Fransız halkına:
Kuşatma ve bombardımanın yol açtığı korkularla bir kez
daha tehdit eden, Fransızların kanının akmasına sebep olan, kardeşlerimize,
eşlerimize, çocuklarımıza hiç acımayan, top güllelerine ve tüfek atışlarına
tanıklık eden o kahır dolu ve korkunç çatışmanın orta yerinde, halkın
ayrışmaması, milletimizin vicdanının sıkıntıya düşmemesi gerekmektedir.
Paris ve tüm milletimiz, bugün yapılmakta olan
devrimin niteliğini, sebebini ve hedefini bilmek zorundadır. Nihayetinde
Fransa’ya ihanet edip Paris’i yabancılara teslim ettikten sonra, cumhuriyetin
ve hürriyetin yüzleştiği felâket dâhilinde, ihanete ve işledikleri suçlara
yönelik tanıklığı toprağa gömmek için bu büyük şehrin harabelerinde bizleri kör
ve kaba bir inatçılıkla dolaşan birer mağdur hâline getiren o ölümlerden,
çileden ve badirelerden esas olarak onlar sorumludurlar.
Paris halkının istek ve arzularını belirleyip
sahiplenmek, 18 Mart hareketinin Versailles Sarayı’nda oturan siyasetçilerin
yanlış anladıkları, bilmedikleri veya çamur atıp durdukları niteliğini tarif
etmek, Komün’ün yükümlülüğüdür.
Paris, bir kez daha tüm Fransa için didiniyor ve onun
için çile çekiyor. O, içine girdiği mücadeleler ve yaptığı fedakârlıklar
üzerinden, Fransa’nın fikrî, ahlâkî, idarî ve iktisadî mânâda şerefini ve
refahını yeniden ihya etmeye çalışıyor.
Komün ne istiyor?
Cumhuriyet tasdik ve takviye edilmelidir. O, halkın
haklarına, toplumun olağan ve özgür gelişimine uygun olan tek yönetim tarzıdır.
Komün’ün sahip olduğu mutlak özerklik, Fransa’daki tüm
yerelliklerde de olmalı, her bir şehir kendi haklarına sahip olmalı, tek tek
her bir Fransız, tüm melekelerini ve becerilerini birer insan, yurttaş ve
üretici olarak pratiğe dökme hakkına kavuşmalıdır.
Komün’ün özerkliğini sadece gerçekleştiği takdirde
Fransa’nın birliğini güvence altına alacak olan sözleşmeye bağlı olan tüm
komünlerin eşit özerklik hakkına kavuşması ülküsü sınırlayabilir.
Komün’ün sahip olduğu doğal haklarsa şunlardır:
Komün, bütçelerle, gelirlerle ve harcamalarla ilgili
oylama yapar; kamu hizmetlerini yönetir; hâkimlerin, polis teşkilâtının ve
eğitimin örgütlenmesini sağlar; Komün’e ait malları idare eder.
Hâkimlerin ve Komün’deki tüm memurların seçimle veya
yarışla belirlenmesini güvence altına alır, ayrıca o, bu kişilerin geri alınma
ve kontrolü konusunda daimî bir hakka sahiptir.
Bireyin hürriyetini ve vicdan hürriyetini mutlak
mânâda güvence altına alır.
Yurttaşların kendi fikirlerini özgürce ifade ederek,
toplumsal meselelere sürekli müdahil olabilmelerini, kendi çıkarlarını bizzat
Komün’ün sunduğu güvencelerle birlikte özgürce savunabilmelerini sağlar. Komün,
toplanma ve propaganda hakkının özgürce ve adil bir biçimde icrasını denetleme
ve güvence altına alma görevine uygun hareket eder.
Şehirde nizamı amirlerini bizzat seçen kent savunması
teşkilâtı ve Milli Muhafızlar sağlarlar.
Paris, elbette aynı ilkelerin fiilî koşullar altında,
büyük merkezî idarede yani o federe komünler heyeti bağlamında uygulanmasından
başka bir şey talep etmemektedir.
Ne var ki kendi sınırları dâhilinde, sahip olduğu
özerkliğe ait bir husus bağlamında, hareket etme hürriyetinden istifade eden
Paris’in halkın dilediği idarî ve iktisadî reformları uygulama hakkı mahfuzdur.
Bu hak, geliştirilmeye, talimatlar vermeye, üretim yapmaya, değiş tokuşlara
imza atmaya, krediler alıp vermeye ihtiyaç duyan kurumlar kurma hakkını, ayrıca
tecrübeyle sabit gerçeklerin, gidişata endişeyle yaklaşan insanların
arzularının ve günün mecburiyetlerinin dayattığı bir ihtiyaç olarak iktidarı ve
mülkiyeti herkese teslim etme hakkını da ihtiva etmektedir.
Düşmanlarımız, Paris’i pratikte başka komünlerin
egemenliğine ve bağımsızlığına yönelik gerçek bir saldırıyı ifade eden bir
diktatörlükmüş gibi hareket etmekle, ülkenin geri kalanına kendi üstünlüğünü
veya iradesini dayatmak istemekle suçladıklarında, esasen ya kendilerini ya da
tüm ülkeyi kandırıyorlar.
Onlar, Paris’i Fransa’nın birliğini ortadan
kaldırmakla ve eski Fransa’nın dört bir yanından Fransız Devrimi Bayramı’na [Fete
de la Fédération] akın eden, o övüp durduğumuz ecdadımızı yerin dibine
sokmakla suçladıklarında, ya kendilerini ya da tüm ülkeyi kandırıyorlar.
İmparatorluğun bugüne dek bize dayattığı birlik,
esasen kraliyetten veya parlamentarizmden başka bir şeyi ifade etmiyordu. O
birlik de akılsızca, keyfi bir biçimde veya büyük külfetlere yol açacak şekilde
gerçekleştirilmiş bir tür merkezîleşme pratiğinden başka bir şey değildi.
Paris’in istediği politik birlikse, kendiliğinden
teşkil edilmiş olan, herkesin esenliğini, hürriyetini ve güvenliğini müşterek
hedef olarak belirleyen, her bir canın düşüncelerini özgürce dile getirdiği tüm
o yerel inisiyatiflerin gönüllü birliğini ifade etmektedir.
18 Mart’ta halkın inisiyatifi ile başlamış olan komün
devrimi yeni bir çağ başlatmıştır ve o çağ, deneye dayalı, müspet, yapıcı ve
bilimsel bir siyasete tanıklık edecektir.
Eskinin yönetimi ve ruhban sınıfı ise militarizme,
herkesi kendisine bağlı birer memur hâline getirmeye, sömürüye, spekülasyona,
tekellere ve ayrıca proletaryayı köleleştirip Anavatan’ı talihsizliklere ve
felâketlere mahkûm eden imtiyazlara muhtaçtır.
İftiralar ve yalanlarla kandırılıp durulan bu büyük ve
sevgili ülke, şüphe ve korkularından kurtulsun artık! Paris ve Versailles
arasındaki kavga, hayal âleminde verilen tavizlerle sonlandırılabilecek bir
kavga değil. Hiç şüphe yok ki o kavga asla bitmez. Milli Muhafızlar’ın boyun
eğmek nedir bilmeyen enerjisiyle gelen zaferse fikir ve hukuk sahasında
karşılık bulacaktır.
Fransa’ya sesleniyoruz.
Eli artık silâhlı olan Paris’in sükûnet kadar cesarete
de sahip olduğu konusunda herkesi uyarıyoruz. O, tüm coşkusuyla ve en içten
duygularıyla düzene destek vermektedir, kendisini feda edişinin arkasında,
sahip olduğu kuvvet kadar akıl olduğunu da görmek gerekmektedir. Paris, sadece
herkesin hür ve şerefli olacağı güne olan sadakati üzerinden ele silâh
almaktadır. Dolayısıyla Fransa, artık bu kanlı savaşa son vermelidir.
Fransa, o karşı konulamaz iradesini heybetli bir
biçimde ortaya koymalı ve Versailles’ı silâhsızlandırmalıdır. Bunu yapıp
yapmamak Fransa’ya kalmıştır.
Kazandığımız kalplerin, elde ettiğimiz kazanımlarını
hayrını görmek istiyorsa Fransa, bizim ortaya koyduğumuz çabaya destek olmalı,
bizimle dayanışma içerisine girmelidir. O, ya Paris’i harabeye çevirecek ya da
komün fikrinin zaferiyle sonuçlanacak olan bu muharebede, bizimle müttefik
olmalıdır.
Parisli yurttaşlar olarak bizim bağlı olduğumuz tek
bir görev vardır, o da tarihe nur saçan tüm o devrimlerin en büyüğü ve en
bereketlisi olan Devrim’i başarıyla tamama erdirmektir.
Dövüşmek ve kazanmak bizim yükümlülüğümüzdür.
Paris Komünü
19 Nisan 1871
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder