Şehadetinin üzerinden seksen yedi yıl geçti ama
hatırası hâlâ canlı. O, Libya’nın kolektif hafızasında silinmek bilmeyen bir
çentik. Bunun sebebi, sadece direniş savaşçısı olarak oynadığı rol değil,
ayrıca herkesi etkileyen şahsi vasıfları ve alamet-i farikası hâline gelmiş tel
çerçeveli gözlüğü.
Teslimiyet şartlarını reddetmesi ardından Ömer Muhtar,
16 Eylül 1931 tarihinde İtalyanlar tarafından, 73 yaşında idam edildi. O günden
beri Muhtar, Libyalı gençler tarafından, çözümü imkânsız koşullara karşı
direnmenin sembolü olarak görüldü.
Hayatının
İlk Dönemi
Doğu Libya’nın en önemli kabilelerinden Manfah’ın
üyesi olan Muhtar 1862’de, Zaviyet Canzur köyünde doğdu.
Babasını Hac vazifesi esnasında kaybetti.
Babasının isteği üzerine Muhtar’ı din âlimi ve
aile dostu Şeyh Hüseyin Garyani büyüttü.
Garyani’nin himayesinde genç Ömer tüm Kur’an’ı
hıfzetti.
Ardından Ömer Muhtar, Cağbub Vahası’na gitti.
Burası Şeyh Muhammed ibn Ali Senussi’nin kurduğu ıslahatçı İslami hareket
Dava’nın merkeziydi.
Burada sekiz yıl kaldı, Şeyh Mehdi Senussi gibi
ünlü âlimlerden fıkıh ve kelâm dersleri aldı.
1897’de Mehdi, onu doğuda bulunan Zaviyetü’l Kusur
şehrinin valisi olarak atadı ve burada ilmiyle, irfanıyla, adilliğiyle ve
meseleleri çözme kabiliyetiyle tanındı.
Bu dönemde Muhtar, “Seyyid Ömer” olarak anılmaya
başlandı ki bu unvan, sadece en büyük şeyhlere ve âlimlere verilmekteydi.
Ardından Muhtar, Mehdi Senussi’nin vekili olarak
hizmet vermek için Sudan’a gitti ve burada birkaç yıl kaldı.
Mehdi Senussi’nin ölümü ardından Muhtar, adil bir
lider olarak edindiği itibarına bağlı olarak, o dönem Libya’ya hâkim olan
Osmanlı’nın desteğiyle, bir kez daha Zaviyetü’l Kusur şeyhi olarak atandı.
Kalemden
Tüfeğe
Ancak Muhtar, önce İngilizlere, sonra Fransızlara
ardından da İtalyanlara karşı verilen sömürgecilik karşıtı mücadelede yer
alarak, süreç içerisinde din âliminden bir direnişçiye evrildi.
Silâhı eline ilkin Mısır sınırına yerleştirilmiş
olan İngiliz güçlerine karşı yürütülen mücadele dâhilinde aldı. 1900 yılında
Güney Sudan ve Çad’ı işgal etmeye çalışan Fransız sömürgeci güçlerine karşı da
savaştı.
1911’de, İtalya’nın Osmanlı’ya savaş ilân ettiği
dönemde Muhtar zaten “Mücahidlerin Şeyhi” olarak anılmaktaydı. O günlerde bin
kadar savaşçı Zaviyetü’l Kusur’dan gelip Doğu Bingazi’deki Osmanlı ordusuna
katılmıştı.
1912’de Roma, Libya’yı kendisine ait bir sömürge
ilân etti. Takip eden yirmi yıllık dönem zarfında Muhtar, İtalyan işgalcilere
karşı yürütülen direnişe öncülük etti. İtalyanlar, eşi benzeri görülmemiş
vur-kaç taktikleri sonucunda ağır kayıplar verdiler.
Bu çatışmaların büyük bir kısmı, Libya’nın
kuzeydoğusunda bulunan Derna kentinde ve civarında gerçekleşti. Örneğin 1913’te
iki gün süren muharebede yetmiş kadar İtalyan askeri öldü, yüzlercesi
yaralandı.
Kendisine
Has Gözlüğü
1930’da İtalyan güçleri mücahidlerle giriştiği bir
çatışmada Muhtar’ın atını ve tel çerçeveli gözlüğünü ele geçirdi.
İtalyan Ordusu Komutanı Mareşal Rodolfo Graziani o
gün şu sözü söyledi: “Bugün Muhtar’ın gözlüğünü aldık, yarın kellesini
alacağız.”
11 Eylül 1931 günü İtalyan süvarilerle yaşanan
çatışma esnasında Libyalıların tanıklığına göre, Muhtar’a ait iki at öldürüldü.
Savaşçılardan biri muharebenin orta yerinde
“Seyyid Ömer” diye hitap edince, işgal güçleri onun kimliğini tespit edip
tutukladı.
Üç gün sonra, 14 Eylül’de Graziani Bingazi’ye
geldi ve Muhtar’ı yargılamakla görevli özel bir “mahkeme” kurdu.
Ertesi gün direnişin kahramanı, asılarak idam
edildi.
“Yargılama” esnasında İtalyanlar, kendisine,
mücahidlere silâhlı mücadeleyi terk etme çağrısı yapması durumunda ülkeyi terk
etmesine izin vereceklerini söyleyince, Muhtar şunları söyledi:
“Her
namazda Allah’tan başka ilâh olmadığını, Hz. Muhammed’in de O’nun elçisi
olduğunu tasdik etmek için kullandığım işaret parmağım yanlış tek bir kelime
bile yazamaz. Biz teslim olmayacağız. Ya muzaffer olacağız ya da öleceğiz!”
16 Eylül 1931 günü sabahı Bingazi’nin elli
kilometre güneyinde bulunan Saluq’ta Muhtar, elleri zincirli olarak, idam
sehpasına çıkartıldı.
Ömer Muhtar, bu büyük liderin ölümüne tanıklık
etmek için toplanmış bulunan yirmi bin kişinin huzurunda Kelime-i Şehadet
getirdi.
Muhtar’ın bu olağanüstü
hayatı, en azından son aşaması, 1980 yılında çekilen “Çöl Aslanı” filminde
Anthony Quinn’in oyunculuğu ile sahnelendi. Belirli politik hassasiyetlerin
hâlen daha varlığını sürdürdüğünün kanıtı olarak İtalya’da bu filmin üzerindeki
yasak ancak 2009 yılında kalkabildi.
Middle East Monitor
17 Eylül 2017
17 Eylül 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder