Babil nehirlerinin, özellikle Hudson Nehri kıyılarında
yaşayan zevat, bugünlerde gözyaşı döküyor. Zira Joint’in [Amerikan Yahudileri
Birleşik Dağıtım Komitesi’nin] tüyleri yolundu, o süslü insancıllık ve
yardımseverlik tüylerinden arınmış bir kerkenez gibi kendisini ifşa etti.
Amerikan gizli servisi katastrofik bir hata yaptı. Halk demokrasilerinde ve
Sovyetler Birliği’nde casusluk ve sabotaj faaliyetleri için Truman’ın onay
verdiği yüz milyonlarca dolarlık faaliyetin rüzgârı artık kesildi. Bu faaliyet
işe yaramadı, başarısız oldu ve çöktü!
Burjuva gazetelerinin gözlerinden mürekkep, yaş
misali, aktı. Gerici radyo yorumcuları mızırdandılar, sevgi dilendiler ve kendi
çaresizliği içinde, lânetler yağdırıp durdular. Siyonist örgüt liderlerinin
kafası karışık mırıldanmaları Kudüs’ten Londra’ya yayıldı, koca bir hiçlikten
başka bir şey olmayan hizmetlerini dünya karşısına çıkıp anımsatmaya çalıştılar
ve bir kez daha nafile yere, namuslu hayırsever maskesinin ardında, o Amerikan
gangsterine özgü sırıtışlarını gizlemek istediler. Gericiliğin o eşekarısı
kovanında umutsuzluk ve telâş hüküm sürmeye başladı.
Biz, merhametli bir halk olsak da bu meseleye ilişkin
şunları söylüyoruz: bırakalım bunlar feryat edip dursunlar, bu feryatlar, bizi
merhamete sevk etmeyecek ve onların günahlarını bağışlatmayacak! Acımayacağız,
zira biz, onların işlerinin ve döktükleri gözyaşlarının gerçek değerini
biliyoruz; bu, onların günahlarını bağışlatmayacak, çünkü onlar, ancak mezara
girdiklerinde günahı bağışlanacak olan bir sınıfa mensuplar. Burada tarihsel
bir adalet mevcut, her şey bizim için oldukça kolayken, onlar için alabildiğine
zor. Engelleme gayretlerine rağmen biz, başarıdan başarıya koşuyoruz; onlar ise
aşağılık entrikalarına rağmen, yenilgiden yenilgiye koşuyorlar. Bizim için ulu
ve samimi bir geçmiş, ışıl ışıl bir gelecek var, onlar içinse sadece leş kokan
bir geçmiş.
Katil doktorlar grubunun açığa çıkartılması tüm dürüst
insanların kalplerini şoke etti. Sıradan insan bilinci, en asil ve insanî
uzmanlık alanı olan şifa işinin aptal bir cinayet için kullanılması gerçeğini
zorlukla kabul eder. Bu eli kanlı canavarların hedefinde halkın ve partinin
sevgili yoldaşları Jdanov ve Şerbakov vardı. Daha öncesinde bu katil doktor
çetesi Kuibişev, Menzinski ve ünlü Rus yazar Maksim Gorki’yi katletti. Bu tarz
umutsuz vahşilikler şahsında sözkonusu ahlâkî çöküntünün ulaştığı derinlik,
tarihin malumu. Ancak Amerikalı gericiler ve onların paralı adamları, sadece
ölüme mahkûm olanın mantığına sahipler. Bunlar, amansız bir biçimde yaklaşan
sonlarından deli gibi korkuyorlar. Onları nelerin beklediğini anlamak için
kendi gazetelerini okumaya ve gerici isimlerin söylemlerine kulak vermeye
değer.
New York [Brooklyn] gazetesi Eagle [“Kartal”]
şunu yazıyor: “Komünistlerin meydan okumasına karşılık vermek için güç
kullanmak ve belli ölçüde gaddarlığa başvurmak gerekir.” Hatırlamak gerekir ki
burada bahsi geçen “meydan okuma”, iki sistemin barışçıl rekabeti için verilen
mücadele ile ilgilidir. Onlar, bu rekabetten korkuyorlar, zira ne kültürel ne
de ekonomik alanda dünya komünizmine karşı koyabilirler, “Saldırın!” diye
bağırmalarının nedeni de bu. İtalyan gazetesi Popolo da [“Halk”]
“Hristiyan Demokrat” [Guido] Gonella’nın şu sözlerini alıntılıyor: “Artık salt
lafta yapılan antikomünizmle yetinmeme zamanıdır. Komünizmle mücadele etmek
için yeni araçlar bulmak gerekiyor.” Sonuç ise şu: “Saldırın!” Karyola
başlarına tünemiş dalkavuklar, patronları ile aynı teraneyi mırıldanıyorlar.
Ancak hem dalkavuklar hem de patronları aynı ölçüde alacakları karşılıktan
korkuyorlar. Hitler, bu karşılığın tadına bir kez vardı ve zehirlenmiş bir fare
gibi geberip gitti; Mussolini ise cesaretini yitirip kendisini astı.
Sosyalist ülkeler ailesi, başlarında Sovyetler Birliği
ile birlikte, sağlam bir güç meydana getirdiler ve bu tip tehditlerden hiç mi
hiç korkmuyorlar. Kapitalist dünyanın işi kötülük; yalanı, iftirayı,
yanıltmayı, tuzakları, ihaneti ve sabotajı birer silâh olarak kullanıyor.
İşte kendi cephelerinden yürüttükleri siyasetin genel
görünümü bu.
General Ridgeway şunu söylüyor: “Özgürlük ve barış
gibi değerleri muhafaza etme konusunda kesinlikle kararlıyız.”
Kongre üyesi Rayburn bu fikre katılıyor: “Dünya
medeniyetini Sovyet Rusya’dan temizlemekten başka bir şeyden bahsetmiyoruz.”
İşte o berbat yaklaşımlarına dayanan fiilî
siyasetleri:
Şu laf, American Scholar [“Amerikalı Bilgin”] dergisinden:
“Savaştan sonra Rusya, bizim dünya hâkimiyetine uzanan yolumuzun önündeki tek
ülke olarak duruyor.”
Şu da Nation’s Business [“Milletin Meselesi”] dergisinden:
“Tek bir memurumuz bile bunu kabul etmese de bizler, psikolojik savaşın en
tehlikeli biçimlerinin uygulanması noktasında casuslar, sabotajcılar ve
uzmanlar yetiştiriyoruz. Bunlar köprüleri, demiryollarını ve askerî üsleri
havaya uçurmak için yetiştiriliyorlar; Amerikalı ya da yabancı, her türden
silâhı kullanma konusunda eğitiliyorlar.”
Bu “batılı değerler” uygulamaya konmuş durumda; bunlar,
“medeniyetin kurtarıcıları”. Bir taraftan cennet resimleri çizen Amerikalı
politik liderler, öte taraftan, üzerine zehir akıttıkları bıçağı insanlığın
sırtına saplayan diğerleri. Ancak Amerikan politikacılarının kamuflaj için
çizdikleri resimler istenen sonuçları vermemiş gibi görünüyor. Köşe yazarı Drew
Pearson, Washington Post’ta şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bugün Amerika,
dünyadaki en az sevilen ülke durumunda. Hatta kimi yerlerde ondan nefret
ediliyor.” New York Times ise Amerikan radyo propagandasının “çeşitli
nedenlerle eleştiril”diğini kabul ediyor ve ekliyor: “(bu propaganda) açık
biçimde fazla propagandist bir nitelik arz ediyor, fazla övüngen, çoğunlukla
hilelere başvuruyor ve aşırı ölçüde gösterişli.”
Demek ki Amerikalı “ressamlar” başarısız. Karanlıkta
iş yürütenlerin efendileri yerlerde sürünüyorlar.
Macaristan’da Mindszenty ve Romanya’da Maniu
davalarında yenildiler, Polonya’da, Çekoslovakya’da, Bulgaristan’da ve
Arnavutluk’ta da. Sunakların içinde silâh saklayan Polonyalı rahiplerin, Çinli
misyoner casusların, Çekoslovak Siyonistlerin ve partiye sızmış hainlerin
yüzlerindeki maskeler bir bir yırtıldı. Amerikalı işkencecilerin halk
demokrasilerini ve barışçıl milletleri kıstırıp boğmak için kullandığı o kara
örümcek ağı sökülüp atılıyor artık.
Bu sebeple, Sovyetler Birliği’nde katil doktorların
maskelerinin düşürülmesi, CIA’in kirli şemalarına karşı indirilmiş yeni bir
darbedir.
CIA’in ayaklanma planları dâhilinde Joint oldukça
önemli bir rol oynuyordu. Bu örgüt, en iğrenç ve mide bulandırıcı görevleri
yerine getiriyordu.
Slanski davasında ifşa edilmiş bulunan Siyonist
Bedřich Reicin, Çekoslovak halkının kahramanı Julius Fuçik’i Gestapo’ya ihbar
etmişti.
Joint’e mensup Siyonistler, İngiliz ajanlarıyla
birlikte, SSCB’deki katil doktorlar grubunu örgütlediler.
Görünüşe göre, hepsi yakalanmış değil. Orada veya
burada bunlar birer hayalciden başka bir şey değil. Başarının üzerine yatıp
mücadeleyi unutacaklarını zannediyorlar. Halk, gerekeni öğretecek ve bu türden
hayalcilere hesap soracak, çünkü dikkatsizlik düşmana yardım eder ve onu suç
işleme noktasında teşvik eder ki bu da bir suçtur. Fakat tüm bunlara rağmen
gene de Amerikan sabotajına ait bir yuva imha edilmiştir.
Joint ifşa olmuştur.
Burjuva gazetecinin gözlerinde yaş, mürekkep misali,
dökülmektedir. Provokasyonlarla meşgul olan burjuva radyo yorumcuları Siyonizmle
(Amerikan istihbaratının gönüllü hizmetkârı ile) mücadeleyi antisemitizm
diyerek boğmaya çalışmaktadırlar. Bu değerlendirme aptalcadır, zira herkes,
gerçek durumun ne olduğunu kesinlikle bilmektedir.
Kerkenez gibi tüyleri yolunan, casusluk ve sabotaj
örgütü Joint, gerçek niteliğini tüm dünyaya ifşa ediyor.
Nikolay Gribaçev
Krokodil
1953, Sayı: 5, s. 10
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder