“Kitap başka hayat başka…Devir
üstümüze devrildi.”
[Şule Gürbüz -Öyle miymiş?]
Faşizmi anlamlandırmaya çalışan ilk kişiler, onun
kurbanlarıydı: Büroları Mussolini’nin ölüm mangalarıyla tahrip edilen İtalyan
sosyalistleri örneğin. Birçok militan-sempatizan ve hatta teorisyen, bu azgın
saldırıların ardından, faşizmin yönetici sınıfın şiddetinin sadece yeni bir
biçimi olduğunu varsaydı.
Yaklaşık aynı sıralarda Torino’da gazetecilik yapan ve
İtalyan Komünist Partisi’nin önde gelen figürlerinden olan otuz yaşındaki
Antonio Gramsci, daha da radikal bir sonuca vardı. “Faşizm” diye yazıyordu, “yalnızca
kısmen sınıfsal, yani gerçek bir amacın farkındalığıyla hareket eden siyasal
güçlerin bir pratiği olarak yorumlanabilir”:
“(Faşizm)
yaygınlaştı ve mümkün tüm örgütsel yapıları parçaladı. Burjuva ekonomik ve
siyasal yönetim sistemi altında dizginlenemeyen temel güçlerin zincirlerinden
boşanmış bir ifadesi hâline geldi. Faşizm, İtalyan toplumunun geniş ölçekli
çözülmesinin ismidir.”[1]
Faşist Fragmana Rağmen…
Nazilerin yükselişi ve iktidara yürüyüşleri, tarihte
üstüne en çok çalışılmış siyasal-toplumsal süreçlerden birdir. Hitler’in
diktatörlüğe giden yolunun onun solcu hasımlarının siyasi teorileriyle
döşendiği bir vak(ı)adır. Hakkıyla anlaşılmış olsalardı, Naziler
durdurulabilirdi şüphesiz.
Mussolini’nin tümüyle yeni imtihanıyla yüz yüze
kaldığında solun kavrayışsızlığını ve paniğini affedebiliriz. Ancak Hitler
1929’da iktidara tırmanmaya başlamadan önce demokratik dünyanın faşizmin ne
olduğunu, kimlerce temsil edildiğini, nereden kaynaklandığını (etnografik,
sosyolojik, siyasal, mental, felsefi kodlarının mahiyetini) ve onunla nasıl
savaşılacağını düşünmek için bolca/yeterli zamanı olmuştu. Onların faşizmi
neden yanlış anladığını kavramak; aradaki doksan küsur yıllık mesafeye karşın,
bizleri derinden ve kalıcı olarak ilgilendirmektedir.
Goethe’nin ikonik oyunu Faust’ta Mefistofeles
haklıydı:
“Yaşam, daima teoriden daha hızlı
hareket eder.”
Yirmi birinci yüzyılın içerisinde koşar adım
ilerlerken; irrasyonalizm ve önyargıya yönelik eğilim alabildiğine yükselirken,
hiçbir şekilde teori yapma vaktinin bulunamayıp sadece eyleme geçmek için zaman
bulunan dönemlerin yaşanması olasıdır: “Hazırlık her şeydir!”
Yine, teoriye ilişkin Goethe, Mefistofeles’i şöyle
konuşturur:
“Sevgili dostum, teori gridir;
ancak yaşamın ebedi ağacı yeşildir.”[2]
Peki kötü teorinin rengi nedir!
Kaldırım üzerindeki kanın kırmızısı mı yoksa
Majdanek’in gaz odalarının duvarlarında hâlâ görülebilen kimyasal Ziklon B’nin
neden olduğu mavi renk mi!
Yusuf K.
16 Mart 2024
Kaynakça:
[1] Gramsci Kitabı-Seçme Yazılar (1916-1935), Hazırlayan: David Forgacs,
Dipnot Yayınları.
[2] Goethe, Faust, Çeviren: Yücel Pazarkaya,
Can Yayınları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder