“Grev” [Théophile Alexandre Steinlen]
“Batıda hayaller gerçekleştirmek
için kurulur, doğuda gerçeklerden kaçmak için.”
[İvan Gonçarov –Oblomov]
Oblomov’un bu söylemi, gerek kişisel hayatımız da
gerekse kapitalizmin eşitsiz gelişim yasası ile Dünyanın her karış toprağında
karşımıza çıkar.
Ama burada üzerinde duracağımız nokta şudur: Birileri,
hayallerini somuta-nesnele çevirmesi “ol” demek kadar kolay iken bu “ol”
demekle somuta dönüşen, gerçekleşen hayaller, bir başkasının hayallerini ortaya
çıkarmaktadır. Biraz absürt gözükse de aslında olan budur.
Oblomov’un söylemiyle, bizim gerçeklerden kaçmak için
kurduğumuz hayaller bile bizim değil, bizim dışımızda gelişen birilerinin
hayalleri. Bu hayaller biçimlendiriyor hayatımızı. Zihnimizde o hayallere
dalıyoruz.
Örneğin bir işçiyi ele alalım.
Bir işçi, biraz daha sağlıklı, güvenli bir koşulda
çalışma, belki biraz zam alarak ay sonunu biraz daha rahat getirebilme, artarsa
da kenara biraz para atma, şöyle güzelinden ikinci el bir araba alma ile ilgili
hayaller kurar.
Şimdi bu işçinin zihnindeki bu insanca yaşamaya dair
hayalleri işçiye mi aittir? Yoksa patronun sermayesine sermaye katma hayalini
var eden ve bu hayalin mevcut sistem dâhilinde siyasi ekonomik sömürü ile
nesnelleşip o işçinin zihninde bu insanca yaşamı imgeselleştiren patron mudur?
Elbette bu o işçiye o düşünceyi veren, o hayali
kurduran, patronun gerçekleşen hayalleridir. Patronun gerçekleşen hayalinden
yola çıkarak, varolan gerçeğimizden “kaçmak” için biz de işçi olarak hayal
kurarız.
Ne yazık ki hayallerimiz bile bizim değildir. Bu
hayaller, bize bu hayalleri kurduranlarındır. Bu eser onlarındır.
Peki bunun tersini iddia edebilir miyiz? Ortadoğu’da
bomba sesleri ile yaşamaya alışmış bir çocuğun artık bomba sesleri duymak
istememe hayali o çocuğun olabilir mi? Eğer kan emici emperyalistler ve onun
taşeronları, yerli işbirlikçileriyle birlikte ortalığı yakıp yıkıp yapay
kaoslar ile savaşlar çıkarmasaydı, o çocuk, zihninde, hayalinde bombasız
sabahların hayalini kurabilir miydi? Eğer bunun da cevabını verirsek ikileme
düşeriz, zira bu sorunun cevabı da aynıdır.
O çocuğun hayalleri de birilerinin yaratmış olduğu
kötü sonuçların bir yansıması ve zihninde imgeleşmesidir.
Peki ya şimdi ne yapacağız, hayal kurmayacak mıyız?
Elbette kuracağız. Zaten başka da bir seçenek sunmuyor mevcut sistem,
halkımızın deyimiyle, “umut fakirin ekmeği” deyip hayal kurmaya devam edeceğiz.
Ve hayallerimizi gerçekleştirmek için mevcut düzene karşı şairin dediğini
yapacağız:
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip,
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile.
Serkan Yıldırım
29 Ekim 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder