Pages

30 Mayıs 2020

Gazze’den Minneapolis’e Adalet ve Kurtuluş Mücadelesi


Samidoun Filistinli Tutsaklarla Dayanışma Ağı, Siyahların kurtuluş hareketine, George Floyd’un dostlarına ve ailesine, Minneapolis ve başka yerlerde adalet, polisin ve yetkililerin hesap vermesi, ırkçı ve sömürgeci polis terörünün son bulması talebiyle sokaklara dökülen tüm insanlara desteklerini sunar ve onlarla dayanışma içerisinde olduğunu bildirir. Onca kameranın önünde polisin işlediği cinayet, bir tür güvenin ve katil Derek Chauvin’le sınırlı olmayan dokunulmazlığın bir yansımasıdır, ama aynı zamanda ABD’de polis faaliyetlerinin kurumsal düzeyde ırkçı ve ezici yapısının bir tezahürüdür. Biz, Minneapolis’teki isyanı, varlığını tüm zalimliğiyle sürdüren yapısal ırkçılığa maruz kalan, Siyahî direnişinin o köklü ve zengin geleneğini miras alan, örgütlenen ve mücadele eden halkın intifadasını destekliyoruz.

On binlerce insan, ezilen topluluklara, bilhassa Siyahî ve Yerli topluluklara karşı polis güçlerinin hâlen daha devam eden saldırılarına direneceklerini net bir biçimde ortaya koymak için sokağa döküldü. Irkçılığa ve Politik Baskılara Karşı Ulusal İttifak üyesi Frank Chapman’ın da ifade ettiği biçimiyle:

“Mayıs ayı içerisinde silâhsız başka bir Siyah daha katledilmişti. Maryland Springfield’da Finan Berhe, Georgia Brunswick’te Ahmaud Arbery, Kentucky Louisvill’de Breonna Taylor ve şimdi de Minnesota Minneapolis-St.Paul’da George Floyd öldürüldü ve tüm bu olaylar, yüzyılın en kötü salgınının yaşandığı dönemde gerçekleşti. Siyahların bugün hâlâ linç ediliyor olmaları, ne büyük bir rezillik, ırkçı terörün bir kurt sürüsü gibi ülkede dolaşması, ne acı. George Floyd’u o nasırlaşmış yürekleriyle öldürdüler, bir polis geldi, diziyle boğazına bastırıp onu boğdu, diğer polislerse seyretmekle yetindi. Onlar da bu cinayetin suç ortağıdır. Halkın George Floyd için adalet talep eden haklı öfkesi ile ayaklanıp sadece Minneapolis ve St. Paul değil, tüm ülkenin başına bela olan ırkçı terörün geride bıraktığı bu mirasa son vermek istemesinde şaşılacak bir yan yok.”[1]

Filistinli tutsaklarla dayanışma ağı olarak biz, Birleşik Devletler’in ve İsrail’in sadece yerleşimci-sömürgeci ve ırkçı temelleri, köklerdeki gerçekliği, askerî kurumlara akıtılan milyarlarca dolar ve Arap topraklarına dayattıkları emperyalist proje değil, ayrıca ABD’de Siyahlara ve işgal, ırk ayrımcılığı ve sömürgecilik koşullarında yaşayan Filistinlilere karşı yürürlüğe konulan taktikler, eğitim çalışmaları ve “güvenlik”le ilgili uygulamalar konusunda da ortaklaştıklarını çok iyi biliyoruz. Biz, George Floyd cinayetine ait o yürek paralayan, hafızalardan asla silinmeyecek görüntülerde birçok Filistinli ve Siyahî şehidin hayatını tereddüt etmeden çalan, ama hiç ceza almayan aynı ırkçılığı görüyoruz.

ABD’de polis güçleri, esasında şehirlerde ve ülke genelinde yaşayan topluluklar dâhilinde bir tür işgal gücü olarak hareket eder, dolayısıyla taktikler ve sömürgeci yaklaşım konusunda iki ülke arasındaki ortaklık kimseyi şaşırtmamalıdır. Ama öte yandan bu gerçek bizi, Siyahların kurtuluş hareketiyle dayanışma konusunda eylemlerimizi artırmaya ve daha da o eylemleri anlamlı kılmaya mecbur etmelidir. Filistin mücadelesi ve Siyah hareketi, sömürgecilik ve emperyalizm karşıtı güçler olarak, kurtuluş için kavga vermektedir. Her iki güç de enternasyonalizm geleneğine ve ortak mücadeleye bağlıdır. Bu ortak mücadeleyse, köklü bir tarihe, zengin bir mirasa, bugünde ve gelecekte verilecek kavgaya dair ciddi imkânlara sahiptir.

Halid Bereket’in de ifade ettiği biçimiyle:

“Filistinliler, ırkçı hâkimiyetin ve zulmün sürdürülmesi noktasında toplu tutuklamaların nasıl kullanıldığına aşinadır ve hapse atma sürecindeki ırkçı yapıları kırmanın kurtuluş hareketimiz için önemli olduğunu bilmektedir. Bizler, Mumya Ebu Cemal’i ve ABD’deki siyah kurtuluş hareketine mensup tüm politik tutsakları selâmlıyoruz ve onların derhal özgürlüklerine kavuşmaları yönünde çağrıda bulunuyoruz. ABD’deki Siyah hareketinin ilk günlerinden beri, kölelerin özgürlük için isyan etmelerinden yurttaşlık hakları hareketine kadar, Siyahî halkı, örgütleri ve hareketleri devletin şiddetli baskısına, hedef alınarak gerçekleştirilen saldırılarına, tutuklamalar ve cinayetlere maruz kalmıştır. Filistinli ve Arap topluluklarına zulüm uygulayan, FBI gibi ABD’deki istihbarat kurumları yıllarca Siyah hareketlerine, liderlerine ve cemaatlerine saldırmayı merkezî bir proje olarak görmüşlerdir.”[2]

Polis George Floyd’u kasten öldürmüştür, çünkü onu bir tutsak olarak görmekte ve esasen kanıksanmış yargısız infazlar süreci kapsamında bu cinayeti işlemektedir. Bu, devletin gerçekleştirdiği bir işkencenin sonucudur. Bu ölüm, ABD’nin içeride ve dışarıda Siyahlara ve Yerli halka karşı uyguladığı soykırımdan Amerikan imparatorluğunun halkları katleden yaptırımlarına, cinayetlerine ve savaşlarına kadar uzanan tüm suç zincirinin bir halkasıdır.

Bu noktada Siyahî devrimci Huey Newton’ın kitabı için yazılan yazıda yer alan ve Ahmed Sedat’ın kaleminden çıkan şu bölümü hatırlayalım:

“Yoldaşlarım, Filistinli tutsaklar hareketi ve kendim adına söyleyebilirim ki işgalci gücün bu Ramon adındaki hapishanesinde bizler, bugün ağır baskılara karşı hapishanelerde kurtuluş mücadelelerine devam eden siyah yoldaşlarımızı sıkılı yumruklarımızla selamlıyor, onlarla dayanışma içerisinde, kol kola olduğumuzu ifade ediyoruz. […] Bugün Filipinler’de olduğu gibi, harekete karşı saldırılar daha da artmakta, Filistin direnişi üyeleri katledilmekte, planlı programlı saldırılara maruz kalmakta, öte yandan aynı şekilde siyahlar ve hareketleri kriminalize edilmektedir. Dolayısıyla bugün Huey Newton’ın yüzleştiği ve tanımladığı türde bir durumla karşı karşıyayız. Bugün hâlâ kapitalizmin, Siyonizmin ve emperyalizmin, onların polisinin ve askerinin acımasız saldırılarına karşı halklarımızı korumaya çalışıyoruz. […] Bu örnek, aynı zamanda Kara Panter Partisi ile Siyahların Kurtuluşu Hareketi’nin yürüttüğü mücadelenin, güttüğü davanın ve örgütlediği hareketin varlığını sürdürdüğünün de bir delilidir. Söz konusu dosyanın kapandığını kimse söyleyemez. Adalet ve kurtuluş mücadelesi sürmektedir. […] Aynı şekilde, Şikago, Oakland ve Harlem sokaklarında da siyahların mücadelesinin sürdüğünü, Kara Panter Partisi’nin mirasının hâlâ canlı olduğunu bir şekilde hissedersiniz. Oralarda mücadelenin mirasını bir cevahir misali sol memesinin altında taşıyan insanlara rastlarsınız. Hareketimize mensup yaşlı insanların, bilhassa yolu hapisten geçmiş olanların deneyimleri, yazılarla, kitaplarla ve edebiyatla bir nesilden diğerine aktarılmaktadır. Siyahların ve Filistinlilerin devrimci kurtuluş mücadeleleri gençlerin yürüdüğü yoldan ilerleyecektir.”[3]

Sedat yazısında, bugün Minneapolis’te eylemde olan insanların görüntülerini ve seslerini yankılayan ifadelere yer veriyor:

“Emperyalistlerin ve sömürgecilerin hazırladıkları kanunlar, halkımızın haklarını ve kaynaklarını çalmak, aynı zamanda insanımızı tutsak edip ezmek ve kriminalize etmek için kullanılmaktadır. Kolektif ‘kanun çiğneme’ pratiği ve sahip olduğu adaletle adaletsizliği ayırma becerisi üzerinden kanunlar meşruiyetini yitirirler. İnsanlar hep birlikte kanuna karşı çıkarlar ve onu çiğnerler. Bunu birey değil, kolektif bir güç olarak yaparlar. Kanun çiğnemek, kapitalizmin, emperyalizmin ve sömürünün kanunlarını çiğnemek, istisnai olmaktan çıkmalı ve kural hâline gelmelidir.”[4]

Samidoun, Minneapolis’teki intifada ile dayanışma içerisinde olduğunu ifade eder, şehit George Floyd için adalet talebini, ayrıca onu öldüren sistemin kökünün kazınması talebini herkesle birlikte dillendirir. Biz, herkesin Minneapolis’te süren örgütlenme faaliyetlerine destek sunmasını, Minnesota Özgürlük Fonu adı altında süren çalışmaya katılmasını[5], hapishanelere ve eylemcilere destek sunan bu faaliyete ve burada önerilen, para toplama çalışması yürütenlere katkı sağlamalarını istiyoruz.[6] Ayrıca herkesin 30 Mayıs günü ırkçı cinayetlere, polis şiddetine karşı düzenlenen, tutsaklara özgürlük talep edecek olan, Irkçılığa ve Politik Baskılara Karşı Ulusal İttifak [NAARPR] tarafından organize edilen eyleme katılmasını talep ediyoruz.

Şan olsun şehitlere.

Zafer mücadeleyle gelecektir.

Nehirden denize tüm Filistin’den Kuzey Amerika’ya her yerde adalet ve kurtuluş mücadelesi birdir!

Samidoun
28 Mayıs 2020
Kaynak

Dipnotlar:
[1] National Alliance Against Racist and Political Repression, “Statement on the Lynching of George Floyd”, 27 Mayıs 2020, Fightback.

[2] PFLP, “PFLP Salutes the Black Struggle”, 21 Ağustos 2014, Bayview. Türkçesi: “FHKC’nin Ferguson Bildirisi”, 22 Ağustos 2014, İştirakî.

[3] Ahmad Sa’adat, “Prisons, the Black Liberation Movement and the Struggle for Palestine”, 15 Ekim 2018, Samidoun. Türkçesi: “Siyahlar ve Filistin”, 17 Kasım 2018, İştirakî.

[4] Ahmad Sa’adat, a.g.e.

[5] Minnesota Freedom Fund, “Support Black Youth”, MFF.

[6] Minnesota Freedom Fund, Twitter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder