İsrail’in
son günlerde Lübnan’a karşı yürüttüğü askeri, güvenlikle alakalı, terörist
harekâtı “tırmanan çatışma” olarak nitelendirmeyi bırakıp, bu gelişmeyi savaş
olarak nitelemeliyiz.
Ortada
ucu bucağı olmayan ama gene de savaş olarak nitelendirilmesi gereken bir süreç
var.
İsrail,
“şok ve dehşete yol açma” amaçlı saldırılarını esasen stratejik kayıplarının
üzerini örtecek kısa vadeli taktiksel kazanımlar için gerçekleştiriyor. Hizbullah
ise son haftada kimi taktiksel kayıplar yaşamasına karşın, uzun vadeli stratejik
hedeflerine ulaşmak için çaba harcıyor.
İsrail’in
“ileri doğru hamle yapıp, açıklarını kapama” stratejisi, gerçek dışı bir dizi
hedefi temel alıyor. Bu hedeflere ulaşması mümkün değil:
*
İsrail, Hizbullah’ın sınırdan uzaklaşmasını ve Gazze’ye destek sunmak için
açtığı cepheyi ortadan kaldırmayı;
*
Güney Lübnan’ı boşaltıp ileride kuzeye yerleşimcilerin dönmesi için bu durumu
pazarlık kozu olarak kullanmayı;
*
Mukamevet’e mensup savaşçıların ve onun etrafında örgütlenmiş halkların moralini
çökertip direncini kırmayı, bunun yanında, Hizbullah’ın askeri imkânlarını
azaltmayı amaçlıyor.
Lübnan’da
evlerde kruz füzeleri olduğu iddiası, komik. Bu saçma, tembellikle imal
edilmiş, kaba saba bir fikriyatla ortaya atılmış iddia ile İsrail, esasında
kendi taleplerine teslim olması konusunda Hizbullah’a şantaj yapmayı amaçlıyor.
Dün
Hizbullah bölgesinde bulunan, ekseriyeti silâh barındıran 1.600’den fazla evi
vurduğunu iddia eden İsrail, esasen 1.600’den fazla aileyi öldürdüğünü veya
evsiz bıraktığını kabul etmiş oluyor.
İsrail’in
Salı gününden beri gerçekleştirdiği terörist saldırılar karşısında Hizbullah, stratejik
açıdan, yatay düzlemde çatışma sürecini tırmandırma, İsrail geneline yönelik
saldırıların kapsamını genişletme, dikey düzlemde ise yeni silâhlarını devreye
sokmak suretiyle saldırıların yoğunluğunu artırma, öte yandan, en gelişkin füzelerini
kullanmama yoluna gitti. Böyle yaparak Hizbullah, Kuzey İsrail’de tesis edilmiş
olan güvenlik bölgesini hedef aldı, ayrıca Hayfa’ya kadar ulaşabileceğini
gösterdi. Böylelikle, evlerinden olan İsrailli sayısı on binlerden yüz binlere
çıktı.
Saldırılarını
silâh fabrikaları ile askeri tesisler gibi önemli ve stratejik askeri
hedeflerle sınırlı tutan Hizbullah, İsrail’in ısrarla Lübnanlı sivillere karşı
savaş suçları işlediği koşullarda, sivil hedeflerden ve altyapıdan uzak durdu.
İsrail,
bu dönemde Lübnanlıları evlerinden etmeyi ve katliamı temel alan bir yaklaşımı
benimserken Hizbullah, karşı tarafı evlerinden kopartma ve felç etme odaklı bir
stratejiyi benimsedi.
Mukavemet
güçleri, askeri ve ekonomik düzlemde yürütülen yıpratma savaşı stratejisi ile İsrail
askerinin azmini kırmayı, ülke içerisindeki cephenin direncini azaltmayı hedefledi.
Hizbullah,
ileride sivilleri hedef alabilir, İsrail’in Beyrut’a daha büyük bir güçle
saldırmasına neden olabilir, bunun olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz. Söz
konusu karar, muhtemelen Hizbullah’ın intikam arzusundan ziyade misillemeye
dönük stratejik ihtiyaçla ilgili algısının bir neticesi olarak alınacak.
Hizbullah’ın
son çağrı cihazı saldırılarını ve üst düzey komutanlarına yönelik suikastları
atlatma becerisini gösterebilmiş olması, onun operasyon yürütmeyle ilgili
beceriye ve komuta-kontrol yapısının yüzleştiği şokları absorbe edebilme
konusunda gerekli esnekliğe sahip olduğunun kanıtıdır.
Nasrallah’ın
son konuşmasında dile getirdiği biçimiyle, tampon bölge oluşturmak adına İsrail,
Güney Lübnan’a kara harekâtı düzenleyip işgal hamlesine başvuracak olursa, Hizbullah,
atılan bu adımı memnuniyetle karşılayacaktır.
Hizbullah
da zaten gücünü tam da yakın muharebe becerisinden ve işgallere mani olma yetisinden
almaktadır.
İsrail
askerleri (İsrail Savunma Güçleri) Mukamevet’in başvuracağı ileri düzey melez
savaş taktikleri karşısında kolay hedef hâline geleceklerdir.
Emel Saed Gureyb
24 Eylül 2024
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder