6
Kasım Çarşamba günü eski Cezayir Cumhuriyeti Geçici Hükümeti misyon şefi Doktor
Frantz Fanon, Accra’da, bir yıldır çilesini çektiği ağır hastalığın sonucu
vefat etti. Çok erken bir dönemde, Siyah Deri Beyaz Maske’nin yazarı,
sömürgeciliği psikopatoloji açısından derinlemesine analiz etmiş, Fransa’daki
Cezayirli hastalarla kurduğu temaslar üzerinden Cezayir’i ‘tartışmıştı’.
Psikiyatrist olarak o, ‘Kuzey Afrikalı sendromu’nu betimleyen isimdi.
Frantz Fanon, Blida’daki
psikiyatri hastanesine daire başkanı olduktan sonra gelişen süreçte bilimsel
çalışma ve tedavi yöntemlerini altüst etti. Dairesi, örnek bir daire oldu.
Cezayir
ulusal kurtuluş savaşının başladığı 1 Kasım 1954 tarihinde Fanon safını seçti.
Seçimini yaptı. Kendisi de onu tanıyanlar da Fanon’un hangi safta mücadele
edeceğinden zerre şüphe etmediler. Bilimsel çalışmalarına devam eden Fanon,
ilgili süreçte tedavi ettiği devrimcileri gizledi, onlara yardım etti.
1956’nın
sonu, 1957 başlangıcı: Fanon’un üzerindeki baskı her geçen gün daha da arttı.
İkili, hayatının artık sürmesinin imkânsız hâle geldiğini gördü. İşgalci
Fransız devletinin Cezayir’e atadığı genel valiye Cezayir’in
insansızlaştırılmasına dönük faaliyetleri eleştiren bir istifa mektubunu
gönderdi. Psikiyatrist Fanon, bu mektupla artık bir devrimci olduğunu beyan
etmekteydi.
28
Ocak 1957: Sürgün başladı. Psikiyatrist işine devam eden Fanon, yurtdışında
hastaları tedavi etmeyi, bilimsel makaleler yayınlamayı sürdürdü. O, örnek bir
devrimci militan ve aydın olarak yaşadı.
Basın
komisyonunun aktif üyesi, Panafrika konferanslarında temsilci, sonra Accra’da
misyon şefi olarak çeşitli görevler alan Fanon, tüm bağımsız Afrikalı
devletlerin başkentlerini ziyaret edip Afrika’ya Cezayir Devrimi’nin mesajını
götürdü. Cezayir tecrübesinin temel konu başlıklarını Cezayir Devrimi’nin
Beşinci Yılı isimli kitabında özetledi.
Frantz
Fanon, hem Cezayir’e hem de Afrika ile Üçüncü Dünya’ya ait bir aydındır. O,
yorulmak nedir bilmeksizin Siyah Yazarlar ve Sanatçılar Kongresi’ne katıldı.
Kültürü merkez alan raporlar hazırladı [Racisme et Culture –“Irkçılık ve
Kültür” (1956)]; Fondemen réciproque de la culture national et des luttes de
libération: “Ulusal kültür ve kurtuluş mücadelelerinin karşılıklı temeli”,
[1959]). Onun için Cezayir örneği, temel konuları tartışmak asli çıkış
noktasıydı.
Hayatında
devrimci faaliyetinin doruk noktası olan Yeryüzünün Lanetlileri isimli
son kitabı, Cezayir ve Mağrip haricinde tüm Afrikalı halklara ve tüm Üçüncü
Dünya halklarına seslenmektedir. Bu alabildiğine derin anlamlar içeren son
mesajında Fanon, devrimci militan olarak sahip olduğu düşünceleri derleyip
özetledi.
Son
saate dek Frantz Fanon kardeş, devrimci aydın rolünü üstlenmeyi bildi. Ölümü,
Cezayir Devrimi, Afrika ve sömürgecilik karşıtı hareket için onarılamaz bir
kayıptır.
Üç
sene boyunca önemli bir parçası olarak faaliyet yürüttüğü Mücahid gazetesinin
emekçileri, Fanon’un o derin analizlerini, güçlü müdahalelerini ve kuvvetli
görüşlerini asla unutmayacaktır. Gazetenin emekçileri, bugün onun ölümünün
Cezayirli kardeşlerinde yarattığı boşluğun acısını çekmektedirler.
Bu
makale, FLN’nin (Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin) yayın organı Mücahid
gazetesinde yayımlandı. 88. Sayı, 21 Aralık 1961.
◄ ►
Emperyalizmin Hizmetkârları
Cezayir Cumhuriyeti Geçici Hükümeti
Gana Misyonu
14 Aralık 1960
Tarihte
her dönemin kendi özelliklerine sahip olduğu tespitine onay vermek pek bir
anlam ifade etmez. Zira örneğin sömürgecilik çağının kendi psikolojisi, kendi
kahramanları ve hainleri vardır. Afrika’da ve dünyada sömürgeciliğin çöküşünden
önce bazı Afrikalılar tam mânâda, ciddi bir şekilde Avrupaî olmadan yaşamanın
imkânsız olduğu görüşüne destek verirlerdi. Daha açık bir ifadeyle, bazı
Afrikalı siyasetçilerin kardeşlerine karşı mücadele ettiklerini görmemek için
kör olmak gerekiyordu. Oysa o mücadele ettikleri kardeşleri, ülkelerini
kurtarmak için yola revan olmuşlardı.
Ama
artık tespit etmek gerek: genel mânâda bu türden anakronizmler artık geçersiz.
Tabii ara sıra karşımıza ne olduğu açıktan görülen fertler çıkmıyor değil.
Onlar tam mânada, gerçek hainler. İhanetlerinin bilinçli olup olmadığının bir
önemi yok. Sömürgecilik lehine mücadeleyi sürdürenlerin faaliyetleri, hep edep
ve rikkat peçesinin ardına gizlendi. Bu tip fertlerde bağımlılık ve aşağılık
kompleksinin bulunduğunu veya daha açık bir ifadeyle, onların dalkavukluğa
meyilli olduklarını fark edebiliyorduk. Birleşmiş Milletler’de en son tanık
olduğumuz, Senegal heyetindeki temsilcilerin altına imza attıkları belge,
ihanetin daniskası.[1]
Gerçekte
birçok Afrikalı lider, karışık bir dönemde, sorumluluğu üstlenme iddiasıyla,
bir anda kurulan‚ Fransız Topluluğu’nun (Communauté française) hiç
olumlu bir şeyi getirmeyeceğini biliyordu. Konuya uzaktan bakarsak eğer,
Fransız yönetiminin başına geçen, aşırı politikalara sahip hükümetler
Afrikalıyı hain gören siyaset yürüttüler ve yürütmeye de devam ediyorlar.
Birleşmiş Milletler’in siyasî komisyonunun Cezayir sorunu üzerine yürüttüğü
tartışmalarda görüldü ki, daha 1960’ta bazılarının ağzından bal yerine damlayan
“Afrika Yılı” sözlerine karşın (ki bu sözler, Afrika’nın onuruna, şerefine
halel getirecek sözlerdir), Afrika halklarını temsil edenler, sömürgecilik
kalelerinde oturmaya devam edecek, Afrikalı kadın ve erkekler üzerindeki Batı
hâkimiyetinin birkaç gün bile olsa daha da sürmesi için cesaretle mücadele
verecekler.
Fransız
hükümeti, altı aydan beridir Birleşmiş Milletler’in eski teorik konumunu terk
edeceğini ve Cezayir’de süren sömürge karşıtı mücadeleye somutta müdahale
edeceğini iyi biliyordu: Fransa’nın Batılı müttefikleri, Cezayir Fransızların
elinde kalsın diye, savaşmayacaklarını açıktan Fransa’ya bildirdiler ve bu
konuda onu uyarıda bulundular. Bu sebeple Fransız hükümeti, hızla bahsi geçen
topluluğu kurdu ve hiç olmayan devletleri BM’ye girmeleri konusunda teşvik
etti, ayrıca bunların tehlikeye ve ölüme yol açacak siyasî eylemlere
katılmalarını emretti. Onlar da en ölümcül darbelere maruz kalan paralı
askerler gibi, ulusal kuvvetler veya müttefik gruplar olarak emir karşısında
mutluluktan havaya uçtu.
Bu
mesele, M. Dia’nın[2] maskesini çıkarmasına, o hain suratını göstermesine mani
olmadı. Yaşanan bu gelişme, M. Dia’nın, Afrika’da oradan oraya, rüşvet peşinde
koşuşturan M. d’Arboussier ile birlikte Cezayir halkını mahvetmeye çabalayan
Fransa’yı savunmasına engel olmadı.
Başrahip
Youlou, tartışmanın ertelenmesi noktasında başarısız olunca M. Dia’nın
arkasında olduğu o alçakça oyun da ifşa oldu. Dia, BM’den Fransa’yı mahkûm
etmemesini ve De Gaulle’e güvenmesini istedi. Aynı zamanda genelde
sömürgecilerinin takdim ettikleri teorileri özetlemek suretiyle, Cezayir
Cumhuriyeti bünyesinde kurulan geçici hükümette aşırı, ılımlı ve yumuşak kimi
akımların olduğunu söyledi. Nihayetinde M. Dia, BM’den Fransız Topluluğu
içindeki suç ortaklarına Cezayir’de yapılacak referandumu organize etme ve
denetleme görevini bahşetmesini istedi.
Birleşmiş
Milletler’de Afrikalı heyetler, Fransız sömürgeciliğinin tüm sözcülerine arka
çıktılar. Altına imza atılan bu entrikayı ifade eden en yalın kelime ise
“ihanet”ti. Gerçekten de şahit olduğumuz, kastî bir ihanet girişimiydi. Kapalı
kapılarda düzenlenmiş olan Abidjan Konferansı bir tür komploydu. Konferans
ardından Dia, Tunus’u ziyaret etti. Bu ziyarette liderler, sömürgeci teorileri
şevkle, coşkuyla ve tutkuyla savundular. Bugün hepsinin maskesi düştü: M. Dia,
tarihin mahkûm ve takbih ettiği kişileri kulağından tutup attığı o “korku
odası”na gönderilecek, zavallı bir kukla. O odaya gidecek, burası kesin.
Biz
Cezayirliler, hiçbir engel karşısında geri adım atmayacağız, bu konuda
kararlıyız. Fransız ordusunun zırhlı birlikleri, binlerce uçağı, elektrikli
çitleri zafere doğru kararlı adımlarla gerçekleştirdiğimiz yürüyüşümüze asla
mani olamadı. Evet içimizden hainler de çıktı, ama o hainleri cehennemin dibine
yollamayı da bildik.
M.
Dia, Senegal milletini Fransız sömürgecilerine sattı, bu ihanet bugün kara
bulut misali tüm Afrika’yı sarıyor. O bugün Cezayir’i de satmaya hazır. Ama o
bilmeli ki birileri, onun Cezayir’i satmasına izin vermeyecek, bu ihaneti asla
kabul etmeyecek birileri illaki vardır. Halkımız altı senedir, daha önce hiç
görülmemiş sömürgecilik koşullarında yaşıyor ve bu halka en ölümcül darbeler
indiriliyor. Halkımız, M. Dia gibi sefil adamların zaferi elinden çalmasına
asla izin vermeyecektir. Mademki M. Dia bize hücum etti, biz de gereken cevabı
vereceğiz ve bu cevap, gayet sert ve acımasız olacaktır. Ortalıkta rezil ve
iğrenç varlıklar dolaşıyor, dolayısıyla Afrika için acil meselelerden biri bu
tür varlıklardan kurtulmak.
Frantz Fanon
[Metnin
orijinal adı: Frantz Fanon, “Les laquais de l’impérialisme”, Gouvernement
provisoire de la République Algérienne, Mission au Ghana, 14 Aralık 1960.
Tercüme eden ve yayıma hazırlayan: Mohamed Walid Grine.]
Dipnotlar:
[1] Birleşmiş Milletler’deki “Cezayir meselesi” üzerine Senegal’in
yöneticilerin yaptıkları ifadelere dair bir kinaye. Senegal 1960’ta “bağımsız”
oldu. Kaynak: La Paix en Algérie par la négociation. La positon du Sénégal à
l’Onu dans le débat algérien, Léopold Sédar Senghor’un önsözüyle, EMI,
Tanger, 1961.
[2]
Mamadou Dia (1910-2009) o dönemde Senegal’in başbakanıydı –çn.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder