Denilir ki Hz. Muhammed ve İslam, parçalanmış Arap
kabilelerinin birleşme ihtiyacının ya da Pers-Bizans arasına sıkışmış millet
gururunun bir sonucudur.
Gözümüzün önüne serilenler, bazen kapak görevi
görürler. Gözkapaklarının hareketine kilitlenmiş bir teori işlevsizdir. Bizi
uyanık, tetikte, zinde tutacak fikir lazımdır.
Böylesi fikir, alışılmadık olanı alışıldık kılan
terennümlerden neşet etmeyecektir. Dolayısıyla Hz. Muhammed ve İslam bahsinde
söylenenler onların gör dediğidir, görmesini sağladıkları, gerçeğin cüzüdür.
Yani aslında Arap kabilelerinin parçalanmış olduğunu, Pers ve Bizans zulmünü,
Tevhidî imandaki çürümeyi vs. gösteren O’dur. Sonrası uyumaktır, uyumak için
kapaktır, gözkapaklarının kıpırtısıdır.
Birileri, kendisi gibi tekil bireylerin hâline,
birileri de özel birey olarak elinde tuttuğu, “hakikat” zannettiği bilgi veya
belgeye bakmaktadır. Bize ötesi lazımdır. Ötesine karşıtlık, o birey, o bilgi
ve o belgenin direncidir, ona kanmamak gerekir. Gece rahat bir uyku çekmeyi
gerçeğe tercih edenlerle her daim sorunumuz olmalıdır.
Gördüğüne iman etmek, kapağı sabitlemek içindir. Tüm
dinamikleri, dört köşeyi görmek durmaktır, kapağın gözü kapatmasına yazgılıdır.
Gözkapağına kul-köle olmuş bir görmek, gerçeğe “hiç olmasaydı” diye
bakmaktır. Dolayısıyla hiç yokmuş gibi yapmaya ya da hiç kılmak için çalışmaya
mecburdur.
* * *
Kim ne derse desin, Kürd’ün yazgısını gösteren, göze
değdiren, kapağı yırtan bir iradesi vardır. “Kürd sorunu” bu müşterek irade var
diyedir. Ekonomi, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler…
nereden bakılırsa bakılsın, görünen değil, gösterdiği ve gösteren önemlidir.
Bir hüzme düşmüş, acı, kahır, mahrumiyet, öfke faş olmuştur. “Kürd sorunu yok,
terör sorunu var” cümlesi ile “Kürd sorunu artık yok, ben çözdüm” bugün iç içe
geçmiştir. Devletin emridir bu.
Dolayısıyla “PKK sonuçtur, nedenlerine bakmak lazım”
lafı boştur. Devleti görünür kıldığı için ona kızanların devleti mücadele
alanından ne vakit çıkardıklarını sorgulamaları gerekir. Bu cümle, bir faşistin
de bir liberalin de ağzından dökülebilmektedir. Biri dışarıdan, diğeri içeriden
gözü, görmeyi kör etmek içindir.
* * *
Bir yerde irade, ciltler dolusu kitaba hapsedilmişse
bitmiştir. Bir yerde kazılan hendek için panel örgütleniyorsa, o hendek
kapatılmıştır. Göze mil çekmek için illa kızgın demir gerekmez.
Bugün “içine 125 gram zeytinyağı ekliyoruz” diye yemek
tarifleri verilmektedir. Bu, anaların göz kararı yaptıkları yemek kültürüne
saldırıdır. Bu kadar ince elenen bir husus, lime lime edilen bir pratik, doğal,
gerçek niteliğini yitirir.
* * *
Anaların ölçüsü kolektiftir. Bugünkü feminizmin “Kadın”ı,
bir Amerikan icadıdır. Özel okulların özel laboratuvarlarında imal edilmiştir.
Bu okullar, insan beyninde insanı komünist yapan cüzü, insan geninde
ortaklaşmacılığa yazgılı geni arayıp yok etmeye çalışan merkezlerdir. Paranoya,
bu denli derindir. Tabii ki cennet, anaların altındaki turabdır. Görünür
olmadan gösteren odur.
Silvan, Lice, Cizre… bir vatana analık etmektedir.
Zulmü gören de gösteren de odur.
Onların kendileri gibi bir çift gözle gördüklerini
zannedenler, fena hâlde yanılmaktadırlar. Gören, bir fikir, bir düş, bir
kavgadır.
Eren Balkır
13 Kasım 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder