını gösteren yığınla empirik veri yığsak, gene
de ikna olmuyorlar. Kuralcı bir tutum alıyorlar ve seks işinin insanların
kiralandığı ve ücret aldığı gerçeği üzerinden iş sayılması gerektiğini
söylüyorlar. Buradan da ütopik bir görüş geliştirerek, sendikalaşmanın ve
damgalanmamanın seks işini güvenli kılabileceğini iddia ediyorlar. Demek ki
bizim, söz konusu argümanı kuralcı ve ütopik öncülleri temelinde ele almamız
gerekiyor.
Seks
İşi Gereksiz Emektir
Cinsellikle
ilgili hizmetlerin bir meta gibi satılması, yeni bir mesele değil. Metalaştırma
da zaten kapitalizmin yaptığı bir şey. Gelgelelim sırf bir şey metalaştırıldı,
bir işçi o şeyi satarak “meslek” sahibi oldu diye o meslek Marksist anlamda bir
“iş” olmaz.
Tarihsel
düzlemde incelediğimizde birçok sosyalist, fuhşu insanî koşulların
iyileştirilmesi ve özgürlük için uğraşan bir toplumda kabul edilemeyecek bir çalışma
biçimi olarak görmüştür. Krupskaya’dan Kollontay’a, Lenin’den Eleanor Marx’a
kadar birçok sosyalist, kendilerine fuhşun sosyalist toplumda “iş” olarak
sunulacak bir çalışma yöntemi olup olmadığını sormuş, hepsi de “Hayır” cevabını
vermiştir. 1921 yılında Aleksandra Kollontay şu açıklamayı yapmaktadır:
“Her şeyden önce
profesyonel fahişelik nedir? Fahişe, enerjisini kolektif için kullanmayan,
başkalarının sırtından geçinen, başkalarının rızkından yararlanan kişidir. […]
Fahişeliğe izin verilemez, çünkü o enerjimizi tüketmekte, genel ve ulusal
refahı yaratan emekçi ellerin sayısını azaltmaktadır. Ulusal ekonomi açısından
profesyonel fahişe, emek kaçkınıdır.”
Seksin
engelliler için bir hak olması gerektiğini iddia eden en uçtaki liberal
feministler dışında çok az insan, seks hizmetinin toplumsal açıdan gerekli
olduğunu söylüyor. Seks işinin işçilerin girebileceği meşru bir yol olduğunu
söyleyen kapitalist mantığı kabul etmeyen Marksistlerin herkesin toplumsal
açıdan değerli bir işi olmasını, çalışma haftasının kısaltılmasını ve
işyerlerinin demokratikleştirilmesini istemesi, bu yönde mücadele etmesi
gerekiyor. İnsan hangi işe zaman ayırıyorsa o iş insanî ihtiyaçları
karşılamalı, insanın gelişimini mümkün kılmalı.
Sol,
tarihte daha önceleri daha iyi çalışma koşulları için mücadelede belirli
başarılar elde etti. Sosyalist politika ile kaynaşmayı bilen emek hareketi, çocuk
emeğini ortadan kaldırdı, çalışma gününü sınırladı. Kapitalistler, bu türden
gelişmeler karşısında korkuya kapılsalar da emekçiler, dünyanın çocuk emeği ve
14 saatlik işgünü olmadığında daha iyi bir yer olabileceğini gördüler. Bunların
toplumun işlemesi için gerekli olmadığı, özgürlükleri azaltmadığı anlaşıldı.
Elbette
ki ne tür işlerin gerekli emekten ibaret olduğu, tartışma götürür bir
meseledir. Beslenme, sağlık hizmeti, barınma gibi ihtiyaçlarımızı karşıladıktan
sonra başka ne tür ihtiyaçlarla yüzleşiriz? Demokratik bir toplumda sıradaki
ihtiyacın ne olduğu tartışılmalı, hep birlikte kararlaştırılmalıdır. Öte yandan
“gereksiz emek” terimindeki belirsizlik, kullanılmayan zaman ve yaşamsal
deneyimlere karşı gelmeleri konusunda sosyalistlerin aklını çelmemeli, bunun
yerine sosyalistler, iyi ve anlamlı işler talep etme yoluna girmemelidir.
Seks
İşi Üretken Emek Değildir
Marksistler,
tüm ücretli emek biçimlerinin eşit olmadığını Kapital’den bilirler.
Marx, neticede üretken emek-üretken olmayan emek ayrımı yapmıştır. Burada değer
temelli bir hükümde bulunulmamaktadır. Bilâkis, bu kategoriler tümüyle emeğin
nihai ürünün kullanımı ve emekçinin sermayeyle ilişkisiyle ilgilidirler. Üretken
emek, kapitalistler için bir kâr kaynağına dönüştürülen emektir. Üretken
olmayan emekse nihai metaı doğrudan tüketim için üretir.
Örneğin
müşterisinin bahçesindeki çimleri biçen ve serbest çalışan bir bahçıvan, üretken
olmayan bir işçi iken çim biçme makinesinin parçalarını bir araya getiren bir
fabrika işçisi, üretken bir işçidir, çünkü o makinenin satılması sonucu
kapitalist kâr elde eder.
Marx,
üretken olmayan emeği emekçiden ayrıştırılamayan emek olarak tanımlar. Bu
noktada hizmetini ancak doğrudan temas kurarak sunabilen kimi doktorlar örnek
olarak verilebilir. Ürünün emekçiden tümüyle kopartılması mümkün olmadığından,
kapitalist üretim tekniklerini, üretkenliği ve artı değer istihracını artırmak
için tatbik etmek güçtür veya imkânsızdır.
Özetle;
üretken olmayan emekçiler, sermayeyle benzer türde bir ilişkiye sahip
değildirler, dolayısıyla bu insanlar, üretken işçiler gibi sömürülmezler. Marx
bu konuda şunları söyler:
“Başkalarına eğitim veren
bir öğretmen, üretken işçi değildir. Gelgelelim başka öğretmenlerle birlikte
bir kurumda ücret karşılığı çalışan ve kendi emeğini, bilgi satan kurumun
sahibi olan müteşebbisin parasını artırmak için kullanan öğretmen, üretken
işçidir. Üretken olmayan işlerin önemli bir kısmı, resmi planda bile sermaye
ile ilişkisi bağlamında ele alınabilecek düzeye ulaşamaz ve temelde bir geçiş aşamasının
parçasıdır.”
Seks
işi, Marx’ın örneğindeki öğretmen gibi, geçiş aşamasına aittir. Seks
işçilerinin büyük bir kısmı, ya kendileri ya pezevenkleri ya da genelevler için
çalışır. Kendileri için çalışan seks işçileri, üretken olmayan bir iş ortaya
koyarlar. Bu insanların ürettikleri ürün, doğrudan para karşılığı alınan hizmet
olarak tüketilir ve daha fazla sermaye üretmez. Başkaları için çalışan
fahişelerin yaptığı da üretken olmayan bir iştir. Bu tür durumlarda seks
işçileri, müşterilere ulaşmak, koruma almak ve/veya fiziki planda
kullanabilecekleri bir işyerine sahip olmak için belirli bir ücret öderler.
Bu
pratiği ev sahibi-kiracı ilişkisi olarak görmek gerekir. Burada kapitalist
toplumsal ilişkiler söz konusu değildir. Kapitalist bir işletme sermaye üretir
ve bu sermayeyi daha iyi teknolojiye, daha fazla işçiye, modernize edilmiş bir üretim
hattına vs. yatırır. Burada amaç, ilgili ürünü daha kısa sürede ve/veya daha az
kaynakla üretmek, sonuçta da daha fazla sermaye oluşturmaktır. Yukarıda bahsi
edilen örneklerde fuhuş, bu türden bir amaca sahip değildir ve aynı içerikle
icra edilmez.
Buna
karşın gelişmiş ülkelerde seks işi yasallaşmakta, suç olmaktan çıkmakta ve
normalleşmekte, hatta kapitalist toplumsal ilişkiler bağlamında ele
alınmaktadır. Bu da aslında seks işinin ileride daha fazla sömürüyü koşullayan
bir zeminde icra edileceğini ortaya koyar. Almanya, Hollanda ve Yeni Zelanda
gibi ülkelerde mega genelevler, arabaya servisler, seks fabrikaları, açık
alanda seks mağazası zincirleri karşımıza çıkmaktadır. Otobüslerde ve başka
kamusal alanlarda fuhşun açıktan reklâmı yapılmaktadır.
Seks
işçisi ücretleri üzerindeki en önemli baskı kaynağı ise rekabettir. Yukarıda
bahsini ettiğimiz öğretmen gibi bu mesele de geçiş aşaması bağlamında ele
alınmalıdır. Seks işçisinin verdiği hizmet işçiden ayrıştırılamamakta, ürünün
kendisi, ürünü üretenden ayrı ele alınamamaktadır. Teknolojik inovasyon üzerinden
elde edilecek verimlilik sınırlı olduğu için, işçinin sırtından elde edilecek
kârın miktarı da sınırlı kalmaktadır. Dolayısıyla, geçimi sekse bağlı olan
insanlar da çalışma gününü uzatma yoluna girmekte, iş yoğunluğunu artırmakta
veya her geçen gün daha yüksek oranda olmak kaydıyla, kârlarını artırabilmek
adına ücretleri düşürmektedir. Fakat bir saat içerisinde hizmet sunulacak
müşteri sayısının ve bedenin belirli bir fiziki sınırı mevcuttur. Bu noktada
bir de birçok ülkede uygulamada olan asgari taban ücretten de bahsetmek
gerekir. Tüm bunlar, Marx’ın emekçiden ayrıştırılamayan diğer hizmetler dediği şeyle
uyumludur:
“Bir bütün olarak hizmet şeklinde
tüketilen, işçiden ayrı ürün üretmeyen, dolayısıyla, ürünün işçiden bağımsız
varolmadığı, buna karşın gene de kapitalist tarafından doğrudan sömürülebilen
iş türleri kapitalist üretimin toplam kütlesiyle kıyaslandığında devede kulak
kalır. Bu işler tümüyle ihmal edilebilirler, bu sebeple aynı zamanda üretken
emek olmayan ücretli emek kategorisi altında ele alınamazlar.”
Seks
İşçileri Dünyayı Geliştiremezler
Sosyalizm,
politik bir harekettir. Bu sebeple sosyalist analiz ve öneriler, temelde işçi
sınıfının söz, yetki ve karar sahibi olacağı sürece katkıda bulunmalıdırlar. İtirazlara
maruz kalsa da şu söylenmelidir: sosyalistler, hangi işin üretken hangisinin üretken
olmadığını, buradan da hangi işin politik açıdan faydalı, hangisinin faydasız
olduğunu mevcut koşullarda tartışmaktan kaçınmamalıdırlar.
Sosyalistler,
kapitalizmde hangi işlerin gücü elinde bulundurduğu, hangi işçiler örgütlendikleri
vakit kapitalist toplumsal ilişkilere nihai darbeyi indirebileceği sorularını sormalıdırlar.
Geçmişte
sosyalistler kendilerine “inşa edeceğimiz gelecekte fuhşa yer var mı?” sorusunu
sorarlar ve bu soruya “Hayır” cevabını verirlerdi. Hatta Lenin de bir seferinde
“fahişelerin üretken çalışma sürecine yeniden dâhil edilmesi, toplumsal
ekonominin parçası kılınması gerektiğini” söylemişti.
Seks
işçileri, kapitalizme karşı anlamlı bir güç ortaya koyamazlar. Seks işçileri iş
durdurma eylemi yaptıklarında bu eylem kira grevi kadar etkide bulunmaz. Kira
grevi ise ev sahiplerinin kira tutarlarını düşürmelerine, hatta sıfırlamalarını
sağlar. Ne var ki ister kiracılar isterse fahişeler eliyle yürütülsün hiçbir
kira grevi, kapitalist toplumsal ilişkilere karşı gerçek bir itiraz ortaya
koyamaz.
Üstelik
seks işçileri eliyle gerçekleştirilecek bir kira grevinin uygulanabilir olup
olmadığı bile tartışmalıdır. Öte yandan, seks işçilerinde sendikalaşma düzeyi
de sıfıra yakındır. Fuhşun 2002’den beri yasal olduğu Almanya’da çok az sayıda
kişi sendikalara üye olmuştur. Ülkedeki 400.000 fahişenin sadece 300 ilâ 600’ü seks
ticareti bünyesinde çalışan işçileri örgütleyen sendikanın üyesidir. Jacobin
gibi dergilerin sayfalarında birçok solcunun oluşsun diye yalvarıp durduğu seks
işçilerinin sendikal gücü, yaklaşık yirmi yıldır bir türlü oluşamamıştır.
Birçok
solcu, “seks işi iştir” düşüncesinin kadınları güçlendirdiğini ve ona tercihler
sunduğunu söyler. Oysa seks işi, kadınların elindeki gücü çalan bir pratiktir.
Bir kadın işçi, başka bir alanda ücret karşılığı bir iş bulmak, sendikalı olmak
ve kendisiyle birlikte tüm sınıfın yaşam koşullarını iyileştirmek için mücadele
etmek yerine oldukça tehlikeli ve şiddet üzerine kurulu bir iş sahasına
tevessül etmekte, bu sahada, yaşlandıkça bahsi edilen işleri yapamaz hâle
gelmektedir.
Sosyalistler,
seks işini hem bugüne hem de geleceğe bakarak tartışmalıdırlar. Seks işinin
politik faydasından söz edilemez. Seks ticaretinin parçası hâline gelmiş işçi
kadınların konumlarını kıymetli göstermek ve o konumları pekiştirmek,
nihayetinde bir bütün olarak işçi sınıfını zayıflatır. Bu süreçte en iyi
ihtimalle az sayıda kadın gençken, seks ticareti denilen pazarda kıymetli kabul
edildikleri dönemde iyi bir hayat yaşayacaktır. En kötü ihtimalle ise seks işi,
işsizliğin ve yoksulluğun yol açtığı buhar basıncını düşürmek için gerekli
tahliye vanası olarak iş görecek, devletler böylece sorumluluklarından
kurtulacaklardır. Sosyalistler, bir avuç kadın dışında kimseye hayrı olmayan
bir pratiğe bel bağlamamalı, devletin elini rahatlatan yönüyle aktif olarak
mücadele etmelidir.
Leyla Meçuyi
11 Eylül 2020
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder