Pages

03 Şubat 2016

İsrafil


Lenin, “bazıları ‘sosyalist devrimi yapalım, sonra bu ulusların kendi kaderini tayin hakkı meselesini hallederiz’ diyorlar, bu Menşevizmdir” tespitinde bulunuyor. Bugün Kürdler söz konusu olduğunda herkes Menşevik’tir, İnönü Alpat[1] da dâhil.

Alpat, “sorgusuz sualsiz burjuvazinin devlet ve demokrasi bağlamında elinde bulundurduğu tüm mevzileri sahiplenmek gerekir” diyen sol geleneğin bir neferidir. O, bu mevzilere turuncu bayrak çektiğinde “devrim” olacağı hayaliyle tuzu kuru hayatını renklendirmek derdindedir.

Alpat, Emine Ayna’nın sitem yüklü açıklamalarla siyasetten çekildiğine dair açıklamasına akbabalara özgü bir tarzla saldırmakta, buradan kendisini öne çıkartma fırsatı bulmaktadır. Oysa en genel manada PKK, Devyol mezarlığı üzerinde kuruludur. Ruh çağırmanın âlemi yoktur. O, öbürünün olamazlığı, olmamışlığı, olmadığıdır.

Bu, biraz da Filistinlileşmiş olmanın bir getirisidir. Alpatlar, Avrupa sokaklarında yürüme hayalleri kurarlarken, PKK gözlerini patikalara, dik yamaçlara, engebeli yollara dikmiştir. Bugün devlet saldırırken Alpatlara sırttan bıçaklamak düşmekte, onlar “şimdi Kürdlere siyaset dersi verebilirim artık” demektedirler.

Ama rahat koltukların ahkâmı, bu kan, ter ve gözyaşı karşısında hükümsüzdür. Onlar, siyaseti küçük burjuva manada “empati” sınırlarında ifa edebilmekte, saf olma, taraflaşma, mazluma yoldaş olma ihtimallerini bu “empati” anlayışı üzerinden savuşturmaktadırlar.

Geçmişte “sermaye bu ülkeden kaçıyor, biz bunu istemiyoruz”[2] diyenler, nasıl olursa bugün antikapitalizmden dem vurmaktadırlar. Siyaseti “anne beni okula gönder” ve Türkan Saylan düzeyinde olanların ilericilikten kasıtları, varolan işgal, sömürü ve zulüm düzeninin devamlılığıdır.

Alpatlar, yaşanan hâlden, Kürd’ün tasfiye edilme ihtimalinden memnundurlar. Başlarını bu yüzden çıkartıp laflarını boncuk gibi dizmektedirler. Evet acıdır: uyduruk bir ses yarışmasına katılan Batmanlı genç, bir bodrumda ölüme terk edilen insanlardan daha fazla heyecana ve duyarlılığa sebep olmuştur. Ama şu da görülmelidir: Alpatlar da Acun kafasındadır.

* * *

Acun ve tüm medya dizileri, programları, bu coğrafyada yaşananların üzerine süslü bir şal örtmek gibi bir amaca sahiptir. Senaryolar, kurgular, setler buna göre tasarlanmaktadır. Acun, Alevi ve Kürd gençleri yarışmasına bu sebeple malzeme etmektedir. Onların ağzına yükselme, zengin ve ünlü olma denilen baldan bir parça çalmaktadır. Alpatlar da kendilerini arı zannetmekte, “ağız”larından çıkardıkları balı sunmaktadırlar.

Onun kendi tabanını konsolide etmek için “bunlar AKP ile anlaşıyorlar” duasını her gün her dakika dillendirmesinin bir anlamı yoktur. Sur’u görünce de aklına Fatsa’yı getirerek onu değersizleştirmeye[3] de çalışabilir. İspanya İç Savaşı’nda veya başka yerlerde kurulan barikatların Sur’da kurulan barikatla edebiyat dışında bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Edebiyatsa düşük apolitikadır. Bu tip benzerlik kurma girişimleri, Sur’u nötralize etme, rahatlatma, çapaklarından arındırma, makul bir düzeye çekme amacını güder.

Geçmişte Alpatlar, 28 Şubat sürecinde “bize ilerici öğretmenlerin listesini yollayın, biz de kadroya alalım” diyen orduyla anlaşıp o listeyi gönderdiklerinde, 12 Eylül’ü yapan orduyla anlaşmış sayılıyorsa, Kürdlerin yürüttüğü müzakereler için de benzer değerlendirmeler yapılabilir.

Surun üflendiği günlerde Alpatların gişelerin üzerinden atlamasının, HES'ler için horon tepmesinin, kadıncılık yapmasının, laik burjuvazinin ajanlığını ifa etmesinin bir değeri yoktur. Zira tüm bu faaliyetler, Alpatların ağzından çıktığı biçimiyle[4], “kamusal alanın tek ve gerçek koruyucusu” olmak içindir. Kamusal alansa burjuvazinin kalesidir.

Alpatlar, burjuvaziyi kendilerinde paranteze alıp, onun mevzilerini korumayı solculuk zannetmektedirler. Ulaşım imkânlarından memnun oldukları için zamlardan rahatsızdırlar, oysa fukara halka ulusal ve uluslararası para babaları için o imkânların artırıldığını anlatmak gerekir. Ama Alpatlar, burjuvazinin her ilerleyişinde kendileri için hayırlı bir yan bulmaktadırlar. O rahat koltuklarda, HES'ler için mücadele eden halk, onlar için gericidir, Muharrem orucunda aşure kaynatan Alevi gericidir, kendi dini ve kendi dili için dövüşen gericidir, onlar [EHP başkanının ağzından çıktığı biçimiyle] “kadınların AVM’lerde özgürce gezebilmesini” isteyebilirler sadece.

* * *

Sura üflenmiştir. Kimileri kıyametin burjuvazi için koptuğuna kanaat getirip önlemlerini almaktadır. Kıyam edecekler, efendilerin önünde diz çöktürülmektedirler. Burjuvazinin ilerleme tanrısı, bir put olarak bu kıyamette ilk kırılacak olandır.

Eren Balkır
3 Şubat 2016

Dipnotlar:
[1] İnönü Alpat, “Emine Ayna’yla Empati Yapmak”, 2 Şubat 2016, Sendika.

[2] Eren Balkır, “Hulk’ın Devrimci Yolu Eleştirisi”, 10 Ocak 2009, İştirakî.

[3] İnönü Alpat, “Devrimci Yol Güzellemesi”, 27 Ocak 2016, Sendika.

[3] İnönü Alpat, “Sol/Sosyalist Partilerin Laiklik Programlarını Kim Yazdı?”, 20 Ocak 2016, Sendika.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder