2 Aralık’ta Rusya Savunma Bakanı Vekili Anatoly
Antonov, Türkiye’nin IŞİD’le suç ortaklığına dair sert bir ifadede bulundu.
İddianame epey uzun ve detaylı. Meselenin birçok yönünden bahsediyor ama en
yakıcı olanı “IŞİD petrolü”yle ilgili suçlama.
IŞİD Musul yakınlarındaki Irak petrol sahalarını
kontrol altında tutuyor. Örgüt bu sahalardan çıkartılan petrolü satarak
milyonlarca dolar kazandı. Peki IŞİD Musul’daki sahalardan çıkarttığı petrolü
piyasaya nasıl taşıyor?
IŞİD’in tek yaptığı, Bağdat’ın petrol üzerindeki
egemenliğine zerre ehemmiyet vermeksizin, Kürd Bölgesel Yönetimi’nden petrol
kaçıran eski şebekeleri kullanmaktan ibaret. Bu, Kürd bölgesinin kuzeyin özerk
kontrolünü icra etmeye başladığından beri, onlarca yıldır çekişmeye sebep olan
ana konu. Kürd petrolünü kaçakçılar sınırı geçip Türkiye’ye tankerlerle
taşıyordu. Türkiye’de kamyonlar uzun bir yol tepip Akdeniz’deki Ceyhan
Limanı’na gidiyordu. Petrol Türk hükümetinin işlettiği Ceyhan Limanı’ndan
gemileri Malta’ya giden taşımacılarca satın alınıyor, bu gemilerle petrol
İsrail’in güneyindeki Ashdod Limanı türünden hedeflere götürülüyordu. Kürd
Bölgesel Yönetimi, Irak Hükümeti ve Türk Hükümeti arasındaki uzun süreli
çekişmenin ana sebebi buydu. Tolga Tanış Potus ve Beyefendi (2015)
isimli kitapta bu trafiği belgeledi. Tanış’ın bu yasadışı şemaya dâhil olma
konusunda suçladığı isim Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı
Berat Albayrak’tı. IŞİD sadece yeni düzenleme dâhilinde Kürd Bölgesel
Yönetimi’nin yerini almıştı.
IŞİD bu işi nasıl yapıyor? Örgüt petrolü onu Ceyhan’a
taşıyan kaçakçılara satıyor. Ama bu noktada hikâye daha da ilginç bir hâl
alıyor. Türkiye içinde petrol trafiğine dâhil olan kim? Ruslar petrolün
taşınması konusunda ana fail olarak BMZ Grubu’na işaret edip bu grubu suçluyor.
Burada karşımıza Bilal Erdoğan çıkıyor. Cumhurbaşkanı’nın damadı BMZ’nin
sahiplerinden birisi. Financial Times’a göre BMZ Grubu geçen ay içinde iki
yeni tanker satın almış. Petrol hacmi arttırılmış. Peki bu IŞİD petrolü mü?
Rusların iddiasının daha da derinlemesine incelenmesi gerek. Birleşik Krallık
parlamentosunda İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in ifadesiyle, “IŞİD’in
yürüttüğü petrol kaçakçılığına hangi bankaların ve ülkelerin dâhil olduklarını
bilmemiz gerekiyor.” En önemli soru bu. Asıl görmezden gelinen soru da bu.
Bu hikâyenin önemli bir bölümü Türkiye’de gayet iyi
biliyor. Ülkede gazeteciler Türk Hükümeti’nin kevgire dönmüş Türkiye-Suriye
sınırı boyunca oynadığı rolle ilgili cesurca yazılar yazdılar. Bu sebeple
Erdoğan hükümeti medyaya karşı acımasız bir saldırı başlattı. Cumhuriyet
gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar ile Ankara bürosu şefi Erdem Gül bu baskı
sürecinin sadece bir parçası. Dündar ve Gül cüret gösterip Suriye’de
Türkiye’nin aşırı unsurlara silâh desteği sunulduğuna dair fotoğrafları
yayınladı. Erdoğan Türkiye’de IŞİD’in insan örgütleme merkezlerini haber
yapan New York Times’dan Ceylan Yeğinsu ile ilgili olarak da takibat
başlattı. Bu meselelerle ilgili olarak basın hürriyeti için sıfır tolerans
gösteriliyor. Biri Bilal Erdoğan, Berat Albayrak, Ahmet Çalık gibi isimleri ağzına
alsa soruşturma tehlikesi ile yüzleşiyor. Çalık Ceyhan rafinerisinin
anahtarlarını elinde bulunduruyor. İddialara göre IŞİD petrolü bu güzergâhtan
geçiyor. Bu konuda tarafsız bir soruşturma yapılacak mı? Mümkün değil. Çok
şeyin riske gireceği açık. Erdoğan bu türden bir bağ ispatlandığı vakit istifa
edeceğini söyledi. Büyük ihtimalle herhangi bir bağ açığa çıkartılamayacak.
Rusların bu iddiaları sadece Ankara ile Moskova
arasındaki gerilimleri artıracak. 3 Aralık’ta Rus Cumhurbaşkanı Putin düşürülen
savaş uçağının intikamının daha alınmadığını söyledi. Tehditlerin hızı giderek
arttı.
Şaşırtıcı biçimde Ceyhan Limanı ABD savaş uçaklarının
Suriye’deki hedefleri vurduğu İncirlik Hava Üssü’nden birkaç saatlik mesafede.
Burası kelimenin tam manasıyla IŞİD petrolünün taşındığı yer ve ABD uçaklarının
burnunun dibinde. ABD IŞİD hedeflerini on dört aydır vuruyor ama petrol
tankerlerini vurmuyor. ABD yetkilileri IŞİD’e ait petrol tankerlerini “sivil
zayiat”a yol açar korkusuyla vurmadıklarını söylüyor. Esasında ABD geçen ay
petrol tankerlerini vurduğunda önceden şoförleri bildiriler yoluyla uyarmıştı.
Bu bayağı asil bir davranıştı ama kesinlikle ABD’nin karakterine aykırıydı. ABD
genelde hedeflerini önceden uyarmaz. O sadece Rus savaş uçakları petrol
tankerlerini vurduktan sonra onları vurmaya başlar. ABD tankerlere yönelik
saldırısını Ruslar foyasını açığa çıkartmasın diye mi gerçekleştirdi? Bu soruyu
ABD dışişleri bakanlığı görevlisine sorduğumda itiraz etti. Bana ABD’nin bugüne
dek sadece tanker güzergâhları konusunda istihbarat topladığını, artık
konvoylara saldırmaya hazır olduğunu söyledi. Ona göre, bu saldırının Rusların
tankerleri bombalaması sonrası gerçekleşmesi sadece bir tesadüftü.
Batılı güçlerin Suriye’ye yönelik bombardımanı artık
daha da yoğunlaşacaktır. Fransızlar Amerikalılara katıldılar. İngilizler
bombardımanlara başlayacaklar, Almanlar da Fransızları destekleyecek. Hava
bombardımanının mevcut tarihinin de gösterdiği üzere gerillanın havadan mağlup
edilmesi öyle kolay bir iş değil. Örneğin ABD Vietnam güçlerini gökten
bombaladı ama gene de savaşı kaybetti. İngilizlerse II. Dünya Savaşı’nda
Almanların gerçekleştirdiği bombardımanın sadece İngiliz halkının direnme
iradesini arttırdığına tanık oldular. Bu dersi unutmuş görünüyorlar.
Avrupalılar mülteci krizini çözmek istiyorlar. Onlar
bombardımanın çıkarlar konusunda kendilerini daha ileri bir konuma taşıyacağına
inanıyorlar. Oysa bu saldırılar sadece Suriye’de yerinden yurdundan olan
insanların sayısını artıracak. Türk Hükümeti’nin “tampon bölge” talebi
Avrupalıların çıkarına. Onlar bu bölgenin mülteciler için oluşturulacağına
inanıyorlar. Oysa bu bölge sadece tankerleri Rus bombardımandan korumak için
kullanılacak. Bu da Corbyn’in IŞİD’in elindeki petrol boru hattının kapsamlı bir
soruşturmaya tabi tutulması ile ilgili talebini önemli kılıyor. Böylesi bir
soruşturma şu soruları sormak zorunda:
1. Petrolü Musul’dan Türk sınırına kim taşıyor?
Kamyonların sahibi kim?
2. Petrolü Türk sınırından Ceyhan’a kim taşıyor?
Kamyonların sahibi kim?
3. IŞİD petrolü Türk Hükümeti’ne ait bir liman olan
Ceyhan’dan nasıl geçiyor?
4. IŞİD petrolünü Türkiye’den çıkartan ve uzaktaki
limanlara taşıyan gemiler kimin?
5. IŞİD petrolünün satışı ile yabancı alıcılar
arasındaki işlemi hangi bankalar yapıyor? Bu bankaların da IŞİD petrolünün
kaçırılması işine dâhil olduğunu söylemek mümkün mü?
Bu sorular etrafında gerçekleştirilecek bir soruşturma
esasen geç kalmış bir soruşturma. Rusların suçlamalarını kabul veya reddetmek
kâfi değil. Bu suçlamaların IŞİD’e kaynak yaratılması için kullanılan mevcut
boru hatlarının açıklığa kavuşturulması noktasında bir fırsat olarak
kullanılması gerekiyor. Bugün İngilizlerin yaptığı üzere, Suriye’de el-Ömer
petrol sahalarının bombalanması yeterli olmayabilir. Bu tip bir soruşturma
muhtemelen IŞİD petrolü konusunda daha kapsamlı bir süreç olarak işleyen suç ortaklığına
dair kanıtların üzerindeki tozu alacaktır.
Vijay Prashad
3 Aralık 2015
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder