Enternasyonalist
sosyalizmi ve halkların kardeşliğini savunan bir ideolojinin Siyonizmin yerleşimci-sömürgeci
projesiyle uzlaşması mümkün mü?
Kudüs
İbrani Üniversitesi’nde sosyoloji ve antropoloji bölümlerinde yardımcı doçent
olarak çalışan Arij Sabah Huri’nin Colonizing Palestine: The Zionist Left
and the Making of the Palestinian Nakba [“Filistin’in Sömürgeleştirilmesi:
Siyonist Sol ve Filistin Nekbe’sini Oluşumu”] ismini taşıyan kitabın üzerinde durduğu
sorulardan biri bu.
Sabbah
Huri çalışmasında, Sosyalist Siyonist hareket Haşomer Hatzair’in kurduğu üç
kibbutzla Cenin’in kuzeyinde, Hayfa’nın güneyinde bulunan Cezril Vadisi’ndeki
komşu köylerde yaşayan Filistinli halk arasındaki ilişkilere odaklanıyor.
Haşomer
Hatzair, [“Genç Muhafız”] 1913 yılında, bugün Polonya ve Ukrayna’yı kapsayan ve
Galiçya olarak bilinen bölgede kuruldu. Örgüt, sonrasında 1943’te Nazilere
karşı gerçekleştirilen Varşova Gettosu Ayaklanması’nda önemli bir rol oynadı.
İngiliz
mandası olduğu dönemde Filistin’de Siyonist yerleşimciler ve yereldeki halk (ki
bu halkın önemli bir kısmı Arap’tı, ama aynı zamanda nesiller boyu bu bölgede
yaşayan Türkmen azınlığı da içeriyordu) birlikte yaşıyorlardı. Arapların Marc
İbn Amir olarak bildiği bereketli Cezril Vadisi’nin batı yakasında iki kesim,
yirmi yılı aşkın bir zamandır gerilimli bir ilişkiye sahipti.
1948’de,
İsrail kurulmazdan evvel varolan Yahudilerin en önemli askeri örgütlerinden
biri olan Hagana köylüleri bölgeden tümüyle kovdu. Kibbutzlar, boşalan
topraklara el koydular.
Mişmar
HaEmek kibbutzunun kurulmasıyla birlikte Haşomer Hatzair, 1926’da Cezril Vadisi’nde
önemli bir zemine kavuştu. Sabbah Huri, bu ilk dönemi tarif ederken sosyalist
Siyonist hareketin varlık alanını genişletmesinden söz ediyor. Söz konusu
hareket, 1935 ve 1937’de iki yeni kibbutz daha kuruyor. Sabbah Huri, bu pratiği
“satın almacı sömürgecilik” olarak tanımlıyor.
Zira
bu süreçte Yahudi Ulusal Fonu ve Filistin Arazi Geliştirme Şirketi gibi
kurumlar toprak satın alıyorlar. Bu satın alma pratiği, hem ekonomik hem de
politik boyutlara sahip.
İsrailli
sosyolog Baruh Kimmerling’in tespitiyle, Siyonist hareket, arazinin fiyatının
arz-talep kanunları uyarınca belirlenmesini istiyordu. “Toprak, Yahudilerin
eline geçince aynı toprak, salt ekonomik bir anlama sahip olmanın ötesinde, ulusal
bir anlam ve öneme sahip bir olgu hâline geliyordu.”
Haşomer
Hatzair, elindeki arazileri iki faktör üzerinden genişletti. İlki, ülkede
toprak mülkiyetinin İngiliz Mandası tarafından özelleştirilmesiydi.
Bunun
sonucunda önceden Osmanlı hükümetine ait olan toprak, satın alıma elverişli
hâle geldi. Arazilerin önemli bir kısmını Siyonist örgütler satın aldılar.
İkinci
faktörse Cezril Vadisi’ndeki arazilerin büyük bir kısmının orada yaşamayan
Lübnanlı ve Suriyeli toprak sahiplerine ait olmasıydı. Bu toprak sahipleri, arazilerini
Siyonist kurumlara satmaya razı oldular ve köylülerin yüzleşecekleri sonuçlarla
pek ilgilenmediler.
Araziler
satıldığı vakit önceden toprak sahipleriyle sözleşme imzalamış birkaç çiftlik
emekçisi tazminat alsa da köylülerin büyük bir kısmı, çalıştıkları ve onlarca
yıldır yaşadıkları arazilerden kopartıldı.
Kitabı
için yaptığı araştırma dâhilinde Sabbah Huri, Haşomer Hatzair’in kurduğu üç kibbutzun
arşivlerini derinlemesine incelemiş.
Yereldeki
halkın aktarımlarına nazaran olayları ve gelişmeleri daha iyi aktaran yazılı
kayıtları inceleyen yazar, iki grup arasındaki ilişkilerden bahsediyor.
Kibbutzlarda
bulunan birincil kaynaklar bize, yerleşimcilerin köylülerin arazilerini
kaybettiklerinde geliştirdikleri direnişi nasıl algıladıklarına dair çok şey
söylüyor.
Sabbah
Huri’nin aktarımına göre, “yerleşimciler, köylülerin ulusal liderlerin
baskılarına direniş geliştirdiklerini, mülksüzleşmenin yol açtığı rahatsızlıkla
direnişin bir ilişkisinin bulunmadığını düşünüyorlar.”
Topraksızlaşan
köylüler, 1936-1939 arası dönemde cereyan eden Büyük Arap İsyanı’nda önemli bir
rol oynadılar. Buna karşın, sosyalist Siyonist bir örgüt olarak Haşomer Hatzair
üyesi yerleşimciler, devrimci köylülerin özne olamadıklarını, bir şeyleri değiştirecek
kudret ve yetenekten yoksun olduklarını, bu anlamda, yereldeki elitlerin
kuklaları olarak hareket ettiklerini düşündüler.
Filistinlilerin
toprakları onların elinden alındı, gasp edildi. Bunun neticesinde
yerleşimcilerle yereldeki topluluklar arasında çatışmalar yaşandı. Haşomer
Hatzair üyesi yerleşimcilerin araziye yeni sınır tayin ederken veya aynı
yerleşimciler meyve ağaçlarından meyve toplarken silâhlı çatışmalara tanık
olundu.
Filistin
Mandası’nda iki cemaat arasındaki gerilimin dozu düştüğü nadir durumlarda çocuklar
birlikte oyunlar oynuyor, ticari ilişkiler kuruluyor, tarım konusunda iki taraf
birbirlerine tavsiyeler veriyordu.
Bu
ilişkiler, gene de Filistin’de Siyonist yerleşimci-sömürgecilik projesinin etkinlik
alanını genişletmeye yönelik çabaların damgasını vurduğu geniş bir çerçeve içerisinde
kuruluyordu. Sabbah Huri’nin ifadesiyle, kibutzlardan alınan belgelerden
görebildiğimiz kadarıyla, bazı yerleşimciler Arapça dersleri alıyor, yerele ait
gelenekleri öğreniyor, civar köylerle ilişkiler kuruyorlardı.
Kırkların
başında bu temaslar ve temasların dayandığı istihbarat boyutu, önemli bir yere
sahip oldu ve zamanla bu kurulan ilişkiler, “1948 savaşında stratejik gücün
oluşmasında önemli bir unsur olarak iş gördüler.”
Mişar
HaEmek kibbutzunun üyesi bir yerleşimci, onlarca yıl sonra şunu söylüyordu: “Araplarla
ilişki kurma konusunda uzmanlaşmış bir grup kibbutz üyesi, 1945’te orada
kurduğu uzun soluklu ilişkilere güvenerek, bir Arap köyünü ziyaret etmek istedi
ama köylüler kendisini pek hoş karşılamadılar.”
Yerleşimcilerin
amacı, köyün bulunduğu yerin, Hagana denilen terör örgütünün işine yarayacak
bir haritasını çıkartmaktı. Arapça eğitimi ve yerel halkın geleneklerinin
öğrenilmesi meseleleri dikkate alındığında, insanın aklına Edward Said’in Şarkiyatçılık
kitabındaki şu tezi geliyor: “Doğu’ya dair bilgi, salt düşünsel bir girişim
değil, ayrıca hâkimiyet için kullanılacak bir araçtır.”
Haşomer
Hatzair, Siyonist hareket içerisindeki radikal sol eğilimi temsil ediyordu. Örgüt,
İsrail kurulduktan sonra bile tarihî Filistin’de çifte milliyetçilik fikrini
savundu.
Komşu
köylerle ilişkiler kurmak suretiyle Haşomer Hatzamir, diğer Siyonist yerleşimci
örgütlerin önemli bir kısmından ayrışıyordu. Yerleşimciler, çoğunlukla yereldeki
Filistin halkının mülksüzleştirilmesi konusunda çelişkili duygu ve düşünceler
dillendiriyorlardı.
Ebu
Zureyk köyünde Hagana, 1948 yılında on köylüyü öldürdü, köylüler geri dönmesin
diye tüm evleri yıktı. Ebu Zureyk köyünün yakınında olan ve Haşomer Hatzair
örgütünün yönettiği Hazorea kibbutzunda bir öğretmen, köyde yaşanan olaylar
konusunda şunları söylüyordu: “O köyden kurtulduğumuza çok sevinmiştim, ama bir
yandan da cinayetlere ve savaşa da tüm kalbimle karşıydım.”
Sabbah
Huri, çalışmasında bu aleni çelişkiyi gayet güzel özetliyor. Bir yerde Haşomer
Hatzair örgütüne mensup yerleşimcilerin “yerleşimci sömürgeciliğin sunduğu
maddi imtiyazlara yönelik ilgisizliğin eşlik ettiği, insana yardımı öne
çıkartan bir dünya görüşüne sahip” olduklarını söylüyor.
Ama
burada yazarın “Haşomer Hatzair, kapitalizmin yerleşimci sömürgeciliğe destek
sunan toplumsal sistem olmadığını kanıtlıyor” iddiasının doğru olmadığını
söyleyelim.
Oysa
yazar, yerleşimcilerin akrabalarının ve yabancı sermayenin geldiği diğer
kaynakların birikmesini sağladığı paralar sayesinde Haşomer Hatzair’in Filistin’de
ilk arazileri satın alabildiğini söylüyor. Filistinli köylüler ve Haşomer
Hatzair, sermayeye ulaşma konusunda eşit imkânlara sahip değillerdi. Bu eşitsizlik,
sürecin sosyalist Siyonist hareket lehine işlemesini sağladı.
Sabbah
Huri, “sosyalist ideoloji yerleşimci sömürgecilikle uzlaştırılabilir mi?” sorusunu
soruyor. Bu soruyla bağlantılı olarak, bir yerde “sol sosyalist değerler, 1948
öncesinde ve Nekbe süresince Filistinlilere ait köylerin boşaltılmasına yönelik
tek bir protesto eylemini bile tetiklemedi” diyor.
Yazarın
yalın bir dille aktardığı, yerleşimci sömürgecilikle dayanışmacı sosyalizm
arasındaki gerilim, 1926’da ilk Haşomer Hatzair kibbutzunun kurulduğu günden
itibaren onlarca yıl daha da derinleşiyor. 1948’deki Nekbe sonrası sosyalist
Siyonist yerleşimci hareketi içerisinde yerleşimci sömürgecilik, dayanışmacı
sosyalizme galebe çalıyor.
Marc Martorell Junyent
18
Ekim 2023
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder