Pages

03 Haziran 2020

Humeyni: Devrimci Molla


Elimizdeki tüm ölçütler dikkate alındığında, Ayetullah Humeyni’nin yirminci yüzyılın en önemli isimlerinden biri olduğu görülür. Onun öncülüğünde gerçekleşmiş olan 1979 İran Devrimi, dünyayı sarsan bir olaydır.

Tarihin tüm büyük isimleri gibi Humeyni de halkının bilincinde silinmez bir iz bırakmıştır. Ondan miras kalan hatıra defterinde, bir yanda nostalji, hürmet, ütopya ve sadakat, öte yanda sürgün, trajedi, öfke ve itiraz kayıtlıdır.

Yol açtığı etki bakımından Lenin, Mao ve Castro gibi yirminci yüzyılın kimi önemli devrimcileriyle kıyaslanabilecek bir isim olan Humeyni, kendi döneminde halkının hayatını, aynı zamanda dünya siyasetinin gidişatını etkilemeyi bilmiştir.

Ortaya koydukları devasa projeleriyle devrimci liderler, tarihi bir bütün olarak kucaklamak isterler. Dünyadaki düzene karşı gerçekleştirilen isyan, nispi ve kısmi değil, genel ve evrensel bir değişimi vaat eder.

Dolayısıyla, 1979’daki Humeyni’yi reformist kabul edemeyiz. O İran’a, Şah’ın eski rejimiyle uzlaşmak için gelmemiştir. Humeyni’nin İran’a gelmesinin sebebi, sadece kendi ülkesine değil, tüm dünyaya tatbik edilebileceğini düşündüğü ideal politik ve toplumsal düzeni tanımlamaktır. Devrimci coşkunun zirvede olduğu günlerde Humeyni, ülkenin kaderinin değişeceği 1979 yılının kışında Neauphle-le-Chateau’da şu sözleri, tam da bu sebeple sarf edecektir:

“Büyük İran halkı! İran tarihi, hatta dünya tarihi, sizin hareketiniz gibi bir harekete hiçbir zaman şahit olmamıştır. Sizin gibi asil bir halkın genel ayaklanması hiçbir vakit yaşanmamıştır. […] Aslan yürekli kadınlarımız, kundaklarındaki bebeklerini kucaklayıp rejimin halka doğrulttuğu makineli tüfeklerin ve tank namlularının karşısına dikilmektedir. Kadınların sergilediği bu türden bir yiğitliği ve kahramanlığı, tarihin hangi dönemi kaydetmiştir. […] İslamî gayeler uğruna verdiğiniz mücadelede hiçbir şeyden korkmayın, çünkü bu büyük hareketi hiçbir şey durduramaz. Haklı olanın tarafındasınız. Yüce Allah sizin safınızdadır. Mazlumların önder olmasını, kendi kaderlerinin ve kaynaklarının varisleri hâline gelmesini isteyen O’dur.”[1]

Devrimciler, teoride ve pratikte yeni bir düzen kurmak isterler. Onlar, devlette ve sosyo-ekonomik düzende yapılacak reformlarla veya yüzeysel değişikliklerle asla yetinmezler.

Humeyni, tam da bu düzlemde tarihi radikal bir açıdan ele almıştır. Mirası, hafızayı ve yöntemi her daim dikkate alan Humeyni, devrimin de bu anlamda görkemli olması gerektiğinin ve onun bu görkemiyle yapılmasının şart olduğunun bilincindedir.

Devrimden üç yıl sonra yayımlanan kitabına yazdığı önsözde dile getirdikleri, devrim konusunda önemli birer ikaz olarak okunmalıdır:

“Gelecek nesillerin bilinçlendirilmesi ve muhaliflerin yol açtığı tahribata mani olunması, önemli bir meseledir. Dost yazarlar, bu İslamî hareketin tarihini doğru bir biçimde analiz etmeli, önemli tarihsel günleri kayıt altına almalı, İran’ın farklı şehirlerinde Müslümanların gerçekleştirdikleri gösterilerin ve isyanların ardındaki ana dürtü tespit edilmelidir.”[2]

Bu tür yazılarında ve konuşmalarında Humeyni, dünya tarihinden, devrimin asaletinden, Allah’tan, evrensellikten, kahramanlıktan, İslam’dan, devrimin büyüklüğünden dem vurur. Tüm bunlar, İranlılara yön veren devrimci mücadeleyle ilişkili söylemin ana unsurlarıdır.

Arşin Edib Mukaddem

[Kaynak: A Critical Introduction to Khomeini, Cambridge University Press, 2014.]

“Biz mazlumu savunur zalimle kavga ederiz.”

Dipnotlar:
[1] Ruhollah Khomeini, “In Commemoration of the Martyrs of Tehran” 11 Ekim 1978, Yayına Hazırlayan ve Çeviren: Hamid Algar, Islam and Revolution: Writings and Declarations of Imam Khomeini içinde (Londra: Mizan Press, 1981), s. 240–241.

[2] Seyyed Hamid Rouhani (Ziarati), Baresi va tahlil az nehzate Imam Khomeini, 11. Baskı, (Tahran: Entesharat-e Rahe Imam, 1360 [1982]), sayfa numarası yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder