Pages

07 Ekim 2025

Dolma


5 Ekim günü Aksa Tufanı’nın yıl dönümü için ülke solu İstanbul’da Dolmabahçe’ye yürüyüş kararı aldı. Yürüyüşe on bin insanın katıldığı söyleniyor. ABD başkanının Filistin’i bitirme planını ilan etmesi ve Avrupa emperyalizminin halkların baskısıyla Filistin’e destek açıklamalarında bulunmasının ardından Filistin konusunda en zayıf desteği sunan ülke solu, Dolmabahçe yürüyüşünde kendisini gösterdi. Oysaki tarihler 7 Ekim 2023’ü gösterdiğinde sol, Hamas’ı bahane edere,k emperyalizme karşı durmaktan imtina etmişti.

74 Affı’ndan sonra çıkardığı dergide Hüseyin İnan’ın devrim broşürünü “Troçkistlik, maceracılık ve siyaset bilmemek”le eleştiren Halkın Kurtuluşu’nun ardılı EMEP, son yürüyüş öncesinde “Denizlerin yolunda Dolmabahçe’ye yürüyeceklerini” duyuran afişler astı. Aynı EMEP, Suriye’de “diktatör”, Ukrayna’da “emperyalist” arayıp Zelenski dostluğunu Evrensel gastesi üzerinden yazmıştı.

Eski dünyanın “icadı” olan emperyalizme karşı olunacaksa bu, ancak emperyalistlerin Filistin’i tarihe gömmek için hazırladığı “barış” planından sonra olabilirdi. EMEP’in talep ettiği de Filistin’in tarihe gömülmesiydi. Oraya bakınca Deniz’i ve mücadelesini görmek, EMEP’in kurtulamadığı “utanç” mazisidir.

Emperyalistlerin Suriye’den çıkmaması için imza kampanyası başlatan köşe yazarına Evrensel’de alan açan EMEP’in bugün yayınladığı bildiride anti-emperyalist görünmesi ve emperyalistlerin askerî üstlerinin kapatılmasını dillendirmesi palavradan ibarettir.

Bildirisinde bahsettiği ve karşı çıktığı ABD’nin İstanbul büyükelçisinin katıldığı Onur Yürüyüşü’nün dağıtılmasının ardından gastesinde Onur Yürüyüşü yasağının Ramazan’ı deldiğini manşet yapıp öpüşen iki insanın fotoğrafını ilk sayfaya yerleşteren EMEP, ne Filistin’i ne Hamas’ı anlayabilir. Aydın Çubukçu'dan da Yahya Sinvar çıkmayacağını o da bilir.

EMEP’in tüm politikası, emperyalizmden icazet alma denkleminde gelişir. Her yıl çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek Gümüşsuyu’ndan Dolmabahçe’ye gerçekleştirdikleri yokuş aşağı anlamsız koşuyu “anti-emperyalizm” diye ancak kendi tabanına yutturur, işçi sınıfına ve halka değil.

EMEP’in başkanının çıktığı yer, Meral Akşener’in kürsü verdiği CHP otobüsüdür. Filistinli sendikalar, defalarca diğer ülkelerin işçi sendikalarına dayanışma grevi çağrısı yaptığı hâlde EMEP’in sesi çıkmamıştır. Onun işçiciliği, sömürünün garanti altına alınması siyasetiyle malûldür.

30 Mart günü mecliste başka bir ülkenin NATO’ya girmesi oylanırken TİP’in hiçbir vekili bu oylamaya katılmadığından, blok hâlde oy birliği sonucu çıkmıştır. TİP başkanı, o gün seçimler için katalog çekimine gittiğini söylemiştir. TİP’in anti-emperyalizmi katalogdan ibarettir.

TİP kortejinin taşıdığı pankartta “Siyonist İsrail Ortadoğu’dan Defol” yazıyor. Bunun anlamı rezilliktir. Kızıldere’nin yıl dönümünde meclisteki askerî pakt oylamasından kaçıp fotoğrafçı stüdyosuna sığınan partiden anti-siyonizm ve anti-emperyalizm beklemek kargadan güzel şarkı söylemesini beklemekten farksızdır.

Dev-Yolcu Devrimci Gençlik kortejinin pankartında “Emperyalistler, İşbirlikçiler, Efraim Elrom’u Unutmayın!” yazıyor. Politikada arsızlık bu olsa gerek. EMEP’in Denizleri, DY’nin Mahir’i sömürmesi, mirasyediliği aşan bir utanca tekabül eder. Emperyalistlerin sınıf ve tarih bilinci Elrom’u kesinlikle unutmaz fakat DY ve ardıllarının Mahir’i unuttuğu kesindir.

EMEP ve DY için Mahir’den Deniz’e Özgür Filistin, unutturulması gereken tarihtir. Bu iki sapmanın bugün Filistin için sokağa inmesi, AB ve ABD’den gelen barış söylemini kitlelere inandırmak içindir. Aksi hâlde tek bürolarının ülkede, şeflerinin Avrupa’da barınma imkânı yoktur. Bürolarını, yayınevlerini, internet sitelerini, sendikalarını, derneklerini açık tutabilmelerinin yolu bu icazet çemberine sıkıştırılmıştır. Ülke solu için Mahir de Deniz de CHP’ye ve onun yaslandığı Avrupa emperyalizmine feda edilecek semboldür. Onlar için bu insanlar sadece kişiden ibarettir.

Mahir’den dayanışmayı, partiyi ve cüreti; Deniz’den kitlelerle birlikte yürümeyi anlamayacak kadar anti-komünisttirler. Mustafa Yalçıner, katıldığı bir Youtube programında Mahirleri eli kalem tutan akademik insanlar olarak değerlendirmekle hata yaptıklarını söyler. Asıl hata, Deniz’i poster ve içi boş göstergeye dönüştürmüş olmalarıdır. Ayrıca Elrom’un sorulması gereken şahıs Ufuk Uras’tır.

ABD-AB, Hamas özelinde Filistin’i haritadan silme planını harekete geçirince bunun adının “barış” diye süslenmesi gerekiyordu. Düne kadar Filistinli kadınlara İsrail askerleri köpeklerle saldırırken sesi çıkmayan, Hamas’ı “gericilik”le ve “kadın düşmanlığı”yla suçlayan, İranlı kadınlara destek adı altında emperyalizme aparatlık yapan feminist hareket ve KESK de bir anda pankartlarla yürüyüşte boy gösterdi.

Her şey ABD planının sorunsuz işlemesi için. Konsolosluk önündeki yürüyüş ve açıklamaya katılma çağrısı yapan KESK İstanbul Şubeler Platformu, o gün tek bir pankart göndermediği gibi şube başkanları Ankara’ya yönetim toplantısına gitmişti. Bugün bu iki mandacı hareket pankartla alana indiyse tek nedeni, emperyalizme verdiği sözü tutmak içindir.

7 Ekim Tufanı, tarihe damgasını vuran ilk eylemleri başlattığında solun tepkisi, “İsrail’de müzik festivaline gidenler bizim gibi seküler-laik insanlar, Hamas bikinili kadını yerlerde sürükledi, Hamas’ı İsrail kurdu ve Hamas İsrail’e çalışıyor, bunlar IŞİD zihniyetli, emperyalizm Hamas’ı kullanıyor” yönündeydi.

Tarihle ve mekânla bağı kesmenin, halkın anti-emperyalist bilincine kama vurmanın, kitleleri yalanla oyalamanın tarihini sol, 7 Ekim’den beri yazdı; Dolmabahçe yürüyüşü bu tuzağın son halkasıdır.

Nasrallah ve Lübnan Hizbullah’ı, Yahya Sinvar, Ayşe Eygi, İsmail Heniyye, Filistinli çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve her kesimden insan, günümüzün Kerbela’sını yaşarken ve bir damlaya suya muhtaç duruma gelmişken ülkemiz solu Kûfeliler gibi evlerine kaçtı. Filistin direnişi ise İbrahim misali putları devirdi. Putlar devrilirken yerine yenisini koyan da Ekrem şahsında ve CHP kuyruğunda ülkemiz soluydu.

Yetmişli yılların başında Fransa’da 68 Hareketi yükselişe geçtiğinde CIA finansmanıyla ona yakın Partizan adında dergi çıkarılıp sosyalizmin içi teorik olarak boşaltılmaya çalışılır. Devrimci teori olmadan pratik olmayacağı gerçeğini emperyalistler bile kavramıştır. Zihin işgal edildikten sonra emperyalizme taş atacak kol harekete geçmez.

Tüm vücudu yönlendiren beyindir ve beyin vücudun komuta merkezidir. Bugün solun beyni emperyalizm tarafından esir alınmıştır. Aynı dönemde soyut ekspresyonizmin de CIA laboratuvarında üretilen bir sanat akımı olduğunu emperyalistler itiraf etmiştir.

Dolmabahçe yürüyüşünde kadraja giren pankartlardaki yazılar emekçi halka yutturulmaya çalışılan dolmadır. İçi oyulmuş kuru ve boş sebzenin içini dolduran emperyalistler ve CHP’dir. Sol, ancak onun açtığı yolda ve gösterdiği hedefte ilerleyebilir.

Bilinen bir örneği yinelemek gerekirse Lenin, on iki bin işçi emekçiyle çarlığı kuşatmışken ülkemiz solunun on bin insanla Dolmabahçe’ye yürümesi, politikada iflas ve emperyalizmin gölge oyunudur.

Yirmi birinci yüzyılın ayaklanmalar yüzyılı olacağı öngörüsü, emperyalistlerin ekonomi zirvelerinde bile kaygıyla dile getirilmiştir. Bu ayaklanmalar; ulusal kurtuluş mücadeleleri, sınıf mücadelesi ve işgal karşıtı halk hareketleri biçiminde gerçekleştiğini son yirmi beş yıl defalarca göstermiştir. Dünya solunun içine girdiği ideolojik krizin sıçrama tahtası 7 Ekim’dir. Sol, bu gerçekle yüzleşmek zorundadır.

Müslüman’ın cennet ideali ve fedası yolundaki şehitlik motivasyonunu ülkemiz solu dünyada cenneti kurmak için şehit olunması gerektiği ilkesinden saptığı ve kaçtığı için anlayamaz. Filistin direnişi parçaları bütünleştirmeye çalışırken ülkemiz solu, bütünleri parçalayıp kıymeti emperyalizmden menkul bireyci özgürlük hülyasının peşinden koşuyor.

Daha çok fon almak, daha çok bar açmak, kentsel dönüşümden daha çok pay almak için emperyalizme uşaklıktan utanmayan solun Filistin mücadelesini anlaması mümkün değildir. Adana’da elinde taş olan gencin bilinci, ülkemiz solunun ilerlemeci, özgürlükçü, aydınlanmacı şeflerinden ve partilerinden daha anti-emperyalist, yurtsever ve politiktir.

Şan Olsun 7 Ekim’in mimarlarına!

Nehirden Denize, Deniz’den Mahir’e Özgür Filistin!

Sinan Akdeniz
7 Ekim 2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder