Zak
Brophy
8 Nisan 2016
Devrimci
bir müzisyen olarak yetmişlerde ve seksenlerde epey ünlendiniz. Devrimci
dönüşüm için mücadele ettiniz, toplumsal adaleti ve Arapların birliğini
savundunuz.
Bugün
Arap dünyasında devrimci rüzgârlar esiyor. Böylesi bir dönemde bir yandan da
otoriter görüşlerin, mezhepçiliğin, savaşın ve ayrışmanın dirildiğine de tanık
oluyoruz. Bu kargaşanın orta yerinde ümit namına bir şeyler görüyor musunuz?
Ben yaratıcılıktan ve güzellikten ümitliyim.
Yaratıcılık olmasa, hayat her daim güçlüklerle yüklü olacaktır. Gündelik hayat
ideolojiye tabidir, ama yaratıcılık özgürdür; müzik ve şarkılar herhangi bir
ideolojiye teslim olmazlar.
Yaratıcı ve sanatsal faaliyet önemlidir, çünkü bu
faaliyet, belirli bir vizyonun oluşumunu sağlar. Bu özelliğiyle yaratıcılık,
yalnız başına işleyen sanatsal çalışmadır ve iletişim konusunda kendince bir
serbestiyete sahiptir.
Eğer bu mesaj düşmana ulaşırsa, o vakit o bir
arkadaşa mesaj göndermekten daha fazla başarılı olacaktır. Müzik bir davaya
hizmet edebilir, ama asla davayı kullanamaz.
Lübnan
ve Beyrut için kaleme alınmış birçok ünlü kasideyi bestelediniz. Kargaşanın
hâkim olduğu, tüm politik sistemin yozlaştığı bir ülkede yaşıyorsunuz.
Bugünlerde vatanınızla ilgili şarkılar söylerken kendinizi nasıl
hissediyorsunuz?
İçinde yaşadığımız durum, maruz kaldığımız
gerçeklik içler acısı. Ama gene de şarkılarımızda hasretimizi dile getirdiğimiz
bir ülkeye kavuşacağımıza dair rüyamızı ve hayalimizi hâlen daha muhafaza
ediyoruz.
Benim müziğim ve şarkılarım beni bu ümitsizlikten
kurtarıyorlar. Bu savaşların ve karanlık boşluğun kaynağı bölgemiz değil,
dünyanın ta kendisi. Bu insanlar ve ülkeler için kapalı kapılar ardında neler
planlanıyor, asıl mesele bu.
Elbette bölgemizin de kendi sorumlulukları var.
Sormamız gereken soru şu: bu bölge için neler planlıyoruz? Onunla ilgili vizyonumuz
nedir?
Geçen
yıl politik elitlere karşı #Kokuyorsunuz
eylemlerinde yürüyen göstericilerde gerçek ve sürdürülebilir bir değişimin
kökleri olduğunu düşünüyor musunuz?
İnsanları tahrik eden birçok unsur var. Onlar,
ayağa kalkıp içinde yaşadığımız tüm bu ümitsizliğe “hayır” diyorlar. “Artık
bunlar yaşanmayacak” diye haykırıyorlar. Yolsuzluğa, sefalete, maruz kalınan
her şeye karşı isyan ettiğinizde olumlu bir şeyler ortaya koymalısınız.
Benim baktığım tek şeyse mücadele araçlarımızı,
yeni ve daha iyi toplum inşa etme araçlarımızı geliştiren görüşler.
#Kokuyorsunuz gösterileri esnasında
bazı göstericiler, sizin şarkılarınızın artık çalınmamasını talep ettiler.
Seslerini yansıtan yeni bir müziğin yapılmasını istediler.
Bu
devrimcilerin sizinle bir ilişkisi var mı yoksa siz başarısız olmuş ve mevcut
sorunun parçası olan bir nesli mi temsil ediyorsunuz?
Hayatta her şey değişir. Yeni olgular ve kişiler
açığa çıkar, bunlar müziği ileri taşır. Lübnan’da ve bölgede bugün gelişip
serpilen başka bir dinamik mevcuttur.
Benim kırk yıl önce yaptığım müzik bugün de
geçerli, çünkü benim müziğim tek bir döneme veya yere ait değil. Rita, Ümmi ve Civaz gibi
şarkılarım ait oldukları zamanı aşarlar. Müziğim, insanlığımızın derinlerine
nüfuz eder ve ona vermesi gerekeni verir.
Konserlere gelen ve şarkılarımdan daha genç olan
insanlar tanıyorum. Onlar, müziği benimsiyorlar ve seviyorlar. Dede torun, bu
müzikte ortak bir şeyler buluyorlar.
Arap
dünyasına medya ve haber kanallarının gözüyle bakan birçok insan açısından
anlatıya hâkim olan ana unsur şiddet, çatışma ve göçtür. Bu anlatıya karşı
sizin bir müzisyen ve sanatçı olarak oynadığınız rol nedir?
Müzik kolayca tarif edilemeyecek olan, önemli bir
rol oynar.
Görebileceğimiz veya temas edebileceğimiz daha
derin bir şeydir müzik. İnsanlar müzikten ihtiyaç duydukları şeyleri alırlar,
bunlar manevidir, duygusaldır veya sadece kişiye özel bir şeydirler. Müzik,
evrensel bir dildir ve onun sayesinde dilden bağımsız olarak, dünyanın herhangi
bir yerinde yaşayan insandan bir şeyler öğrenir, onunla bağ kurarsınız.
Kanaatime göre Endülüs’ul
Hub isimli yeni albümüm, dinleyenlere sevgi denilen önemli bir davaya
bakmalarını sağladığı için önemlidir. Burada sadece aşk değil, evrensel sevgi
söz konusudur. Sevme cesareti, bizim başkalarına aktarmamız, aksettirmemiz ve
gerçekleştirmemiz gereken bir şeydir.
Filistin,
müzik çalışmalarınızda merkezî bir tema olageldi hep. Savaşın her yanı sardığı
bir bölgede Filistin davası gündemden düştü mü sizce?
Şüphesiz ki öyle. Arap ülkelerindeki savaşlarla
birlikte Filistin davası önemsiz hâle geldi.
Filistin ile ilgili bir yığın basmakalıp laf
edildi, ama Arapların Filistin’le kurduğu ilişkinin derinliği veya özü pek
irdelenmedi. Bazen bu savaşların Filistin meselesinden uzaklaşmamız için
çıkartıldığını düşünüyorum.
Filistin davası, haklı ve asli bir davadır.
Filistin halkının devam eden çilesine son vermek için gerçek bir ayaklanmanın
gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu mesele çözüme kavuşturulmadan, diğer
sorunlarımız çözülemez.
Bazı
insanlar, sizin başarınızın millet veya direniş ile ilgili nostaljik fikirlere
dayandığını söylüyor. Sizce bu adil bir yaklaşım mı?
Bence değil. Benim ortaya koyduğum muhtevanın
kapsamı, o fikirlerin kapsamından daha geniş. Doğrudan politik ifade veya
milliyetçi bir fikir içermeyen eserlerim de var. Ayrıca bazı bestelerim,
müzikal içeriği açısından değerli, şiirsel içeriği özel etiketlerin ötesine
uzanır.
Emperyalizm,
Siyonizm ve kapitalizme karşı Arap halkının direnişi anlamında mukavemetin
kültür sahasındaki öncü ismi olarak ünlenmiş birisiniz.
Özelde
bu direniş Hizbullah’la ilişkili ve bugün Suriye savaşının mevcut tuzağına
düşmüş durumda. Hâlâ kendinizi mukavemetin parçası olarak tanımlıyor musunuz
kendinizi?
Bizi ileri taşımayı amaçlayan tüm çalışmalar
direnişe aittir. O çalışmaların müzikal, toplumsal, entelektüel veya şiirsel
olmasının bir önemi yoktur. Direniş, ülkenin kurtuluşu ile bağlantılıdır.
Her gün başka şeylerin kurtarılmasına katkı
sunabilmek adına, kendimizi kurtarmaya, iç kurtuluşa katkı sunmaya çalışıyorum.
Kendimi kurtaramazsam, hiçbir şeyi kurtaramam.
Her türden direnişin içerisindeyim, amacım bu
mesajı, ülkemizi kurtarmak için önce kendimizi kurtarmak zorunda olduğumuz
mesajını başkalarına taşımak.
Bugünlerde
Filistin davası ile ilişkiniz nedir? BDS kampanyası gibi desteklediğiniz
herhangi bir hareket var mı?
Medyada değilim, politik bir isim de değilim,
sanatçıyım.
Dilim başka, müzik ve şiir benim dilim. Eğer bu
çalışma, insanın evrimine yönelik bir katkı ise, Filistin davası da dâhil,
iştirak ettiğim herhangi bir davaya sırtımı asla dönemem.
Endülüsu’l Hub isimli yeni albümünüzün
merkezî mesajı nedir?
Bu çalışmayı Mahmud Derviş’in doğduğu günden beri
sahip olduğumuz tüm 75 yıllık hafızaya ithaf etmek istedim. Mahmud ve ben
Paris’te birlikteyken, o bana bir şey göstermek istediğini söyledi ve Endülüsu’l Hub şiirini okudu.
Ardından bana bir kâğıt parçası verdi, üzerinde
“Marcel Khalife, sen benim müzikal ikizimsin” yazıyordu.
Bu yıl Mahmud Derviş’e
sevgimi sunmak istedim. Bu şiir sevgiden bahsediyor. Bu önemli, çünkü gaddarlığın
sağır edici bir biçimde varolmayı sürdürdüğü bu dönemde onun karşısına çığlık,
şiddet ve acı ile yüklü olan bu dünyadan uzakta olan bir yerden, farklı dille
eser üreterek çıkmak gerekiyor. İşte Endülüsu’l
Hub budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder