“Fabrika
bir gün daha yutmuştu.
Makineler, insan kaslarındaki bütün gücü kendi ihtiyaçları için emmişti.
O gün de geçip gitmişti hiç iz bırakmadan.
İnsan bir adım daha atmıştı mezarına doğru.”
Şöyle
diyordu Gorki: “Ey özgürlük için savaşa atılanlar, neden böyle azsınız?”
* * *
Neden
böyle azız? Hâlbuki yolumuz bir. Adalet, huzur, emeğimizin karşılığı bütün
istediğimiz; insanca yaşamak. Bu isteklerimiz bir suç yahut ayıp değil.
Bir
ülke düşünün ve o ülkeyi var edenleri, toprağın bağrını tırnaklayan köylüleri,
metale şekil veren nasırlaşmış elleri ve o insanların ağaran saçlarını,
kamburlaşmış bedenlerini, daha yirmisindeki, otuzundaki gençlerin
bakışlarındaki solukluğu, tükenmişliği, yıpranmışlığı getirin gözlerinizin
önüne.
“Tek
yol devrim”, başka türlü bu düzen değişmez. Bu düzenin çarkını öyle bir
kırmalıyız ki bizden çaldıkları yaşamın hayfını alalım. Ama nasıl gerçekleşecek
bu devrim? Kim önderlik edecek yüreği değişim için atanlara? Kim bu kutlu
yürüyüşte sancaktarlık yapacak?
Bugünkü
sol sosyalist emek hareketleri, yolundan sapmış görülmekte. Sınıfları pasifize
ederek düşmanın ekmeğine yağ sürmekteler. En basitinden işçi konfederasyonları,
yapılan görüşmeler neticesinde istediklerini alamayınca sözde eylem adı altında
ıslık, alkış, yürüyüş gibi kararlarla taleplerini kabul ettirmeye
çalışmaktalar. Bre gafiller, emek düşmanları, emek mücadelesini ayağa
düşürdünüz! Sizler, işçi ve emekçileri öyle rezil bir hâle soktunuz ki bırakın
korkmasını, düşmanlarımız bize gülmeye başladı.
Uzun
uzun anlatmaya gerek yok. Görünen köy kılavuz istemez. Öncelikle yapmamız
gereken, bizden olduğunu söyleyip bize ihanet edenleri, bizi yolumuzdan
edenleri bulup ezmek.
Kendi
içimizdeki düşmanları ortadan kaldırmalıyız ki asıl düşmanlarımızla savaşalım.
Ülkemizdeki sorunlar ve gidişat artık sabır bırakmadı. Gerçek bir yurtsever
cephe oluşturmalı, vatanımızı müdafaa günü gelip çatmıştır, emperyalizme karşı
mücadele vaktidir. Fabrikalarda, okullarda, alanlarda artık kendimizi gösterme
vaktidir.
Felsefî
bilinçlenmeyi bir kenara bırakın; öncelik, vicdanî bilinçtir. Eğer içinde
bulunduğumuz adaletsizlik kanına dokunuyorsa, bir parça ekmek için bütün gününü
heba edip karşılığını alamıyorsan, vatandaşlığını sorgulayıp, kahrını çektiğin
hayatın sefasını bir avuç insan sürüyorsa o halde yapman gerekeni yap. Canın
yanacak, özgürlüğün tutsak edilecek, belki de yaşama veda edeceksin bu uğurda.
Ve o kutlu gün geldiğinde, göremesen de, çürümeye mahkûm bedenin milyonların
özgürlüğü olacak kardeşim.
* * *
Andrey
başını eğdi: “Hepimiz öğrenmeli ve başkalarına öğretmeliyiz, işimiz bu!”
“Peki
ne zaman dövüşeceğiz?”
Küçük
Rusyalı gülümsedi.
“Daha
önce çok dayak yiyeceğiz. Bunu bilirim ben. Fakat ne zaman dövüşüleceğini
bilmem. Önce kafaları silâhlandırmalıyız, sonra elleri. Benim fikrim bu.”
Can Şahin
10 Aralık 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder