Bir keresinde İngiliz yazar Oscar Wilde, tarihi
yapanın karakterler olduğunu söylemişti. Bu söz her ne kadar doğru olsa da
tarihle karakter arasında diyalektik bir ilişki olduğu söylenebilir, zira biri
diğerini üretmektedir. Dünya tarihi, insanlığın kültüründe silinmez izler
bırakmış çok sayıda isim doğurmuştur. Tarihin bilinip anımsanmasını sağlayan da
bu isimlerdir.
Tüm Filistin tarihi boyunca çok sayıda karizmatik ve
unutulmaz karakter ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında Gâssan Kenefani, Mahmud
Derviş, Muin Bseyso ve Emil Tuma gibi şairleri ve tarihçileri, Yaser Arafat
gibi politik isimleri saymak mümkündür. Bu isimlerin her biri geride gelecek
nesillerce her daim hürmetle anılacak olan ebedî bir miras bırakmış ve Filistin
tarihinin yapılmasına katkı sunmuştur.
Tevfik Ziyad [7 Mayıs 1929-5 Temmuz 1994] da Filistin
tarihi denilen anıta ölümsüz ismini kazımış devrimci bir şair olarak, ayrıksı
bir kişidir. O, 1929’da Nasıriye’de doğmuş, çocukluğundan beri ebeveynleriyle
sıkı ve güçlü bir ilişki içerisinde olmuştur. Ziyad’ın da söylediği biçimiyle
o, “iyi yürekliliği ve alçak gönüllüğü” annesinden, “cesareti” ise babasından
öğrenmiştir.
Ziyad, cüretkâr ve azimli bir kişidir. Bu iki vasfı
Temmuz 1994’te ölene dek onda varlığını muhafaza etmiştir. Ariha’daki Arafat’ı
ilk kez ziyaret ettikten sonra, Kudüs’teki İsrail Parlamentosu’na giderken
hayatına son verecek trajik bir otomobil kazası geçirmiştir.
Okuldaki öğretmenlerinin Ziyad üzerinde önemli bir
etkisi vardır. Gençken şiir yazma ve liderlik konusunda yetenekli olduğunu
gösterir. 1946’da öğrencilerin gerçekleştirdiği Filistin’deki İngiliz
sömürgeciliğine karşı yapılan protestoya katılır ve Filistin’in bağımsızlığı
yönünde çağrıda bulunur. 1948’deki Nekbe’nin ve İsrail’in kurulması ardından
Ziyad ve ailesi anavatanlarında kalır ve Nasıriye’ye gönderilmelerine dönük
gayretlere direnir. O dönemde ana vaadi, Filistinli sivillerin transferine
karşı koymak olan Komünist Parti’ye katılır. Sonuçta İsrailli devlet
makamlarının hedefi hâline gelir ve Filistinli sivillerin özel izin olmaksızın
başka bir yere gitmesini yasaklayan katı askerî emirlere tabi tutulur. Haziran
1967 Savaşı’ndan birkaç yıl sonra İsrail Parlamentosu’na seçilir ve ardından da
üzerindeki tüm kısıtlamalar bir miktar gevşer.
Ziyad birçok kez hapse atılır ve işkence görür ama
hapisteyken takındığı tutum efsanevîdir. Kuzeydeki bir Filistin köyünde yapılan
miting sonrası kışkırtıcılık suçlamasıyla tutuklanır ve Tiberyas Tevkif
Kampı’na götürülür. Burada dayak yer, işkence görür, aşağılanır ama asla teslim
olmaz. Hapiste olmasına karşın kuş gibi hürdür ruhu.
Ziyad en iyi şiirlerini hapisteyken kaleme alır.
Kendisi ya da çektiği çileler hakkında tek kelime yazmaz, yazdıkları hep İsrail
hapishanelerinde bulunan halkının çektiği çilelerle ilgilidir. Hapisten
çıktığında daha serttir ve aktif bir ulusal direniş çağrısında bulunur.
1973’te İsrail Parlamentosu’na girer, birkaç ay sonra
ise İsrail Ekim Savaşı’nı başlatır. O vakit Ziyad “Geçiş” isimli şiirini yazar.
Bu şiirde Ziyad, Mısır ordusunun Süveyş Kanalı’nı geçişine atıfta
bulunmaktadır. Sonuçta Parlamento’nun tüm İsrailli üyeleri öldürmek için
üzerine yürürler ama o meydan okurcasına ayağa kalkar, İsrailli liderlerden
kibirlerine ve ölümlere yol açan askerî politikalarına son vermelerini talep
eder.
Ziyad oldukça popüler bir şairdir, elde ettiği şöhreti
başka bir Filistinli şairde yoktur. O, yaptığı devrim çağrısında alçakgönüllü
ve samimidir. Şair, yüzeysel ve maddî yaşamsal lükslerden beridir. O, kendisine
hayran halkının ve çocukların arasında yaşayan bir politikacıdır. Çocuklarla
ilgili olarak şunları yazar: “Hayatımın yarısını verdim/Ağlayan bir çocuğu
güldürene/Ve diğer yarısını ise gülün solmaması için zırh olmaya.
1975’te Nasıriye halkı onu belediye başkanı seçer ve o
şehrin tarihsel prestijini yeniden tesis etmek için elinden geleni yapar.
Ziyad, Nasıriye şehrindeki altyapıyı geliştirmek için hep birlikte çalışan
yerel ve uluslararası gönüllüleri cezbeden “Gönüllü Çalışma Kampı” adını
verdiği bir kalkınma ve insanî yardım projesi geliştirir.
Aynı zamanda o dönemde İsrail hükümeti 1948’de işgal
ettiği binlerce dönümlük Filistin toprağını kamulaştırma kararı alır. Bunun
üzerine Filistinliler, bu kararı protesto etmek için greve giderler. Ayrıca
Filistinli sivillerle İsrail ordu güçleri arasında çatışmalar yaşanır. Bu
çatışmalarda altı Filistinli ölür, otuzdan fazla insan yaralanır. Dahası İsrail
ordu güçleri Ziyad’a suikast tertiplerler ama başarısız olurlar.
Mahmud Derviş ve Semih Kasım gibi birçok şair ondan
etkilenir. Derviş, Ziyad’ın arkasından ağıt yakarak şunları söyler: “O, şiirden
gösteriye, hücreye, dilin mekânına doğru hareket etmiş bir isimdir. Ziyad
olağanüstü bir kişidir, şevki ve zevkiyle insanlara ilham vermiştir. O yaşama
arzusu, sevinç dolu bir yaşama aşkıdır.”
Ziyad, politik direniş konusunda coşkulu bir isim,
hayata ve insanlığa âşık bir şairdir:
Sana Sesleniyorum
Tutuyorum ellerini
Ayağının altındaki toprağı öpüyorum
Ve sana
Senin hayatın için
Kendi hayatımı teklif ettiğimi söylüyorum.
Gözlerimin ferini hediye ediyorum sana
Yüreğimin sıcaklığını.
Yaşadığım dert senin felâketinin bir parçası.
Bu kelimeler, insan ve şair olarak Tevfik Zeyyad’ın
tüm hayatını ve hikâyesini özetlemektedir.
Riad Masarwi
Bir Zeytin Ağacının Gövdesine
Yün dokumadığım için[*],
ha bugün ha yarın
tutuklanma buyruğunu beklediğim için
-evim her an hazır
baskınına polisin-,
kâğıt bile satın alamadığım için,
kazacağım
bütün başıma gelenleri,
ve tüm sırlarımı
zeytin ağacının gövdesine,
evimin bahçesine dikili.
Kazacağım tüm
hayatımın öyküsünü,
kanlı günlerimi dilim dilim,
naralarımı, çığlıklarımı,
portakal ağacının gövdesine
ve mezar taşlarına ölülerimin.
Damla damla emdiğim
bütün acıları
silmeye yetecek
onda biri bile
gelecek tatlı günlerin.
Kazacağım bir bir
topraklarımızdan çalınan
her parçanın numarasını,
sınırını ve yerini köyümün,
köyümde eğleşenlerin yıkılmış evlerini,
kökünden sökülmüş ağaçları.
çiğnenmiş kır çiçeklerini.
Kazacağım bir bir
sinirlerimi büke büke parçalayan,
uzmanlaşmış bir sürü adamın adlarını,
ve bütün hapishanelerin adlarını,
ve ellerimi kenetlemiş
her çeşit kelepçeyi,
ve tüm dosyalarını
gardiyanlarımın,
ve üstüme boşalttıkları her küfrü.
Ve kazacağım:
«Küfr Kasım, seni unutmadım.»
Ve:
«Doruğuna çıktık kanlı dağların.»
Kazacağım sonra,
anlattıklarını
bana güneşin,
ve ayın fısıldadıklarını,
ve kumrunun dediklerini bana,
âşıkların terk ettiği
kuyunun başında.
Hatırlamam için iyicene,
kazacağım
ayakta, dimdik,
bütün acı günlerimi,
ve her sayfasını bozgunun,
tohumdan
dağa kadar,
kazacağım hepsini
zeytin ağacının gövdesine,
evimin avlusunda dikili.
Tevfik Ziyad
Çeviri : A. Kadir - S. Salom
[*] Fransız Devrimi esnasında hainlerin isimlerini
dokuyup Fransız devrimcilere gönderen Madame Lafarge’a atıf.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder