TÜSİAD’da
çekilen halay, çözüm sürecinde iletilen Kavala’nın selamı, KESK’in kırmızı
çizgisi ve arasına kırmızı çizgi çektikleri, mücadeleyi “işçi sınıfından kopuk,
maceracı, anarşist” diye değerlendiren işçi sınıfının biricik partisi ve
gazetesi, salgında emekçileri eve kapatıp zorla aşı yaptırmak isteyen TTB ve
Eğitim Sen, balkonlarda kutlatılan 1 Mayıslar, sivil toplumcu grevler,
konserlere saldıran ve konser yeri için yasak koyan radikal demokrasi hareketi
ve onun peşine takılanlar... Hepsi de birer muhalefet bileşeni. Kendilerinin
muhalefet olduklarını da Evrensel belirtiyor: “Muhalefete Yargı Kıskacı”.
Bugün
Ümit Özdağ, HDK bileşenleri ve TÜSİAD yönetim kurulu üyeleri ifadeye
çağrılıyor, tutuklanıyor ve kısıtlanıyorsa işçi ve emekçi sınıflar olarak sınıf
mücadelesinin yürütülmediğini görmemiz gerekiyor. Hiçbiri de sınıf mücadelesi
yürütmekten dolayı sorgulanmıyor. Muhalefet olduklarını kendileri söylüyor.
Muhalefet olandan umut çıkmaz.
Muhalefet
olmak, Evrensel’in sorunlu geçen olağan genel Eğitim Sen Kongresi
sırasında attığı başlıkla ilgilidir ve tarifi de oradadır: “Eğitim Sen’de
Koltuk Kavgası/Krizi”. Muhalefet olmak koltuk kapmaktır. Evrensel
yazarının dolgu 1 Mayıs alanı Maltepe’den attığı danslı neşeli tvittir, o tvite
gazetenin başyazarlarından birinin sahip çıkıp eleştirenlere “alan fetişisti”
ve “çemkirenler” demesidir. Muhalefet olmak, TÜSİAD’da ve renkli tabutların
başında halay çekmektir.
TTB’ye
kayyum atandı, baroya soruşturma açıldı. Belediyelere kayyum atandı. Bir
zamanlar KESK’e çökülecekken kurtaran bürokratlar vardı. KESK’e de kayyum
atanırsa bu gelişme şaşırtıcı olmaz. KESK de muhalefet bileşenidir. Sendikaları
sivil toplum kuruluşuna çevirip, haremlik selamlık etkinlik düzenleyip, sınıf
karşıtı broşürü sendikanın fiili tüzüğü hâline kimler getiriyorsa muhalefet
bileşenidir. Gezi’de otelini eylemcilere açan burjuva, aynı muhalefetin
bileşenidir. OHAL döneminde direnenlere sahip çıkmayan sendika ve emek
çevreleri, muhalefet bileşenleridir.
Tespihin
taneleri dağılıyor. İşçi sınıfı içinde en yetkin biricik partiye ve gazeteye
neden işçiler sahip çıkıp destek olmuyor? Olamaz, çünkü asıl maceracılığın,
sivil toplumculuğun, anarşistliğin nasıl bir şey olduğunu bu muhalefet
bileşenleri üzerinden işçi sınıfı biliyor, tanıyor.
Soruşturmalarda
size şu sorular sorulmayacak:
Neden
zincir marketleri boykot ettiniz?
Neden
Filistin’e destek eylemlerine katıldınız?
Neden
aşı karşıtlığını ördünüz?
Neden
genel greve gittiniz?
Neden
uyuşturucu, kumar-bahis, fuhuş gibi yozlaştırmaya karşı mücadele ettiniz?
Neden
duvarlardan ırkçı yazıları sildiniz?
Neden
konduları yıkılan halka destek oldunuz?
Barınma
krizi karşısında mücadeleyi büyütürken neden bu eylemlere katıldınız?
Seçimden
sonra deprem bölgesiyle dayanışmaya neden devam ettiniz?
Uyuşturucunun
geldiği aşamayı neden haber yaptınız?
Bu
sorular çoğaltılabilir ama siz hiçbirini yapmadınız. Yıllarca tüm ikna
çabalarına ve çözüm önerilerine rağmen sivil toplumculukta ısrar ettiniz. “Bağımsız”
bireyleri dışarıda tutarsak, bugün yaşanan süreçte muhalefet bileşenleri
patronlar, reformistler, sınıfı alanda bırakıp kaçan sendikalar, sınıf
mücadelesini maceracılık diye niteleyen gazeteler, emperyalizmi sevdirmeye
çalışan radikal demokrasi hareketi, erkek düşmanlığı üzerinden kadın hakları
mücadelesini çarpıtan feministler ve kimlik hareketleridir. Emekçilerin
yargısında da karar muhalefet bileşenlerinden yana olmamaktır ki bugün bu
desteği sınıftan alamıyorlar.
Solun
yurtsuzlaşmasının ve sınıf mücadelesi yürütmemesinin yanlış olduğunu bugün
bizatihi hayat, tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Bizim
muhalefet değil, kendi tarihimizi yazacak özne olmamız gerekiyor.
S. Adalı
22
Şubat 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder