1.
Kronşdat’taki İsyan
Mart
1921’de Kronşdat’ta askerler, Sovyet hükümetine karşı isyan ettiler. İki hafta
süren isyan, Bolşevik hükümet tarafından bastırıldı. Kronşdat İsyanı, sürekli
tartışılan konulardan biri: O, “Zalim Bolşevikler”e karşı gerçekleştirilmiş kahramanca
bir ayaklanma mıydı? Yoksa bir karşı devrim girişimi miydi? Bu konuyu
araştırmaya başlamadan önce, Kronşdat İsyanı’nın sadece aptalca bir anarşist
eylem olduğunu düşünüyordum; ama gerçekte durum, bundan çok daha beterdi.
2.
Bugüne Dek Kendisini Muhafaza Etmeyi Bilmiş Bir Efsane Olarak Kronşdat
Kronşdat
İsyanı, bugüne kadar tartışma konusu olmaya devam etti. Bunun nedeni, bu
olayın, anarşistler ve revizyonistler tarafından olduğu kadar kapitalistler ve
emperyalistler tarafından da iddia edilen “komünist istibdadın” bir örneği
olarak defalarca kullanılmasıdır. Cümlesi de komünistlerin isyanı bastırmak
zorunda kalmalarının, onların işçi karşıtı, baskıcı ve devrim karşıtı
olduklarının kanıtı olduğunu iddia ediyor. Bu, elbette basite indirgeyici,
çocukça bir düşünce ve saf demagojidir. Daha önce de Bolşeviklere karşı başka
ayaklanmalar ve komplolar tertiplendi. Ancak Kronşdat İsyanı, anarşist ve
kapitalist propaganda amaçlarına çok daha uygundu, çünkü en azından görünüşte, onun altında (zenginlerden ziyade) esas olarak köylü kökenli askerlerin imzası vardı. Üstelik en azından görünüşte sol bir gündemi vardı. Ancak
yüzeyden algılanan görünümler, her daim gerçeğin tamamını yansıtmayabilir.
Rusya’nın
ilk kapitalist başkanı ve tarihin en nefret edilen Rus lideri Boris Yeltsin,
Kronşdat İsyanı’nı övdü ve onun ne kadar kahramanca bir pratik, Bolşeviklerinse
ne kadar kötü bir güç olduğunu ispatlasınlar diye Kronşdat arşivlerini
araştırmacılara açtı. Ne yazık ki bu geri tepti, çünkü birincil kaynaklar onun
sonucunu hiçbir şekilde desteklemiyordu. Açılan arşivler, isyancıların ilk
elden anlatımları, gizli Beyaz Muhafız raporları, makaleler, anılar ve çok daha
fazlasını içeren, çeşitli Sovyet, Beyaz Muhafız, Menşevik, anarşist ve Batılı
kapitalist kaynaklardan alınan binden fazla belge içeriyordu.
İsyan
patlak verdiğinde, kapitalist medyada hemen övgüyle karşılanıp desteklenmişti. Aslında
isyan patlamadan daha iki hafta önce kapitalist medyada zaten övülüyor ve
tanıtılıyordu. Bu zaten isyanın kapitalistler ve batılı emperyalist ülkeler
tarafından organize edildiğini veya en azından maddi araçların ve paranın
oradan geldiğini ortaya koyuyor.
3.
İsyanın Lideri Petriçenko
İsyanın
lideri Stepan Petriçenko adında siyasi bir maceracıydı. Kızıl Ordu’daydı ama
kendisini bir anarko-sendikalist olarak görüyordu. Aynı zamanda bir Ukrayna
milliyetçisi olan Petriçenko, anlaşılan o ki hayatının önemli bir kısmında anarko-sendikalist
olarak faaliyet yürütmüş, Kronşdat isyanından bir yıl önce de Beyaz Ordu’ya
katılma girişiminde bulunmuş bir isimdi. Anarşist tarihçi Avrich şöyle yazıyor:
“Petriçenko, Nisan 1920’de
memleketine döndü ve görünüşe göre Eylül veya Ekim ayına kadar orada kaldı. […]
Daha sonra Amerikalı bir gazeteciye, yetkililerin onu karşı-devrimci
faaliyetler şüphesiyle birden fazla kez tutukladığını söyledi. Hatta beyazlara
katılmaya bile çalıştı […].”[Avrich, Kronstadt, s.95.]
Avrich,
ayrıca kitabında, kendisinin keşfettiği, Kronşdat’ta bir ayaklanmanın
örgütlenmesine ilişkin gizli bir Beyaz Muhafız muhtırasını aktarıyor.
Kronşdat’taki
olayların hemen ardından, isyanın liderleri ve örgütçülerinin Beyaz
Muhafızlar olduğuna veya Beyaz Muhafızlarla birlikte çalıştığına dair sağlam
kanıtlara zaten sahiptik. Şimdi elimize geçen arşiv sayesinde yığınla kanıta
sahibiz. Aksini iddia eden varsa ya cahildir ya da yalan söylüyordur.
4.
İsyan Nasıl Organize Edildi?
1921
yılında, Birinci Dünya Savaşı ve İç Savaş yıllarının ardından ülke harabeye
dönmüştü. Yakıt ve yiyecek her daim son derece kıttı. İç savaş sürdüğü sürece
halk, tüm bu mahrumiyetleri kabullendi. Savaşta bunun kaçınılmaz olduğunu
anlamıştı. Ancak 1921’de savaş sona ermek üzereydi. Çok sayıda asker, Kızıl
Ordu tarafından evlerine gönderildi ya da en azından, bu askerler cephe
hattından çekildi. Bu, insanların artık Beyaz Ordu ile savaşmaya odaklanmaması
ve etrafta dolaşan çok sayıda uyumsuz, işsiz askerin olması huzursuzluğa yol
açtı. Köylüler, aynı zamanda savaş zamanının sabit fiyatlarla tahıl talep etme
politikasına da direnmeye başladılar. Askerlerin çoğu çiftçiydi. Bütün bunlar,
kendiliğinden huzursuzluğa sebep oldu. Hükümetin politikası, durumu
değerlendirme, savaş politikasından barış politikasına geçme, ülkenin yeniden
inşasını ve ekonominin canlanmasını organize etme üzerine kuruluydu. Ancak bu,
bir günde tamamlanamayacak kadar zor bir işti.
Yakıt
eksikliği nedeniyle çok sayıda fabrikanın geçici olarak kapatılmasının ardından,
Petrograd’da huzursuzluk çıktı. Bazı Menşevik karşı-devrimciler, kansız bir müdahaleyle
tutuklandı. Kronşdat’ta işçilerin vurulduğu ve hatta fabrikaların
bombalandığına dair yalan yanlış söylentiler yayıldı. Gericiler, bu
söylentilerden istifade etti, onların yayılmalarına katkıda bulundu.
“İlk gelen haberlere,
denizcilerin aklını hızla karıştıran bir dizi yanlış söylenti eşlik etti.
Örneğin Vasili Adası’nda hükümet birliklerinin göstericilere ateş açtığı, grev
liderlerinin ise Çeka’nın (istihbarat teşkilatının) bodrumunda vurulduğu
söylendi.” [Avrich, Kronstadt, s.71.]
“Petrograd grevleri sayıca
giderek azalıyordu […]. Ancak silahlı saldırı ve isyan söylentileri bahriyelileri
çoktan sarsmıştı. 2 Mart’ta, ayaklanmalar neredeyse bitmek üzereyken, şehrin ‘genel
bir ayaklanma’ içinde olduğuna dair hatalı bir haber hazırlandı ve bu haber
ertesi gün yayınlandı.”[Avrich, Kronstadt, s.83.]
İsyan
için gerekli ideolojik hazırlık bu şekilde yürütüldü.
1
Mart’ta Kronşdat’ta anti-komünist açıklamaların ve yalanların yayıldığı
kitlesel bir miting düzenlendi. Miting, komünistlerin konuşmasına izin
verilmeyecek şekilde organize edilmişti. Sovyet seçimlerinin yapılması
gerektiği konusu gündeme getirildi.
Ertesi
gün, yani 2 Mart’ta, askerlerin delege toplantısı yapıldı. Bu toplantıda, tüm
komünistlerin tutuklanması önerildi. Delegeler hayrete düştüler. Ancak isyanı
düzenleyenler, silahlı komünist birliklerin toplantıyı kuşatıp herkesi
tutuklayacağı yönünde, tamamen asılsız ve histerik bir iddia ortaya attılar ve
bu nedenle, komünistlerin toplanıp tutuklanmasının sözde haklı ve gerekli
olduğu iddia edildi. Bu korku propagandası, isyancılar tarafından akıllıca
kullanıldı. Delegelerin düşünecek zamanları da bilgiye erişim imkânları da yoktu.
Komünistlere konuşma fırsatı verilmedi. Bu sayede gericiler, anti-komünist
politikalarını hayata geçirme imkânı buldular.
“Bolşevik komiser, usuldeki
düzensizliklere itiraz edemeden, sözü topçu silahlarından sorumlu ‘askeri uzman’
Koslovski tarafından kesildi. Eski bir çar generali olan Koslovski, komiserin
sözünü ‘vaktiniz doldu’ diyerek kesti.”[Avrich, Kronstadt, s.81.]
Maceracı,
anarko-sendikalist ve sözde Beyaz Muhafız Petriçenko, “Geçici Devrimci Komite”nin
seçildiğini açıkladı. Bu komite iktidarı ele geçirecekti:
“Toplantı başkanı Petriçenko,
toplantıyı sakinleştirdi ve şunları söyledi: ‘Devrimci Komite [...] şunu ilan
ediyor: Mevcuttaki tüm komünistler tutuklanacak ve ancak durum açıklığa
kavuşturulduğunda serbest bırakılacak’.” [Introduction to Kronstadt Tragedy]
“Birdenbire salondan bir
ses […], tüfekler ve makineli tüfeklerle donatılmış, komünistlerin bulunduğu 15
cemsenin toplantıyı dağıtmak üzere yola çıktığını haykırdı. Haber bomba gibi
düştü, delegeleri alarma geçirdi ve kafalarını karıştırdı. […] Komünistlerin
meclise saldırı hazırlığında olduklarına dair yalan haber, Geçici Devrimci
Komite’nin kurulmasının asıl tetikleyicisiydi [...]. Petriçenko da bu
söylentiden yararlandı ve 2.000 komünistten oluşan bir müfrezenin toplantıyı
dağıtmak üzere olduğunu duyurdu. Bir kez daha kargaşa çıktı ve delegeler, büyük
bir heyecanla salonu terk ettiler.” [Avrich, Kronstadt, s.84.]
Akıllıca
yürütülen propaganda faaliyetinden ve hile üzerine kurulu pratikten istifade
eden Petriçenko, “Geçici Devrimci Komite”nin asker delegeleri tarafından
seçildiğini iddia etti. Oysa bu, yalandı. Hiçbir seçim yapılmamıştı. Ancak
kitleler bunu bilmiyordu; belki de delegeleri toplantılarında böylesi bir
komite seçmişti? Bunu kim söyleyebilir? Bu, böylesine gerici bir darbenin nasıl
yapılabileceğinin güzel bir örneği.
Geçici
Devrimci Komite aslında hiçbir zaman seçilmedi; üyeleri zaten seçilmişti.
Gerçek şu ki komite, iddia edilen seçimden bir gün önce emir ve mesajlar
gönderdi. Komite şunları ifade ediyordu:
“Komünist Parti’nin
yetkileri elinden alındı. Artık her şeyden Geçici Devrimci Komite sorumlu.
Komünist Parti üyesi olmayan yoldaşlardan kontrolü kendi ellerine almalarını
istiyoruz. [Kronstadt Tragedy içinde yayımlanan “Kronşdat’taki Tüm
Karakollara” başlıklı bildiriden]
Avrich,
ayrıca GDK’nın hiçbir zaman seçilmediğinden bahsediyor, ancak bunun yalnızca “doğru
seçimleri yapmak için yeterli zamanın olmamasından kaynaklandığını" iddia
ediyor. [Avrich, Kronstadt, s. 84.]
Bu
“Geçici Devrimci Komite”, aslında oportünistlerden, kapitalistlerden ve
karşı-devrimcilerden oluşuyordu. Bu komitenin iki üyesi, Ekim Devrimi’ni
reddeden Menşevikti. Menşevikler ve onların yabancı destekçileri, Rusya’nın
kapitalizme ihtiyacı olduğuna ve işçi devrimine hazır olmadığına inanıyorlardı.
Komitenin diğer bir üyesi olan Ivan Oreşin, Çar’ın önde gelen partilerinden
biri olan kapitalist Kadet Partisi’ne mensuptu. Komitenin başkanı, gelecek
vadeden Beyaz Muhafız üyesi Petriçenko’ydu. Kronstadt isyancılarının
gazetesinin genel yayın yönetmeni Sergey Putilin de kapitalizm yanlısı
harbiyelilerin destekçisiydi. Bu anlamda, hem Kronşdat İsyanı’nın siyasi
liderliği hem de isyanın propaganda organları karşı-devrimcilerin kontrolü
altındaydı.
Gerçek
bir devrime ne devrim karşıtı Menşevikler ne de kapitalistler öncülük edebilirdi.
Kronşdat İsyanı, başından beri esasen karşı-devrimci bir isyandı. Fakat bu,
sadece bir başlangıçtı.
GDK’nın
diğer üyeleri, karaborsa spekülatörü Verşinin, eski polis komiseri Pavlov ve “bir
zamanlar Petrograd’da en az altı ev ve üç dükkâna sahip olan” iki eski
kapitalist veya emlak sahibi Baykov ve Tukin’di. Başka bir komite üyesi olan
Kilgast’ın, Kronşdat ulaştırma dairesindeki hükümet fonlarını zimmetine
geçirmekten suçlu bulunduğu, ancak Bolşevik Devrimi’nin üçüncü yıldönümünde
genel af kapsamında serbest bırakıldığı bilinen bir gerçekti. [Avrich, Kronstadt,
s. 93-94.]
“Perepelkin, muhtemelen isyancı
liderler arasında anarşist olduğu bilinen tek kişiydi. Böyle olmasına rağmen,
özgürlükçü görüşlerini yayma imkânı bulacağı oldukça iyi bir konumdaydı. Buna
karşın bahriyeliler, anarşistlerin her ortamda dile getirdikleri, devletin
ilgası fikrine destek sunmuyorlardı.” [Avrich, Kronstadt, s.170]
Kronşdat
isyanı liderleri, şu veya bu şekilde devrimci oldukları izlenimi yaratmayı
önemli görüyorlardı. Askerlerin ruh hâllerini ölçmek ve onları kandırmaya
çalışmak zorundaydılar. Kronşdat isyanının lideri, geleceğin Beyaz Muhafızı
Petriçenko, 1 Mart’taki halka açık toplantıda “tüm sosyalist partilere” tam
özgürlük verilmesini önerdi. Askerler, bu öneriyi şu türden öfkeli cümleleri
haykırarak karşıladılar: “Bu, sağcı sosyalist devrimciler ve Menşevikler için
özgürlüktür! HAYIR! Mümkün değil! […] Kurucu Meclislerine dair her şeyi
biliyoruz! Buna ihtiyacımız yok!” [Kuzmin Raporu, Petrograd Sovyeti Stenografi
Raporu, 25 Mart 1921, Aktaran: Kronstadt Tragedy]
Petriçenko,
kendisine destek veren kitlenin yanından uzaklaşmaması için dikkatli bir
yaklaşım sergiliyordu. GDK’ya mensup olan öğrenci Ivan Oreşin şunları
söylüyordu:
“Kronşdat Ayaklanması,
eski sovyetin yenisiyle değiştirilmesi bahanesiyle patlak verdi […]. Konuşmacılar,
oy verme hakkının burjuvaziyi kapsayacak şekilde genişletilmesi meselesine hiç
değinmediler ve bu konuda özel bir dikkat gösterdiler. İsyancılar arasındaki
karşıtlığı körüklemek istemediler. […]. Kurucu Meclis’ten hiç bahsetmediler ama
bu meclisin yavaş yavaş kurulacağını düşündüler […].” [Oreşin, Volia Rossii içinde
(Nisan-Mayıs 1921), aktaran: Shchetinov, Kronstadt Tragedy]
İsyanın
liderleri için askerlerin hedeflerini gerçekte desteklemedikleri açıktı, bu
yüzden gerçek hedeflerini gizli tutmak zorundaydılar. Gizli manevralarla “aşamalı
olarak” bu hedeflere ulaşılması gerekiyordu.
Tüm
bu operasyonlar boyunca isyanın gerici örgütleyicileri, hâlâ ihtiyatlı bir
şekilde devrimci ve işçi yanlısı bir dil kullanmaya çalışıyorlardı.
Birbirlerine “yoldaşlar” ve “devrimci komite” diyorlardı. Ancak komünistlerin
ezilmesi gerektiğine kesinlikle inanıyorlardı. Güttükleri amaçlara, büyük
olasılıkla Petriçenko’dan etkilenmiş, belirsiz ifadelerle dile getirilmiş bir
anarşist ideoloji denk düşüyordu. “Bolşevik zulmüne karşı özgürlük”, “Komünizmsiz
Sovyetler” türünden yığınla demagojik sloganı dillerine doluyorlardı.
Petriçenko’nun
Beyaz Muhafız olmak istediğini bilmeseydik bile, Kronşdat isyancılarının bilindik
manada bir anarşist teoriyi takip etmediği çok açıktı. Vatansız bir toplum
değil, anti-komünist bir askeri diktatörlük kurmak istiyorlardı. 300 komünist
tutuklanıp hapishanelere atıldı ama yüzlerce komünist de kaçmayı başardı.
“GDK’nın komünist devrime
sadık kalan komünistlere yönelik baskıları, isyancıların sözde barışçıl
niyetlerini tamamen yalanlıyor. GDK toplantılarına ait tutanakların neredeyse
tamamında, komünistlere ve hâlâ tutuklu olanlara karşı mücadelenin sürekli ilgi
odağı olduğu görülüyor. Son aşamada, idam cezasının kaldırıldığı ilan
edilmesine rağmen, askeri mahkeme tehdidine bile başvuruluyordu.” [Agranov,
Nisan 1921, aktaran: Shchetinov, Kronstadt Tragedy]
Hapishanenin
komutanı, Şustov adında anarşist bir hayduttu. Bir anarşist olduğunuzu ve tüm
hapishanelerin kaldırılmasını savunduğunuzu, ama aynı zamanda tam anlamıyla bir
hapishane müdürü olduğunuzu ve sürekli olarak yüzlerce komünisti
tutukladığınızı hayal edin! Şustov, şehrin önde gelen komünistlerini vuracak
cellât olarak seçilmişti. Toplu infaz gerçekleştirmek gibi bir plana sahipti:
“18 Mart sabahı erken
saatlerde Şustov, 23 mahkûmun bulunduğu hücrenin önüne makineli tüfek kurdu.
Onun komünistleri katletmesi ancak Kızıl Ordu’nun buz tutmuş arazi boyunca
ilerlemesi sayesinde engellenebildi.” [Kronstadt 1921: Bolshevism vs.
Counterrevolution,” Spartakist Sayı. 6 Bahar 2006]
5.
Kronşdat’ın Talepleri
Lenin,
Kronşdat’ın taleplerinin alabildiğine belirsiz ve netlikten uzak olduğu
gerçeğine dikkat çekiyordu. Bu, kaçınılmaz bir durumdu, zira bunlar gerçekçi
siyasi öneriler değil, Beyaz Muhafızlar iktidara gelip komünistleri ve diğer
muhalefeti ezene kadar yeterince desteğe kavuşmayı amaçlayan, ütopyacılık,
kendiliğindencilik ve demagojik propagandadan oluşan bir bileşkenin ürettiği
fikirlerdi.
Başlıca
talepler şunlardı [Kaynak: 1 Mart Kararı, aktaran: Kronstadt Tragedy]:
1.
Sovyetlerde yeni seçimler. Kronşdat’ta komünistler tutuklandı,
böylelikle onların seçimlere katılmalarına izin verilmedi. Bunun yerine sovyetler,
Menşeviklerle, Beyaz Muhafızlarla, anarşistlerle ve Sosyalist-Devrimci Kerenski
gibi Ekim Devrimi karşıtlarıyla doldurulacaktı. Elbette gericiler, bu
uygulamanın başka yerlere de yayılacağını ve Sovyet hükümetinin
istikrarsızlaşmasına katkıda bulunacağını umuyorlardı. Bunun anarşist bir
“devletsiz” düzen olmadığını söylemeye gerek yok.
2.
1918’de Lenin’e suikast girişiminde bulunan Sosyalist Devrimcilerin solcu
teröristleri de dâhil olmak üzere anti-komünist partiler için tam hareket serbestiyeti.
Teröristin kurşunu Lenin’in boynuna isabet etti ama Lenin hayatta kaldı. Talebe
göre, işte bu türden anti-komünist güçlere tam hareket serbestiyeti tanınmalı,
ancak tabii ki Kronşdat’taki komünistler ezilmeli, her türlü faaliyetleri
yasaklanmalıydı. Burada da gericiler, bu uygulamanın başka alanlara da
yayılacağını umuyorlardı.
3.
Sendikalara ilişkin hükümet düzenlemesi olmamalı. Elbette pratikte bu,
yalnızca sendikaların sovyet hükümetini kınaması, sovyet hükümetiyle bağlarını
kesmesi ve onun emirlerine uymaması anlamına geliyordu. Sendikalar, hükümetin
ekonomik yönetim ve işyeri demokrasisi için ana aracı olduğundan, bu talebin
uygulanması kaosa yol açacaktı. Sendikaların işçi hükümetiyle işbirliği yapmama
talebi de özünde anti-sosyalist bir talepti. Proleter bir devletle çalışan
sendikalar, planlı ekonominin ve sosyalist inşanın önemli bir parçasıydılar.
4.
Menşevik sabotajcılar, Sosyalist Devrimci teröristler ve ayaklanmaları
örgütleyenler gibi anti-komünist isyancılar, hapishanelerden çıkartılmalıdırlar.
5.
İsyancılar daha fazla tayın talep ediyorlardı. Elbette herkes, daha
yüksek ücret ve daha fazla tayın istiyordu ama bu, sadece halktan destek
bulmaya yönelik ucuz bir girişimdi. Buna ek olarak, Bolşevik hükümeti,
nitelikli profesyonellere, burjuva yetkililere ve stratejik bölgelerdeki
işçilere biraz daha yüksek maaş ve daha iyi yemek vermek zorunda kaldı. Bunu yapmak
istemese de böylesi adımlar atmaya mecburdu. Bu profesyonellerin ve
yetkililerin yerlerinin hemen değiştirilmesi mümkün değildi. Eğer işbirliği
yapmazlarsa hükümetin başı büyük belaya girecekti. Bu nedenle Bolşevikler,
onların yerine Kızıl uzmanlar eğitilene kadar bu insanları devlet kademelerinde
barındırmak zorundaydı. Haksızlık gibi görünebilir ama bu ihtiyacın farkına
varamamak, ütopik aptallığın bir başka örneğidir.
6.
“Savaş komünizmi”nin veya tahıl müsaderelerinin kaldırılması. Bu, halkın
desteğini alabilecek bir talepti. Köylüler, savaşla ilgili çabaları için
gerekli olmasına rağmen, savaş komünizmi denilen sistemden hiçbir zaman
hoşlanmadılar. İsyancılar, genellikle çiftçilerin arazilerini ve mülklerini
uygun gördükleri şekilde kullanabilmelerini talep ediyordu. Kolektif çiftçilik
ya da sosyalist planlı bir ekonomi istemiyorlardı; toprak sahibi olacak kadar
şanslı olan herkesin, onu elinden geldiğince kullanması ve piyasada rekabet
edebilmesi gerekiyordu. Topraksız insanlar toprağa kavuşamayacak, büyük
çiftçiler daha da büyüyecek diye düşünülüyordu.
7.
İsyancılar, komünistlerin ordu ve fabrika yönetiminden uzaklaştırılmasını ve
ordudaki komünist siyasi birimlerin kaldırılmasını talep etti. Bu noktada
orduda hâlâ Çar ve Kerenski dönemlerinden kalma çok sayıda profesyonel subay ve
asker bulunuyordu. Komünistler, bu subaylara becerileri ve profesyonel askeri
eğitimleri nedeniyle ihtiyaç duydular ve onları kullandılar. Ancak bu subay ve
askerler, komünist veya işçi olmadığından ve genel olarak güvenilmez
olduklarından, Bolşevikler, subayları denetlemek için “siyasi komiserlik”
makamını icat ettiler.
“Eski çarlık subayları […]
siyasi komiserlerin denetimi altında ‘askeri uzman’ (voenspetsy) olarak
istihdam ediliyordu. Bu şekilde, yeni bir Kızıl komutanlar birliği eğitilene
kadar, o çok ihtiyaç duyulan liderlik deneyimi ve teknik bilgi aktarılma imkânı
bulunuyordu.” [Avrich, Kronstadt, s.66.]
Kronstadt
isyancıları, bu sistemin kaldırılmasını talep ettiler. Bu, kimi anarşistlere
cazip gelecek bir talep olsa da ortaya olumsuz bir sonuç çıkartacağı açıktı.
Kızıl Ordu’daki komünist olmayan subaylar sosyalist emirlere uymayacak, bu da
Kızıl Ordu’nun proleter bir ordu olmaktan çıkmasına neden olacaktı. Gerçek şu
ki, bu süreç çok çabuk işledi ve eski çarlık subayları, Kozlowski, Wilken ve
diğerleri, çok geçmeden her şeye hâkim birer güçmüş gibi ortalıkta dolaşmaya
başladılar. Aslında efendilikleri sadece isyan esnasında geçerliydi.
Sosyalist-Devrimcilere
göre Beyaz Muhafız General Kozlovski, Kronşdat İsyanı’nı Savunma Konseyi’ne “seçildi”,
oysa onun seçilmesi pek mümkün değildi. Muhtemelen bu göreve karşı-devrimciler
eliyle getirilmişti. Almanya’da yayınlanan Menşevik gazetesi Sosyalistiçeski
Vestnik [“Sosyalist Haberci”], Kozlovski ve diğer Beyazların Menşevikleri
ve Sosyalist-Devrimcileri Sovyet hükümetine karşı genel bir askeri saldırı
başlatmaya ikna etmeye çalıştıklarını, ancak onları ikna edemediklerini yazdı.
Menşevikler şunu söylüyordu: “Ayaklanmanın siyasi liderleri saldırıya geçme
konusunda isteksizdi ve bu fırsat heba edildi.”
6.
Kronşdat’taki Beyaz Muhafızlar ve Kapitalistler
Beyaz
göçmenler, hemen Kronşdat isyancılarına katılma planları yapmaya başladı. Beyaz
general Denikin’in eski bir çalışanı olan NN Çebişev, bu sefer hakkında şunları
yazıyordu:
“Beyaz subaylar ayağa
kalktılar ve Kronşdat’taki mücadeleye katılmanın yollarını aradılar […].
Kıvılcım göçmenlere sıçradı. Herkesin morali yükseldi.” [Şetinov’dan aktaran, Introduction
to Kronstadt Tragedy]
Emperyalist
Fransa ve Büyük Britanya, Rusya sınırındaki kapitalist devletleri Kronşdat
isyanını desteklemeye teşvik etti. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, 11
Mart’ta Finlandiya’ya gizli bir mesaj göndererek şunları söyledi:
“Majestelerinin Hükümeti
kendi başına müdahale etmeye hazır değil […]. Çok gizli: Ancak Finlandiya
hükümetine benzer bir yol izlemesi veya derneklerin ya da bireylerin [isyanı]
desteklemesine mani olması konusunda tavsiyede bulunmak için ortada bir sebep
yok.” [Documents on British Foreign Policy 1919-1939]
Kronşdat
isyancıları, zengin kapitalistler ve beyaz göçmenlerden yiyecek ve para yardımı
alıyorlardı. Sivastopol’un eski komutanı Çar yanlısı Baron P. Y. Wilken, parayı
teslim etmek için casus bağlantılarını kullandı. Telgraflarında fonların “Mart
ayının başında paraya ihtiyacı olan” Helsinki aracılığıyla gönderileceğinden
söz edilmekteydi [Russkaia voennaia emigratsiaa 20-x-40‑x godov].
“Eski çarlık maliye bakanı
Kokovtsev’in başkanlığındaki Rus bankaları, Kronşdat için para toplamaya
başladılar. Rusya’daki emperyalizm yanlısı partinin başkanı olan Guçkov,
yiyecek temini için İngiliz ve Amerikan hükümetleriyle temasa geçti. [Radek, Kronstadt
Uprising, 1921]
“Paris'teki Beyaz Muhafız
göçmenleri, isyancılar için para ve yiyecek toplama işini organize ettiler ve
Amerikan Kızıl Haçı da kendi bayrağı altında Kronşdat’a yiyecek gönderdi.” [A
History of USSR, Cilt 3, s. 307.]
“Paris'teki Rusya Ticaret
ve Sanayi Birliği, Kronşdat’a yiyecek ve diğer malzemeleri gönderme niyetini
açıkladı. […] İlk başta ‘Rusya’nın kurtuluşu denilen o kutsal dava’da
Kronşdat’a yardım sözü dâhilinde iki milyon Fin markı toplanmıştı.” [Avrich, Kronstadt,
s.116]
“Rusya-Asya Bankası
225.000 frank katkıda bulundu. Avrupa çapındaki diğer Rus bankaları, sigorta
şirketleri ve finans firmalarının yanı sıra tüm tahsilatları Finlandiya’daki
temsilcisi Tseidler’e ileten Rus Kızıl Haçı tarafından ek fonlar bağışlandı. 16
Mart’ta Kokovtsev, Paris’teki Rus Bankaları Komitesi’ne, Kronşdat’a yatırılan
mevduatın hâlihazırda 775.000 frankı aştığı bilgisini veriyordu […].” [Avrich, Kronstadt,
s.117]
Kronşdat
isyanının liderleri, 6 Mart’ta beyazlara karşı olduklarını iddia ettikleri bir
makale yayımladılar. Ancak bu, daha çok bir aldatmacadan ibaretti, çünkü Petriçenko
ve arkadaşlarının çoğu Beyaz Muhafız’dı. İki gün sonra, 8 Mart’ta, aralarında
Sosyalist-Devrimcilerin idari merkezinden bir kuryenin, Finlandiya Devlet
Güvenliği’ne mensup bir ajanın, monarşist Petrograd savaş örgütünün iki
temsilcisinin ve dört subayın da bulunduğu gizli bir müttefik heyetini kabul
ettiler. Heyetin içinde Baron Wilken de bulunuyordu.
Beyazlar,
Finlandiya’dan gelen bir “Kızıl Haç” heyeti kılığına bürünmüşlerdi. Beyaz
Muhafız Tseidler’in karargâhına sunduğu ayrıntılı raporun ardından heyet,
derhal GDK ve ana karargâhtaki subayların düzenledikleri ortak toplantıya davet
edildi. Kronşdat’a gıda, malzeme ve para gönderilmesi işini organize etmek için
Kızıl Haç’ın bir kılıf olarak kullanılması planlandı (Kaynak: Tseidler, Red
Cross Activity in Organizing Provisions Aid to Kronstadt, 25 Nisan 1921].
Beyaz
göçmen ve eski Kronşdat lideri Kupolov, daha sonra bazı Kronşdat liderlerinin
(muhtemelen Menşevikler ve anarşistler) monarşistlerin ve Beyaz Muhafızların
komplolarından pek memnun olmadığını yazdı. Ancak Petriçenko, onu sadece
kullanıyordu ve sonunda ondan da kurtulmayı planlıyordu. Kupolov o yazıda
şunları söylüyordu:
“GDK, Kronşdat’ın monarşist
bir örgütün ajanlarıyla dolduğunu görünce sosyalist olmayan partilerle pazarlık
yapmayacağını ve onlardan yardım kabul etmeyeceğini açıkladı. Ama Petriçenko ve
karargâh, monarşistlerle gizli kurdukları bir bağ üzerinden çalışmaya başladı
ve komiteyi alaşağı etmek için gerekli zemini hazırladı.” [Kupolov, “Kronstadt and
the Russian Couterrevolutionaries in Finland: From the Notes of a Former Member
of the PRC”]
Tam
da bu nedenle Bolşevikler, Kronşdat isyancıları arasında bulunan birçok kişinin
Beyaz Muhafızlara veya kapitalist sınıfa mensup olmamasına karşın, ortaya
koydukları eylemin Beyaz Muhafızlara ait karşı-devrimci ve kapitalizmi yeniden
tesis etmeye yönelik hedeflere doğru ilerlenmesine katkıda bulunduğu tespitini
dile getirdiler. Bolşeviklere göre, esasında Beyaz Muhafızlar, Menşevikleri ve
beceriksiz oportünistleri kullanıyorlardı.
O
süreçte GDK şu tür bir iddiada bulundu:
“Kronşdat’ta tüm iktidar,
sadece devrimci bahriyelilerin elindedir, iftiracı Moskova Radyosu’nun ilan
ettiği gibi General Kozlovski’nin önderliğinde hareket eden Beyaz Muhafızların
değil. Burada bizim sadece bir generalimiz var, o da hâlihazırda tutuklu
bulunan Baltık Filosu Komiseri Kuzmin.” [Avrich, Kronstadt, s.99]
Sürgünde
olan Petriçenko ise şunları söylüyordu:
“Dış dünyayla bağlantımız
koptu, istesek de yurt dışından yardım alamadık. Hiçbir yabancı örgüte, ajanı
olarak hizmet etmedik. ne kapitalistlere, ne Menşeviklere, ne de
Sosyalist-Devrimcilere çalıştık.” [Avrich, Kronstadt, s.113]
Bugün
Petriçenko’nun onun yalan söylediğini biliyoruz. Kronşdat’ta bulunan anarşist bahriyeli
Perepelkin şunları söylüyordu:
“Burada, daha önce
birlikte gemiyle yolculuk ettiğim, Sivastopol’un eski komutanı Baron Wilken’i
gördüm. GDK tarafından bize yardım teklif eden heyetin temsilcisi olarak
tanınan kişi artık oydu. Buna öfkelendim. Ben dedim ki, içinde bulunduğumuz
durum bu, konuşmak zorunda olduğumuz kişi bu. Petriçenko ve diğerleri üzerime
saldırdılar... Başka çıkış yolu olmadığını söylediler. Tartışmayı bıraktım ve
öneriyi kabul edeceğimi söyledim. İkinci gün ise 400 kilo yiyecek ve sigara
aldık. Dün Beyaz Muhafız Baronu ile karşılıklı dostluk kurmayı kabul edenler, Sovyet
iktidarından yana olduklarını haykırdılar.” [Komarov Report, 25 Mart
1921]
“Subay kariyeri isyancı
liderler tarafından bilinen Wilken’i harekete geçiren gerekçelere dair her
türden şüphe bir kenara bırakıldı ve Devrimci Komite onun teklifini kabul etti.”
[Avrich, Kronstadt, s.122]
Tabii
bu günümüze kadar devam etti. Rojava’daki sahte anarşistler de tamamen aynı
argümanları ileri sürdüler. Amerikan emperyalistlerinin onlara finansman,
eğitim, askeri destek ve silah sağlaması nedeniyle Amerikan emperyalistleriyle
işbirliği yapmak zorunda olduklarını söylediler. Peki gerçekten bu destek
olmadan kendi başlarına kazanmalarını mı bekliyorlardı? Ancak bu tür oportünist
mantık, her hareketi kapitalistlerin ve emperyalistlerin biçare kuklalarından
başka bir şeye indirgememektedir.
Wrangel’in
sağ kolu beyaz general Von Lampe, anarşistleri, Menşevikleri ve
Sosyalist-Devrimcileri küçümsüyor, yapıp ettiklerini gülerek karşılıyordu.
Günlüğüne, propagandalarının bahriyelilerin [Beyaz Çar yanlısı] subayların
etkisi altında olduğu fikrini ortadan kaldırmaya yönelik gerekçelerle dolu
olduğunu” yazan Von Lampe, “Sosyalist-Devrimciler, böyle bir mücadelede katı ve
kararlı tedbirlerin gerekli olduğunu anlamıyorlar” tespitinde bulunuyordu (akt.:
Schetinov, Kronstadt Tragedy).
İsyancıların
gazetesinin yayın yönetmeni Lamanov şunları söylüyordu:
“Kronşdat’ın Sovyet
birlikleri tarafından ele geçirilmesine kadar hareketin Sol
Sosyalist-Devrimciler tarafından örgütlendiğini sanıyordum. Hareketin
kendiliğinden olmadığına ikna olduktan sonra, artık ona sempati duymadım...
Artık hem Rus hem de yabancı Beyaz Muhafızların harekete dâhil olduğuna
kesinlikle ikna oldum. Finlandiya’ya kaçış beni buna ikna etti. Artık bu
harekete katılmamı affedilemez aptalca bir hata olarak görüyorum.” [Minutes of
Cheka Interrogation of Anatoly Lamanov]
15
Mart’ta Kronşdat isyancıları, destek istemek için liderlerinden ikisini gizlice
Finlandiya'ya gönderdi. O dönemde Finlandiya, Sovyet Karelya’yı işgal eden ve
Rus Beyaz generallerini destekleyen zalim Mannerheim, Beyaz Muhafız hükümeti ve
şirketi tarafından yönetiliyordu. İsyan bastırıldığında, 17 Mart’ta Petriçenko
ve liderler Petropavlovsk ve Sivastopol gemilerinin mürettebatına gemileri
havaya uçurup anti-komünist Finlandiya’ya kaçmalarını emretti. Ancak bu zamana
kadar askerler, liderlerinin gerici olması gerektiğini düşünüp emirlere
uymadılar. Ayaklandılar, gemileri kurtardılar ve ellerine geçen tüm subayları
ve Geçici Komite üyelerini tutukladılar.
Kronşdat
İsyanı başarısız olduktan ve liderleri Finlandiya’ya kaçtıktan sonra Wrangel’in
Beyaz Ordu’suna katılmayı kabul ettiler:
“Mayıs 1921’de Petriçenko
ve Ino Kalesi kampındaki bazı mülteci arkadaşları, Bolşevikleri devirmek ve
Şubat 1917 devriminin kazanımlarını yeniden sağlamak için düzenlenecek yeni harekâtta
General Wrangel’e gönüllü olarak hizmet vermeyi kararlaştırdılar.” [Avrich, Kronstadt,
s.127]
Artık
Kronşdat’ta olmadıkları için artık Ekim Devrimi’ni destekliyormuş gibi
yapmalarına gerek yoktu. Artık sadece Kerenski’nin Şubat Devrimi’ni
övüyorlardı!
Petriçenko
çetesi ve Wrangel’in beyaz güçleri “Tüm iktidar Sovyetlere, partilere değil” sloganlarını
muhafaza etme konusunda anlaştılar [...] bu slogan, komünistler devrilene kadar
yalnızca ‘uygun bir siyasi manevra’ olarak kullanılacaktı. Zafer kazanılır
kazanılmaz bu slogan rafa kaldırılacak ve geçici bir askeri diktatörlük
kurulacaktı [Avrich, Kronstadt, s. 127-128].
7.
Gericilerin Propaganda Sahasında Yürüttüğü Kampanya
Kronşdat
isyancıları ve onların kapitalist müttefikleri, isyanı desteklemek için büyük
bir propaganda kampanyası yürüttüler. Bolşeviklerin zulüm yaptığını, herkesin
onlara karşı ayaklandığını öne süren yalanlar yayınladılar. Gerçek şu ki böyle
bir şey olmadı.
Kronşdat’ta
çıkan bir gazetede 7 Mart günü yayınlanan “Petrograd’dan Son Haberler” başlıklı
yazıda şunlar söyleniyordu: “İşçilere ve denizcilere yönelik toplu tutuklamalar
ve infazlar devam ediyor.” Finlandiya’nın kapitalist yanlısı gazetesi Hufvudstadsbladet
[“Başkentin Gazetesi”], 8 Mart’ta Menşevikler tarafından kendisine aktarılan şu
yalanları yayınladı: “Petrograd işçileri grevde [...] kızıl bayraklı
kalabalıklar hükümet değişikliği, yani komünistlerin devrilmesini talep ediyor.”
11 Mart’ta Kronşdat gazetesi şunu yazıyordu:
“[Bolşevik] hükümeti panik
içinde. Çığlığımız duyuldu. Petrograd’daki devrimci bahriyeliler, Kızıl Ordu
askerleri ve işçiler şimdiden yardımımıza geliyorlar […]. Bolşevik iktidar, toprağın
ayaklarının altından kaydığını hissediyor ve Petrograd’da sokakta toplanan beş
veya daha fazla kişiden oluşan herhangi bir gruba ateş açılması emrini veriyor
[…].”
“Gelen haberlere göre
Moskova ayaklandı. Petrograd savaşıyor” [London Times’ın 2 Mart 1921
tarihli haberi]
“Petrograd ve Moskova,
geçici bir hükümet kuran isyancıların eline geçecek.” [Matin, 7 Mart]
“İsyancı bahriyeliler
karaya çıktı.” [Matin, 8 Mart]
“Rusya’da ayaklanma” [Vossische
Zeitung, 10 Mart]
“Petrograd’da
Sosyalist-Devrimcilerden, Menşeviklerden ve muhtelif anarşist ekiplerden geriye
kalanlar güçlerini birleştirdi ve yeni oluşan Çar yanlısı Petrograd Muharebe Teşkilâtı’yla
birleştiler. [Teşkilâtın Helsinki bürosuna sunduğu rapor, 28 Mart 1921 civarı; aktaran:
Kronstadt Tragedy].
Çar ve kapitalist yanlısı
teşkilât hatta Menşeviklerin bildirilerini bastı! 14 Mart günü sosyalizmden ya
da sovyetten tek kelime bahsetmeyen, buna karşılık, ‘iktidar halka’ verilsin
diye kitleleri ‘kanlı komünist rejim’e karşı ayaklanmaya çağıran ve Kronşdat
isyanı ile dayanışma içinde olduğunu dile getiren bir bildiri dağıttı.” [“Tüm Yurttaşlara,
İşçilere, Kızıl Ordu Askerlerine ve Bahriyelilerine Çağrı”, 14 Mart 1921, akt.:
Kronstadt Tragedy]
“Kerenski’nin danışmanı
Savinkov, Polonya [kapitalist] hükümetinin parasıyla basılan Varşova gazetesi Svoboda’da
[“Özgürlük”] 24 Şubat günü çıkan nüshasında övüngen bir dille şunu söylüyordu: ‘Bolşeviklerle
savaşıyorum. Tuhaf görünse de söylemem gerek. Kolçak, Denikin, Wrangel ve hatta
Petlyura ile savaşmış kişilerle birlikte yürütüyorum savaşı.’[…]” [Radek, Kronstadt
Uprising, 1921]
Savinkov,
Kronşdat bahriyelilerinin Aurora zırhlısını ele geçirdiğini ve toplarını
Petrograd’a ateşlediğini yazdı. Oysa bu olay, hiçbir vakit cereyan etmedi. Yazısında
şunları söylüyordu:
“Aurora kruvazörünün
Petrograd’a ateş açması, 25 Ekim 1917’de Kerenski’nin bakanlığının merkezi olan
Kışlık Saray’ın bombalanmasıyla işlenen günahtan duyulan pişmanlığın
ifadesiydi.”
“Kadet Partisi’nin sağ
kanadının yayın organı o günlerde şunu yazıyordu: ‘Kronşdat ayaklanması
korkutucu, çünkü Ekim Devrimi fikrine karşı bir ayaklanma’. Paris’teki Rus
Sanayicileri ve Finansörleri Derneği, Kronşdat’tan gelen haberleri duyunca,
temel noktaları olarak aşırılıkçı talepler veya isyanın ilkel nedeni ile
ilgilenmemeye karar verdi. ‘Bahriyeliler komünist hükümetin devrilmesinden
yanaydı.’[…] [Dernières Nouvelles de Paris, 8 Mart].” [Radek, Kronstadt
Uprising, 1921]
Gerici
isyancılar, Petrograd ve Moskova’da Kronşdat isyanını desteklemek için kitlesel
ayaklanmaların patlak verdiğini iddia ediyorlardı. Oysa bu, apaçık bir yalandı.
Menşevik lider Dan bile 1922 tarihli kitabında “Kronşdat İsyanı’nın Petersburg
işçileri tarafından hiçbir şekilde desteklenmediğini” itiraf ediyordu (akt.: The
Mensheviks in the Kronstadt Mutiny, Krasnaill Letopis, 1931, Sayı. 2). Bunu
anlamak kolay, çünkü isyan, herhangi bir gerçek siyasi örgüte veya programa
dayanmıyordu. Bu, Beyaz Muhafız gericileri ve siyasi maceracılar tarafından
asılsız söylentiler ve yalanlar yayarak, Kronşdat’taki geçici zorluklardan ve
kafa karışıklığından yararlanarak bir askeri darbe gerçekleştirmek,
komünistleri ezmek, işçi ve köylülerin gerçekte olan biteni anlamalarını
engellemek için organize edilen bir komploydu.
İşçilerin
isyana destek sunmaları mümkün değildi. Zira isyanın yaşandığı yerlerde işçiler,
kendi işçi ve komünist teşkilâtlarına sahiplerdi. Kronşdat İsyanı,
anarşistleri, Sosyalist Devrimci teröristleri ve Menşevikleri uşakları olarak
kullandı. Menşevikler, sayıca çok olmasına karşın, onlar bile kandırıldılar. Zira
o dönemde Beyaz Muhafızlar, isyanın birçok boyutunu kendi amaçları
doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyordu.
Şunu
da belirtmek gerek: Sol Sosyalist-Devrimciler, Sol Menşevikler ve hatta
Anarşistler gibi en iyi devrimci unsurlar, Ekim Devrimi’nden hemen önce ya da
kısa bir süre sonra, izledikleri yanlışın farkına varmış ve Bolşevik Parti’ye
katılmışlardı. Artık yalnızca teröristler, ütopyacılar ve sağcı Menşevikler
gibi en kötü unsurlar Bolşeviklere karşı çıkıyorlardı. Anarko-sendikalist “İşçi
Muhalefeti” de Kronşdat İsyanı’nın bastırılmasında Bolşevikleri destekledi.
8. “Komünistsiz
Sovyetler! Kahrolsun Komünizm!”:
Kronşdat İsyancılarının İdeolojisi Üzerine
Ekim
Devrimi ile devrilen Rus kapitalist liderlerden Milyukov, Paris’te yayınlanan
gazetesinde gericilerin Kronşdat’taki isyana destek vermesi gerektiğini
yazıyordu. Tam da bu sebeple yazar “Kahrolsun Bolşevikler. Yaşasın Sovyetler!”
sloganını savunuyordu [Poslednie Novosti, 11 Mart 1921). İlk adım,
Bolşevik komünistlerden kurtulmaktı, bundan sonra kapitalistlerin iktidarını
yeniden kurmak kolay olacaktı.
“Kronşdat
karşı-devrimcilerine ‘Komünistsiz Sovyetler!’ sloganını armağan eden,
kapitalist yanlısı Milyukov’du.” [A History of the USSR, Cilt 3, s.307]
Stalin
de aynı şeyi söylüyordu:
“[…] ‘Komünistsiz Sovyetler!’
sloganı, Rus karşı devriminin lideri Milyukov’un sloganıydı.” [J. Stalin, Articles
and Speeches, Moskova, 1934, s.217]
“Ama sınıf düşmanı
uyumuyordu. Zor ekonomik durumdan ve çiftçilerin memnuniyetsizliğinden
yararlanmaya çalıştı. Beyaz Muhafızlar ve Sosyalist-Devrimciler tarafından
düzenlenen kulak ayaklanmaları, Sibirya’da, Ukrayna’da Tambov Valiliği’nde
(Antonov Ayaklanması) alevlendi. Her türden karşı-devrimci unsurun
(Menşevikler, Sosyalist-Devrimciler, anarşistler, Beyaz Muhafızlar ve burjuva
milliyetçileri) faaliyetleri yeniden canlandı. Düşman, Sovyet iktidarına karşı
savaşmak için yeni taktiksel yöntemlere geçti. Kendini Sovyet boyasıyla örtmeye
başladı ve artık o eski ve iflas etmiş ‘Kahrolsun sovyetler’ sloganı yerine ‘Sovyetler
için, ama komünistler olmadan’ sloganını kullanıyordu.
Sınıf düşmanının yeni
taktiklerinin açık bir ifadesi, Kronşdat’taki karşı-devrimci isyandı. Mart 1921’deki
10. Parti Kongresi’nden bir hafta önce başladı. İsyan, Sosyalist-Devrimciler,
Menşevikler ve yabancı devletlerin temsilcileriyle temas hâlinde olan Beyaz
Muhafızlar tarafından yönetildi. İsyancılar, başlangıçta kapitalistlerin ve
toprak sahiplerinin iktidarını ve mülkiyetini yeniden tesis etme çabalarını bir
“Sovyet” kuklasının ardında gizlemeye çalıştılar. ‘Komünistsiz Sovyetler’
sloganını ortaya attılar. Karşı-devrim, sözde Sovyet sloganlarını kullanarak,
Sovyet iktidarını devirmek için küçük-burjuva kitlelerin hoşnutsuzluğundan
yararlanmaya çalıştı.
Kronşdat İsyanı’nın patlak
vermesini iki durum kolaylaştırdı: savaş gemilerindeki mürettebatın
bileşimindeki bozulma ve Kronşdat’taki Bolşevik örgütünün zayıflığı. Ekim
Devrimi’ne katılan eski bahriyeliler neredeyse tek tek cepheye gitmiş ve Kızıl
Ordu saflarında kahramanca savaşmışlardı. Filoya, devrimin güçlendiremediği
yeni ek ekipler katılmıştı. Bu yeni bileşim, köylülüğün üretilen tahılı devlete
teslim etme ve savaş komünizmi politikasına yönelik hoşnutsuzluğunun somut bir
karşılığıydı. O dönem Kronşdat’ta faal olan Bolşevik örgütü, kadroların önemli
bir bölümünü cepheye gönderdiği için epey zayıftı.” [History of CPSU(B)
Short Course]
Anarşist
tarihçi Avrich, Kronşdat bahriyelilerinin çoğunluğunun daha önce anti-komünist
güçlerde savaştığını yazıyor:
“[...] bizzat Petriçenko’dan,
Kronşdat garnizonunun ‘dörtte üçünün’ Ukrayna’dan geldiğini, bunların bir
kısmının Sovyet Donanması’na katılmadan önce güneydeki Bolşevik karşıtı
güçlerde görev yaptığını biliyoruz.” [Avrich, Kronstadt, s.93]
“1918-1920 arası dönemde
sayıları kırk bini aşan Kronşdat bahriyelileri, iç savaş süresince Kızıl Ordu
saflarını tüm cephelerde takviye etti.” [Avrich, Kronstadt, s.62]
“İç savaş yıllarında
Baltık Filosu’nda büyük bir değişim yaşandığına hiç şüphe yok. […] Uzun süredir
ikamet edenlerin yerini kırsal bölgelerden gelen askerler aldı. […] 1921’e
gelindiğinde […] denizcilerin dörtte üçünden fazlası köylü kökenliydi; bu oran,
Petrograd bölgesindeki sanayi işçilerinin filonun önemli bir bölümünü teşkil
ettiği 1917’dekinden çok daha yüksekti.” [Avrich, Kronstadt, s.89]
Şehirdeki
komünist teşkilâtın zayıflığı, siyasi açıdan eğitimsiz, hatta anti-komünist
olan kırsal kesimden kitlesel akının yanı sıra siyasi eğitimli, deneyimli
proleterlerin savaş sırasında cepheye gönderilmesiyle ilgiliydi. Bu tür
faktörler üzerinden, Ütopyacı Sosyalist Devrimciler, teröristler, Anarşistler,
Menşevikler ve lafını esirgemeyen, niyetini olduğu gibi ortaya koyan
kapitalistler, çar yanlıları ve Beyaz Muhafızlar Kronşdat’ta geçici bir süre
güçlü bir konuma geldiler.
Bolşevik
parti örgütünün Kronşdat’taki göreli zayıflığının nedenlerinden biri de Troçkistlerin
ve Zinovyevistlerin burada güçlü bir konuma sahip olmalarıydı:
“O zamanlar Baltık Filosu’nda
siyasi eğitim çalışmaları zayıf bir şekilde organize edilmişti. Troçkistler […]
lider pozisyonlara girmeyi başardılar […].” [A History of the USSR, Cilt
3, s.307]
Trotskiy
ve Zinovyev’in oportünist hizipleri arasında bir iktidar mücadelesi baş
gösterdi. Bu sıralarda Lenin, Trotskiy’nin savaş komünizmi ve sendikaların rolü
konularındaki bürokratik tutumuna karşı ideolojik bir mücadele yürütüyordu.
Zinovyev, kendi oportünist grubunu güçlendirmek için bundan istifade etti.
Troçkistlerin kendisi de bunu itiraf ediyor:
“Zinovyev, Trotskiy’nin aceleciliğinden
yararlandı ve Petrograd-Kronşdat bölgesindeki kendi üssünü Trotskiy’e karşı
seferber etti […]. Zinovyev, Kronşdat parti örgütünün baraj kapaklarını geri
unsurlara açtı ve aynı zamanda parti içi çekişmelerde zehirli bir atmosfer
yarattı. Kronşdat Komünist Partisi’nin teşkilât yapısındaki çürüme, isyanı
mümkün kılan belirleyici faktörlerden birisiydi.” [“Kronstadt 1921”, Spartakist
Sayı. 6 Bahar 2006]
Kötülerin
onuru yoktur! Birkaç yıl sonra Trotskiy ve Zinovyev’in ayrılıkçı klikleri
güçlerini Bolşevik Parti’ye karşı birleştirdi.
“Partinin otoritesi, savaş
komiseri Trotskiy’i Zinovyev’le karşı karşıya getiren filodaki siyasi kontrol
mücadelesi nedeniyle daha da zayıfladı. […] Bu anlaşmazlığın bir sonucu olarak,
komiserler ve diğer parti yöneticileri, taban üzerindeki nüfuzlarının büyük bir
kısmını yitirdiler.” [Avrich, Kronstadt, s.70]
9.
Antisemitizm
Kronşdat
isyancılarının en iyi devrimci unsurları değil, siyasi açıdan en geri
unsurlardan bazılarını temsil ettiğinin bir başka göstergesi de, onlarda yaygın
biçimde görülen antisemitizmdi. Antisemitizm, o dönemde Rusya’da yaygın görülen
bir eğilimdi, fakat komünistler arasında hoşgörüyle karşılanmıyordu. Çiftçiler
arasında işçilere göre daha yaygındı:
“Birçoğu, Ukrayna’dan ve
antisemitizmin zehirlediği Rusya’daki farklı bölgelerden gelen Kronşdat
bahriyelileri arasında Yahudilere yönelik derin bir nefret vardı.” [Avrich, Kronstadt,
s.179]
Kronşdat’ta
çıkan gazetelerinin birinin yayın yönetmenliğini yapan Lamanov, insanların
sürekli olarak Yahudilerin “Rusya’yı nasıl katlettikleri”nden bahseden Yahudi
karşıtı makaleler yazdığını, ancak genellikle bunların yayınlanmasını
engellemeyi başardığını söylüyordu [Kaynak: “More Transkript of Anatoly's Interrogation
Lamanov”, 25 Mart 1921].
“Geçici Devrimci Komite’nin
üyesi Verşinin, Yahudi ve komünist zalimlere karşı ortak eylem çağrısında
bulundu […].” [Avrich, Kronstadt, s.155]
“Yahudiler, ihtiyaç ve
sıkıntı zamanlarında ortak bir günah keçisiydi […]. Özellikle acımasız bir
dilin kullanıldığı bir pasajda bir bahriyeli, Bolşevik rejimine ‘ilk Yahudi
cumhuriyeti’ diyerek saldırıyordu. […]. Yahudileri yeni bir ‘ayrıcalıklı sınıf’
olarak tanımlayan yazar, hükümetin Kronşdat’a verdiği ültimatomu ‘Yahudi Trotskiy’nin
ültimatomu’ olarak adlandırıyordu. Yazarın iddiasına göre bu görüşler birçok bahriyeli
tarafından da paylaşılıyordu. Devrimci Komite üyesi Verşinin’in 8 Mart’ta
yaptığı çağrı da bunun deliliydi: “Bu savaş sahasında attığınız ‘Hurra’ nidalarınız
artık yetsin, bize katılın, gidip şu Yahudileri yere serelim. Biz işçiler ve
köylüler, onların o lanetli hâkimiyetlerinin çilesini çekiyoruz.” [Avrich, Kronstadt,
s. 179-180]
10.
Bolşevikler İsyancılarla Neden Barış Yapmadı?
Anarşistler
genellikle Bolşeviklerin Kronşdat isyanını kendi iktidarlarına yönelik büyük
bir tehdit olarak gördüklerini iddia ediyorlar. İddiaya göre, isyancıların “kahramanca
mücadelesi” herkese Bolşevikleri devirme konusunda ilham verebilirdi. Oysa bu,
tümüyle yanlış bir görüş.
Lenin
konuyla ilgili şunu söylüyordu:
“İrlanda’da yaşanan ve
İngiliz İmparatorluğu’nu tehdit eden karışıklıklar yanında Sovyet devletini
parçalayacağı söylenen bu olayın esamisi bile okunmaz.” [Lenin, “On Kronstadt
Mutiny”, cilt 36]
Menşevik
lider Dan, 1922 tarihli kitabında şunu itiraf ediyordu: “Kronşdat İsyanı,
Petersburg işçileri tarafından hiçbir şekilde desteklenmedi” (akt.: “The
Mensheviks in the Kronstadt Mutiny”, Krasnaill Letopis, 1931, Sayı. 2]
Bolşevik
hükümeti isyanı bastırdı çünkü Beyazlar hâlâ iç savaşı yabancı emperyalistlerin
desteğiyle sürdürmek için bir sıçrama tahtası olarak kullanmaya çalışıyorlardı:
“Yani yetkililerin korktuğu şey isyanın kendisi değildi [...]” [Avrich, Kronstadt,
s.134].
“Bolşevikler daha çok
[beyaz] göçmenlerin Kronşdat’a erişim sağlama ve burayı anakaraya çıkarma
yapmak için üs olarak kullanma kararlılığıyla ilgileniyorlardı. Bu, iç savaşın
yeniden başlamasından başka bir anlama gelmezdi […].” [Avrich, Kronstadt,
s.134]
Buz
hızla eriyordu, bu yüzden zaman çok önemliydi. Kronşdat’ın son derece güçlü bir
kalesi ve ağır silahları vardı. Saldırmak çok zor olurdu. Eğer buzlar erirse
oraya ulaşmanın tek yolu, savaş gemileri kullanmak olacaktı. Kronşdat’ın da iki
savaş gemisi vardı. Bu nedenle, Bolşevikler bekleyip sonra hemen saldırdıktan
sonra kaleyi ele geçirmezlerse, ortaya çıkan savaş, büyük kayıplara ve maddi
hasara neden olabilirdi. İsyancılar, ayrıca çok ileri gittiklerini ve geri
dönüşün olmadığını anladılar. Artık bu durumdan çıkış yolu bulamayacaklarını ve
mümkün olduğu kadar uzun süre mücadele etmeleri gerektiğini gördüler.
Zinovyev,
isyancılarla hiçbir sonuç vermeyen ve yalnızca karşı-devrimcilerin
savunmalarını güçlendirmelerine izin veren anlamsız bir dizi müzakere yürüttü: “Zinovyev,
hainlerle yedi gün boyunca müzakere etti ve onlara kendilerini
sağlamlaştırmaları için zaman verdi” [A History of the USSR, Cilt 3, s. 307]
11.
Trotskiy’nin Rolü
Trotskiy’nin
Kronşdat İsyanı’nın bastırılmasına önderlik ettiği ve askerlerin Trotskiy’nin önderliği
altında zulümlere imza attığı, sıklıkla iddia edilen bir konudur. Ancak bu
iddiaların her ikisi de yanlıştır. İsyanın askeri düzlemde bastırılmasına tek
bir isim vardı, o da Voroşilov’du. Trotskiy’nin kendisi daha sonra şunu yazacaktı:
“Gerçek şu ki, ben kişisel olarak Kronşdat ayaklanmasının bastırılmasında en
ufak bir rol oynamadım.” (Trotsky, “More on the Suppression of Kronstadt”]
Üç
yüz kadarı Onuncu Bolşevik Parti Kongresi’ne katılmış olan askerler kahramanca
mücadele ettiler, fakat o dönemde Trotskiy ile iktidar mücadelesi içinde olan
Zinovyev, askeri operasyonla ilgili türlü yalanların yayılmasını sağladı ve bu
süreçte operasyonun Trotskiy tarafından organize edildiğini, tüm yanlış ve
kusurların ona ait olduğunu söyledi. Oysa aslında isyanın patlak verdiği süreci
besleyen bir isim Trotskiy ise diğeri de Zinovyev’di. Trotskiy, bürokratik
hataları yanında, kara ordusu ve donanmada ideolojik eğitimi eksik bırakmış
olmasıyla, Zinovyev de partinin faaliyetlerini sabote etmişliğiyle sürece
katkıda bulunmuştu.
12.
İsyanın Bastırılması
“İsyancılar ilk kaleyi,
filoyu ve büyük miktarda silah ve füzeyi ele geçirdi. Uluslararası karşı-devrim
elde edilen zaferi kutladı. Ancak düşmanlar çok çabuk sevindiler. İsyan, Sovyet
birlikleri tarafından hızla bastırıldı. Parti, en iyi evlatlarını, partinin onuncu
kongresine katılmış olan delegelerini Voroşikov yoldaş önderliğinde Kronşdat
isyancılarının üzerine gönderdi. Kızıl Ordu askerleri ince buz üzerinde Kronşdat’a
doğru ilerlemek zorunda kaldı. Buz kırıldı ve birçok kişi boğuldu. Neredeyse
zaptedilemez olan Kronşdat kalelerinin fırtınaya maruz kalması gerekiyordu.” [A
History of the CPSU(B) Short Course]
“Kızıl Ordu’nun seçilmiş
birimleri, Kronşdat’taki karşı-devrimi bastırmak için seferber edildi. Bu
sırada toplanan Onuncu Parti Kongresi, onları güçlendirmek üzere K. E. Voroşilov
önderliğinde 300 delegeyi bölgeye gönderdi. 16 Mart’ta devrimci askerler Kronşdat’ın
ana kalelerine saldırı başlattılar, sürekli makineli tüfek ateşine ve üzerinde
ilerledikleri zaten kırılgan olan buzu kıran patlayan mermilere rağmen ileri
atıldılar. Saldırı kollarının ön saflarında Bolşevik cesareti ve yiğitliğinin somut
örneği olan Voroşilov vardı.” [A History of the USSR, Cilt 3, s. 307-308]
Fin Bolşevik
4
Mart 2021
Kaynak
Kaynakça:
Paul Avrich, Kronstadt: The 1921 Uprising of Sailors in the Context of the
Political Development of the New Soviet State. Paul Avrich, anarşizm
yanlısı bir isim olmasına rağmen, gerçeklere dayanan birçok faydalı bilgi
sunuyor. Ona göre Kronşdat isyanı başarıya ulaşması mümkün olmayan bir trajik
olay. Yazar, kitabı boyunca isyanın arkasında Beyaz güçlerin olduğu gerçeğini
kabule yanaşmıyor. Ama isyancıların Beyazlarla, Çarcılarla, kapitalistlerle, dış
güçlerle, Menşeviklerle ve Sosyalist Devrimcilerle işbirliği yaptığını kabul
etse de bunun önemli olmadığını söylüyor. Kitabı, arşivlerin kapalı olduğu bir
dönemde, 1970 yılında kaleme alınmış. Bu sebeple, yazar ağırlıklı olarak
iddialarını destekleyen, gerçekten kopuk Menşevik ve Anarşist kaynakları temel
alıyor ve birçok yerde Petriçenko’nun sözüne kıymet veriyor. Ayrıca Avrich,
Marksizmi anlamadığı için onu tahrif etme yoluna gidiyor. Belki de Bolşevik
karşıtı sonuçlara ulaştığı için Amerika’da basılma imkânı bulabildi. Ama gene
de dile getirdiği yeni gerçeklerle değerli bir çalışma olduğunu söylemek gerek.
“White
Guard Memorandum On Organizing An Uprising In Kronstadt”, akt.: Avrich.
“Kronshtadtskaia
tragediia 1921 goda, dokumenty v dvukh knigakh” (“Kronstadt Tragedy”) isimli
çalışmada yer alan birincil kaynaklar:
*
Kuzmin Report, 25 Mart 1921
*
Agranov Report, Nisan 1921
*
“To All Posts of Kronstadt,” Kronstadt Izvestia
*
Ivan Oreshin, Volia Rossii (Nisan-Mayıs 1921)
*
Kronşdat 1 Mart Tarihli Karar
*
Tseidler, Red Cross Activity in Organizing Provisions Aid to Kronstadt,
25 Nisan 1921.
*
Kupolov, “Kronstadt and the Russian Counterrevolutionaries in Finland: From the
Notes of a Former Member of the PRC”
*
Komarov Report, 25 Mart 1921
*
Von Lampe’s Diary entry
*
Minutes of Cheka Interrogation of Anatoly Lamanov
“Kronstadt
1921: Bolshevism vs. Counterrevolution”, Spartacist #6 Bahar 2006.
Dikkatimi birçok önemli kaynağa çeken çok iyi bir makale. Yazar kimi yanlış Troçkistleri
savunuyor olsa da bunun bir önemi yok, zira bu görüşlerin pratikte Kronşdat
mevzuu ile bir alakası bulunmuyor, dolayısıyla göz ardı edilecek görüşler.
Documents
on British Foreign Policy 1919-1939
Russkaia
voennaia emigratsiaa 20-x—40-x godov
Radek,
The Kronstadt Uprising, 1921
History
of the USSR, Cilt 3, PDF
Stalin,
Articles and Speeches, Moskova, 1934, Rusça baskısı, s. 217, akt.: A History
of the USSR, Cilt. 3
Hufvudstadsbladet, 8 Mart,
akt.: “The Truth about Kronstadt”, Wright
Kronstadt
Izvestia,7 ve 11 Mart, akt.: Wright
Sotsialisticheski
Vestnik, 5 Nisan 1921, akt.: Wright
“Petrograd
et Moscou Seraient aux Maine des Insurgés qui ont Formé un Gouvernement
Provisoire.”, Matin, 7 Mart, akt.: Wright
“Der
Aufstand in Russland.”, Vossische Zeitung, 10 Mart, akt.: Wright
“The
Mensheviks in the Kronstadt Mutiny,” Krasnaill Letopis, 1931, Sayı. 2
Dernières
Nouvelles de Paris, 8 Mart, akt.: Radek
Trotsky,
“More on the Suppression of Kronstadt”
History
of the CPSU(B) short course, MIA
Lenin, “On the Kronstadt Revolt”, MIA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder