Hawkeye:
Babam seninle ilgili olarak beni uyardı…
Cora
Munro: [lafını keser] Senin baban mı?
Hawkeye:
Çingaçguk, o beni senin gibi insanlarla ilgili olarak uyardı.
Cora
Munro: Ah, öyle mi?
Hawkeye:
Babam bana, “onları anlamaya çalışma” dedi.
Cora
Munro: Efendim?
Hawkeye:
Evet, ayrıca şunu da söyledi: “Onların da seni anlamasına çabalama. Çünkü
onların cinsi farklı ve seni anlamaları için çabalamanın bir anlamı yok.”
–Son Mohikan (Film) 1992.
Bir Yerli olarak ben, bu ülkede politik diyalog olarak
kabul edilen şeyi anlamak için gerçekten çok gayret ediyorum. Dünyada yaşanan
olaylarla ilgili önyargısız bir analize ulaşmak için haber programlarını takip
etmeyi bırakalı çok oldu, daha çok, ABD dış politikasına ait sunumlardan
haberdar olmaya çalışıyorum.
Bugün IŞİD’in saldırdığı Ezidîlerin zor durumuna
ABD’nin verdiği cevap karşısında kafam karıştı. Zira binlerce Ezidî, saldırılar
sonrası Şingal’i terk edip civardaki dağlara sığındı. Ezidîler, IŞİD’e mensup
köktenci Müslümanlarca mürtet kabul edilen dinî bir azınlık.
IŞİD, gıda ve suya erişime mani olmak için,
mültecilerin etrafını kuşattı ve onları yok etmekle tehdit ediyor. Örgüt, ele
geçirdiği bölgede İslam Devleti kurmak için savaşıyor, bu noktada Ezidîler gibi
gruplar, örgüt tarafından inşa edilen teokrasinin bir parçası kabul
edilmiyorlar.
Bu köşeye sıkışmış halkın kurtarılmasına dönük
gayretleri elbette destekliyorum ve onların yurtlarına geri dönmelerini
istiyorum. Kafamı karıştıran, müdahalenin gerekliliği değil, siyaset konuşup
duran liderlerin Gazze denilen odadaki o fili görmezden gelmesi.
Gazze’de, İsrail’in Yahudi Devleti’nin bir parçası
olarak görmediği, tutsak bir halk yaşıyor. Bugün New York Times, “ABD’nin
Irak’taki azınlıkların soykırımdan kurtarılması için eyleme geçmemesi
vicdansızlık olur” derken, Gazze halkı için benzeri çağrılara çok az
rastlanıyor.
Mevcut askerî saldırının yol açtığı kayıpların
ötesinde, İsrail ordusu, her an Filistinli katledecek konumda ve İsrail
işgalinin yavaş yavaş sıktığı ilmek daha da ölümcül bir hâl alıyor. Gazze
işgali başladığından beri gıda, su, tıbbî malzeme, inşaat malzemeleri ve
hareket serbestiyeti şiddetle sınırlanıyor ve bu blokaj, İsrail kaldırana dek,
sürecek gibi görünüyor.
İsrail’deki ırk ayrımcısı rejimi destekleyenler,
hemen, Hamas tarafından fırlatılan füzelere karşı savunma yaptıklarını
söyleyeceklerdir. Bu konuda kesin bir bilgim yok ama kanaatime göre Ezidîlerde
de füze olsaydı, onlar da IŞİD’e atarlardı. Boyun eğdirilmeye, evleri ve
toprakları işgal edilmeye çalışılan, inancı kendisini tesis edilmiş ya da
edilmekte olan bir teokrasinin dışına iten bir halkın verdiği savaş, geleneksel
manada terörizm değil, direniş olarak adlandırılmak zorundadır.
İki çatışma alanı arasındaki ilinti benim için o kadar
aşikâr ki, bu olayları bana bugün izah eden saygın siyaset yorumcularının
sunumlarında söz konusu ilintiye yer olmaması kafamı gerçekten de karıştırıyor.
Belki de Son Mohikan’daki Hawkeye’nin sözü doğrudur, belki de ben bu
yorumcuları anlamaya artık bir son vermeli ve bizlerin dünyaya aynı mercekten
bakamayacak kadar farklı insanlar olduğumuzu kabul etmeliyim.
T. Mayheart Dardar
8 Ağustos 2014
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder