Pages

31 Ağustos 2024

Samed Behrengi

Samad Behrangi, Tebrizli bir öğretmen, romancı ve politik alanda etkili bir solcuydu. Yolculuğu, Tebriz’in köylerinde öğretmenlik yaparak başladı. 

Kendisinin ifadesiyle, çalışmalarına gerekli temeli “bu köylerden birinde çalıştığı, tek sınıflı köy okulundaki gözlemleri ve deneyimleri oluşturuyordu”.[1]

Edebiyat çalışmalarıyla tanınan Samed Behrengi, birçok çocuk hikâyesi kaleme aldı. En ünlüsü, Küçük Kara Balık’tı. Burada küçük bir nehirde yaşayan bir balığın hikâyesi anlatılıyordu. 

Ailesine ve okuluna yüzerek denize çıkmak suretiyle kafa tutan balığın hikâyesi, İran toplumunda sansürün yol açtığı güçlüklerin mecazi, simgesel bir ifadesi olarak görüldü ve bu değerlendirme üzerinden epey ünlendi. 

Ünlenmesinin diğer bir sebebi de hikâyede küçük bir balığın kendisine dayatılan kısıtlamalara ve tuhaflıklara karşı özgürlüğü peşinde koşmasından bahsedilmesiydi.

Gazeteci Nigar İsfendiyari, BBC Radio 4 için hazırladığı belgeselde, Behrengi’nin hikâyesi için şunu söylüyor:

Küçük Kara Balık, yarattığı o büyük dalgalarla, kendisini kuşatan topluma meydan okuması konusunda bir kuşağa gerekli motivasyonu sağlayan politik bir mecaz olarak iş gördü.”[2]

Behrengi’nin özgünlüğü, onun herkesin kolayca anlayacağı bir çocuk hikâyesi üzerinden Şah rejiminin katılığını ve uyguladığı politik baskıları anlatabilme becerisini göstermiş olmasıydı. Bir solcu olarak Behrengi, İran’daki gündelik hayatta görülen adaletsizlikleri ve eşitliksizlikleri açığa vuran politik mesajlarla yüklü hikâyeler yazdı. Uyku ve Uyanıklıkta 24 Saat (Püsküllü Deve) isimli çocuk hikâyesi de bu türden bir hikâye.

Latif isminde işportacılık yapan evsiz bir çocuk, oyuncakçı dükkânının vitrininde gördüğü oyuncak deveye sevdalanır. Hikâye bize, Latif’in hayal dünyasında o oyuncakla geceleri yaşadığı maceraları yanında onun gündüzleri çektiği yoksulluğu anlatır. Seyri dâhilinde hikâye, sıra dışı bir yöne sapar. Zengin bir küçük kız çocuğu gelip oyuncağı satın alınca Latif harap olur. Talihsizliğine ağlayan ve dükkânda gördüğü, oyuncağı satın almış olan zengin ailenin peşinden koşan Latif, hikâyenin sonunda şu cümleyi haykırır: “Keşke vitrinin arkasındaki o makineli tüfek benim olsaydı.”[3]

Bu hikâye üzerine Behrengi şunu söyler:

“Çocuklar, bu hikâyeyi bir örnek sunmak için yazmadım. Bunu yazarken niyetim, kendi hemşehrilerinizi daha iyi tanımanızı ve onların çektikleri çilelere çözüm bulmanızı sağlamaktı.”[4]

Küçük çocukların ve gençlerin toplumu eleştirel bir gözle ele almalarına katkıda bulunma konusunda kararlı olan Behrengi, şunları söylüyordu:

“Çocuklara okutturulan edebiyat ürünlerini pasif propagandaya indirgediğimiz, çocuk edebiyatını verimsiz ve kaba, bir işe yaramaz kurumlara mahkûm ettiğimiz günlerin sonu geldi. Artık çocuklarımızı umutlarını boş ve yanlış görüşler üzerine inşa etmekten uzak tutup, onları toplumun ağır ve zorlu gerçekliklerini ortadan kaldırma mücadelesini, o gerçekliklere dair doğru bir anlayışı ve yorumu temel alan umutlara sahip olmaya yönlendirmeliyiz.”[5]

Görüşleri üzerinden baskı gören ve dışlanan bir isim olarak Behrengi, topluma dair Marksist yorumları sebebiyle rejimin hedefi hâline geldi. O dönemde yayınlanan bir öğrenci dergisinde onun “mevcut durumu fiili gerçekliğiyle birlikte resmetme veya değişimin yoluna işaret etme gayreti” içerisinde olduğu söyleniyordu.[6]

Samed Behrengi’nin katkılarını en iyi şekilde özetleyen ifadesinde Hüseyin Ferişte şunları söylüyor:

“Behrengi, sadece eğitim alanını eleştiren bir isim, zinde ve sabırlı bir öğretmen, yaratıcı bir idareci ve pragmatik bir aydın olarak görülmemeli. O, aynı zamanda İranlı aydınların, öğretmenlerin, halkın, üniversite öğrencilerinin ve hocalarının okuduğu çocuk hikâyelerine kendi düşüncelerini ve inançlarını yedirmeyi bilen, İran siyasetini ve toplumunu eleştirmiş, dikkate değer bir kişilikti.”[7]

Samed Behrengi, sadece öğretilenlere değil, eğitim yöntemine de karşı çıktı, ders kitaplarından öğretmenlere her unsuru ve bileşeni içerecek biçimde, tüm eğitim sisteminin içeriğini ve biçimini sorguladı. Pedagoji denilen meseleyi sorgulayan Behrengi, çoğunluğu eğitimsiz köylü olan İranlılara yabancı olan Batılı rutinleri körü körüne benimseyen pedagojik faaliyetleri eleştirdi ve yayıncıların, yazarların ve idarecilerin halkla teması olmayan küçük burjuvalar olduklarını söyledi.[7]

Behrengi, bu kesimlere karşı çıkıyordu, çünkü Şah’ın Batılılaşma programını uygulama görevini üstlenmiş, toplumun etkili isimlerinin ve bürokratlarının zihniyetine karşı çıkıyordu. Eğitimin güçlü bir savunucusu olarak Behrengi’nin asarında hâkim olan anlayış, tam da Hanson’ın yazdığı gibi, “deneyim yoluyla edinilmiş bilginin insanı eyleme yönlendirmesi, onu toplumdaki hastalıklara şifa olacak eylemlere sevk etmesi gerektiği” anlayışıydı.[8]

Behrengi’nin, Şah’ın tekliflerini ve sansür pratiklerini kabul etmek yerine, müesses nizamı ve niyetlerini sorgulamayı seçmiş olan inanç sisteminin merkezinde duran anlayış buydu. Fikrini açıkça, gür bir biçimde ifade etmek suretiyle bir isyan anlayışını gündeme getiren Behrengi, altmışlarda Şah’ın ortaya koyduğu çabalara itiraz eden ilk solculardandı.

Ilk Gavami
2014
Kaynak

Dipnotlar:
[1] ISAUS (İran Öğrenci Derneği), Resistance, Cilt. 2, Sayı. 2, s. 1.

[2] Negar Esfandiary, ‘The Little Black Fish that Created Big Waves’, BBC4’da 25 Ağustos 2011’de yayınlanan belgesel.

[3] Samad Behrangi, Gesehay-e Samad-e Behrangi [“Samed Behrengi’nin Hikâyeleri”] 1999, s. 77.

[4] S. Behrangi, 1999, s. 50.

[5] Aktaran: Brad Hanson, “The Westoxication of Iran: Depictions and Reactions of Behrangi, al-e Ahmad, and Shariati”, International Journal of Middle East Studies, Cilt. 15, Sayı. 1, 1983, s. 2. Türkçesi: İştiraki.

[6] ISAUS, Resistance, Cilt. 2, Sayı. 2, s. 1.

[7] H. M. Fereshteh, “International Rural Education Teachers and Literary Critic: Samad Behrangi’s Life, Thoughts, and Profession”, Kıyaslamalı ve Uluslararası Eğitim Derneği’nin yıllık toplantısına sunulan makale, Kingston, JA, 1993, s. 8–9.

[8] İlk hâli şu çalışmada yer alıyor: Samad Behrangi, Kand o Kav Dar Massayeale Tarrbieti-ye Iran [“İran’ın Eğitimsel Sorunlarına Dair Soruşturma”], 1965, s. 67. Bkz.: H. M. Fereshteh, International Rural Education Teachers and Literary Critics: Samad Behrangi’s Life, Thoughts, and Profession, 1993, s. 6–9.

[9] Brad Hanson, a.g.e., 1983, s. 6.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder