Pages

21 Nisan 2015

Hindistan Komünizmi ve Geleceği



Hindistan’ın eyaleti Andra Pradeş’in en büyük kenti Visakapatnam’daki sahil, bu Pazar günü kızıl bir deniz gibiydi. Hindistan Komünist Partisi (Marksist) üyesi yüz binlerce sempatizan ve eylemci, partinin 21. kongresini tamamlamak için bir araya geldi. HKP-M, Sol Birlik platformunun oluşumuna dönük yaptığı yeni vurgusu ile diğer sol partilerle sıkı bir ittifak içinde olsa da, Hindistan’daki en büyük ve en önemli sol parti.

HKP-M bu kongreyi Hint halkı için oldukça zor bir dönemde gerçekleştirdi. 1,2 milyarlık nüfusa sahip ülkenin yarısı mahrumiyet koşullarında yaşıyor. Son otuz yıldır neoliberal politikadan ilham alan devlet, hayatta kalma konusunda oldukça zor bir ortam yarattı. Ülke genelinde 250.000 civarında çiftçi ve köylü intihar etti. Bu, kapitalist tarımın ve olumsuz küresel ticaret düzeninin doğrudan bir sonucu. Hindu Sağı’nın elindeki mevcut hükümet sadece bu türden sert ekonomi politikalarının eksiksiz bir varisi değil, ayrıca kültürel açıdan boğuluyor oluşun ek dezavantajını yaşıyor. İfade özgürlüğüne yönelik saldırılar ve kültürel, dinî farklılıklara karşı bir dizi tehdit, toplumsal manzaraya esas olarak damga vuran hususlar.

Bu politik gidişatın soldan başka bir alternatifi yok. Ama solun da sorunu, yoğun eleştirilerine ve süreçten istifade etmesi olası politik görüşlerine karşın, bu görüş ve eleştirileri uygulama kudretinin bulunmaması. Solun asli ihtiyacı, onun neoliberalizmi tespit edip ülkede alternatif politik süreci başlatabilmek için gerekli büyümeyi sağlaması.

Kaynaklar

Sol, ülke genelinde gerekli temellerini nasıl inşa etmeli? Sendikalar türünden önemli işçi sınıfı güç imkânları son otuz yıldır köşeye sıkışmış durumda. Mahkemelerin emek karşıtı sert hükümleri ve işçi düşmanı kanunlar, üretim alanındaki yeni manzaraya eşlik eden hususlar. Üretim alanında fabrikalar taşeronda çalışan göçmen işçilerin çalıştığı parçalı yapılara dönüşmüş durumda. Bu koşullarda sendika örgütlenmesi hiç de kolay değil. Ama öte yandan sendikalar işçiler adına cesurca bir mücadele içerisindeler. Nisan başında on bin inşaat ve tuğla ocağı işçisi HKP-M’ye bağlı Hindistan Sendikaları Merkezi bayrağı altında emek karşıtı politikalara karşı Hindistan parlamentosuna doğru yürüyüş gerçekleştirdi.

2003’te HKP-M Merkez Komitesi’nin tespitine göre, “çiftçi tarım örgütlerinin büyütememek, ülkedeki demokratik hareketin en önemli zayıflıklarından birini teşkil ediyor.” HKP-M sendikaların ve tarım işçileri birliklerinin artan sefalete karşı etkilerini neden artıramadığı üzerinde durdu. Kast ve cinsiyet ayrımcılığının üzerine yeterince gidemediğini tespit eden Merkez Komitesi “bu olguların hareketin yavaş büyümesine katkı sunduğunu” belirledi. Parti 2002’de ise şu tespiti yapmıştı: “Solun ana kaynaklarından biri de işçi sınıfının tüm taleplerini almak. Bu noktada işçilerin sadece ekonomik değil, ayrıca toplumsal ve kültürel talepleri üzerinde duruluyor. Bu mücadeleler tali değil, aksine sosyalizm kültürünün merkezî unsurları olarak görülüyor. Kast ve cinsiyet baskılarına karşı verilen mücadeleler, işçi sınıfının feodal, burjuva ve aşırı sömürü formlarına yönelik mücadelesinin parçası.”

Son yirmi-otuz yıldır ülkedeki komünist hareket, işçi sınıfının kazanımlarını savunmak ve tüm sınıfın haysiyeti ve kültürlerini içerecek şekilde tüm toplumsal alanı genişletmek amacıyla mevcut bütün mücadele alanlarına girmeyi bildi. HKP-M’ye bağlı Tüm Hindistan Demokratik Kadın Derneği (bu konuda Elisabeth Armstrong’in Gender & Neoliberalism [“Toplumsal Cinsiyet ve Neoliberalizm” -2013] isimli çalışmasına bakılabilir) ve Hindistan Demokratik Gençlik Federasyonu bu alanlarda aktifler. Bu örgütlerden biri de Tamil Ülkesi Sürgünün Kaldırılması Cephesi. Kast ve cinsiyet hiyerarşilerine karşı verilen söz konusu mücadeleler, günümüzün en önemli toplumsal mücadeleleri. Bunlar sadece kimlik değil, ayrıca sosyalizmin unsurları olan haysiyet, hayatta kalma ve hayal gücünün geniş imkân bulması ile ilgilidir.

Kongrenin kapanış konuşmasında yeni genel sekreter solun bu toplumsal mücadeleleri, özellikle (mazlum kast cemaatleri anlamında) dalitlerin kurtuluşu mücadelelerini üstlenmesinin bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Bu yıl içerisinde Örgütsel Genel Kurul toplanacak. Toplantıda HKP-M’nin örgütsel kapasitesinin oluşturulması için somut adımlar üzerinde durulacak. Elbette bu adımların da tüm sol üzerinde önemli bir etkiye sahip olacağı söylenebilir.

Gerçekler

Kongre esnasında komünistlerin otuz yıldır kalesi olan Batı Bengal’in başkenti Kalküta’da belediye seçimleri yapıldı. Sol Cephe’nin elinden iktidarı alan Trinamul Kongresi, ruhunda insanlıktan çok demir barındıran bir örgüt. Sol eylemcilere ve sempatizanlara karşı uyguladığı şiddet, giderek bir yaygınlaşmış bir gerçeklik. Örneğin kısa süre önce Trinamul çeteleri, Batı Bengal eyaletinin Bardhwan bölgesindeki Batar kentinde saldırılar gerçekleştirdiler. Çeteler, birkaç HKP-M’li işçiyi ele geçirip Mangal Hembram isimli kırk sekiz yaşındaki bir kişiyi öldürdüler.

Seçimler esnasında yaşanan saldırılar ölümlerle sonuçlandı. İki üst düzey HKP-M lideri (Subhash Mukhopadhyay ve Manash Mukhopadyay) Belgarya’da dövüldü, öte yandan Nanda Bose isimli bir parti üyesi ise Trinamul üyelerinde saldırıya uğradı. Bose’ye göre, saldırganlar demir çubuk, sopa hatta kılıç taşıyorlardı. Sandıklar kapandıktan bir saat sonra bir polis müfettişi Girish Park yakınlarında vuruldu. Batı Bengal başbakanı Trinamul üyesi Mamata Benerci bunların bir-iki yerde gerçekleşen münferit olaylar olduğunu söyledi. Kentin en önemli gazetesi ise birkaç güneyli yandaşın dışında sol Kalküta’da Trinamul’un oyları silip süpürmesini seyretti. Bu ne anlama geliyor? Trinamul’un oy kabinlerini neredeyse ele geçirdiği söyleniyor.

İşte sol, yeniden güç kazanmak için böylesi bir düşmanlığın hüküm sürdüğü koşullarda yola çıkıyor. Hindistan’ın diğer yerlerinde de durum farklı değil. Solu inşa etmek, seminer vermek gibi bir şey değil. Böylesi bir inşa iktidar, mülkiyet ve imtiyaza dayalı kireçleşmiş kurumlarla yüzleşme cüretine ihtiyaç duyuyor. Hata yapmak doğal, umut yitimi de. Ama bu HKP-M kongresi milyonlarca Hintlinin işçi sınıfının haklarını savunmayı ve tüm Hindistan için bir alternatif tahayyül etmeyi sürdürdüğünü gösterdi. Kongre sonunda yapılan bir yürüyüşte parti lideri Brinda Karat şunu söylüyor: “Bir kadın, eline kızıl bayrağı aldığında hiçbir güç onu elinden söküp alamaz. Adivasi (yerli) topraklarının onlardan kopartıldığı her yerde o kızıl bayrak da olacak. Bugün Hindistan halkına sol bir alternatif sunmayla ilgili taahhüdümüzü yeniliyoruz.”

Vicey Praşad
20 Nisan 2015
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder