T”K”P’nin
“Marksist” siyaset bilimcisi, açık açık Koç övüyor. Ali Koç, Galatasaray maçı
ardından sahada aynı takımın yöneticisine “Buradan çıkmazsan dayak yiyeceksin”
diyor, Fatih Yaşlı da önderini alkışlayarak, ona yakışmayan işlere imza attığı gerekçesiyle haylaz ufak Koç için şu cümleyi kuruyor: “Burjuvaziye
dair bütün marksist analizleri boşa düşürmek için dünyaya gelmiş sanki adam.”
Tam
tersine, burjuvaziye dair bütün Marksist tezleri Ali Koç ve Koç sülalesi kadar
doğrulayan başka bir örnek bulmak zordur.
Marx,
lümpenlerle en kalın burjuvalar arasındaki bağlantıyı en çarpıcı şekilde ortaya
koymuştur:
“[…] Mali aristokrasi,
zevkleriyle olduğu gibi kazanç sağlama tarzıyla da, lümpen proletaryanın
burjuva toplumunun doruklarındaki yeniden doğumundan başka bir şey değildir.”
[“Fransa’da Sınıf Mücadeleleri”, Fransız Üçlemesi,
Yordam Yay., s. 44.]
Ali
Koç da kulüp yöneticiliği konusunda hiçbir donanımı ve başarısı olmamasına
rağmen babasının sınırsız parası ve ilişkileri sayesinde Türkiye’nin en büyük
spor kulüplerinden birinin başına geçen, tamamen başarısız olmasına rağmen yine
para gücüyle her şeyi yapabileceğini düşünen bir lümpen özentisinden başka bir
şey değildir. Bu tür zengin çocuklarında her şeyi babalarının parasıyla
başarmadıklarını, kendilerinin de en azından yöneticilik konusunda yeteneğe
sahip olduğunu, muhallebi çocuğu olmadıklarını vb. kanıtlama çabası vardır çoğu
zaman.
Genellikle
de bunu çalışmayla ve uzun yıllarını harcayarak kanıtlamaya sabırlı olacak bir
şekilde yetiştirilmedikleri için yapabilecekleri tek şey, lümpence güç
şovlarıdır. Nasıl olsa ne kadar başarısız olurlarsa olsunlar zenginlikleri
sayesinde kendilerine yağcılık yapacak büyük bir kesimin olduğunu bilirler.
Aynı
zamanda Ali Koç’un kendi oğlunu da tam bir lümpen özentisi olarak
yetiştirdiğini de geçtiğimiz günlerde bütün ülke gördü.
Ali
Koç’un tek “özgün” denebilecek yanı, bu kendini kanıtlama çabasını abartılı
boyutlara taşımış olmasıdır ama bu abartılı durumun arkasında Ali Koç’un
kişisel olmayan politik ve ekonomik gerekçeler de vardır. Fenerbahçe
başkanlığının getirdiği, Erdoğan’a bile baskı yapmayı kolaylaştıran büyük
politik güç gibi.
Koç’ların
Ali’sinin kişilik özellikleri, bu arka planı gizlemeye (“ne yapalım karakteri
böyle heyecanlı” vb.) hizmet ettiği için bu görevin “aile” tarafından ona tevdi
edildiği düşünülebilir. Yine de arada Atatürk ve Cumhuriyet çıkışları yapması,
lafta “Marksist”, özde Kemalist ve küçük veya orta burjuva olan baylar ve
bayanlarımızın bam tellerini titretiyor, doğrudan ve dolaylı olarak, tüm
Türkiye’nin sömürücüsü Koç sülalesinden beklentilere kapılmalarına yol açıyor,
onların “sıra dışı burjuvalar” olduğu hayallerini, sözde eleştirdikleri yaygın
futbol lümpenliğinin/apolitizminin kulüplerin başındaki para torbaları
konusunda her türlü beyinsizliği ve hayaller kurmayı mümkün kılmasından da
yararlanarak, “şakayla karışık” da olsa propaganda etmeden duramamalarına yol
açıyor.
Kızıl Okuyucu
20 Mayıs 2024
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder