Her
insanın içindedir o,
Sen de bilir misin onu dostum?
Milyonlarca yıldır esen rüzgâra direnen,
Ve sonuna dek direnecek olandır o.
Zaman
henüz yokken doğdu
Ve yaşamın dışında büyüdü,
İnsanı boğan asmalarını kesti kötülüğün,
Bir bıçak oldu, yakıcı ve öldürücüydü.
Bir
kıvılcımdı henüz ateş yokken,
Ve alazladı bilincini insanın,
Çeliğin kalbine yürüyen suya,
Zaman, zaman olmaya başladığı vakit
Yol gösterdi.
Babil’in
nehirlerinde durup ağladı,
Ve bütün insanlar ölüme vardığında,
Kıvranan bir ızdıraptı çığlığı,
Haça gerildi, kan sızdı toprağa.
Dilinde
ölümü anımsatan bir kelimeydi Spartaküs,
Appian yolu[1] boyunca çarmıhlar
Sıra sıra dizildi
Roma’da öldü, aslan ve kılıçla.
Wat
Tyler’ın[2] yoksullarıyla yürüdü,
Kralları, lordları ürküttü,
İnsanın canını alan bakışlarını kuşanırdı
Sanki yaşıyor gibiydi.
Bunak
fatihlerin karşısına geçer
Kutsal bir masumiyetle gülümserdi,
Öyle mütevazı, öyle munisti ki
Altının lanet kudretinden bihaberdi.
Birden o
zavallı Paris sokaklarında çıkıverdi karşımıza,
Köhnemiş Bastille’i yıkıp geçti,
Sonra yöneldi yılanın başına,
Ve onu topuklarıyla ezdi.
Buffalo
düzlüklerinde kanlar içinde öldü,
Öyle çok yağmur yağdı ki
Etini tel tel edip götürdü.
Kalbi ise Wounded Knee’ye[3] gömüldü,
Gene doğacak, doğrulacaktı topraktan.
Kerry
göllerinde çığlığı yükseldi,
Diz çöktü yere, öldü.
İçindeki o büyük isyanla.
Onu vurdular, soğukkanlılıkla.
Umudun
her damla ışığında o var,
Sınır, mekân tanımaz.
Kırmızıya, siyaha, beyaza
Rengini veren odur,
Hiçbir millet onsuz olamaz.
Ölü
kahramanların kalbinde gömülü olan o,
Çığlığını zalimlerin gözlerinin içine savuran o.
Yüksek dağların zirvesi yurdudur,
Göğü dağlayan gene o.
Bu hücre
odasındaki ışık ondan,
Kudretli şimşekler onun eseri,
Yılgı bilmez bir düşünce bu dostum,
Her daim şunu söyler
Bu düşüncenin dili:
“Ben haklıyım!”
Bobby Sands
[9 Mart 1954 -5 Mayıs 1981]
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Appian Yolu: Spartaküs ve yoldaşlarının çarmıha gerildiği 660
kilometre uzunluğunda olan yol.
[2]
Wat Tyler (d. 4 Ocak 1341 – ö. 15 Haziran 1381) İngiliz devrimci.
İngiltere’de feodalizme karşı mücadelede yer almış, reformlara önayak olmuş ve
sonunda Londra belediye başkanının kılıcıyla öldürülmüştür. Ölümünün duyulması
üzerine toplanan kalabalığa sözler veren İngiliz kralı II. Richard, öfkenin
yatışması ve kalabalığın dağılmasından sonra verdiği sözleri tutmamıştır.
[3]
Wounded Knee Katliamı: Lakota Siyuları ile Birleşik Devletler arasındaki
son büyük çatışma. Güney Dakota‘da Pine Ridge Kızılderili Rezervasyonu’nda
Wounded Knee Deresi yakınlarında 29 Aralık 1890’daki olaylarda 62’si kadın ve
çocuk en az 153 Kızılderili (çoğu Minikonju 38 kişi de Hunkpapa Lakotası)
öldürülmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder