Elli
yıl önce 11 Eylül 1973 tarihinde Şili ordusu, General Augusto Pinochet’nin
liderliğinde, demokratik seçim süreci üzerinden göreve gelmiş, Salvador Allende
önderliğindeki Unidad Popular [“Halkın Birliği Koalisyonu”] hükümetini
yıktı.
Burada
amaç, ilerici ve demokratik yollardan seçilmiş hükümetin yerine baskıcı, zalim bir
askerî diktatörlüğü geçirmekti.
Askerî
darbenin arkasında CIA vardı. ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, askerî
darbede doğrudan rol oynadı.
Darbeden
haftalar önce ABD Büyükelçisi Nathaniel Davis ve CIA mensupları, üst düzey
komutanların katıldığı toplantıda, Ulusal Parti’nin ve aşırı sağcı-milliyetçi
cephe Patria y Libertad’ın [“Vatan ve Özgürlük”] liderleriyle bir araya
geldi.
Darbe
sürecinde Nixon yönetiminin oynadığı rol konusunda elde bol miktarda belge var,
ama bu süreçle ilgili olarak askerî darbenin bir yandan da Hristiyan Demokrat
Parti’nin belirli bir kesiminin desteğini aldığı üzerinde kimse durmuyor.
1989’da
Şili cumhurbaşkanı olan Patricio Aylwin, 11 Eylül darbesinden aylar önce bu
Hristiyan Demokrat Parti’nin başına geçti. Aylwin, Unidad Popular hükümeti
ile Hristiyan demokratlar arasında kurulan diyalogun sonlanmasında önemli bir
rol oynadı. Parti içerisinde ılımlı kanadı temsil eden halefi Renan Fuentealba,
askerî müdahaleye karşıydı. Allende’yle diyalog kurulması fikrinden yana olan
Fuentealba Mayıs ayı içerisinde devrilip yerine Patricio Aylwin geçirildi.
Hristiyan
Demokrat Parti, diyalogdan yana olanlarla askerî çözüme destek sunan
Aylwin-Frei hizbi arasında ikiye bölündü.
23
Ağustos günü Şili meclisine “Allende hükümetinin totaliter bir rejim dayatma
çabası içerisinde olduğu” konusunda kendince ikazda bulunan bir önerge sunuldu.
Önergenin altında Patricio Aylwin’in de imzası vardı. Aylwin, geçici süreyle
ülkenin başına geçecek askerî diktatörlüğün “ehven-i şer” olduğuna inanıyordu.
Bu
önerge, Hristiyan Demokrat Parti’den, Ulusal Parti’den ve Radikal Sol Parti’den
(PIR) oluşan muhalefetin oylarıyla kabul edildi.
İçlerinde
eski Şili cumhurbaşkanı Eduardo Frei’ın da bulunduğu Hristiyan Demokrat Parti
liderleri, orduya yeşil ışık yaktılar. Tabii parti liderliğinin fikirlerindeki
bu değişimin ardında ABD istihbaratının gizli müdahaleleri vardı.
1973’te
“ekonomik başarı hikâyesi” olarak takdim edilen “Şili Modeli”nin devamlılığı,
16 yıl sonra 1989’da Patricio Aylwin’in cumhurbaşkanı seçilip demokrasiye
geçileceği vaadiyle güvence altına alındı.
11
Eylül darbesinin gerçekleştiği dönemde ben, Şili Katolik Üniversitesi Ekonomi
Bölümü’nde misafir profesör olarak çalışıyordum. La Moneda Cumhurbaşkanlığı
Sarayı’nın bombalanmasını takip eden saatler içerisinde ülkenin başına geçen
ordu komutanları, 72 saatlik sokağa çıkma yasağı ilân ettiler.
Birkaç
gün sonra üniversite yeniden açılınca kaleme aldığım notları bir araya
getirerek darbenin tarihini kaleme almaya başladım. 11 Eylül 1973’te de aynı
zamanda 29 Haziran 1973’teki başarısız darbe girişiminde de korkunç ve üzücü
olaylara şahit oldum. Katolik Üniversitesi’ndeki birçok öğrencim cunta
tarafından gözaltına alındı.
Darbeyi
takip eden günleri, 1973 yılının başlarında Şili’ye geldiğimden beri gün gün
topladığım gazete kupürlerini ve belge yığınını inceleyerek geçirdim.
Gelgelelim, bu malzemenin önemli bir kısmı kayıptı ya da darbe sonrası günlerde
politik intikam eylemlerinden korkan araştırma asistanım tarafından imha
edilmişti.
Aşağıda
görselini iliştirdiğim, hiçbir vakit yayımlanmamış olan makale elli yıl önce
yazıldı. 11 Eylül 1973’ü takip eden haftalar içerisinde eski bir daktiloyla
kâğıda düşüldü.
Makalenin
orijinal hâline ek olarak iki karbon kopyası yakın dostlarıma ve Katolik
Üniversitesi’ndeki meslektaşlarıma ulaştırıldı. Makale, hiçbir vakit
yayımlanmadı. Otuz yıldır bir dosya dolabının alt gözünde, içi belgelerle dolu
bir kutuda duruyor.
2003’te
metni, artık sararmış karbon kopyasına bakarak bilgisayara aktardım. Ufak
tashihler dışında, özgün makalede hiçbir değişiklik yapmadım.
Allende’nin
öldürülmesinde ve askerî rejimin tesis edilmesinde dışişleri bakanı Henry
Kissinger’ın ve Nixon yönetiminin oynadığı rol de dâhil bu dönemin tarihini
anlatan yığınla çalışma kaleme alındı.
* * *
Şikago Ekonomisi: Yapısal Uyum Programı İçin Neoliberal
Kıyafet Provası
Şili’de
ABD’nin desteğiyle yapılan askerî darbenin ana amacı, neoliberal ekonomik
ajandayı ülkeye dayatmaktı. Şili’de bu ajanda, IMF rehberliğinde hareket eden
yabancı kredi sağlayıcıları eliyle dayatılmadı. Rejim değişikliğini, gizli
yürütülen askerî istihbarat operasyonu gerçekleştirdi. Askerî darbenin
işleyeceği ana zemini, bu istihbarat operasyonu teşkil etti. Her şeyi dümdüz
eden, özelleştirme, fiyatların serbest bırakılması ve ücretlerin dondurulması
gibi işlemleri içeren, makro-ekonomik reformlar, Ekim 1973 başlarında
uygulandılar.
Askerî
darbenin üzerinden bir iki hafta geçmişken cuntanın lideri Pinochet, ekmeğin
fiyatının 11 eskudodan 40 eskudoya çıkartılmasını emretti. Bu, ekmeğin
fiyatının yüzde 264 oranında arttığı anlamına geliyordu. Ekonomide uygulanan bu
“şok tedavisi”nin altında “Şikagolu Çocuklar” denilen ekonomist grubunun imzası
vardı.
Gıda
fiyatları hızla artarken ücretler “ekonomik istikrarı güvence altına alıp
enflasyonun baskısından kurtulmak” amacıyla donduruldu.
Günbegün
tüm ülke, sefaletin en derin noktasına yuvarlandı. Bir yıl bile geçmeden
ekmeğin fiyatı otuz altı kat (yüzde 3.700) arttı. Halkın yüzde 60’ı yoksulluk
sınırının altına geriledi.
“Bir
Askerî Darbenin Ana Bileşenleri” isimli, yayımlanmamış olan makalemle ilgili
çalışmamı 1973 yılının Eylül ayının sonlarında tamamladım. Ekim ve Kasım
ayında, gıda fiyatlarındaki aşırı artışın ardından, cuntanın ölümcül sonuçlara
yol açan makro-ekonomik reformlarıyla ilgili ilk “teknik” değerlendirmemi, “La
Medición del Ingreso Minimo de Subsistencia y la Politica de Ingresos para 1974”
[“1974 Yılı İçin Asgari Geçim Gelirinin Ölçülmesi ve Gelir Politikası”] başlığı
altında, İspanyolca olarak yayımladım.
Sansür
korkusuyla analizimi cuntanın gerçekleştirdiği, gıda ve petrol fiyatlarındaki
artışlarla neticelenen, yaşam standartlarının dibe vurduğu süreçle sınırlı
tuttum ve hiçbir politik analize yer vermedim.
Katolik
Üniversitesi Ekonomi Enstitüsü, ilk başta raporu yayımlamak istemedi. Makaleyi
yayımlamadan önce, onay için askerî cuntaya gönderdi.
Aralık
1973’te Şili’den ayrılıp Peru’ya gittim. Ülkeden ayrılmamdan birkaç gün sonra
Şili Katolik Üniversitesi, raporumu 200 nüsha olarak yayımladı.
Peru’da
Katolik Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde çalışmaya başladım. Burada Şili’deki
cuntanın gerçekleştirdiği neoliberal reformları ve ideolojik dayanaklarını daha
detaylı inceleme imkânı buldum. Bu çalışma, 1975 yılında İspanyolca ve
İngilizce olarak yayımlandı.
11
Eylül 1973’te yaşanan olayların aynı zamanda bir iktisatçı olarak yürüttüğüm
çalışmalara da damga vurduğunu söylememe bile gerek yok.
Fiyatlar,
ücretler ve faiz oranları ile ilgili olarak yapılan müdahalelerle insanların
hayatları yok edildi. Tüm ülkenin ekonomisi istikrarsızlaştırıldı. Akademideki
hâkim söylemin iddiasının aksine, makro-ekonomik reform “nötr”, akmaz kokmaz
bir şey değil. Aynı zamanda bu reformlar, toplumsal ve politik dönüşüm
sürecinden ayrı ele alınamazlar.
Bu
dönemde yürüttüğüm çalışmalar, “ekonomik yeniden yapılanma süreci” olarak tarif
edilen sürece destek verme noktasında askerî ve istihbari operasyonların
oynadıkları rolü de anlamamı sağladı.
Şili’deki
askerî cunta konusunda kaleme aldığım ilk çalışmalarda ben, hem “serbest
piyasacı” reformları hem de “ekonomik baskı” için kullanılan, gayet iyi
örgütlenmiş araçları inceledim.
İki
yıl sonra Uluslararası Çalışma Örgütü’nün himayesinde, Arjantin’in kuzeyindeki
sanayi bölgesinde bulunan Kordoba Ulusal Üniversitesi’nde misafir profesör
olarak çalışmak üzere Latin Amerika’ya geri döndüm.
Tam
da o dönemde darbe gerçekleşti. “Kirli Savaş” olarak anılan darbe sürecinde on
binlerce insan gözaltına alındı. Kaybedilen insanlar [“Desaparecidos”]
suikasta kurban gitti. Arjantin’deki darbe, Şili’de CIA önderliğinde
gerçekleştirilmiş olan darbenin “tıpatıp aynısı”ydı.
Yaşanan
katliamlar, insan hakları ihlâlleri ve “serbest piyasacı” reformlar, bu sefer
Arjantin’deki New Yorklu kredi sağlayıcılarının denetiminde
gerçekleştirildiler.
IMF’in
ağır sonuçlara yol açan, “yapısal uyum programı” altında dayattığı ekonomik
reçeteleri henüz yürürlüğe konulmamıştı. “Şikagolu Çocuklar”ın görüşlerini
temel alan, Arjantin ve Şili’deki deneyim, yaşanacakların “kıyafet provası”ndan
başka bir şey değildi.
David Rockefeller (Ortada) General Jorge Videla ve Maliye
Bakanı Martinez de Hoz ile birlikte.
Zamanla
“serbest piyasa sistemi”nin ekonomik kurşunları tek tek ülkeleri sıkıldı.
Seksenlerde
borç krizi üzerinden gerçekleştirilen saldırıdan itibaren aynı IMF’in ürettiği
“ekonomik ilâç”, 150’den fazla gelişmekte olan ülkeye düzenli olarak uygulandı.
Şili,
Arjantin ve Peru’da kaleme aldığım ilk çalışmalardan itibaren ben, bu
reformların küresel etkilerini inceledim. Gördüm ki bu yoksulluğu ve ekonomik
yıkımı tüm acımasızlığıyla besleyen reformlar üzerinden yeni bir dünya düzeni
inşa ediliyordu.
Michel Chossudovsky
1
Eylül 2023
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder