“Mayıs 68’de patlak veren olaylar toplumun tüm
kesimlerini radikalize etse de hapishaneler paradoksal bir biçimde birçok
radikal nezdinde görmezden gelinir. Proleter Sol [Gauche prolétarienne –GP]
ismiyle hapishanelerde kurulan, Maoizmden ilham alan bir grup “tutsaklarla
ilgilenilmediğinden” yakınır ve “tutsak militan ölü militan değildir” der.
Mayıs olayları sonrası yaşanan baskı dalgası eylemcileri hapishaneleri önemli
bir politik alan olarak yeniden ele almaya iter.
Haziran 1968’de İçişleri Bakanı on bir radikal örgütü
yasaklar. Ardından sansür yasalarını devreye sokar, radikal yayınevlerine
saldırır, hatta kişilere, mülkiyete zarar verilen, polise saldırılan her türden
gösteriye katılanların tutuklanmasını öngören bir yasa çıkartır. Sonrasında
hapishaneler radikal militanlarla dolup taşar.
Buna cevap olarak radikal solcular, bilhassa bugün
illegal olan GP üyesi olanlar hapishanelerde örgütlenmeye başlar. İlk başta
Maoistler “politik tutsaklar”la “adi mahkûmlar” arasında ayrıma giderler.
Michel Foucault sonrasında bu durumu bir mülâkatında şu şekilde izah
etmektedir:
“Maoistler
hapse atıldıklarında geleneksel politik gruplardan çok farklı bir tepki
geliştirirler ve şunu söylerler: ‘adi mahkûmlarla karıştırılmak, halk gözünde
onlarla bir tutulmak istemiyoruz, bizlere politik tutsakların haklarına sahip
birer politik tutsak olarak muamele edilmesini istiyoruz.’[…]”[1]
Ama ilk eylemleri tecrit edilip ezilince, diğer
mahkûmlarla bağ kurmanın gerekliliğini anlarlar, bunun ardından onlardaki işçi
sınıfına dair anlayış da önemli ölçüde dönüşüme uğrar.
Diğer mahkûmlarla işbirliğine gitmek onlara “politik
tutsak-adi mahkûm” ayrımının yönetici sınıfa ait bir politik ayrım olduğunu
öğretir. Alberto Toscano’nun tespitiyle, “birlik artık işçi hareketinin kabul
ettiği, proletarya ve proleterleşmemiş avam arasına konulan o dayatılmış ayrımı
aşmayı, hukukî ve cezaî kurumlarca yeniden üretilen burjuva ahlakının içe
yansımasının zayıflatılmasının gerekliliğini ifade etmektedir.”
Bunun sonucunda işçi sınıfının bileşimi üzerinde
kapsamlı bir dizi düşünce geliştirilir. Pratikte GP’nin önceki kanaatlerinin
aksine işçi sınıfı varsayılandan daha karmaşık bir hâl almıştır. Hukuk işçi
sınıfı içerisinde ayrımlara nasıl yol açmıştır? Hapishane sınıf mücadelesinin
bir alanı hâline nasıl gelmiştir? Hapishane düzeni devlet baskısıyla ilgili
genelde neler söylemektedir? Hapishanelerin kapitalist üretim tarzı ile
ilişkisi nedir? İktidarla ilişkisi ne düzeydedir?
Bunlar politik incelemeyi talep eden, ucu açık
sorulardır. Esasında Fransa’da dışarıda olanların içeri alındığın dönemde
hapishaneler hakkında bilgi sahibi olan insan sayısı çok azdır. Foucault
hapishaneye adımını ilk kez Attica’da atar. O bu alanlardaki koşulların
anlaşılmasını stratejik açıdan gerekli görmektedir. Bu amaçla eski GP’nin
tutsaklar için kurduğu politik örgüte üye Jacques Rancière, Daniel Defert
(Foucault’nun ortağı), Christine Martineau ve diğer isimler bir anket
hazırlarlar. Bu anket fikri Marx’ın 1880’de önerdiği işçi anketine
dayanmaktadır.
Eski GP aktivistleri kısa bir süre sonra kampanyaya
katılan bir dizi radikal aydın eliyle bu yönde harekete geçirilirler.
Hapishanelerdeki ilk başarısızlıkların ardından eski GP örgütü mücadeleyi
dışarıdaki mücadeleyle ilişkilendirmeleri gerektiğini anlar. Bu nedenle Aralık
1970’te eski GP üyesi radikalleri yeni bir konum alırlar: Michel Foucault,
Gilles Deleuze, Jean Genet ve Pierre Vidal-Naquet gibi önemli isimlerle temas
kurmaya karar verirler. Eski GP ile Foucault gibi militan aydınların
karşılaşması yeni bir örgütün kurulmasına neden olur: Groupe d’information
sur les prisons [Hapishaneler Enformasyon Grubu –GIP].[2]
8 Şubat 1971’de, kırk beş sene önce, Foucault GIP’yi
halkın desteğine açar. Pierre Vidal-Naquet ve Jean-Marie Domenach’ın imzasını
taşıyan manifesto anket, araştırma ve politik mücadeleyi içeren bir programın
çerçevesini çizer. Tutsaklar, aileleri, doktorlar, avukatlar ve militanlarla
birlikte çalışma yürüten GIP hapishane içine metinler sokar, oradaki metinleri
dışarı çıkartır. Nihayetinde beş adet soruşturma amaçlı broşür yayınlanır. Ama
bu kampanya hapishanelerle alakalı hayatî önemde bilgiler toplamakla kalmaz,
ayrıca devletin zorla susturduğu tutsakların sesi olur ve hem Fransa’da hem de
diğer ülkelerde canlı ve özerk bir tutsak hareketinin ortaya çıkmasında önemli
bir rol oynar.
Stuart Elden’ın kısa süre önce tercüme ettiği
Foucault’nun bildirisi aşağıdadır.
Salar Mühendisî
16 Şubat 2016
Kaynak
§ § §
Hiçbirimizin hapishaneden uzak durma garantisi yok.
Hatta bugün hiç yok. Gündelik hayat üzerindeki polis kontrolü [quadrillage[3]]
sokaklarda ve yollarda, yabancılar ve gençler üzerinde günden güne
sıkılaştırılıyor. Görüşlerini ifade etmek bir kez daha suç hâline geliyor.
Uyuşturucu karşıtı tedbirler keyfi bir biçimde artırılıyor.[3] Sıkı bir biçimde
gözlem altında tutuluyoruz.[4] Bize adalet sisteminin üzerindeki yükün
arttığını söylüyorlar. Bunu zaten görüyoruz. Ama peki ya polis teşkilâtında
tuhaf bir şişme söz konusu ise? Bize hapishanelerin dolup taştığından
bahsediyorlar. Ama peki ya halkın kendisi alabildiğine tutsak edilmişse?
Hapishanelere dair çok az bilgi yayınlanıyor. Burası toplumsal sistemimizin
gizli bölgeleri, hayatımızın karanlık alanları. Bilmek bizim hakkımız. Bilmek
istiyoruz. Hâkimler, avukatlar, gazeteciler, doktorlar, psikologlarla birlikte
Hapishaneler Enformasyon Grubu’nu işte bu sebeple kurduk.
Hapishanenin ne olduğunun bilinmesini öneriyoruz:
oraya kimler gidiyor, nasıl ve neden gidiliyor, oralarda neler oluyor, tutsağın
hayatı nasıldır, gözetleme personelinin hayatı nasıl geçer, binalar, yiyecek ve
hijyen ne durumdadır, iç mevzuat, tıbbi kontrol ve atölyeler nasıl
işlemektedir, oradan nasıl çıkılmaktadır, çıkan birine toplumumuzda nasıl
yaklaşılmaktadır, tüm bunlar bilinmelidir.
Bu bilgiler hazırladığımız resmî raporlarda yer
almıyor. Biz bu soruları hapishane tecrübesi olan ya da onunla belirli bir
ilişki içerisinde bulunan insanlara soracağız. Onların bizimle temas
kurmalarını ve bildiklerini anlatmalarını istiyoruz. Bir anket hazırladık,
gelip bizden talep edebilirsiniz. Yeterli cevabı toplar toplamaz sonuçlar
yayınlanacaktır.
Reform önerisinde bulunmak bizim işimiz değil. Biz
sadece gerçeği bilmek, herkesin bu gerçeği kısa süre içinde bilmesini sağlamak
istiyoruz, zira vaktimiz çok kısa. Burada amaç, görüşlerimiz için gerekli
bilgileri edinmek ve bu bilgi akışını sağlamak. Günlük gazeteler, haftalık ve
aylık dergiler gibi tüm bilgilenme araçlarından istifade etmeye çalışacağız. Bu
nedenle eldeki tüm platformlara sesleniyoruz.
Son olarak bizi tehdit edeni bilmek hayırlıdır, ama
bilgi ayrıca insanın kendisini savunmasında da işe yarar. İlk görevlerimizden
biri küçük bir Tutuklama Kılavuzu yayınlamak. Elbette buna bir de Tutuklular
İçin Notlar eşlik edecek.
Bizi bilgilendirmek, bilgilenmek veya çalışmalarımıza
katılmak isteyen herkes şu adrese yazabilirler: 285, rue de Vaugirard,
Paris-XVe.[5]
§ § §
[Bu metin, ilkin 8 Şubat 1971’de toplanan haber
konferansında okundu. Sonrasında Mart 1971’de Esprit’te yayımlanır.
Metnin kısmî çevirileri şu çalışmalarda bulunabilir: Didier Eribon’un
biyografisi, Michel Foucault, çev.: Betsy Wing (Londra: Faber and Faber,
1992), s. 224-5; ve David Macey, The Lives of Michel Foucault (Londra:
Random House, 1993), s. 258.]
Dipnotlar:
[1] Michel Foucault, “Michel Foucault on Attica: An Interview,” Social
Justice 18, no. 3 (45), Attica: 1971-1991 Anma Sayısı (Güz 1991): s. 32.
[2] GIP ve Foucault’nun ona iştirakine dair yazın
hızla artıyor. GIP belgeleri ve materyalleri şurada toplanmış durumda: Le
Groupe d’information sur les prisons: archives d’une lutte, 1970-1972, Yayına
Hz.: Philippe Artières, Laurent Quéro ve Michelle Zancarini-Fournel (Paris:
IMEC, 2003). İngilizcedeki son yorumlar şunları içeriyor: Active
Intolerance: Michel Foucault, the Prisons Information Group, and the Future of
Abolition, Yayına Hz.: Andrew Dilts ve Perry Zurn (New York: Palgrave
MacMillan, 2015); Julian Bourg, From Revolution to Ethics: May 1968 and
Contemporary French Thought (Montreal & Kingston: McGill-Queen’s
University Press, 2007), 2, 5, 6, 7. bölümler; ve Marcelo Hoffman, Foucault
and Power: The Influence of Political Engagement on Theories of Power (New
York: Bloomsbury, 2013).
[3] Quadrillage: Bir alanın ızgara biçiminde
sistematik olarak bölünmesini ve kontrol edilmesini ifade eder -çn.
[4] David Macey’nin ifadesine göre, Garde à vue
“yirmi dört saate kadar kişilerin herhangi bir suçlama olmaksızın tutuldukları
yaygın bir polis uygulamasına denk düşüyor” (The Lives of Michel Foucault 515
n. 1). Yetmişlerde İngiliz ordusu “gözaltına alma” denilen bir politika
dâhilinde Kuzey İrlandalı Katolikleri mahkemeye çıkartmaksızın hapse atmıştır.
Ancak gözaltına alma veya alıkoyma Fransızcadaki bu terimi tam olarak
karşılamamaktadır -çn.
[5] Bu, Foucault’nun ev adresidir -çn.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder