Pages

11 Ekim 2014

Bucca Kampı


Bucca Kampı ile IŞİD Liderleri Arasındaki Bağlantı

 

Her şeyin belirli bir planın ya da programın parçasıymış gibi göründüğü bir dönemde, sıklıkla belirli bir kılıfa sokulan komplo teorilerinin ötesine geçip, İslam Devleti, eski adıyla Irak-Şam İslam Devleti liderlerinin ekseriyetinin neden Güneydoğu Irak’taki Umm Kasr kenti yakınlarında bulunan, ABD işgal güçlerince kullanılan Bucca Kampı’nda kalmış insanlar olduklarını sormak zorundayız.

Komplo teorileri bağlamında, IŞİD ile ABD istihbaratı ya da onunla ilişkili kuruluşlar arasında belirli bağların olduğuna dair birçok dedikodu mevcuttur. Ama bu teoriler ne ölçüde muteberdirler? Elde, bu teorileri doğrulayacak herhangi bir delil var mı?

Bu sorular, ikna edici deliller olmaksızın hazır kalıp cevapları kabullenmemek şartıyla, meşrudurlar. Ancak bu türden bir delili elde etmek güçtür ve bu aşamada IŞİD ile ABD istihbaratı arasındaki ilişkiye dair gerçeği öğrenmek için başka bir Edward Snowden’e ya da WikiLeaks’e ihtiyaç duyacağımız kesindir.

Gene de bu türden bir delilin olmaması bizleri, kesin bir delil olarak değerlendirilemeyecek ama bir yandan da ABD istihbaratını cihadistlerle iş tutma noktasında tümüyle temize çıkartmayacak bir hikâyeyi şüpheye yer bırakmayacak biçimde sorgulayacak kimi ipuçları toplamaya çalışmaktan alıkoymamalı.

Öncelikle İD liderlerinin önemli bir bölümü, Irak’taki Bucca Campı’nda bulunan hapishaneden geçmiş isimlerdir. Bu mahkûmlar arasında en çok öne çıkan isimler şu şekilde sıralanabilir:

İD lideri Ebubekir Bağdadî listenin başındaki isimdir. Bağdadî 2004’te bu hapse atılmış, 2006 ortalarında serbest kalmıştır. Hapisten çıktıktan sonra Sünni Ordusu’nu kurmuş, bu ordu, sonrasında Mücahidin Şûra Konseyi örgütüyle birleşmiştir.

Bağdadî’nin Bucca’da kaldığı dönemde neler yaşadığı gizemini hâlâ korumaktadır. Kimi haberlere göre, Bağdadî 2004 yılında hapiste bir “sivil” olarak 10 ay süreyle kalmış, başka haberlere göre ise o 2005’te ABD güçlerince yakalanıp Bucca Kampı’nda dört yıl süreyle tutulmuştur. Bu son olasılık diğerine göre daha düşük bir olasılıktır, zira Bağdadî'nin Sünni Ordusu’nu kurup Mücahidin Şûra Konseyi’ne katılması Haziran 2006’da Ebu Musab Zerkavî’nin öldürülmesinden kısa bir süre önce gerçekleşmiştir. Söz konusu konseyin Ocak 2006’da kurulduğunu aklımızda tutarsak, muhtemelen Bağdadî, 2005 sonu ya da 2006 başında serbest bırakılmış olmalıdır.

Burada not etmek gerekir ki, Sünni Ordusu’nun Mücahidin Şûra Konseyi ile birleşmesinden sonra Amerikalılar Irak’taki El-Kaide liderlerini öldürebilmiş, ilkin Zerkavî 2006’da öldürülmüş, onu 2010’da Ebu Ömer Bağdadî ve Ebu Hamza Muhacir izlemiştir. Ömer Bağdadî’nin ölümü Ebubekir Bağdadî’nin örgütün lideri olması için gerekli yolu açmıştır.

Bugün önemli bir diğer İD lideri de Ebu Eymen Irakî’dir. Irakî, Saddam Hüseyin döneminde görev almış eski bir Irak ordusu subayıdır. Bu adam da Bucca Campı mezunlarındandır ve hâlihazırda İD’in askerî konseyi üyesi olarak iş görmektedir.

Bucca’da bulunmuş askerî konseyin diğer bir üyesi de Adnan İsmail Necm’dir. Necm, Ocak 2005’te Bucca Hapishanesi’ne atılmıştır ve o da Saddam’ın ordusunda görev yapmış eski bir subaydır. Necm, İD içindeki şûra konseyinin başındaki isimdir ve 4 Haziran 2014’te Musul yakınlarında Irak ordusu tarafından öldürülmüştür.

Bucca Campı, aynı zamanda gerçek adı Abid Hamid Ubeydi Dulaymî olan, müstear ad olarak Hacı Bekir’i kullanan Hacı Samir’in de yuvasıdır. Samir, eski Irak rejiminde albay olarak çalışmış, Bucca Hapishanesi’ne atılmış, serbest kaldıktan sonra El-Kaide’ye katılmıştır. Kendisi IŞİD’in Suriye’deki en üst düzeydeki ismidir. Ocak 2014’ün ilk haftası içinde Halep’te öldürülmüştür.

Hapishanede çalışmış olan ABD’li subayların tanıklıklarına bakılırsa, Bucca Kampı idaresi mahkûmları ideolojilerine göre ayrıştırmak dâhil, kimi tedbirler almıştır. Bu, uzmanlara göre, doğrudan ve dolaylı olarak adam toplamayı mümkün kılan bir taktiktir.

Eski mahkûmların televizyonlarda yayınlanan belgesellerdeki röportajlarda söylediklerine göre, Bucca bir “El-Kaide okulu”dur, burada üst düzey bir militan, patlayıcılar ve intihar saldırıları üzerine, genç mahkûmlara dersler vermiştir. Adil Casım Muhammed isimli eski bir mahkûmun ifadesiyle, “bu militanlardan biri hapiste sadece iki hafta kalmış ama bu kısa sürede hapiste bulunan 34 mahkûmun 25’ini örgütlemiştir.” Muhammed, ayrıca ABD askerlerinin diğer mahkûmlara bu türden militanların akıl hocalığı yapmalarına mani olmadıklarını söylemektedir.

Birçok IŞİD liderinin ortak paydası, bir yandan Bucca Kampı bir yandan da çoğunluğunun Baas ordusunda görev almış subaylar oluşlarıdır. Bu durum, radikal grubun kabilelerin içine nüfuz etmelerinin ve kimi kabile liderlerini saflarına katılmaları konusunda ikna etmelerinin neden kolay olduğunu da izah etmektedir.

Diğer bir önemli husus da Bucca’dan çıkmış ve sonrasında öldürülmüş liderlerin hiçbirinin ABD hava saldırıları değil, aksine, Irak ordusu, Suriye ordusu eliyle ya da diğer silâhlı gruplarla savaşırken öldürülmüş olmalarıdır.

O vakit ne oldu bu Bucca’da? Tüm bu eski mahkûmları sonrasında birer lider hâline getiren koşullar nelerdir? Bu soruların cevaplanması ve ciddi biçimde sorgulanması şarttır. Bucca’da kalmış grup içerisinden daha çok liderin çıkmış olacağının ileride anlaşılacağına şüphe yok. Zira burası bir hapishaneden ziyade, bir “terörist akademisi” gibi çalışıyor.

Son husus da şu: IŞİD’in yaratılması El-Kaide’yi büyük ölçüde zayıflatmıştır.

Muhammed Mahmud Murtaza

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder