George
Floyd’un öldürülmesi sonrası ABD genelinde yapılan kitlesel gösteriler,
altmışlardan beri ülkede görülen en büyük gösteriler olarak tarif edildiler.
Altmışların
başında Martin Luther King ve Malcolm X gibi isimler, Afrikalı-Amerikalı
toplumunun yurttaşlık haklarına kavuşması için verilen mücadeleye öncülük
ettiler. Bu iki insanın öldürülmesi sonrası Kara Panterler doğdu ve bu hareket,
ABD’deki politik sistemin dayandığı kurumsal ırkçılığa en militan itirazı
gerçekleştirdi.
Örgüt,
1966’da Batı Sahili’nde Huey Newton ve Bobby Seale tarafından kuruldu.
Gelgelelim örgütün en gelişkin militanı ve düşünürü, Şikago’da yaşayan Fred
Hampton isimli gençti.
Bugün
ayaklanma esnasında birçok gösterici, üzerinde Fred Hampton’ın resmi bulunan
tişörtler giyiyor. Bu tişörtlerin üzerinde ayrıca Hampton’ın Amerika’da
ırkçılıkla mücadelenin kapitalizmle mücadele hâlini alması gerektiğine dair o
önemli mesajı da yer alıyor.
Kapitalizm
ve Irkçılık
Hampton,
ırkçılıkla kapitalizmin iç içe geçtiğini, ABD toplumunda ezilen tüm kesimlerin
sosyalizm çatısı altında birleşmesi gerektiğini, Kara Panterlerin üst
yönetimdeki herkesten daha iyi kavramış bir isimdi.
Birçok
insandan ileri olan bu sınıf bilinci, nihayetinde 1969’da Hampton’ın hayatına
mal oldu. Hampton, başında J. Edgar Hoover’ın bulunduğu FBI’ın yönettiği devlet
terörünün hedefi hâline geldi. Şikago’daki ırkçı polisler, bugün George Floyd’u
öldürenlerde gördüğümüz türden bir duygusuzlukla katlettiler Hampton’ı.
Cinayetten bir yıl önce Hampton, şunları söylüyordu:
“Biz, Amerika’da ırkçılık
olduğu gerçeğini hiçbir zaman inkâr etmedik, fakat biz, öte yandan ırkçılığın
kapitalizmin bağrından çıkan bir yan ürün olduğunu söyledik. Önce kapitalizm
vardı, ırkçılık sonra geldi. Para kazanmak için köleleri buraya getirdiler.
Öncelikle akıllarında para kazanmak vardı, köleler para kazanmak içindi. Demek
ki ırkçılık, kapitalizmin içinden çıktı. Önce kapitalizm vardı, ırkçılık onun
yan ürünüydü.”
Düşman
Kapitalizmdir
Fred
Hampton, İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği tarihten üç yıl sonra, 1948’de
dünyaya geldi. Ailesi, Şikago’nun işçi mahallelerinden birinde yaşamaktaydı.
Anne babası sendikacıydı. Hampton, hukuk okumaya karar verdi, amacı ırkçı
Şikago Emniyet Müdürlüğü’nün ezip durduğu Afrikalı-Amerikalılara yardım
etmekti. Genç bir eylemci iken Hampton, beyazların değil kapitalizmin gerçek
düşman olduğunu anlamıştı. Bir arkadaşı, onunla ilgili şunları söylüyor:
“O günlerde kardeşi Bill,
‘Fred, okulda hem siyahların hem de beyazların lideri hâline geldi’ demişti.
Arkadaşlarının aktardığı kadarıyla bir seferinde Fred, başı derde girmiş, uzun
saçlı, deri ceketli beyaz bir grup belalı tiple tanıştı. Yoğun bir tartışmanın
ardından arkadaşlarının kullandığı ifadeyle ‘Hamp’ zulmedenin ‘sistem’ olduğuna
o insanları ikna etti.
Fred altmışlarda,
Siyahların Gelişimi İçin Ulusal Birlik içinde genç bir eylemci olarak, herkeste
görülmeyen kimi örgütsel beceriler ortaya koydu. Birliğe katıldığında birliğin
şehirdeki üye sayısı ikiydi. Birkaç ay içinde bu sayı yedi yüzü buldu! Söz konusu
birlik, o dönemde ayrımcılığı besleyen aygıtı zaman içerisinde hukukî
yollardan reforma tabi tutma önerisi üzerinde duran siyah yurttaş hakları
hareketi içerisinde önemli bir baskı grubu hâline geldi.”
Ne
var ki 1968’de Martin Luther King’in öldürülmesiyle Hampton, Afrikalı-Amerikalıların
ikinci sınıf vatandaş olma hâllerine son verme noktasında devlete seslenip
durmanın faydasız olduğunu gördü.
Polis
Zulmü
Hampton,
Kaliforniya’da Newton ve Seale’ın çalışmalarından aldığı ilhamla, King’in
ölümü, ardından birçok şehirde açığa çıkan isyan dalgası sonrası Şikago’da
Özsavunma İçin Kara Panter Partisi isimli teşkilâtın şubesini kurdu.
Panterler,
siyah deri ceketleri, bereleri ve güneş gözlükleriyle tüm ülkenin dikkatini
çektiler. Ellerindeki silâhlarıyla sokaklara çıkıp ırkçı polislerin karşısına
dikildiler ve bu noktada anayasada yapılan ikinci değişikliğin verdiği
haklardan istifade ettiklerini söylediler. KPP, doğrudan Afrikalı-Amerikalıların
eşitlik taleplerini ele alan on maddelik bir program hazırladılar. Yedinci
maddede geçen ifadeye baktığımızda, aradan geçen elli küsur yıla rağmen çok az
şeyin değiştiğini görüyoruz:
“Polisin siyahlara yönelik
uyguladığı vahşet ve katliam politikasının derhal sona
erdirilmesini istiyoruz.
Biz, kendilerini siyah
halkı, ırkçı polisin zulüm ve vahşetine karşı korumaya adamış öz savunma
grupları örgütleyerek, kendi halkımıza yönelik polis vahşetine bir son
verebileceğimize inanıyoruz. Birleşik Devletler Anayasası’nda yapılan İkinci
Değişiklik, bize silâh taşıma hakkı vermektedir. Bu nedenle biz, tüm siyahların
öz savunma amacıyla silâhlanmaları gerektiğine inanıyoruz.”
KPP,
ayrıca Vietnam Savaşı’na karşı güçlü bir kampanya yürüttü. Bu noktada parti,
bilhassa halkın yüzde 11’ini teşkil eden Afrikalı-Amerikalıların savaşta
ölenlerin yüzde 25’ini meydana getirdiği gerçeğe üzerinde duruyordu.
Halk
Eylemliliği
Hampton’ı
KPP’nin medyadaki görünümü değil, yoksul siyahlarla kurduğu ilişki, çocuklara
kahvaltı hazırlaması, her yaştan siyaha ücretsiz klinik hizmeti sunması
etkilemişti. Örgüt, aynı zamanda siyahları daha çok etkileyen orak hücreli
anemi hastalığı ile ilgili araştırmalara para aktardı. KPP, iktidara bağlı
resmi kurumlarda ırkçı saldırılara ve önyargıya maruz kalan siyahlara özgüven
kazandırmak için onlara hukuk ve siyahların tarihi ile ilgili eğitimler verdi.
Hampton,
ABD’deki kapitalist devletin yüzlerce yıldır yaydığı ırkçılık ideolojisiyle
mücadelenin önemi konusunda şu yorumu yapmaktaydı:
“Eğitimi olmayan kişi var
olamaz da. Ne dediğimi anlıyor musunuz? Eğitimsizseniz, bir yere gidemezsiniz.
Hatta neyi neden yaptığını bile bilemezsiniz. Olursunuz, duygusallıkla hareket
edersiniz. Duygularınızın esiri olursunuz, yoksullaşırsınız ve hep bir şey
istersiniz. Eğitilmezlerse insanlar, daha fazlasını isterler. Kapitalist
olurlar, tanıdığımız bildiğimiz insanlar, zamanla zenci bir emperyalist hâline
gelirler.”
Hampton,
sosyalist bir boyut kazanmadığı takdirde yurttaşlık hakları mücadelesinin,
zulüm kurumlarını güçlendirmekten başka bir iş yapmayan siyah orta sınıfı
oluşturmak isteyen yönetici sınıfın eline geçeceğini görüyordu. Barack Obama,
Colin Powell ve Condoleezza Rice gibi isimler, Hampton’ın tespitinin doğru
olduğunu pratikleriyle ispatladılar.
Kapitalizmin
Yan Ürünü
Zeki
bir örgütçü, karizmatik bir hatip olarak Fred Hampton KPP saflarına katıldı ve
Illinois şubesinin başkanı, ayrıca partinin başkan vekili oldu. 1969’da
Şikago’daki düşman çetelerin katıldığı bir konferansta etkili bir konuşma
yaptı. Hampton, konferansı çetelerin birbirlerine fırlattıkları okları gerçek
düşmana atmalarını sağlamak için düzenlemişti. Kardeşi Bill, o günlere dair
şunları anlatıyor:
“Fred, hastane grevleri
örgütlüyordu. Ayrıca zulme karşı mücadele vermek için Şikago şehrinde yoksul
beyazlardan, siyahlardan, Latinlerden, Kızılderililerden ve Meksikalılardan
oluşan Gökkuşağı Koalisyonu adında bir yapı kurdu. Fred, Porto Rikolu örgüt Genç
Lordlar ve şehrin dışındaki mahallelerde faal olan beyaz örgütü Genç
Vatanseverler ile birlikte politik bir örgüt meydana getirdi, burada Fred’in
amacı, onların ırkçılığı kapitalizmin yan ürünü olarak görmelerini ve yegâne
sorun olarak ele almalarını sağlamaktı.”
Suçlu
Gösterme Çabası
Hampton’ın
öne çıkışı, doğalında Şikago Emniyet Müdürlüğü’nün dikkatini çekti. 1968’de bir
sokak satıcısından 71 dolar değerinde dondurma çalmakla suçlandı. Suçlamayı
reddeden Fred, “Şişman olabilirim ama 710 tane dondurma çubuğunu yemem mümkün
değil” dedi.
Hampton,
gene de hapse atıldı. Çıkartıldığı mahkemede hâkim, Fred’in politik
gerekçelerle suçlu gösterildiğini düşünmemize neden olacak sözler sarf etti:
“Bu sanık karşıma geçip, silâhlı devrimi savundu. Onun buradan çıkıp kayıplara
karışmasına izin veremezdim.”
Hampton,
birkaç ay sonra kefaletle serbest bırakıldı ve politik faaliyetlerine kaldığı
yerden devam etti. Örgütlediği bir çalışma dâhilinde Şikago’daki bir traktör
fabrikasında grevde olan işçilere destek vermek için yapılan yürüyüşe öncülük
etti. Eyleme siyah, beyaz, Porto Rikolu, binlerce işçi katıldı.
Siyahî
Mesih
Tam
da bu noktada Hampton’daki karizma, örgütleme becerisi ve arkasındaki desteğin
büyüklüğü, onu FBI’ın ana hedefi hâline getirdi. 1968’de Richard Nixon’ın
seçimden zaferle çıkmış olması, FBI başkanı Hoover’a KPP liderlerini zor
kullanarak yok etme konusunda açık çek sundu.
FBI,
COINTELPRO isminde, gizli ve tümüyle anayasaya aykırı olan bir bölüm kurdu ve
bu bölüm, hazırladığı karşı-istihbarat programını yürürlüğe koydu. Bölümün
söylediğine göre amacı, “militan siyah milliyetçi hareketinin birleşmesini ve
harekete geçmesini sağlayacak bir mesihin doğuşuna mani olmaktı.”
4
Aralık 1969 gününün sabah erken saatlerinde polis, Hampton’ın Şikago’daki evine
baskın düzenlendi ve polisler yatağında yatmakta olan Hampton’ı vurup
öldürdüler. Bir gece önce bir polis casusu Hampton’ın içkisine uyku ilâcı
atmış, böylelikle baskın esnasında onun mücadele etmemesi sağlanmıştı.
Hampton’ın karnı burnunda olan ve onun yanında uyuyan kız arkadaşı, ölümden kıl
payı kurtuldu.
On
yıl sonra cinayetin yargısız infaz olduğunu zımnen kabul eden Şikago polis
teşkilâtı, Hampton’ın ailesine yaklaşık 2 milyon dolar para verdi.
Onu
Neden Öldürdüler?
Fred
Hampton öldürüldüğünde henüz 21 yaşındaydı. Bu dehşet verici ölüm, ABD’deki
kapitalist devletin reforma tabi tutulması mümkün olmayan doğasını tüm
çıplaklığıyla ortaya koyan bir olaydı. Aynı kapitalist devlet, son dönemde
George Floyd’un ölümü üzerinden milyonlara kendisini ifşa etmiş oldu.
Hampton’ın
öldürülmesi sonrası diğer Panterlerin lider kadrosu, FBI’ın uyguladığı baskılar
sonucu dağıldı, hükümeti silâhlı bir azınlıkla devireceklerine dair inanç,
tarihin bir parçası hâline geldi.
Hampton’ın
kısa ömrü, işyerlerinde ve sokaklarda kitlesel hareketlilikle birleşen
sosyalist bir mesajın ta başından beri Amerikan kapitalizmini ayakta tutan
ırksal ayrışmaları ortadan kaldırma potansiyeline sahip olduğunu hepimize
anımsatıyor.
Hampton’ı
desteklemiş beyaz bir hemşire, onun geride bıraktığı mirası gayet güzel
özetliyor:
“Mesele, kapı komşumuz
olan siyah adam değil, Belediye Başkanı Richard Daley gibi isimlerin ve
sanayicilerin oluşturduğu iktidar yapısıydı. Tahminimce Fred’in katledilmesinin
sebebi, onun herkesle çalışma becerisine sahip olmasıydı. […] Fred, siyahlar sorun
yaşadıklarında yönetici sınıfın siyahları hemen yalnızlaştırabileceğini, ama
siyahlarla beyazlar bir araya geldiklerinde bu durumla başa çıkmak zorunda
kalacaklarını söylerdi. Bence o, tam da bu tür şeyler söylediği için tehlikeli
bir isimdi ve bu yüzden öldürülmesi gereken birisi olarak görüldü.”
Sean Ledwith
8
Haziran 2020
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder