Hindistan’ın eyaleti Andra Pradeş’in en büyük kenti
Visakapatnam’daki sahil, bu Pazar günü kızıl bir deniz gibiydi. Hindistan
Komünist Partisi (Marksist) üyesi yüz binlerce sempatizan ve eylemci, partinin
21. kongresini tamamlamak için bir araya geldi. HKP-M, Sol Birlik platformunun
oluşumuna dönük yaptığı yeni vurgusu ile diğer sol partilerle sıkı bir ittifak
içinde olsa da, Hindistan’daki en büyük ve en önemli sol parti.
HKP-M bu kongreyi Hint halkı için oldukça zor bir
dönemde gerçekleştirdi. 1,2 milyarlık nüfusa sahip ülkenin yarısı mahrumiyet
koşullarında yaşıyor. Son otuz yıldır neoliberal politikadan ilham alan devlet,
hayatta kalma konusunda oldukça zor bir ortam yarattı. Ülke genelinde 250.000
civarında çiftçi ve köylü intihar etti. Bu, kapitalist tarımın ve olumsuz
küresel ticaret düzeninin doğrudan bir sonucu. Hindu Sağı’nın elindeki mevcut
hükümet sadece bu türden sert ekonomi politikalarının eksiksiz bir varisi değil,
ayrıca kültürel açıdan boğuluyor oluşun ek dezavantajını yaşıyor. İfade
özgürlüğüne yönelik saldırılar ve kültürel, dinî farklılıklara karşı bir dizi
tehdit, toplumsal manzaraya esas olarak damga vuran hususlar.
Bu politik gidişatın soldan başka bir alternatifi yok.
Ama solun da sorunu, yoğun eleştirilerine ve süreçten istifade etmesi olası
politik görüşlerine karşın, bu görüş ve eleştirileri uygulama kudretinin
bulunmaması. Solun asli ihtiyacı, onun neoliberalizmi tespit edip ülkede
alternatif politik süreci başlatabilmek için gerekli büyümeyi sağlaması.
Kaynaklar
Sol, ülke genelinde gerekli temellerini nasıl inşa
etmeli? Sendikalar türünden önemli işçi sınıfı güç imkânları son otuz yıldır
köşeye sıkışmış durumda. Mahkemelerin emek karşıtı sert hükümleri ve işçi
düşmanı kanunlar, üretim alanındaki yeni manzaraya eşlik eden hususlar. Üretim
alanında fabrikalar taşeronda çalışan göçmen işçilerin çalıştığı parçalı
yapılara dönüşmüş durumda. Bu koşullarda sendika örgütlenmesi hiç de kolay
değil. Ama öte yandan sendikalar işçiler adına cesurca bir mücadele içerisindeler.
Nisan başında on bin inşaat ve tuğla ocağı işçisi HKP-M’ye bağlı Hindistan
Sendikaları Merkezi bayrağı altında emek karşıtı politikalara karşı Hindistan
parlamentosuna doğru yürüyüş gerçekleştirdi.
2003’te HKP-M Merkez Komitesi’nin tespitine göre,
“çiftçi tarım örgütlerinin büyütememek, ülkedeki demokratik hareketin en önemli
zayıflıklarından birini teşkil ediyor.” HKP-M sendikaların ve tarım işçileri
birliklerinin artan sefalete karşı etkilerini neden artıramadığı üzerinde
durdu. Kast ve cinsiyet ayrımcılığının üzerine yeterince gidemediğini tespit
eden Merkez Komitesi “bu olguların hareketin yavaş büyümesine katkı sunduğunu”
belirledi. Parti 2002’de ise şu tespiti yapmıştı: “Solun ana kaynaklarından
biri de işçi sınıfının tüm taleplerini almak. Bu noktada işçilerin sadece
ekonomik değil, ayrıca toplumsal ve kültürel talepleri üzerinde duruluyor. Bu
mücadeleler tali değil, aksine sosyalizm kültürünün merkezî unsurları olarak
görülüyor. Kast ve cinsiyet baskılarına karşı verilen mücadeleler, işçi
sınıfının feodal, burjuva ve aşırı sömürü formlarına yönelik mücadelesinin
parçası.”
Son yirmi-otuz yıldır ülkedeki komünist hareket, işçi
sınıfının kazanımlarını savunmak ve tüm sınıfın haysiyeti ve kültürlerini
içerecek şekilde tüm toplumsal alanı genişletmek amacıyla mevcut bütün mücadele
alanlarına girmeyi bildi. HKP-M’ye bağlı Tüm Hindistan Demokratik Kadın Derneği
(bu konuda Elisabeth Armstrong’in Gender & Neoliberalism [“Toplumsal
Cinsiyet ve Neoliberalizm” -2013] isimli çalışmasına bakılabilir) ve Hindistan
Demokratik Gençlik Federasyonu bu alanlarda aktifler. Bu örgütlerden biri de
Tamil Ülkesi Sürgünün Kaldırılması Cephesi. Kast ve cinsiyet hiyerarşilerine
karşı verilen söz konusu mücadeleler, günümüzün en önemli toplumsal
mücadeleleri. Bunlar sadece kimlik değil, ayrıca sosyalizmin unsurları olan
haysiyet, hayatta kalma ve hayal gücünün geniş imkân bulması ile ilgilidir.
Kongrenin kapanış konuşmasında yeni genel sekreter
solun bu toplumsal mücadeleleri, özellikle (mazlum kast cemaatleri anlamında)
dalitlerin kurtuluşu mücadelelerini üstlenmesinin bir zorunluluk olduğunu ifade
etti. Bu yıl içerisinde Örgütsel Genel Kurul toplanacak. Toplantıda HKP-M’nin
örgütsel kapasitesinin oluşturulması için somut adımlar üzerinde durulacak.
Elbette bu adımların da tüm sol üzerinde önemli bir etkiye sahip olacağı
söylenebilir.
Gerçekler
Kongre esnasında komünistlerin otuz yıldır kalesi olan
Batı Bengal’in başkenti Kalküta’da belediye seçimleri yapıldı. Sol Cephe’nin
elinden iktidarı alan Trinamul Kongresi, ruhunda insanlıktan çok demir
barındıran bir örgüt. Sol eylemcilere ve sempatizanlara karşı uyguladığı
şiddet, giderek bir yaygınlaşmış bir gerçeklik. Örneğin kısa süre önce Trinamul
çeteleri, Batı Bengal eyaletinin Bardhwan bölgesindeki Batar kentinde
saldırılar gerçekleştirdiler. Çeteler, birkaç HKP-M’li işçiyi ele geçirip
Mangal Hembram isimli kırk sekiz yaşındaki bir kişiyi öldürdüler.
Seçimler esnasında yaşanan saldırılar ölümlerle
sonuçlandı. İki üst düzey HKP-M lideri (Subhash Mukhopadhyay ve Manash
Mukhopadyay) Belgarya’da dövüldü, öte yandan Nanda Bose isimli bir parti üyesi
ise Trinamul üyelerinde saldırıya uğradı. Bose’ye göre, saldırganlar demir
çubuk, sopa hatta kılıç taşıyorlardı. Sandıklar kapandıktan bir saat sonra bir
polis müfettişi Girish Park yakınlarında vuruldu. Batı Bengal başbakanı
Trinamul üyesi Mamata Benerci bunların bir-iki yerde gerçekleşen münferit
olaylar olduğunu söyledi. Kentin en önemli gazetesi ise birkaç güneyli yandaşın
dışında sol Kalküta’da Trinamul’un oyları silip süpürmesini seyretti. Bu ne
anlama geliyor? Trinamul’un oy kabinlerini neredeyse ele geçirdiği söyleniyor.
İşte sol, yeniden güç kazanmak için böylesi bir
düşmanlığın hüküm sürdüğü koşullarda yola çıkıyor. Hindistan’ın diğer
yerlerinde de durum farklı değil. Solu inşa etmek, seminer vermek gibi bir şey
değil. Böylesi bir inşa iktidar, mülkiyet ve imtiyaza dayalı kireçleşmiş
kurumlarla yüzleşme cüretine ihtiyaç duyuyor. Hata yapmak doğal, umut yitimi
de. Ama bu HKP-M kongresi milyonlarca Hintlinin işçi sınıfının haklarını
savunmayı ve tüm Hindistan için bir alternatif tahayyül etmeyi sürdürdüğünü
gösterdi. Kongre sonunda yapılan bir yürüyüşte parti lideri Brinda Karat şunu
söylüyor: “Bir kadın, eline kızıl bayrağı aldığında hiçbir güç onu elinden
söküp alamaz. Adivasi (yerli) topraklarının onlardan kopartıldığı her yerde o
kızıl bayrak da olacak. Bugün Hindistan halkına sol bir alternatif sunmayla
ilgili taahhüdümüzü yeniliyoruz.”
Vicey Praşad
20 Nisan 2015
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder