Pages

04 Ekim 2019

Sudisman

Endonezya Komünist Partisi’nin beş liderinden biri olan Sudisman 1967’de yakalandı, işkence gördü, ardından da mahkemeye çıkartıldı. Suharto rejimi, mahkeme süreci ardından onu idam etti. Hâkim nedamet getirmesini isteyince Sudisman şunu söyledi: 

“Komünist imanıma, komünist sorumluluğuma, kaybettiğim yoldaşlarım Aidit, Lukman, Njoto ve Sakirman’la aramızdaki dayanışma ilişkisine yönelik saygıma binaen şu karara verdim: Nedamet getirmiyorum. Yaptıklarımdan pişman değilim. Bir komünist olarak ben, bugüne dek toprağa düşmüş olanların yaptığından daha azını yapamam. Mücadele için yaşıyoruz, yaşamak için mücadele ediyoruz. Sırf yaşamak için yaşamıyoruz. Hayatı ölümüne, mertçe savunmak için yaşıyoruz... Yaşasın Endonezya Komünist Partisi!” 

Aşağıdaki yazı, Sudisman’ın mahkemedeki savunmasından alınmıştır.

* * *

 

Sayın hâkimler,

Tüm ömrüm boyunca hayata dair birçok görüşe tesadüf ettim. Bazı insanlar, Almanların “hayat bir oyundur” [Ein leben ist ein Spiel] sözünü benimsemişlerdi. Ben bu görüşe hiç katılmıyorum, çünkü bu görüşü benimseyenler, bence hayatı her şeyin öylece gelip geçtiği, mânâsız bir şey olarak görüyorlar. Başka bir ifadeyle bu insanlar, herhangi bir şey olmayı kendilerine hak görüyorlar. Her şey, hiçbir samimiyet olmaksızın, kalbî bir bağlılık yaşamaksızın, bir oyunmuşçasına yapılıyor. Hayır, ben hayatı bir oyunmuş gibi yaşamak niyetinde değilim. 

Bence Almanların bu sözü şu şekilde değiştirilmeli: “Ein Leben ist nicht ein Spiel, aber ein Leben ist ein Streit”, "Hayat oyun değildir. Hayat mücadeledir.” Mücadele etmek için yaşıyoruz, yaşamak için mücadele ediyoruz. Sadece kendi hayatımız için yaşamıyoruz, kalbimiz attığı sürece hayatı cesaretle savunmak için yaşıyoruz. İnsanın doğduğu andan, bebeğin o ilk ağlayışından son nefese kadar, hayat bir mücadeledir. Bazen insan, güç bir mücadeleyle yüzleşir, bazen ağır bir savaşın içine girer. Her mücadele de zaferle taçlanmaz. Fakat gene de hayatın amacı, o alabildiğine ağır savaşın içine girecek cesarete sahip olup zafere ulaşmaktır. Bu, komünistler de dâhil, mücadele içerisindeki herkesin düşüdür. Bu, benim hayatım boyunca gördüğüm düştür. Düşler, idealler olmasa hayat çorak ve boştur. Hayattaki en mükemmel şey, hayatın kendisidir. Mücadele etmek için yaşamak, yaşamak için mücadele etmek, işte benim emelim budur. Ve bu emel, sorumluluk olmaksızın idrak edilemez. Bana göre, sorumluluk cevahir misali bir kelimedir. Bu kelimeden aldığım ilhamla hücremde şu şiiri karalamıştım:

Sorumluluk Sinemdeki Cevahir

Baskınlar
Üst üste gelecek
Arka arkaya
Sorguya alacaklar beni.
İşkencehanelerden geçeceğim bir bir.
Mapus damları görecek bu gözler.
Aklım ve yüreğimse
EKP için ölmeye hazır.
Sorumluluk, sinemdeki cevahir
Onun öz mânâsı budur.

O cevahirin ki yaydığı ışık
Nasıl da parlak
Elimi uzatsam tutacağım sanki
Ama tutması imkânsız.
Kulağımda çınlıyor sesi,
Ezgilemesi güç
Dudağımdaki bal,
Şarkısını çığırmak güç.

Onu inkâr eden
Haindir.
Terk eden, kaçıp giden
Lanetlidir.
Sorumluluk dersi şunu öğretir:
Bir olunmalıdır.
Düşüncede birlik
Yürekte ve amaçta birlik.

Yıldırımlar düşse, ölüm beklese yolumu
Sorumluluğumu bileceğim.
Hiç söylenmeyeceğim. Kaçmayacağım.
Ona sırtımı dönmeyeceğim.
Onu sadakatle ve sükûnetle
Tevazuuyla, tek bir bahane uydurmadan
Omuzlayacağım.

Halkım, partim ve devrim için
Tüm dünya proletaryası ve EKP için
Sorumlulukla hareket edeceğim.
Sorumluluk denilen cevahirin
İşte budur mânâsı.

Kendi şiirimden sonra benim cümlelerimi okuyunca “Sudisman için zerre ağlamayın” diyen yazar Andrew Garve’dan söz edeyim biraz da. Bense gardiyanlarıma şunu söylüyorum: “Bu dünyaya hepimiz bir hizmette bulunuyoruz. Ben Cava’da doğmuş bir komünistim, dolayısıyla görevimi yerine getirdim, Cavalıların âdetleri uyarınca bu dünyayı terk edeceğim ama gitmeden önce şunları söyleyeceğim:

Bir: matur nuwun, Mücadele süresince bana yardım eden herkese teşekkür ediyorum.

İki: nyuwun agunging pangaksomo, mücadele süresince kendilerine zarar verdiğim ilerici ve devrimci kitlelerin beni af etmelerini istiyorum.

Üç: nyuwun pangestu, Ailemden, karımdan ve çocuklarımdan haklarını helâl etmelerini istiyorum.

Yaşasın Endonezya Cumhuriyeti!

Yaşasın Endonezya Komünist Partisi!

Sudisman
Cakarta, 21 Temmuz 1967
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder