Pages

20 Aralık 2015

Rus Devrimcileri ve Müslümanlar


Genel manada Marksizm, din karşıtı bir tutum sergilese de Rus sosyalizmi, 1917’deki politik başkaldırı esnasında Müslüman toplum içerisinden bir ittifak bulmayı bilmiştir. Müslümanlar, yüzlerce yıl Rus çarlarınca sistematik biçimde zulme uğramış, dışlanmış ve ayrımcılığa tabi tutulmuşlardır. Dolayısıyla, Müslümanların yeni rejimi büyük bir hevesle kucaklamalarında şaşılacak bir yan yoktur.

1917’nin ilk aylarında Müslüman grupları ve örgütleri, Rusya genelinde oluşan devrimci işçi hareketlerini desteklemişlerdir. Büyük bir kısmı, Batı Rusya’daki Petrograd ve Moskova gibi sanayileşmiş kentlerde meydana gelen grev ve gösterilerden çok uzakta olan Orta Asya ve Kafkasya’da yaşıyor olsa da, Rus sosyalist hareketleri, 1917’de çar rejimini yıkma konusunda Müslüman toplumun desteğini almaya çalışmıştır.

26 Nisan 1917’de Rus Müslümanları Merkez Bürosu Turkistanski Golos [“Türkistan’ın Sesi”] isimli gazetede Rusya’daki Müslüman kadınlara yönelik bir çağrı metni yayımlar.[1] Yazıda şu soruya yer verilmektedir:

“Rusya’da Müslümanların hayırlı çalışmaları konusunda milyonlarca Müslüman kadının desteğini nasıl heba edebiliriz?”[2]

Bu çağrı üzerinden, Müslüman kadınlar örgütlenme, komiteler oluşturma ve oy kullanma temelinde, yeni kurulmuş olan politik oluşum dâhilinde diğer Rus kadınlarına katılmaları konusunda teşvik edilirler. Feminizmden çok sosyalizme dikkatleri çekmek isteyen sosyalistler, saflarına kadınları katarlar ve onlara oy kullanma ile özgürlük vaat ederler. 1917 Şubat Devrimi’ni tetikleyecek olaylar zincirinin oluşmasına katkı sunan da kadınlardır.

Trotskiy ve diğer isimlerin iddiasına göre [23 Şubat 1917’de Uluslararası Kadın Günü’yle bağlantılı olarak] kadınlara verilen tatil gününe yönelik sosyalistler, herhangi bir faaliyet örgütlememiş olmalarına karşın[3] kadın işçiler sokaklara dökülürler, Uluslararası Kadın Günü’nü kutlarlar, bu gelişme, bir dizi protestoyu ve eylemi tetikler, kadınlar, erkek yoldaşlarına işlerini bırakıp gösterilere katılma çağrısından bulunurlar.[4] Kentlerde ve sanayileşmiş bölgelerdeki birçok Rus kadına sosyalist örgütler bildiri ve broşürler dağıtırlar. Bildirilerde, onlardan “erkek yoldaşlarıyla dayanışma içine girmeleri ve hükümetle fabrika sahiplerine karşı verilen müşterek mücadeleye katılmaları istenmektedir.”[5]

Rusya Müslümanları Merkez Bürosu da aynı şekilde Müslüman kadınları mücadeleye katılma konusunda teşvik eder, üstelik ilahilere özgü coşkulu bir dille:

“Müslüman kadınların gözleri bugünün yeni hayatının o yüce görüntüsüyle dolmalı! Müslüman kadınlar yaşamak denilen mücadeleye faal olarak katılmalı. Onlar, o büyük koronun bir parçası olarak seslerini yükseltmeli.”[6]

Böylelikle Müslüman kadınlar, dinlerini terk etmeksizin, devrimci davaya katılmaya çağrılırlar.

Rus sosyalistleri, sadece destek görmek için gitmezler Müslüman kadınlara. Her ne kadar birçok sosyalist aydın ateistse de çoğu sosyalist lider, dindarları dışlamama konusunda ihtiyatlı bir tavır içerisindedir. Lenin’in kanaatine göre, dinî inançların terk edilmesi sosyalist bir partiye üyeliğin ön şartı olamaz. 1909’da teist işçilerin partiye kazanılması ile ilgili yazdığı yazıda şunları söyler:

“Onların dinsel inançlarına karşı en küçük bir tecavüzün kesinlikle karşısındayız.”[7]

Dine yönelik bu hoşgörü, sadece Hristiyanları değil, emperyalist Rusya’dan büyük baskılar görmüş Müslümanları da kapsar. Buna karşılık, birçok Müslüman da sosyalistlerin belirlemiş oldukları amaçlara destek sunar.

Birinci Tüm Rusya Müslümanları Kongresi 1-11 Mayıs 1917’de Moskova’da düzenlenir. Bu konferansta bin kadar Müslüman delege (ki bunların iki yüzü kadındır) sekiz saatlik işgünü, mülkiyetin yeniden dağıtılması ve kadınlara eşit hakların verilmesi gibi sosyalistlerin birçok politikası lehine oy kullanır.[8] Bu kongre, aynı zamanda yeni Rus cumhuriyeti içerisinde kültürel ve dinî bir özerklik olarak varolma fikrine de destek sunar:

“Rusya’da devletin inşa edilme biçimi, Müslüman milletlerin çıkarlarına uygundur. Bu, devlet millet-toprak-federasyon temelli örgütlenmiş demokratik bir cumhuriyettir. [...] Tüm Rusya’da yasama yetkileri bulunan merkezî bir genel Müslüman kurumu oluşturulmalıdır.”[9]

Birçok Müslüman, Bolşeviklerin ve diğer partilerin savunduğu sosyalizmin İslamî değerlerle birçok ortak yönü olduğuna inanmaktadır. Her iki taraf, birçok sloganda ortaklaşabilmektedir. O dönemde atılan sloganlardan birisi şudur: “Yaşasın sovyet iktidarı, yaşasın şeriat”[10]

Sosyalistler, dinî hürriyet fikrini desteklemeyi sürdürürler. 24 Kasım 1917’de başında Bolşeviklerin bulunduğu yeni sovyet hükümeti, Müslümanlarla “Rusya ve Doğu’nun Tüm Müslüman İşçilerine” başlıklı bir deklarasyonla temas kurar. Bu deklarasyon Müslümanlara şunu söylemektedir:

“İnançlarınız ve pratikleriniz, millî ve kültürel kurumlarınız sonsuza dek hürdür ve kutsaldır. Bilin ki tüm Rusya halklarına verilen haklar size de verilmiştir ve bu haklarınız devrimin kudretli ellerinde koruma altındadır.”[11]

İslam, sonraki yıllarda devletin dayattığı politikadan muzdarip olsa da Bolşevik hükümeti, en azından yeni rejimin ilk yıllarında Müslüman toplumun dinî hürriyetten istifade etmesine imkân sağlamıştır.

1917’de Bolşevikler, birçok Müslüman’ın ve Müslüman örgütün desteğini almışsa da aynı yılın sonunda yapılan Kurucu Meclis seçiminin sonuçlarının da gösterdiği üzere, Müslüman milliyetçiliği ya da Müslüman özerkliği meselesi, birçok Müslüman’ın esas olarak odaklandığı husustur.

Müslüman milliyetçi ve liberal partiler, seçimde bir milyondan fazla oy alırlar.[12] Oyların büyük kısmını Orta Asya’daki Kazan kentinde alan Müslüman partilerin buradaki oy toplamı 250.000’den (toplam oy toplamının yüzden 25’inden) fazladır.[13] Rusya’daki Müslüman toplumu çarın devrilmesini desteklemişse de onlar için hâlâ önemli olan mesele, kendi kaderini tayin hakkı meselesidir.

1917’de Rusya’daki sosyalist hareketler Müslümanlarla temas kurmuş, onların inançlarını terke zorlamaksızın, bu kesimi devrimci davaya kazanmaya çalışmışlardır. Birçok Müslüman da bu temasa olumlu cevap vermiş, erkek ve kadınlarını yeni Rusya için verilen kavgaya ve sosyalist davaya katılmaya teşvik etmiştir.

Gelgelelim, Birinci Tüm Rusya Müslümanları Kongresi ve 1917 tarihli Kurucu Meclis seçimlerinin sonuçlarının da gösterdiği üzere, Rusya Müslümanları, esas olarak yeni sosyalist devlette İslamî açıdan ele aldıkları kendi kaderini tayin hakkı fikrine bağlıdırlar.

Marie McGraw
6 Mart 2012
Kaynak

Dipnotlar:
[1] “Appeal to Muslim women by the Central Bureau of Russian Muslims,” Yayına Hz.: Michael C. Hickey, Competing Voices from the Russian Revolution içinde (Greenwood Press, Santa Barbara, CA, 2011), s. 170. Ekitap baskısı.

[2] A.g.e.

[3] Ruthchild, Rochelle. “War, Revolution, Victory?” Equality and Revolution: Women’s Rights in the Russian Empire, 1905-1917 içinde (University of Pittsburgh Press, Pittsburgh, PA, 2010), s. 220.

[4] Ruthchild, “War, Revolution, Victory?”, s. 220.

[5] A.g.e.

[6] “Appeal to Muslim women”, Hickey, Competing Voices, s. 170.

[7] Lenin, Vladimir Ilyich. “Attitude of Worker’s party toward religion”, 1909, Andrew Rothstein, Bernard Isaacs Çev., Lenin, Collected Works içinde (Progress Publishers, Moskova, 1973, Cilt. 15), s. 402-413. Erişim tarihi: 5 Mart 2012.

[8] Crouch, Dave. “The Bolsheviks and Islam,” International Socialism 110 (Nisan 2006). Türkçesi: İştiraki.

[9] “A Resolution by the First All-Russian Muslim Conference,” Hickey, Competing Voices içinde, s. 171.

[10] Crouch, “Bolsheviks and Islam”.

[11] “To All Muslim Workers of Russia and the East,” Crouch, “The Bolsheviks and Islam” içinde.

[12] Radkey, Oliver. The Election to the Russian Constituent Assembly of 1917 (Harvard University Press, Cambridge, MA, 1950), s. 16.

[13] Radkey, Election, s. 27.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder